Analistler, Çin’in Batı’nın egemenliğindeki Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nda daha fazla söz hakkı elde etme konusunda yavaş ilerlediğine işaret ederken, Küresel Güney ülkelerine yönelen Pekin’in çok taraflı finansal mimaride daha büyük bir rol üstlenme çağrısını giderek daha yüksek sesle dile getirdiğini söylüyor.
Bu değerlendirmeler, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in çarşamba günü Rusya’nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesinde yaptığı “uluslararası finans sistemini küresel ekonomik manzaradaki değişiklikleri daha iyi yansıtacak şekilde ileriye götürmek” için önemli gelişmekte olan piyasaların çabalarını bir araya getirmeye çağırdığı konuşmasıyla desteklendi.
Konuşma aynı zamanda, küresel ekonominin durumu, kamu borcu ve finansal riskleri tartışmak üzere dünyanın dört bir yanından yüzlerce yetkiliyi Washington’a getiren yıllık toplantılarını bu hafta düzenleyen Dünya Bankası ve IMF’ye de güçlü bir mesaj gönderdi.
Dünya gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık %17’sini oluşturan ve her yıl küresel büyümenin yaklaşık %30’una katkıda bulunan Çin’in, genellikle bu iki kilit kurumda yeterince temsil edilmediği düşünülüyor. Örneğin IMF’deki oy gücü, Japonya’nın %6.14 ve ABD’nin %16.49’una kıyasla şu anda %6.08’dir.
“[Çin’in oy gücünün] artması muhtemel. Ancak bu durumu çok ciddiye almamalıyız,” diyen Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Chen Fengying, Çin’e liderlik rolü verilmeyecek bazı kurumlar olduğunu söyledi.
South China Morning Post’a konuşan Chen, Washington’un ayrışma girişimlerine ve jeopolitik gerilimlere atıfta bulunarak “Küresel ortam muazzam değişikliklere uğradı” dedi ve ekledi: “Öyleyse neden gelecekteki kalkınma için Küresel Güney ülkelerini kucaklamayalım?”
Chen özellikle Afrika, Güney Asya, Orta Doğu ve Orta Asya’daki ülkelere işaret etti.
Geçtiğimiz hafta sonu Renmin Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen bir etkinlikte Çinli akademisyenler dolarsızlaşma ve BRICS ülkeleri arasında sınır ötesi çözüm gündemini tartıştılar. Bu konu artık Çin kamuoyunun daha fazla gündeminde.
Eski bir merkez bankası danışmanı olan Yu Yongding, etkinlikte yaptığı konuşmada reformlardan birinin birçok ülkenin ABD doları rezervi biriktirme ihtiyacını azaltmaya yönelik olması gerektiğini söyledi.
Çin’in üst düzey liderleri uzun zamandır uluslararası mali yönetişim reformuna katılma sözü veriyor.
Temmuz ayında yayınlanan üçüncü plenum belgesinde “DTÖ merkezli çok taraflı ticaret sistemini koruyacağız, küresel ekonomik yönetişim reformuna aktif olarak katılacağız ve daha fazla küresel kamu malı sağlayacağız” denildi.
Çarşamba günkü konuşmasında ise Xi, BRICS çerçevesinde bir dizi işbirliği ağının kurulacağını belirtti ve Çin’in yüzde 18.98 hisseyle Rusya, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika ile aynı paya sahip olduğu Şanghay merkezli Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) güçlendirilmesinin önemini vurguladı.
Çin aynı zamanda Pekin merkezli Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın (AAYB) da yüzde 26.6’lık oy gücüyle en büyük bireysel hissedarı konumunda.
Dokuz yaşındaki AAYB, üye sayısını 110’a çıkararak üye sayısı bakımından Dünya Bankası Grubu’ndan sonra dünyanın en büyük ikinci çok taraflı kalkınma bankası haline geldi.
Dünya Bankası’nın eski Çin ülke direktörü ve şu anda Singapur Ulusal Üniversitesi Doğu Asya Enstitüsü’nde yardımcı profesör olan Bert Hofman, “AAYB, Çin’in uluslararası standartlara sahip uluslararası bir kuruluşa liderlik edebileceğini göstermesi açısından önemliydi” dedi.
“Dolayısıyla, Çin’in geleneksel IFI’larda [uluslararası finans kuruluşları] daha fazla pay sahibi olmasıyla ilgili endişeler yersizdir” diye ekledi.