ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Chuck Schumer’ın 14 Mart’ta Senato’da Netanyahu’nun 7 Ekim’den sonraki süreci kötü yönettiğini vurgulayarak, İsrail’de seçim yapılması çağrısında bulunmasının yankıları sürüyor. İsrail Başbakanı başta olmak üzere sağcı koalisyon ortaklarının tepkisini çeken açıklamaya ABD Başkanı Biden destek vermişti. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makalede, Biden’ın yakın dostu Schumer’ın bu çıkışının Washington’un İsrail politikasının değişimini mi yansıttığı yoksa İsrail’e destek nedeniyle tabanının tepkisini çeken Demokratların ABD seçimleri öncesi imaj düzeltme çabası mı olduğunu tartışıyor.
***
Schumer şoku: ABD’nin İsrail konusunda sarsıcı bir değişimi mi, yoksa seçmenlerin desteğini kazanma girişimi mi?
İsrail’in sadık bir destekçisi olan ABD’li bir senatörün Netanyahu’yu eleştirmesi önemli. Ancak Demokratlar İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşına giderek daha fazla karşı çıkıyor ve sadece laf değil icraat görmek istiyor.
AQEEL ABBAS
Senatör Chuck Schumer’in geçen hafta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya yönelik sert eleştirileri, Demokrat Parti’nin İsrail’in sağcı hükümetiyle ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası oldu.
Senato’da yaptığı konuşmada Schumer, Netanyahu’nun aşırı sağcılarla işbirliğini şiddetle kınadığını ifade etti. İsrail’in Filistinlilerle barış arayışına girmesi ve erken seçimlere gidilmesi çağrısında bulundu ki İsrail’in zor durumdaki başbakanı bunu reddetmeye devam ediyor.
Schumer’in yakın bir sırdaşı ve eski Senato meslektaşı olan Başkan Joe Biden konuşmayı alkışladı. Üst düzey destek, ABD siyasetinde ve genel olarak ulus genelinde daha geniş bir endişeyi ortaya koyuyor gibiydi.
Biden şunları söyledi: “İyi bir konuşma yaptı ve bence sadece kendisinin değil pek çok Amerikalının paylaştığı ciddi bir endişeyi dile getirdi.”
İsrail muhalefet lideri Yair Lapid de konuşmayı İsrail’in Washington’daki geleneksel müttefiklerinin Netanyahu’ya desteğinin azaldığının bir işareti olarak değerlendirdi.
Netanyahu’nun iktidardaki Likud Partisi ise Schumer’in sözlerini İsrail’in egemenliğine ve demokratik sürecine bir saldırı olarak niteledi.
Schumer’e yönelik eleştiriler daha yakından da geldi.
Cumhuriyetçi ve Senato azınlık lideri Mitch McConnel, “Kendi demokrasimize yabancıların müdahalesinden rahatsız olan Amerikalıların, İsrail’in demokratik yollarla seçilmiş bir liderinin görevden alınması çağrısında bulunması tuhaf ve ikiyüzlülüktür” dedi.
“Bu daha önce görülmemiş bir şey. Dost demokrasilere bu şekilde davranmamalıyız.”
Schumer’in tutum değişikliği daha da önemliydi çünkü kendisi İsrail’in ateşli bir destekçisi, Biden’ın yakın arkadaşı ve Amerikan siyasetinin önde gelen isimlerinden biri.
Önemli eleştiriler
Kırk yılı aşkın bir süredir senatör olan Schumer, Demokrat Parti içinde önemli bir konuma sahip. Kendisi aynı zamanda İsrail’in güvenlik ve siyasi sorunlarını ABD’nin tam desteğiyle bağımsız bir şekilde yönetme hakkını da savunuyor. Schumer 7 Ekim’den hemen sonra tam desteğini göstermek üzere İsrail’e gitti.
Schumer’in kararlı bir destekçiden incelikli bir eleştirmene dönüşümü Netanyahu ile sınırlı kalmadı. Maliye ve ulusal güvenlik bakanları da dahil üst düzey hükümet pozisyonlarında bulunan diğer önde gelen İsrailli siyasetçileri Filistinlilere karşı aşırıcılığı teşvik etmek ve yerinden edilmeyi desteklemekle suçladı.
Schumer’in konumu eleştirilerini daha da önemli kılıyor. Kendisi, İsrail dışında dünyanın en büyük Yahudi nüfusuna ev sahipliği yapan New York’un önde gelen Yahudi senatörlerinden biri: yaklaşık 2.2 milyon kişi yani İsrail’in toplam Yahudi nüfusunun yaklaşık %30’una denk geliyor.
Bu durum, ABD ile İsrail arasındaki ilişkilerin siyasi dinamiklerinde potansiyel bir dönüm noktası ve İsrail sağ kanadına ve onun ABD’deki destekçilerine doğrudan bir meydan okuma anlamına gelebilir.
