Ortadoğu

Nükleer anlaşma için Araplarla işbirliği teklifi

Yayınlanma

Tahran yönetimi, nükleer krizden çıkış için ABD’ye, Suudi Arabistan ve BAE gibi Arap ülkelerinin yer alacağı yeni bir nükleer anlaşma modeli sundu. Çok uluslu bu yapıda sivil yakıt üretimi devam edecek, ancak denetim artırılacak.

İran, ABD ile yaptığı son temaslarda, uranyum zenginleştirmeye devam edebileceği ancak daha sıkı denetime tabi olacak çok uluslu bir ortaklık önerdi.

New York Times’ın dört İranlı yetkiliye dayandırdığı haberine göre, Tahran, Washington’un nükleer programı tamamen sonlandırma talebine karşılık olarak, bölgedeki Arap ülkeleriyle ortaklaşa yürütülecek bir uranyum zenginleştirme girişimi ve ABD yatırımlarını içeren alternatif bir plan sundu.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi’nin, Pazar günü Umman’da ABD’nin Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile yaptığı doğrudan ve dolaylı görüşmelerde bu teklifi ilettiği aktarıldı.

İran medyasında “müzakere masasında yeni plan” başlığıyla geniş yer bulan öneri, Devrim Muhafızları’na yakın Farhikhtegan gazetesi tarafından “hizmet mi, ihanet mi?” şeklinde sorgulandı.

Suudi Arabistan ve BAE ile ortaklık

İran ile iki büyük bölgesel rakibi olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu yapıya dahil edilip edilemeyeceği henüz net değil. İran ile ABD arasında 45 yıldır diplomatik ilişki bulunmaması, ayrıca Amerikan özel sektörünün İran’daki nükleer projelere yatırım yapma konusundaki çekinceleri, planın uygulanabilirliğini belirsiz kılıyor.

Suudi Arabistan’da konuşan ABD Başkanı Donald Trump, İran’ı bölgedeki militan gruplara destek vermekle eleştirirken, diplomatik bir çözümün bölgeyi daha güvenli hale getireceğini söyledi.

“İran’la bir anlaşma yapmak istiyorum” diyen Trump, “Eğer böyle bir anlaşma sağlanırsa çok memnun olurum. Bu, bölgenizi ve dünyayı daha güvenli kılar” dedi.

Ancak İranlı liderleri uyaran Trump, bir karar verme zamanının geldiğini vurguladı: “Artık bekleyecek fazla zaman yok. Karar şimdi verilmeli.”

Nükleer anlaşma önerisinin detayları

İran’ın sunduğu teklif, üç ülkenin yer alacağı kalıcı bir nükleer konsorsiyum oluşturulmasını içeriyor. Buna göre İran, nükleer silah üretiminden uzak, düşük seviyede uranyum zenginleştirmeye devam edecek. Üretilen yakıt ise sivil kullanım için diğer Arap ülkelerine gönderilecek.

Bu yapı, İran’ın yüzde 3,67 oranında zenginleştirmeye izin verilen 2015 tarihli nükleer anlaşmasına benziyor. Ancak yeni öneride, muhtemelen ABD dahil olmak üzere diğer ülkelerden temsilciler sahada sürekli denetim sağlayacak.

Dört İranlı yetkili, bu planın 2015 anlaşmasından farklı olarak süresiz olacağını belirtti. Bu durum, ABD’yi önceki anlaşmadan çeken Başkan Trump’a, selefi Barack Obama’dan daha fazla kazanım elde ettiği iddiasını da destekleyecek bir zemin sunabilir.

Uluslararası Kriz Grubu’nun İran Direktörü Ali Vaez, öneriyi “denemeye değer yeni bir yaklaşım” olarak değerlendirdi: “Taraflar artık sıfır toplamlı taleplerden vazgeçip, her iki tarafın da itibarını koruyabileceği ortak bir yol bulmalı.”

Müzakereler olumlu

Umman’daki görüşmeler öncesinde İran ile ABD arasındaki gerilim, askeri çatışma ihtimalini gündeme getirmişti. Ancak hem Tahran hem Washington, diplomatik çözümden yana olduklarını ilan etti.

ABD tarafının talepleri netleşmemişken, Witkoff Breitbart News’e verdiği röportajda, İran’ın nükleer programını tamamen sona erdirmesini ve Natanz, Fordow ile İsfahan’daki üç temel tesisin kapatılmasını istediklerini söyledi.

İranlı yetkililer ise bu talebin “kırmızı çizgi” olduğunu defalarca dile getirdi. Irakçi, İsrail’in suikastlarına atıfla “nükleer programımız için kan döküldü” diyerek, uranyumu barışçıl amaçlarla zenginleştirme hakkının İran için bir “ulusal onur” meselesi olduğunu belirtti.

Ancak Irakçi ve Witkoff’un Umman’daki üç saatlik görüşmesinin ardından yapılan açıklamalar, daha yumuşak ve yapıcı bir tona sahipti. Görüşmelerin teknik düzeyde, özellikle nükleer tesisler ve yaptırımların kaldırılmasına ilişkin finansal konular üzerinde devam edeceği belirtildi.

Umman Dışişleri Bakanı Badr bin Hamad Al Busaidi, sosyal medya paylaşımında “Görüşmelerde yapıcı ve özgün fikirler ortaya kondu. Her iki taraf da onurlu bir anlaşma hedefliyor” dedi.

Irakçi, Amerikalılarla buluşmadan önce Suudi Arabistan’ı ziyaret etti; ardından Birleşik Arap Emirlikleri’ne geçti. Suudi Arabistan ve BAE’nin bu ortaklığa katılıp katılmayacağı henüz netlik kazanmadı.

Her iki ülke de İran-ABD arasında bir anlaşma sağlanmasını ve bölgesel bir savaşın önlenmesini destekliyor. Aynı zamanda kendi sivil nükleer programlarını geliştirme yönünde hedefleri bulunuyor. BAE, 2020 yılında Arap dünyasının ilk nükleer enerji santralini açmıştı. Ancak ABD ile yaptığı anlaşma, uranyum zenginleştirmesini yasaklıyor.

“Bölgesel konsorsiyum” fikri daha önce gündeme gelmişti

İran’ın eski diplomatı ve 2015 nükleer müzakerelerinde yer alan Seyyid Hüseyin Museviyan, bu bölgesel nükleer konsorsiyum fikrini ilk kez 2023’te Princeton Üniversitesi’nden fizikçi Frank von Hippel ile birlikte yazdığı bir makalede gündeme getirmişti.

Museviyan, bu önerinin ABD’nin endişelerinin çoğunu gidereceğini savunarak, İran’ın zenginleştirme kapasitesini ve uranyum stoklarını sınırlayarak hem mevcut hem de gelecekteki tehditleri azaltabileceğini söyledi.

“Trump böyle bir bölgesel nükleer anlaşma açıklarsa bu büyük bir başarı olur” diyen Museviyan, “Bu gelişme İran kaynaklı tehdidi ortadan kaldırır, bölgedeki zenginleştirme faaliyetlerini sınırlar ve Amerikalılar için yeni fırsatlar doğurur” ifadelerini kullandı.

Çok Okunanlar

Exit mobile version