Görüş

Orta Asya stratejisi ısınıyor: AB liderlik arıyor, Çin kazan-kazan işbirliğini savunuyor

Yayınlanma

Ma Jinting, Şanghay Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezinde Araştırma Görevlisi

İlk AB-Orta Asya Zirvesi 3-4 Nisan 2025 tarihlerinde Özbekistan’ın Semerkant şehrinde düzenlendi. Zirve, AB ile beş Orta Asya ülkesi (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan) arasındaki diyalog mekanizması olan “5+1” formatında organize edildi.

Zirve, AB-Orta Asya ilişkilerinde bir dönüm noktası niteliğinde olup, AB ile Orta Asya ülkeleri arasındaki işbirliğini daha da derinleştiriyor ve daha derin bir stratejik ortaklığa işaret ediyor. Zirvenin temaları ekonomik işbirliği ve yatırım, jeopolitik ve güvenlik işbirliği, iklim değişikliği ve bölgesel enerji işbirliği, sürdürülebilir kalkınma için işbirliği ile beşeri etkileşimler ve tıbbi işbirliği konularına odaklandı. Bu aynı zamanda Orta Asyalı liderlerin Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ile ilk kez bir araya geldiği toplantı oldu.

Şüphesiz, zirvenin hem ölçeği hem de sonucu, AB’nin Orta Asya’ya verdiği önemi ve Orta Asya’nın AB ile işbirliği yapma kararlılığını gösteriyor. Bir yandan AB, “Küresel Geçit” programına yatırım yapmayı önerirken, diğer yandan Orta Asya önemli konularda AB’nin yanında yer aldı. Zirveden sonra kaydedilen somut ilerleme henüz bilinmemekle birlikte, AB’nin karmaşık uluslararası durumda AB’nin etkisini artırmak amacıyla kurumsallaşmış işbirliği yoluyla Orta Asya’da daha sürdürülebilir bir düzen gerçekleştirmeye çalıştığı görülüyor.

Semerkant Bildirisi: AB-Orta Asya ilişkilerinde yeni bir aşama

Küreselleşme ve çok kutupluluk manzarasındaki derin değişimler altında, AB ile Orta Asya arasındaki işbirliği ilişkilerinin derinleşmesi kaçınılmaz bir eğilim. António Costa, zirveden önce AB Konseyi’ne yaptığı resmi açıklamada, “Düzensizlik ve bölünmüşlük içinde bir dünyada yaşıyoruz, AB için uygulanabilir bir çözüm, güçlü bir ortaklık kurmak ve böylece AB için refah ve kalkınmayı teşvik etmektir,” dedi.

Günümüzde, tek taraflılık ve jeopolitik çatışmaların yaşandığı bir ortamda, çok taraflılığa dayalı uluslararası işbirliği mekanizması giderek daha fazla önem kazanıyor. Çok taraflılık, ulusötesi sorunların kurumsallaşmış uluslararası işbirliği, diyalog mekanizmaları ve kural sistemleri aracılığıyla çözülmesini vurgulayarak AB’nin uluslararası konulardaki etkisini artırıyor. Bu nedenle AB, “5+1” konferans formatı aracılığıyla kurumsallaşmış ve açık bir platform oluşturmada öncü rol üstlendi. Orta Asya ülkeleri açısından bakıldığında, çok taraflılık kavramına dayanarak diyalog platformuna aktif katılımları, büyük güçlere dayanmadan stratejik özerkliklerini artırabilir ve ulusal çıkarlarını maksimize edebilir.

Zirveden önce, AB’nin Orta Asya politikası için nispeten istikrarlı bir çerçeve zaten oluşturulmuştu. Siyasi ve diplomatik alanlarda AB ve Orta Asya ülkeleri, Üst Düzey Yetkililer Diyalog mekanizması aracılığıyla güvenlik ve terörle mücadele gibi sınır ötesi yönetişim konularını ele alıyor. Ekonomi ve ticaret alanında AB, enerji konularına odaklanıyor ve karşılıklılık yoluyla uzun vadeli ekonomik işbirliği sağlıyor. Örneğin, AB, Kazakistan’ın ana ekonomik ve ticari ortağı olup, AB yatırımları 2024 itibarıyla ülkenin yabancı yatırımlarının yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor. Buna karşılık Kazakistan, AB’den çok çeşitli sanayi ve tüketim malları ithal ediyor. İnsandan insana temaslar alanında AB, Küresel Geçit Programı aracılığıyla Orta Asya ülkelerine eğitim, sağlık, hukuk ve demokrasi inşası konularında yardım sağlıyor. Aynı zamanda AB, üniversitelerde çeşitli fırsatlar sunuyor ve akademik kurumlar arasında bilgi paylaşımını teşvik ediyor.

