GÖRÜŞ

Rusya: askeri güvenlikte değişiklik eğilimleri – 1

Yayınlanma

Önemli, ancak Harici için bile çok uzun, dolayısıyla iki bölümde sunmak zorunda kaldığımız bir çeviri. Özgün başlığı şöyle: “Dünyadaki yeni jeopolitik harita şartlarında devletin askeri güvenliğini sağlama sisteminde değişiklik eğilimleri”. Ancak bu fazla akademik başlığı değiştirmeyi ve dipnotları çeviriye almamayı tercih ettik.

Vladimir Zarudnitskiy, 2017’den beri Rusya Genelkurmay Askeri Akademisi komutanı. Çekirdekten yetişme bir subay olduğu anlaşılıyor. 2003’e kadar hemen her kademede hemen hepsi de masabaşından uzak işler yapmış, 2003’te aynı akademiyi bitirdikten sonra pek çok üst düzey askeri sorumluluk almış. Bunlar arasında Güney Askeri Okrug komutan yardımcılığı, Moskova Askeri Okrug komutanlığı, Genelkurmay Baş Operasyon İdaresi başkanlığı, Genelkurmay başkan yardımcılığı, Merkez Askeri Okrug komutanlığı gibi son derece önemli görevler de var.

Voennaya mısl (Askeri Düşünce), Rusya silahlı kuvvetlerinin teorik yayın organı. 1918’den beri adı birçok defa değişmiş, ancak 1975’ten beri böyle yayınlanıyor. Logo üstünde şu ifadelerle çıkıyor: “Rusya Federasyonu silahlı kuvvetleri general, amiral ve subayları için”.

Dolayısıyla, hem yazarının hem de yayının önemi yeterince açık.

Yazıyı özetlemeye girişmeyeceğiz; ancak şu üç noktanın altını bu kısa girişte de çizmeye değer:

1) Rusya askeri ve siyasi liderliği, çatışmanın bir Avrupa savaşına dönüşme ihtimalini gözardı etmiyor; dahası, bunun temel değilse bile iki ana senaryodan biri olduğu görülüyor.

2) Rusya siyasi liderliği, ülkenin bütün olanaklarını (sosyal, iktisadi, kültürel, vb.) önüne koyduğu hedeflere ulaşmak için kullanmakta kararlı.

3) ABD sınırları yakınlarındaki devletlerle stratejik ilişkiler kurulması bu ittifaklar kısa vadeli bile olsa öncelikli olarak tanımlanıyor.

* * *

Korgeneral V. B. Zarudnitskiy

Olanca çokyönlülüğü ve karmaşıklığı içinde “milli güvenlik” kavramının temel parçasını devletin askeri güvenliği* teşkil eder.

* Askeri güvenlik, bir kişi, toplum ve devletin hayati önemdeki menfaatlerinin askeri kuvvet kullanılmasıyla veya kullanma tehdidiyle ilişkili dış ve iç askeri tehditlere karşı korunabilir olma durumudur. Bu durum, bir askeri tehdidin yokluğuyla veya ona karşı koyma kabiliyetiyle nitelenir. [Rusya Federasyonu Askeri Doktrini, 2014]

Rusya, soğuk savaşın bitmesiyle birlikte batının iyi niyetine güvenip eski ideolojisinden vazgeçti. Ancak, modern dünyanın uygarlık merkezlerinden biri olma iddiasındaki Rusya Federasyonu, ABD ve müttefiklerinin devletimizi “stratejik bozguna” uğratmaya yönelik açıktan çabasıyla ilişkili bir dizi dış ve iç askeri tehdidin ortaya çıkmasıyla karşı karşıya kaldı.

Bu nedenlerin gereği olarak askeri güvenliğin sağlanması 21’inci yüzyılın üçüncü onyılının başında RF için başlıca varoluş vasıtalarından biri olarak kalmaya devam ediyor. Bu bağlamda, güvenliğin temininde etkin, modern meydan okuyuş ve tehditlere cevap verecek yaklaşımların tayin edilmesi devletin yerine getirilmekte olan görevlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Başlıca görev, askeri güvenliğin sağlanması sisteminin, Rusya Federasyonu ile batılı ülkelerin kriz niteliğinde karşı karşıya gelişinin neden olduğu, bugün meydana gelmekte olan askeri-siyasi ve stratejik duruma denk düşmesidir.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı 24 Şubat 2022 tarihli konuşmasında şöyle demişti: “ABD ve müttefikleri için Rusya’yı çevreleme siyaseti açıkça bir jeopolitik kazanım vasıtasıdır. Ülkemiz içinse neticede hayat ve ölüm meselesidir, bir halk olarak tarihi geleceğimiz meselesidir. Ve bu bir abartı değil; gerçek budur. Bu, sadece menfaatlerimize değil, bizatihi devletimizin varoluşuna, onun egemenliğine de yönelik gerçek bir tehdittir. Bu, hakkında konuşageldiğimiz kırmızı çizginin ta kendisidir. Onlar bu çizgiyi geçtiler.”

