Çevirmenin notu: İklim değişikliği gündeminin şaibeli pek çok tarafı var. Bunun Amerikan oligarkları açısından en büyük avantajı şuydu: Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler daha az fosil yakıt tüketmeye razı olursa, bu onların iktisadi kalkınmasının altını oyacak, zira “alternatif enerji kaynakları” denilen şeyler çok daha pahalı. Küresel çapta ittire kaktıra uygulanmaya çalışılan gündemin ardında devasa bir kara para şebekesi bulunuyor. Amerikalı gazeteci ve yazar Robert Bryce detaylıca anlatmış.
Doğalgaz yasaklarının ardındaki kara para
Robert Bryce
19 Mart 2023
Gaz yasaklarının arkasındaki büyük para bağışçıları kimliklerini ve finansmanlarını geniş bir kara para ağının ardına gizliyorlar.
Geçtiğimiz salı günü Rewiring America, Georgia’lı siyasetçi Stacey Abrams’ı, grubun “ulusal bir farkındalık kampanyası başlatmasına ve Amerikalıların elektriğe geçmesine yardımcı olmak için çalışan büyük ve küçük topluluklardan oluşan bir ağ kurmasına” yardımcı olmak üzere bünyesine kattığını duyurdu.
“Kıdemli danışman” unvanını taşıyacak olan Abrams, basına yaptığı açıklamada “elektriğe geçişin faydalarını paylaşmak ve hanelerin adil pay almalarını sağlamak üzere Rewiring America’ya katılmaktan heyecan duyduğunu” söyledi: “Sıradan Amerikalıları enerji tüketicilerinden enerji patronlarına dönüştürecek araçları oluştururken birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum.”
Georgia Temsilciler Meclisinde 11 yıl boyunca görev yapan Demokrat Abrams, Georgia Valiliğine iki kez aday olmuş ancak Cumhuriyetçi Brian Kemp’e karşı her iki girişimde de başarısız olmuştu. Abram, 2018’deki yarışı kabul etmeyi reddetmiş ve seçimin “çalındığını” iddia etmişti.
Rewiring America, geçen ay burada aktardığım üzere, endüstri aleyhindeki politikaları desteklemek için şu anda yılda yaklaşık 4,5 milyar dolar harcayan STK-endüstri-şirket-iklim kompleksinin bir parçası. Gündemleri farklılık gösterse de, endüstri karşıtı STK’lar genelde yenilenebilir hava enerjisi kaynaklarının daha fazla kullanılmasını zorunlu kılmaya, hidrokarbon üretimini engellemeye (ya da durdurmaya), yeni hidrokarbon altyapısının inşasını engellemeye, binaların elektriğe geçişini zorunlu kılmaya ve elbette evlerde ve işyerlerinde doğalgaz kullanımını yasaklamaya çalışıyor.
Ocak ayında izah ettiğim üzere, Rewiring America’nın her şeyi elektrikli hale getirme, evlerde ve işyerlerinde doğalgaz kullanımını (ve gaz sobalarını) yasaklama misyonu, dünyanın en zengin insanlarından bazıları tarafından finanse edilen, yıllar süren ve cömertçe finanse edilen bir kampanyanın parçası. Ancak işin tehlikeli kısmı şu: Rewiring America’yı ve gaz yasaklarını destekleyen diğer grupları destekleyen büyük para bağışçıları, kimliklerini, fonlarını ve finanse ettikleri grupları kasıtlı olarak gizleyen STK’lardan oluşan bir kara para ağının ardına gizleniyorlar.
“Endüstri Karşıtı Endüstri” başlıklı yazımı yayımladığım geçen aydan bu yana, doğalgazın yasaklanması konusunda baskı yapan ve birbiriyle ilişkili sayısız STK’yı inceliyorum. Bu kara para ağının birbiriyle örtüşen fon tedarikçileri, yöneticileri ve çalışanları var. Yaklaşık 40 çalışanı olan Rewiring America, bu kara para ağının en önde gelen üyeleri arasında yer alıyor. Grup bütçesini açıklaıyor ya da Form 990 tutmuyor ve bağışçılarını açıklamayan 501c3 kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Windward Fund’ın sponsorlu bir projesi. Rewiring America’ya ne kadar bağış yaptığını da açıklamıyor.