Önceki işbirliği temelinde, hem AB hem de Orta Asya ülkeleri zirvede ortak bir bildiri, ilk Avrupa Birliği-Orta Asya zirvesinin ardından ortak bildiri (aynı zamanda “Semerkant Bildirisi” olarak da anılır) yayımladılar. Semerkant Bildirisi altı ana unsuru içeriyor: Birincisi, AB ile Orta Asya arasındaki stratejik ortaklığın tanımlanması; ikincisi, “Gelişmiş Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları”nın (GOİA) ilerletilmesi; üçüncüsü, “Küresel Geçit” programının çeşitli alanlarda uygulanmasının teşvik edilmesi. Üçüncüsü, AB’nin 12 milyar avro yatırım yapacağını belirttiği “Küresel Geçit” programının çeşitli alanlarda uygulanmasının teşvik edilmesi; dördüncüsü, orta koridorların inşasının desteklenmesi; beşincisi, terörle mücadele ve sınır güvenliğinde güvenlik işbirliğinin güçlendirilmesi; altıncısı, iklim değişikliği ve su kaynakları yönetimi gibi uluslararası sorunların ortaklaşa ele alınması. Kısacası zirve, mevcut işbirliği mekanizmaları temelinde ilişkinin siyasi ve ekonomik yönlerini yükselterek AB’nin Orta Asya’ya yönelik stratejik yöneliminin bir üst seviyeye çıktığını gösterdi. Semerkant Bildirisi, artan küresel belirsizlik karşısında AB ve Orta Asya’nın işbirliğini derinleştirme isteğini ortaya koyuyor ve AB’nin Orta Asya’da kurumsallaşmış bir işbirliği sistemi kurma girişimlerini vurguluyor.

Büyük güç rekabetinde Orta Asya: AB’nin angajman mantığı ve zorlukları

AB’nin Orta Asya’ya yönelik değerlendirmesi üç ana noktadan oluşuyor. Birincisi, Orta Asya, Asya ve Avrupa kıtalarının iç kesimlerinde yer almakta olup Asya ve Avrupa’nın kara ulaşım merkezi, bu nedenle Orta Asya büyük güçler tarafından “stratejik bir mihenk taşı” olarak da kabul ediliyor. Geleneksel olarak Orta Asya uzun süredir Rusya’nın etki alanında olmuş ve Rusya, ittifaklar yoluyla Orta Asya’daki etkisini sürdürdü. Örneğin, Rusya liderliğindeki askeri ittifak olan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) ve ekonomik kalkınmaya odaklanan Avrasya Ekonomik Birliği (AEB). Ukrayna krizinden bu yana AB, Rusya’nın Orta Asya’daki etkisini zayıflatmak amacıyla bölgedeki stratejik yapılanmasını hazırlandırdı. Amerika Birleşik Devletleri ise Orta Asya’yı bölgesel istikrarı korumak, terörle mücadele etmek ve büyük güçleri kontrol altında tutmak için bir dayanak noktası olarak görüyor. ABD askerlerinin Afganistan’dan çekilmesinden bu yana ABD, Orta Asya’nın “geçiş bölgesi” rolünü vurgulamaya başladı. Bu arada, Küresel Geçit Programı, Çin’in Orta Asya’daki etkisini sınırlamak amacıyla Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni dengelemeyi amaçlıyor. Küresel Geçit Programı, AB’nin “Asya-Avrupa Koridoru”nu inşa etmek için altyapı ve dijital bağlantı alanlarında alternatifler sunuyor.

İkincisi, bol enerji kaynakları Orta Asya’yı uluslararası toplumda oldukça bağımlı kılıyor. Orta Asya, petrol, doğalgaz ve nadir metal kaynakları açısından dünyanın zengin bölgelerinden biri. Özellikle Kazakistan ve Türkmenistan, güçlü enerji ihracat kapasitelerine sahip olup bu da onları dış güçler için son derece cazip hâle getiriyor. AB-Orta Asya Zirvesi, enerji ve ulaştırma alanlarında iki tarafın birbirini tamamlayıcılığını artırmak için bir “orta koridor” inşasını daha da planlayacaktır.

Son olarak, Orta Asya geniş bir nüfusa ve geniş bir pazara sahiptir. Avrupa ile Orta Asya arasında sık ticaret olmasına rağmen, bu ticaret esas olarak doğal kaynaklar üzerinde yoğunlaşıyor. Orta Asya’nın önemli ticaret ortakları olan Çin ve Rusya, uzun süredir Orta Asya ülkelerinin dış ticaret yapısına hakim durumda. AB, kurumsallaşmış bir platform yardımıyla Orta Asya pazarındaki payını genişletmeyi umuyor. Ancak, son yıllarda Orta Asya ülkelerinin stratejik özerkliği güçlendi ve AB’nin vizyonunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hâlâ belirsiz.