Bugün batıda hiç kimse, BM Güvenlik Konseyi tarafından onaylı Minsk mutabakatlarının (2015) ve Ukrayna’da sivil çatışmayı uluslararası kabul gören norm ve ilkeler temelinde çözme çağrılarının arkasında başka hedefler güdüldüğünü gizlemiyor: Rusya’yı askeri değilse bile stratejik bir bozguna uğratmak; ülkedeki sosyal-siyasi ortamı istikrarsızlaştırmak, iktidar değişikliğini sağlamak ve devletimizin parçalara ayrılması ve nükleer silahsızlanma için şartları yaratmak.

Batı, “Rus meselesini” nihai olarak ortadan kaldırmak, Rusya ile olan ihtilafı tüm tarihi derinliğiyle ve kesin olarak çözmek için açık sözlü ve haince davrandı.

Rusya ve batı arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan krizin nedenleri elbette Ukrayna topraklarında özel askeri harekâtın başlamasıyla ilişkili değildir; bu nedenlerin çok daha derin kökleri ve tarihi geçmişi vardır. Mevcut kapitalist modelin ömrünü doldurmuş oluşu ve özündeki değişiklik, mevcut dünya düzeni sisteminde ABD’nin küresel hâkimiyetinden çokmerkezli dünya düzenine doğru radikal bir dönüşümle karakterize olan uluslararası ortama yol açtı.

Devletimiz ve dolayısıyla askeri güvenlik sistemi sözkonusu olduğunda, soğuk savaşın bitmesinden sonra NATO’nun genişletilmesi kararıyla batıyla Rusya arasında bir cepheleşme süreci başlatıldı. George Kennan’ın zamanında uyardığı gibi, bu “olabilecek en ölümcül” karar, Rusya’ya keskin bir jeopolitik çatışmaya dönüştü. [Kennan’ın ünlü “uzun telgrafı” ve onun çağdaş versiyonuyla ilgili bir değerlendirmeyi Harici okurları hatırlayacaktır. – ç.n.]

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı V. Putin 21 Şubat 2023 tarihli Federal Meclis konuşmasında da bunun “ülkemiz için bir dönüm noktası”, “tehditler ve fırsatlar çağı” olduğunu söylemişti. Başkan net bir şekilde, Rusya’nın bir kez daha, şimdi Ukrayna’yı kendi amaçları için kullanarak onu “büyük bir savaşa” hazırlayan batının saldırganlığıyla karşı karşıya geldiğini tespit etmişti.

Bu da Rusya’nın, özel askeri harekâtın arifesinde ülkemiz tarafından sunulan ve güvenlik garantilerini ihtiva eden tekliflerini geri çeviren batıya güvenini kökten yıkmıştı. Rusya Federasyonu’nun dolaylı saldırganlığın ve Ukrayna’nın kolektif batıyla çatışmada bir “vekil güç” olarak kullanılmasının bütün alametlerine karşı önleyici tepki göstermesi gerekmişti.

Rusya’yı boğma siyaseti ciddi ve eskiye dayanan bir siyasettir. Bugünkü cepheleşme 20’nci yüzyılda soğuk savaşta olduğundan çok daha keskindir. Batı sadece Rusya devletini çevrelemeye değil onu mevcut biçimiyle yok etmeye de soyundu. Ukrayna’daki kriz eğer NATO’yla doğrudan askeri bir cepheleşmeye evrilmiyorsa bu sadece Rusya’nın büyük bir nükleer potansiyeli olması yüzündendir.

Son yılların olayları, dünyanın geleceği ve dünya düzeni üzerine birbiriyle çelişen vizyonlara sahip küresel güçler arasında mutabakat bulunmadığı takdirde askeri güç faktörünün öneminin hızla arttığına tanıklık ediyor. Dahası, devletlerin şiddet yoluyla karşı karşıya gelişi de hibrit savaş niteliği kazanıyor; bu, “vekiller üzerinden savaşı, vekâlet savaşını”, yaptırım baskısını, siber ortamda operasyonları, enformasyon mücadelesini ve geleneksel savaşlarda bulunmayan başka bir dizi istikameti kapsıyor. Bütün bunlar, devletimizin askeri güvenliğinin sağlanması sisteminin yapısını, bu sistemin kuvvet ve vasıtalarını, ödev ve hedeflerini derinden etkiliyor.

Ukrayna’daki çatışma, mevcut dünya düzeninde değişiklik süreçlerini hızlandıran kendine has bir katalizör haline geldi. Dahası bunun için fiilen her yerde silahlı şiddet vasıtaları uygulamaya sokuldu. Batının bu kıtadaki yenisömürgeci siyasetinin neden olduğu Afrika’daki, toprakları de jure olarak Azerbaycan hukuku çatısı altına giren Dağlık Karabağ’daki, sivil halk arasında şimdiye kadar benzeri görülmemiş kurbanlarıyla Yakındoğu’daki çatışmalar, Tayvan’da Çin ve ABD’nin askeri güç gösterileriyle periyodik olarak gerginleşen problemler vb. bunun örnekleridir. Kuvvet argümanları, muhtelif devletler (koalisyonlar) tarafından mevcut çelişkileri çözmenin ve siyasi ve stratejik hedeflere ulaşmanın başlıca aracı haline geldi.

