SÖYLEŞİ

Türkiye enerji merkezi olabilir mi?

Yayınlanma

1990’lardan beri gündemde olan Trans-Hazar Doğal Gaz Boru Hattı Projesi Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tetiklediği enerji krizinin etkisi ile yeniden gündeme geldi. Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Putin’in daha önce de söylediği ve en son dün Soçi’de tekrarladığı “Türkiye’yi doğal gaz hubı yapma” talebi, Türkiye’nin enerji merkezi olup olamayacağı üzerine tartışmalarını beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2022 Aralık ayında Azeri ve Türkmen mevkidaşlarıyla bir araya geldiği toplantı sonrası Türkmen doğal gazının da Batı pazarlarına nakline yönelik çalışmalara artık başlanması gerektiğini belirterek, “Hazar’daki dostluk sahasında da Türkmen ve Azerbaycanlı kardeşlerimizle işbirliğine hazırız” demişti.

Birçok belirsizlik bulunsa da teoride mümkün olan proje neden bir türlü hayata geçirilemiyor? Projenin önündeki engeller neler ve Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefinin neresinde?

Diplomasi geçmişi de olan The London Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü ve BOTAŞ Gaz Alımı Eski Daire Başkanı Ali Arif Aktürk ile hem Türkmen gazı projesini hem de Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefini konuştuk.

‘Rusya ve İran rıza göstermeden olmaz’

Mehmet Öğütçü’nün Trans-Hazar Doğal Gaz Boru Hattı Projesi ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:

“Onu ben meşhur Türkmenistan, Afganistan, Pakistan, Hindistan boru hattı projesiyle (TAPI) kıyaslıyorum biraz. Son derece imkânsız siyasi coğrafyalardan geçip birbirine rakip, can düşmanı ülkelere gaz sağlayacaktı. Onu ben bir rüya hattı olarak görüyorum. Ne yazık ki Trans-Hazar üzerine yapılan bütün çalışmalar gerçekleşmiyor. Neden gerçekleşmiyor? Gerekçesi çok basit. Türkmenistan tabii doğalgazda çok zengin bir ülke. Dünyanın dördüncü büyük rezervlerine sahip. Ama bir kara ülkesi. Denizlere çıkışı yok. Etrafında da pek dost olmayan ülkeler var. En büyük alıcısı Sovyet döneminin de belki mirası bu, Rusya’ydı. Ama Rusya’nın ödediği fiyat, Türkmen gazına devede kulaktı. Çok düşüktü Sonra Çin girdi devreye. Çin geldi orada Güney Yolöten sahasını işledi, geliştirdi. Gazı çıkarttı. Boru hattını da kendisi inşa etti. Herhalde önümüzdeki on on beş yıl boyunca yaptığı yatırımların karşılığı olarak aldığı gaza beş kuruş ödemeyecek Türkmenistan’a. Birkaç tane daha hat inşa etti.

Kazakistan da petrol kadar olmasa da gazda güçlü bir ülke. Ama sıkıntı şu. Bu gazı Hazar’ın ötesine nasıl geçireceksiniz? Rusya ve İran dünyanın iki büyük doğal gaz gücü Hazar’ın altından bu gazın Türkiye’ye geçmesine izin vermeyecektir. Bunun için masumane birtakım gerekçeler de ileri sürüyorlar. Ruslar diyor ki bu proje havyar yumurtlayan balıkların esenliği bozulabilir, çevresel felakete yol açabilir gibi. Normalde kendisinin çok dikkate almadığı hususları ileri sürüyor. Çünkü ikisi de en büyük müşterileri olan Türkiye’ye gaz satıyorlar. Rakiplerinden bir tanesinin daha devreye girmesini istemezler. Buna rıza göstermezler.

