GÖRÜŞ

Ukrayna mı, İsrail mi? Sonsuz askeri paketlerin sonu

Yayınlanma

ABD, bir kez daha büyük bir krizle karşı karşıya ve krizin merkezinde yine Ukrayna var. Amerikan tarihinde ilk kez bir Temsilciler Meclisi sözcüsü görevden azledildi. Sebebiyse “Ukrayna için yardım sözü vermek”. Meşhur Nancy Pelosi sonrası koltuğu devralan Cumhuriyetçi Kevin McCarthy’den bahsediyorum. McCarthy, görevdeki süresini giderek bölünen partisinin iki kanadı arasında mekik dokuyarak geçiren bir politikacıydı.

Amerikan siyasetinin bir çıkmazı vardır. Yıllık bütçe planlaması belli bir süre içinde kongreden geçemezse hükümet “kapanır”. Bu kapanma sonucunda federal çalışanlar izinli sayılır, kriz çözülene kadar maaş alamazlar. Sadece hayati öneme sahip işler çalışmaya devam eder. Bürokrasi felç olur. Hükümet kapanması en son 2018 sonunda gerçekleşmiş ve 35 gün sürmüştü. Tahmin edersiniz ki ABD’li siyasetçiler bu kapanmanın gerçekleşmemesi için epey çaba sarf ediyorlar. Hatta bazen kendi gündemlerinden ödün vermek zorunda bile kalıyorlar.

Ukrayna savaşı devam ettikçe ABD’de aykırı seslerin sayısı artıyor. Eski Başkan Donald Trump’ın başını çektiği Cumhuriyetçi Parti’nin “daha” sağ kanadı Ukrayna yardımının kesilmesini istiyor. Bu nedenle Ukrayna yardımının olmadığı felaketlere ayrılan miktarın azaltıldığı ve büyük bir kısmın güneydeki sınır güvenliğine aktarıldığı bir bütçeyi onaylamayı umuyorlardı.

Ancak tahmin edildiği üzere mesele kitlendi. Son tarih olan 1 Ekim yaklaştıkça hükümetin kapanma ihtimali artıyordu. Bu nedenle iki taraf da kendi isteklerinden geri adım attı. Hem Demokratların istediği 6 milyar dolarlık Ukrayna desteği bütçeden çıkarılmış hem de Cumhuriyetçilerin talebi olan felaket yardımının azaltılması gerçekleşmemişti. Orta noktanın bulunmasıyla son saniyede hükümet kapanması önlenmiş olsa da kriz meclis sözcüsü için yeni başlıyordu.

Trump’ın Partisi

Trump’ın Cumhuriyetçi Parti’deki müesses nizam kanadıyla sürtüşmesi artık pek gizemli bir olay değil. Gerek Senato’daki Cumhuriyetçi lider Mitch McConnell’a kavgaları, gerekse Florida valisi DeSantis’le atışmaları Trump’ın parti içindeki konumunun diğerlerinden giderek uzaklaştığını açıkça ortaya koyuyor. İşte McCarthy bu sürtüşmeler arasında kalmış bir sözcüydü. Koltuğu gereği McConnell’a anlaşmak durumunda kalsa da gönlü Trump’tan yanaydı. Trump da Ocak ayında sözcü rolü için kendisini desteklediğini söylemişti zaten.

Ancak zaman geçtikçe Mccarthy’nin konumu tehlikeye girdi.  Kendisinden aday olduğu andan beri hazzetmeyen meclis üyesi Matt Gaetz, McCarthy’i devirmek için planlar yapıyordu. Meclis’in “Trump’a yakın” olan “MAGA’cı” grubunda (Make America Great Again) yer alan Gaetz, Mccarthy’i Demokratlara yakınlaşmakla suçlamıştı. Meclis sözcüsü hükümet kapanmasını engellemek adına Demokratlarla bir kez daha anlaşma yoluna gidince Gaetz harekete geçti. Mccarthy’nin görevden azledilmesine Demokratlar tam oy verirken 8 Cumhuriyetçinin desteği yeterli oldu.

Cumhuriyetçi Parti’de adeta kıyamet koptu. Tarihte ilk kez bir sözcü görevden alınmıştı. Ancak eski Başkan Trump ağzını açmadı. Gaetz, Trump’la konuşarak bu işe kalkıştığını söylemişti ama eski Başkan iddiayı reddetti ve Gaetz’i adeta yalnız bıraktı. Peki bu kriz gerçekten Matt Gaetz’in sözcüyle husumeti üzerine mi başlamıştı? Yoksa işin arkasında başka dinamikler mi vardı?

Mesele, felaket yardımlarının azaltılması ya da sınır güvenliği değildi. Biden, demokratların ağzında ekşi bir tat bırakan bütçenin kabulü sonrası yaptığı açıklamada “evet, Ukrayna desteği bu bütçede yok ama bundan sonrakiler için sözcüden söz aldık” ifadesini kullandı. Seçilmeden önce Ukrayna desteğini durduracağını iddia eden McCarthy için beklenmedik bir sözdü bu.