Sonuç olarak AB, bu zirve aracılığıyla Orta Asya’daki etkisini ve cazibesini daha da genişletmek istiyor, fakat resmi politikalar ile sahadaki gerçekler arasında büyük bir uçurum olabilir. Siyasi-güvenlik açısından bakıldığında, Orta Asya, Rusya ile bir askeri savunma sistemi inşa edilmesi yoluyla halihazırda nispeten derin bir güvenlik bağına sahip. Aynı zamanda Orta Asya, Türkiye ve NATO ile yakın temas hâlinde. Siyasi ve güvenlik perspektifinden AB’nin etkisi sınırlı. AB, Orta Asya ülkelerini ancak uluslararası güncel sorunlara katılım yoluyla çekebilir. İktisadi ve ticari açıdan bakıldığında, AB’nin Orta Asya’da belirli bir etkisi var, ancak genel ekonomik ilişkilerde hâlâ Çin’in gerisinde Örneğin, Kazakistan İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan rapora göre, 2024 itibarıyla Çin, Kazakistan’ın en büyük ticaret ortağı. Uluslararası alanda ise AB, hukukun üstünlüğü ve sürdürülebilir kalkınma gibi değerleri vurguluyor, ancak Orta Asya ülkeleri arasındaki farklılıklar nedeniyle bu değerlerin kabulü değişiklik gösteriyor. Sonuç olarak, AB’nin Orta Asya’daki genel etkisi sınırlı ve Orta Asya meselelerinde “dış lider” konumunda değil, bunun yerine etkisini belirli uluslararası konular aracılığıyla yayıyor.

Çin: Çatışma yerine işbirliği arayışı

Çin, çok taraflı ilişkilere karşı sürekli olarak çoğulcu ve açık fikirli bir tutum sergiledi. Çin, çok taraflılık ilkelerini benimsiyor, uluslararası ilişkiler normlarına bağlı kalıyor ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkelerine riayet ediyor.

Çin, Küresel Kalkınma, Güvenlik ve Medeniyet Girişimi bağlamında somut eylemlerle çok taraflı diplomatik ilişkileri sürdürme konusunda aktif rol aldı. Her bölgenin kalkınma durumuna ve medeniyet çeşitliliğine saygı duyan Çin, uluslararası toplumda barış, istikrar ve kalkınmayı teşvik etmek için Orta Asya, AB ve diğer aktörlerle birlikte çalışmayı umuyor.

Çin açısından bakıldığında, Çin hiçbir zaman AB’yi stratejik bir rakip olarak görmedi ve uluslararası konularda işbirliği yapmayı dört gözle bekliyor. Orta Asya’da bazı küçük ve orta ölçekli ülkelerin dış politikası, kalkınma için alan aramalarına olanak tanıyan dengeli diplomasi modelini izliyor. Orta Asya’nın AB ile aktif işbirliği, sadece büyük güçlere aşırı bağımlılığını azaltmakla kalmaz, aynı zamanda bölgenin istikrarlı kalkınmasını da teşvik edebilir.

Aslında, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi açık ve kapsayıcı bir kalkınma platformu ve Çin, uluslararası toplumun sürdürülebilir kalkınmasını ortaklaşa teşvik etmek için diğer aktörlerle işbirliği yollarını keşfetmeye istekli. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Dış İlişkiler Bakanı Liyu Ciençao, Kazakistan Parlamentosu Üst Kanadı Genç Uzmanlar Kulübü’nde yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Orta Asya, Asya ve Avrupa’nın merkezinde yer almakta olup özel ve önemli bir coğrafi konuma ve geniş kalkınma beklentilerine sahip. Çin ve Orta Asya ülkeleri, ortak kalkınma arayan, barışı paylaşan ve birlikte ilerleyen dünya haritasında bölgesel işbirliği modeli şekillendirerek Çin-Orta Asya kader birliği inşasını teşvik etmişlerdir.”

Son yıllarda, özel jeopolitik ortama bağlı olarak Orta Asya ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliği kayda değer ölçüde arttı. 2018’den itibaren beş Orta Asya ülkesinin liderleri, zirveler düzenleyerek bölgesel kimliği ve işbirliği mekanizmalarını güçlendiriyor. AB-Orta Asya Zirvesi’nin düzenlenme formatı da bölgesel uzlaşıya dayalı çok taraflı bir işbirliği. Orta Asya ülkeleri sadece AB ile sık temas hâlinde olmakla kalmayıp, aynı zamanda “Orta Asya-Çin” ve “Orta Asya-ABD” C5+1 diyaloglarına katılarak uluslararası meselelerde aktif rol alıyorlar. Bu istekleri, uluslararası meselelerde harekete geçme yeteneklerini gösterdi.

Orta Asya’da enerji gelişimi ve bölgesel istikrar kritik konular hâline geldi. Ulusal kalkınma ile büyük güçler arasındaki ilişkiyi nasıl yönetecekleri ve önemli konularda taraf tutmak ile stratejik özerklik arasında dengeyi nasıl koruyacakları, Orta Asya ülkelerinin ele alması gereken meseleler.

Çok Okunanlar

Exit mobile version