Çok çalışıldı, çok konuşuldu. Yani Rusya’nın ve İran’ın rıza göstermeyeceği bir boru hattının Hazar’ın altından Türkiye’ye ulaşması imkânsız. Belki Azerbaycan’la bir anlaşma yaparsa Azerbaycan üzerinden Gürcistan-Türkiye’ye gelmesi mümkün olabilir. Ama Azeriler de aynı mantıkla buna çok sıcak bakmıyorlar. Çünkü onların da gazı var ve rakip istemiyorlar. Kısacası şu anda Rusya ve Çin’e bağımlı halde Türkmenler.”

‘Finansman sağlanması çok zor’

Ali Arif Aktürk de projenin kısa vadede hayata geçmesinin mümkün olmadığı görüşünde:

“Halihazırda fiili olarak Türkmen gazı Türkiye’ye geliyor. Türkiye Aralık 2001’de İran gazını almaya başladığında aynı dönemde İran da Türkmenistan’dan aynı hacimde gaz almaya başladı. Ve özellikle İran’ın sistem yetersizliğinden dolayı kış döneminde tüketim Tahran ve kuzeyinde çok artar. İran’ın kendi gazı zaten yetmez. Türkiye’ye de on milyar metreküp gaz veriyorlar ve bu yetmiyor.

Bugün siyasi olarak baktığımızda en kolay güzergâh yine İran güzergahı. Ama malum işte İran ambargosu, Türkiye-İran ilişkilerinin zaman zaman gerilimli noktalara ulaşması sorun yaratıyor. Şu anda Aliyev’le Erdoğan’ın kurmaya çalıştıkları sistem Türkmen gazının Hazar üzerinden Azerbaycan, Gürcistan rotası üzerinden Türkiye’ye gelmesi. Yani Hazar Denizi riski devreye girecek. Azerbaycan riski devreye girecek. Gürcistan riski devreye girecek. Bunları alt alta topladığınızda zaten bir risk primi yaratıyor.

Ama bundan da öte Hazar’ın statüsü halen çözülmedi. Halen İran ve Rusya oranın deniz olmadığını kapalı bir göl olduğunu ve münhasır ekonomik bölgesi olamayacağını söylüyorlar. Ama öte taraftan Kazakistan, Türkmenistan Azerbaycan buranın bir deniz olduğunu ve münhasır ekonomik bölgelerin olduğunu söylüyorlar.

Tabii Türkmenistan’la Azerbaycan arasındaki itilaflı bir saha var, Güneşli sahası. Bu çözülmüş olsa bile şu anda Hazar geçişinden Offshore geçişinden finansman sağlaması yani boru hattı için finansman sağlaması hemen hemen imkânsız denilebilir.

Ama Avrupa’da işte Rusya’ya alternatif yeni kaynaklar arıyor. Eğer Hazar kısmı çözülürse… Azerbaycan’ın da elinde artık ilave gaz yok. Azerbaycan’ın Şah denizi artık plato periyota ulaştı. Tamam Şahdeniz 2’de belki yeni kuyularla, yeni geliştirmelerle bir miktar yine sürdürülebilir ama artık iniş trendine girdi. Yeni kuyularda belki yenilikler olacak ama Avrupa’nın ihtiyacını görecek bir miktar değil. Onu da Türkmen gazıyla karşılamayı planlıyorlar.

Ama diyelim gaz Azerbaycan’a ulaştı. Oradan sonra Türkiye sınırına kadar olan kısmında yatırım gerekiyor. Gürcistan Türkiye sınırına ulaştıktan sonra TANAP’ta ilave yatırımlar gerekiyor. En son mesela TANAP’a resmi olarak bir başvuru olmuştu ama TANAP yönetimi bir yatırım kararı falan almadı. Yani TANAP’ın içinde BOTAŞ’ın da payı var. Yani ilave yatırım yaparsanız bu yatırımlar öyle az buz yatırımlar değil ve BOTAŞ da kendi hissesi oranında oraya para koyacak. BOTAŞ’ın finansman durumu malum. GAZPROM’a olan borçları var…

Ezcümle kısa vadede imkânsız. Ama orta vadede eğer siyasi konjonktür el verirse Türkmen gazı Hazar üzerinden gelebilir.”

