AMERİKA

Wall Street, Fed’i dize getirdi: Bankacılık düzenlemelerinde büyük geri adım

Yayınlanma

Yakın geçmişteki en büyük lobi kampanyası, yasal tehditler ve şaşırtıcı siyasi müttefiklerin ardından finans sektörü, “Basel III Endgame” olarak bilinen ilk regülasyon taslağını yenilgiye uğrattı.

Amerika’nın en büyük bankaları eninde sonunda daha sert kurallarla karşı karşıya kalacak, fakat bu kurallar düzenleyicilerin istediği kadar kısıtlayıcı olmayacak.

Axios’a konuşan Michigan Üniversitesi profesörü ve Fed’in bankacılık düzenleme grubunda eski bir avukat olan Jeremy Kress, “Bu bankacılık sektörüne neredeyse tamamen teslim olmaktır,” dedi.

Kress, Fed’in “neredeyse her konuda bankalara teslim olmuş durumda” olduğunu söyledi.

İlk teklif, Silikon Vadisi Bankası (SVB) ve diğer bölgesel bankaların çöküşü henüz tazeyken gelmişti. Fed, OCC ve FDIC yetkilileri, krizin sektörün daha sıkı düzenlemelere ihtiyacı olduğunu kanıtladığını söylemişti.

Fakat yeni düzenlemelerin yüzü kabul edilen Fed’den Michael Barr bile “o anın geçtiğini” kabul etti ve o dönemde belirlenen kuralların artık fazla “muhafazakâr” göründüğünü belirtiyor.

Fed’in denetimden sorumlu başkan yardımcısı Barr salı günü yaptığı açıklamada, “Kişisel olarak hayatın size alçakgönüllülük dersini öğrenmek ve yeniden öğrenmek için bolca fırsat verdiğini gördüm,” dedi.

Teklifin özü, bankaların beklenmedik kredi kayıplarını karşılamak için ihtiyaç duydukları risk ağırlıklı varlıklar olan sermaye gereklilikleri ile ilgili.

Düzenleyiciler önce yaklaşık %20’lik bir artış önerdiler. Şimdi ise yaklaşık %9’luk bir artış öneriyorlar. Daha küçük bankalar (100 milyar doların üzerinde fakat 250 milyar doların altında varlığa sahip olanlar) artık çoğunlukla yeni kurallardan muaf tutuluyor.

Bu tipteki bankalar, daha önce kurallara dahil edilmelerine rağmen şimdi bu durum tersine döndü.

Bu bankalar yine de bilançolarındaki gerçekleşmemiş zararları hesaba katmak zorunda kalacaklar ki bu, SVB’nin de çöküşüne yol açan sorundu.

Wall Street’in düzenlemeye karşı çıkışının temelinde, sektörün 2008 mali krizini takip eden yıllarda iyi bir performans sergilediği ve hatta bir güç kaynağı olduğu iddiası yatıyor.

Amerikan futbol ligi NFL maçları sırasında yayınlanan Wall Street’e ait “saldırı reklamları”nın mesajı buydu; bu reklamlar, bankalar için büyük ama alışılmadık bir kitleye hitap ediyordu.

Spor müsabakaları dışında da reklamlar reklam panoları, podcast’ler, haber yayınları gibi birçok mecrada izleyicilerin karşısına çıktı.

Reklamlar, sermaye gerekliliklerinin artırılmasının bankaları kredi vermekten geri çekilmeye iterek ekonomiye zarar vereceği ya da daha az denetlenen gölge bankacılık sistemine daha fazla kredi yönlendireceği uyarısında bulunuyordu.

Bu arada, Banka Politikası Enstitüsü bankaları, önerilen kurallar nedeniyle düzenleyici kurumlarına dava açmak gibi bir adım atmakla tehdit etti ve böyle bir davaya liderlik etmesi için güçlü avukat Eugene Scalia’yı tuttu.

Konut sektörü ve bazı Demokrat senatörler, teklifin düşük ve orta gelirli topluluklara daha az (veya daha pahalı) kredi verilmesine yol açacağından endişe ediyorlardı.

Başlangıçta kural, bankaların %20’den az peşinatlı krediler gibi özellikle riskli kabul edilen kredilere karşı daha fazla sermaye tutmaları gerektiğini söylüyordu. Bu hüküm artık geçerli değil.

Barr, banka düzenleyicilerinin geçen yılki teklifte sermaye gerekliliklerini artırmanın fayda ve maliyetlerini yeterince dengelemediğini kabul etti.

Barr, yetkililerin teklif üzerinde yeniden çalışırken bankalar da dahil olmak üzere “çok çeşitli paydaşlarla” görüştüğünü vurguladı.

Amerikan Bankacılar Birliği revizyonların memnuniyetle karşılandığını fakat “sermaye gereksinimlerindeki herhangi bir artışın ekonomi için yine de bir maliyeti olacağını” söyledi.

Çok Okunanlar

Exit mobile version