Rusya Federasyonu bu şartlarda sadece yeni tehlike ve tehditlere cevap vermek değil ama aynı zamanda yürüttüğü siyaseti de tashih etmek zorundaydı ve bu da askeri güvenliğin sağlanması sistemindeki değişiklik eğilimleriyle doğrudan ilişkilidir.

Rusya Federasyonu’nun dış siyaset konseptinde Rusya’nın “varolma ve özgürce gelişme hakkını elindeki bütün vasıtalarla savunacağı” tespit edilmiştir. Uluslararası ilişkilerde kuvvet faktörünün rolü artarken (bu, Rusya’ya karşı “yeni tip hibrit savaş” açan batı devletlerinin siyasetiyle tayin olunan bir trenddir) Rusya, kendisine ve (veya) müttefiklerine yönelik silahlı saldırıyı sadece püskürtmek değil önlemek için de BM Şartı’nın 51’inci maddesi uyarınca silahlı kuvvetlerini kullanmak zorunda kaldı. [Rusya Federasyonu Dış Siyaset Konsepti, 31 Nisan 2023. Bu konsepti Harici’de dört bölümlük uzun bir yazı dizisiyle incelemiştik.]

Konseptte Rusya Federasyonu’na karşı askeri kuvvet kullanılmasının bütün olası biçimleri, bu bağlamda dolaylı saldırganlık da öngörülmüştür. Bu ikincisi Ukrayna krizinde veya Suriye’ye karşı 2012 yazında uluslararası terörist örgütlerin yardımıyla yapılan saldırganlıkta olan şeydir. Kimse bize açıkça savaş ilan etmiyor ve ardından sınırlarımızda aylarca kuvvet yığınaklarına girişmiyor.

Rusya Federasyonu’nun yakın komşuları ve sınırlarının perimetrisi batı tarafından devletimize ve müttefiklerimize karşı çatışma potansiyelinin yayılması hedefi için köprübaşı olarak mülahaza ediliyor. Dahası, askeri tehdit kaynağı olarak Ukrayna örneğindeki gibi devletler ortaya çıkabileceği gibi özel olarak hazırlanmış devlet dışı aktörler de çıkabilir (uluslararası terörist örgütler, muhalif silahlı birlikler, ulusötesi suç örgütleri, radikal İslamcı örgütler, vb.)

Dolayısıyla, askeri güvenliğin sağlanması sisteminin işleyiş şartlarının genel karakteristiğine dayanarak, devletimize yönelik temel askeri tehdit kaynağının, Rusya’yı her alanda zayıf düşürme, egemenliğini zayıflatma ve toprak bütünlüğünü yıkma amacıyla hibrit bir savaş sürdüren ABD ve müttefiklerinin Rusya karşıtı siyaseti olduğunu ileri sürebiliriz. Eşzamanlı olarak uluslararası ilişkilerde askeri kuvvet faktörünün rolü de artmaya devam ediyor, devletimiz için stratejik önem taşıyan bir dizi bölgede çatışma alanları genişliyor.

Askeri kuvvet kullanımı ve uluslararası hukukun ihlali, uzay ve enformasyon alanlarının da askeri faaliyet alanı haline getirilmesi, devletler arasındaki mücadelelerde askeri ve askeri olmayan vasıtalar arasındaki sınırların silinmesi, büyük devletler arasında nükleer güçlerin de katılacağı arasındaki çatışma riskini artırıyor, bu tür çatışmaların tırmanması ve yerel, bölgesel veya küresel savaşa dönüşmesi ihtimalini yükseltiyor.

Günümüzde askeri güvenliğin sağlanması sistemindeki değişiklik eğilimlerinin nedeni, askeri tehditlerin ortaya çıkışı ve bunların seviyesindeki yükselme; ülkeler (ülke koalisyonları) arasındaki ilişkilerde askeri kuvvet kullanımının ölçeğinin genişlemesi, devletdışı eylemcilerden gelecek tehdit kaynakları tayfının genişlemesi, askeri ve askeri olmayan tehditlerin devam edegelmekte olan entegrasyonu, iç askeri tehditlerin uluslararasılaştırılması ve yeni sınıraşırı tehditlerin ortaya çıkmasıdır.

Ortaya çıkmış bulunan şartlarda Rusya’nın askeri güvenliğinin sağlanması sistemi kayıtsız şartsız başlıca hedefe ulaşılmasına yönelmek zorundadır; bu, devletimizin askeri güvenliğinin kesin bir şekilde sağlanmasıdır. Sistemdeki değişikliklerdeki başlıca eğilimler de buna dayanarak belirlenmiştir.

Çok Okunanlar

Exit mobile version