Aktürk, projeye Çin’in de sıcak bakmayacağı görüşünde: “Çin Uzak Doğu’da Japonya’dan sonra en büyük LNG ithalatçısı ve kaynak çeşitlendirmesine gitmek istiyor. Zaten Türkmenistan’dan Çin’e giden bir gaz var. Çin kendi arz kaynağının başka bir pazara gitmesine de çok sıcak bakmayacaktır ve bu konuda engel çıkaracaktır.”

‘E-ticaret merkezinin Türkiye’ye artısı ya da etkisi olmayacak’

Ali Arif Aktürk’e Rus lider Putin’in gazın Türkiye’de fiziki olarak depolanmayacağı, ancak Türkiye’nin e-ticaret platformu olacağı yönündeki açıklamasının ne anlama geldiğini sorduk:

“Şimdi bir kere tercüme ve anlam kargaşası var. Yani Ruslar ne demek istiyor? Türkiye’deki medya ya da Türkiye’deki kamuoyu ne algılıyor ona bakmak gerekiyor. Biz yıllardır, yaklaşık on beş, yirmi yıldır önce transit ülke ardından enerji merkezi olacağız diyorduk. Ama biz kendi ev ödevlerimizi yapmadık. Bizim böyle bir ticaret merkezi olma hedefimiz var. Rusların yapmak istedikleri ise şu: 2018’den beri GAZPROM EXPORT kendi internet sitesinde Electronic Sales Platform (ESP) buna başlamıştı. Buradan Avrupalı alıcılar özellikle Avusturya hatta Almanya, lotlar halinde kısa dönemli 100 metreküplük lotlardan gaz alımı yapıyordu. Siz Avrupa’da alıcısınız. Kotasyon giriyorsunuz. Ben bundan alırım. Öbürü bundan alırım diyor. En yüksek fiyatı verene satıyor. Yani bu ham petrole, ham petrol ürünlerine endeksli yapıyı da kırmıştı. Kendisi fiyat merkezli bir ticaret merkezi yaratmaya çalışıyordu. Ukrayna-Rusya savaşı çıkınca, Avrupa’da yaptırımlar olunca zaten Ukrayna üzerinden, Belarus üzerinden boru hatları ve özellikle de Kuzey Akım kapandı. Şu anda Avrupa diye nitelendirdiğimiz yere giden yol sadece TürkAkım2 üzerinden gidiyor.

Şimdi Putin’in dediği yine GAZPROM EXPORT, aynı internet sitesinden yine lotlar halinde ihalelere çıkacak. Diyecek ki Bulgaristan sınırında Türkiye ben yüz milyon metreküplük lotlar halinde gaz satıyorum. Kim alır? Buna da eğer Avrupa’da alıcı bulabilirse fiyat verecek. Ama ben alıcı bulma imkânını çok olası görmüyorum. Zaten yaptırımlar var. İkincisi Bulgaristan’daki kapasiteyi 2024’e kadar GAZPROM kapatmıştı Şimdi Avrupa Birliği de bastırıyor Bulgaristan’a. Sen buna uzun vadeli kapasite veremezsin diyor. USED or LOSED IT prensibini kullanman gerekiyor diyor. Oradaki kapasiteyi senin herkese açman gerekiyor diyor. 2024’ten sonra bunu yapacak. Şimdi bunu bertaraf etmek için Putin böyle bir açıklama yaptı. Burada Türkiye’yi ilgilendiren tek nokta Bulgaristan-Türkiye sınırı. Putin’in bahsettiği e-ticaret merkezinin Türkiye’ye artısı ya da etkisi olmayacak. Basın abartıyor. Putin de Türk kamuoyunu öğrendi ona oynuyor.