Bu değişiklik aynı zamanda Demokrat Parti’nin iç siyasetinin Kasım ayındaki başkanlık seçimlerine doğru nasıl değiştiğini de ortaya koyuyor.
Kendi içinden gelen meydan okumalarla karşı karşıya kalan parti, İsrail’in Gazze’deki eylemleri nedeniyle üyeleri arasında artan memnuniyetsizlikle mücadele ediyor.
Biden Boykotu mu?
Demokrat Parti destekçilerinin önemli bir kısmı (yaklaşık %62) İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşını aşırı buluyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırganlığını ele almadaki yetersizliği nedeniyle Biden’ın bu yıl yeniden seçilme hedefine yönelik parti içi boykot çağrıları yapıldı.
Arap ve Müslüman Amerikalıların öncülük ettiği bu protesto Michigan’da başladı ve hızla Kasım seçimlerini belirleyebilecek eyaletler olan Kuzey Carolina’ya yayıldı. O zamandan bu yana Siyah ve Latin topluluklar ve genç seçmenler de dahil diğer önemli Demokrat demografi grupları arasında da ilgi gördü.
Bu durum Biden yönetimi içinde alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Bu hareketin ağustos ayında Chicago’da yapılacak olan ve Biden’ın partinin başkan adayı olarak resmen aday gösterilmesinin beklendiği Demokratik Ulusal Kongre’yi sekteye uğratma potansiyelinden endişe duyuluyor.
Bu huzursuzluğu hafifletmek amacıyla yönetim, 100.000 civarında olduğu tahmin edilen önemli bir Filistinli ve Arap Amerikalı nüfusa sahip Chicago’ya bir heyet göndererek partinin belli başlı etkinlikleri sırasında gösteriler düzenlenmesini engellemeye ve boykota karşı koymaya çalıştı.
Biden’ın Schumer’in sözlerini onaylama hızı, Başkan’ın dostu ve müttefikinin ne söyleyeceğini Beyaz Saray’ın önceden bildiğini gösteriyordu ki bu da Demokrat tabanda artan hoşnutsuzluğu bastırmaya yönelik stratejik bir girişimin işaretiydi.
Beyaz Saray’ı eleştirenlere göre kalıcı bir ateşkes sağlanamadı. Arap-Amerikalı seçmenler için ateşkes yönünde net adımlar atılması en azından artık öncelikli bir talep.
Schumer’in konuşması Demokrat Parti’nin iç siyasetinin çok ötesinde bir önem taşıyor. Konuşmanın İsrail medyasında geniş yer bulması, sözlerinin ülke içindeki etkisini ve önemini gösteriyor.
Sessiz çoğunluk
Ahlaki otorite iddiasının yanı sıra Schumer, “Gazze’deki savaşla ilgili tartışmalarda bu konudaki incelikli görüşleri hiçbir zaman iyi temsil edilmemiş olan pek çok ana akım Yahudi Amerikalı -sessiz çoğunluk- adına” konuştuğunu açıkça belirtti.
Bu açıklama, çoğunluğu -yaklaşık %64’ü- Demokrat Parti’de yer alan Amerikalı Yahudilerin bakış açısına dair incelikli bir kavrayışı yansıtmaktadır. Cumhuriyetçileri destekleyenlerin oranı ise %26 civarında.
Amerikalı Yahudiler arasında Netanyahu’ya verilen destek ise nispeten düşük, sadece %31 civarında.
Amerika Yahudi Demokrat Konseyi Başkanı Hailey Soifer, Schumer’in “Amerikalı Yahudilerin ezici çoğunluğunun düşündüklerini söylediğine” inanıyor ve onu “ahlaki netliği” için takdir ediyor.
Schumer’in erken seçim çağrısı, İsrail’de yapılan son kamuoyu yoklamalarının Netanyahu’nun böyle bir oylamada en fazla %15 oranında destekleneceğini göstermesiyle birlikte geldi.
Yönetimin İsrail’e verdiği açık destek, Schumer’in konuşmasının da açıkça ortaya koyduğu üzere, siyasi bir ikilem haline geldi.
Bu seçimlerin, Kasım ayındaki ABD Beyaz Saray oylamasından çok önce yapılması Biden yönetimi için önemli bir sorunu çözebilir.
Bu da Schumer’in sözlerinin, Demokrat bir yönetim altında ABD’nin, Orta Doğu’daki duruşunda potansiyel olarak önemli bir değişim yaratmasının bir başka önemli nedeni.
Her ne olursa olsun, deneyimli senatör İsrail’in aşırı sağcı koalisyonu üzerinde şimdiden önemli bir siyasi baskı oluşturdu.