Partisindeki Trump’a yakın grup, bu cümleyi affetmedi. Trump’a, McConnell’dan daha yakın olmasına rağmen McCarthy görevini sürdüremedi. Bir kez daha Trump’ın partideki gücü ispatlanmış oldu. Dahası, sonrasında Gaetz’i de yalnız bırakarak elleri temiz bir şekilde olay yerinden ayrıldı. Şimdi parti içi kavganın sebebi olarak Gaetz gösteriliyor. Siyaseten dışlanması ise an meselesi.

Ukrayna için bir paket eksik

Böylece ilk kez Ukrayna’ya giden askeri destek paketleri sekteye uğramış oldu. Peki bu askeri paketin geçmemesi sahada ne anlam ifade edecek? Kabul edilen bütçenin yalnızca 45 günlük olduğunu belirtmek gerekir. Ancak Ukrayna, “makinaya bağlı” yaşıyor. Tek bir yardım paketinin bile geçmemesi cephe hattında kesintilerin meydana gelmesi demek. Üretim kapasitesi, Ukrayna’nın tüketimini karşılayamayan ABD, paketler geçiyorken bile yeterli mühimmat bulmakta zorlanıyordu. Bu nedenle İsrail, Güney Kore gibi ülkelerin savaşlardan kalma envanterlerini almıştı. Hatta Pakistan’a IMF borcu karşılığında silahlarını Ukrayna’ya vermeye zorladığı ortaya çıkmıştı.

Strateji ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi danışmanı Mark Cancian, “yeni paketler çıkmazsa Şükran Günü’ne (23 Kasım) doğru cephede yokluk hissedilmeye başlayacak” dedi. Bu paketin çıkmaması, bundan sonraki paketlerin de zora gireceği anlamına gelebilir. Biden’ın meclisi kaybetmeden önce hazırladığı fondan 5.4 milyar dolar hala duruyor. Ancak sonrası için kriz kapıda. Trump’ın anketlerde önde çıkması ve ülkede Ukrayna’ya olan desteğin azalması önümüzdeki aylarda çıkacak destek paketlerini de zorlaştıracak. Daha geçtiğimiz günlerde Polonya, “artık destek vermeyeceğiz, kendi savunmamıza odaklanacağız” demişti. Bu hafta yapılacak Polonya seçimlerinde daha da Ukrayna karşıtı bir yönetimin kazanma ihtimali var.

Peki ya İsrail?

ABD’de başka ülkeler için çıkan askeri yardım paketlerine karşı bir bıkkınlık var. Özellikle Cumhuriyetçi kongre üyeleri, ülkenin altyapısının eskimiş ve tehlikeli olduğunu, sınır güvenliğinin giderek kötüleştiğini ve bunca sorun varken Ukrayna’ya paket üstüne paket verilmesinin “ihanet” olduğunu düşünüyorlar. İyi güzel diyorlar ama aynı Cumhuriyetçiler İsrail’e destek için sıraya giriyor. Biden hükümeti, Hamas’ın İsrail’de başlattığı operasyon sonrası saatler içinde İsrail’e 8 milyar dolarlık yardım paketini onaylamasına rağmen Cumhuriyetçilere yaranamadı.

ABD Başkanı, İran’a ait 6 milyar dolarlık dondurulmuş parayı serbest bıraktığı gerekçesiyle Cumhuriyetçiler tarafından adeta topa tutuldu. Hatta İsrail’e karşı olduğu iddiası bile ortaya atıldı. Bunu iddia ettikleri siyasetçi gençliğinde “Eğer İsrail diye bir yer olmasaydı İsrail’i biz icat ederdik” diyen Joe Biden. Açıkçası ABD kongresinde İsrail karşıtı bir grup yok. Hatta İsrail’e destek için yapılan toplantılar ABD kongresinin en olaysız etkinlikleri bile denebilir. Kendini “Filistin dostu” ilan eden “Squad” olarak bilinen Demokrat ilericiler dahi İsrail’e destek paketlerinde en fazla “çekimser” oy kullanıyorlar. İşte bizim parasını verdiğimiz F-35’leri alamadığımız ABD kongresi, işine geldiğinde böyle kolay yardım paketi çıkarabiliyor.

Yani kısacası, ABD’nin “MAGA’cı” kanadı Ukrayna desteğini kesmeye o kadar kararlı ki kendi sözcüsünün kellesini almaktan bile çekinmiyor. Ben bu yazıyı yazarken hala İsrail’in Gazze’ye büyük bir kara harekâtı yapması bekleniyor. Bu harekatın bedelinin ağır olması, hatta çevre ülkelerle büyük bir savaşa dönüşmesi ABD’nin zaten dolu olan tabağını taşıracak. Bu da son aylarda yaptığı taarruzda başarısız olan Ukrayna’nın başını daha da büyük bir derde sokacak. Trump’ın yeni sözcü olarak favori gösterdiği Jim Jordan, Ukrayna’ya tüm yardım paketlerini engelleyeceğini söylüyor. Şüphesiz ki Ukrayna, İsrail kadar popüler değil. Yani ABD’nin vadesini yıllar önce doldurmuş trenleri yenilenmek için daha çok bekleyecek. Daha sırada Tayvan var!

Çok Okunanlar

Exit mobile version