‘Komiteye havale edildi, yani olmayacak’

Mehmet Öğütçü de elektronik hub olmanın ticarette pek bir anlam ifade etmediği görüşünde:

“Şimdi biliyorsunuz Putin bu öneriyi daha önce de yapmıştı ve o zaman yine heyecan dalgası yaratılmıştı; bundan sonra Rus gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya akacak, dolayısıyla Türkiye bir doğal gaz bölgesel hubı olucak diye. O açıklamanın ertesinde iki taraf bir komite kurulmasına karar verdi bu konuyu incelemek üzere. Biz buna Fransızca’da “komitoloji” diyoruz. Bir iş komiteye havale edildiyse o iş olmayacak demektir.

Eğer Putin bunu Ukrayna işgalinden önce Türkiye’ye önerseydi harika bir şey olurdu. Rus gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya akardı. Ama şu anda Avrupa zaten Rus gazı almıyor. Almayacağını da net olarak beyan etmiş vaziyette. Dolayısıyla Türkiye üzerinden de olsa Rus gazı almayacaktır. İkincisi bu yaklaşımı daha da zayıflatan husus; Türkiye’nin fiziki bir gaz merkezi olmayacağı tam tersine elektronik ticarette kullanılacağı söyleniyor. Dolayısıyla gaz yer değiştirmeyecek. Bu zaten doğal gazda bölgesel hub oluşturma teziyle taban tabana zıt. Çünkü bir bölge merkezi olabilmek için fiziki gazın akması lazım. Depolanması lazım. Ve fiyatı da nerede depolandıysa, nereden hareket edecekse oranın belirlemesi lazım. Uluslararası arz talep dengeleri ışığında bakınız Avusturya’da Baumgarten diye bir yer var, Viyana’ya son derece yakın. Rus gazı oraya fiziki olarak geliyor mesela. Oradan Avrupa’ya dağılıyor. İtalya da aynı şekilde bölgesel bir hub olma sevdasındaydı. O da gazı fiziki olarak getiriyor. Hem Kuzey Afrika’dan getiriyor hem TANAP üzerinden Türkiye’den geçirip Yunanistan, Arnavutluk altından Adriyatik’ten İtalya’ya getiriyor. Bu itibarla yani elektronik hub olma işi ticarette pek bir anlam ifade etmiyor.”

‘Ne merkez ne transit…’

Mehmet Öğütçü, Türkiye’nin enerji hubı olmak için potansiyeli olduğunu, ancak şimdilik ne merkez ne de ciddi bir transit ülke olduğunu söylüyor:

“Bir ülkeyi eğer gerçekten hub yapmak istiyorsanız ki Türkiye buna elverişli bir ülke; 60 milyar metreküp kendi tüketimi var, bunun üzerine ilave bir 60-70 metreküp milyar metreküp de İran’dan, Azerbaycan’dan, Rusya’dan belki de Irak’ın kuzeyinden ya da Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye gaz aksa, o zaman Türkiye hem hacim olarak hem fiyat olarak Avrupa doğal gaz piyasalarını belirleyen bir ülke haline gelir. Ama şu anda biz bir hub değiliz. Çok sınırlı ölçüde transit ülkeyiz. Çok sınırlı ölçüde. Hangi ölçüde? İşte Azerbaycan gazı biliyorsunuz 16 milyar metreküp. Bunun bir kısmı Avrupa’ya gidiyor İtalya’ya kadar ulaşacak şekilde, Bulgaristan’ı, Yunanistan’ı besleyen yan hatları da var.

Bu, Avrupa’nın Rusya’dan boru hattıyla 155 milyar metreküp yıllık gaz ithal ettiğini düşünürsek onun yaklaşık yüzde ikisi yüzde üçüne denk geliyor. Dolayısıyla çok önemli bir transit de değil. İran ve Rusya zaten Türkiye’nin kendi gazlarını transit olarak başka ülkelere göndermesine izin vermiyor. Bu sadece münhasıran Türk piyasası içindir diyorlar.  Bu anlamda ne yazık ki Türkiye şu anda ne ciddi bir transit ülkedir; hacim bakımından fiyat belirleme açısından ne de bir bölgesel hub olma yolundadır. Olamaz mı? Olur tabii. Bunun koşulları var.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version