Windward Fund, Rewiring America ve diğerleri gibi gruplar arasında ne kadar kara para döndüğünü tam olarak öğrenmek mümkün olmasa da yaptığım sayım, gaz yasaklarının ardındaki kara para STK’larından sadece dördünün toplam bütçesinin yaklaşık 820 milyon dolar olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla, şuradaki grafikte de görebileceğiniz üzere, bu dört endüstri karşıtı grup, geleneksel enerji kaynaklarını destekleyen ilk 25 STK tarafından harcanan miktarın yaklaşık yüzde 83’ünü tek başlarına harcıyorlar.
Sahiden de, eski medya kuruluşlarının hidrokarbon sektörünün etkisi hakkındaki iddialarına rağmen, hakikat inkâr edilebilir değil: enerji politikası ve iklim değişikliği tartışmalarında para, medya kapsamı ve ivmenin ezici çoğunluğu hidrokarbon ve nükleer enerji karşıtı STK’ların tarafında. Ve onların en önemli önceliklerinden biri de evlerde ve işyerlerinde doğalgaz kullanımının yasaklanması.
Rewiring America, Alex Laskey, Saul Griffith ve Ari Matusiak tarafından kuruldu. Her üçü de rüzgâr, güneş, elektrifikasyon ve enerji verimliliği sektörlerinde çeşitli girişimlerde bulundular. Üçü arasında, 2007 yılında MacArthur Vakfı tarafından bursla ödüllendirilen Avustralyalı Griffith en çok dikkat çeken isim. Rewiring America, internet sitesinde Griffith’in 2020 yılında yayımlanan ve aynı zamanda Rewiring America adını taşıyan kitabına atıfta bulunarak “iklim değişikliği tehdidiyle, ancak buna fosil yakıt ekonomisini rüzgâr, güneş ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan tamamen elektrikli bir ekonomiye dönüştürmek için büyük bir savaş zamanı seferberliği çabasıyla yanıt verirsek mücadele edebiliriz,” iddiasında bulunuyor.
Nükleer enerjiden hiç bahsedilmediğine dikkat edin. Ayrıca, ekonomiyi yenilenebilir hava enerjisi kaynaklarıyla yürütmeye çalışmanın, Amerika’nın kırsal bölgelerini çok sayıda gürültülü, 600 fit yüksekliğinde, kuşları ve yarasaları öldüren rüzgâr türbinleri ve manzarayı tahrip eden sonsuz güneş panelleri okyanuslarıyla kaplamayı gerektireceğinden de bahsedilmiyor. Ayrıca her şeyi elektrikli hale getirmeye çalışmak, ülkede üretilen elektrik miktarını ikiye ya da üçe katlamayı gerektirecektir ki bu da uçuk miktarlarda bakır, çelik, alüminyum ve diğer metallerin çıkarılmasını, eritilmesini ve üretilmesini gerektirecek bir çaba. Ayrıca, alternatif enerji tedarik zincirlerinin neredeyse tamamının Çin’e bağlı olduğu da belirtilmiyor.
2020 yılında Griffith, Rewiring America’nın amaçlarının siyasi olduğunu ve hükümetin her kademesindeki karar alıcıları etkilemek için çalışacağını açıkça belirtmiş, “Fosil yakıtlı dünya için yaratılan ve ABD’nin şimdiye kadarki en ucuz elektriğe sahip olmasını engelleyen federal, eyalet ve yerel kuralları ve mevzuatları yeniden yazmalıyız,” diye yazmıştı. Bu ayın başlarında Japonya’dayken ABC Avustralya’da Griffith’e yaltaklanan bir tanıtımı izledim. Bölümde Griffith kamera karşısında Rewiring America’nın “bir lobi grubu haline gelmesi” ve “politika hazırlaması” gerektiğini söyledi. Bölümde New Mexico’dan Demokrat ABD Senatörü Martin Heinrich ile yapılan bir söyleşi de yer alıyordu ve Heinrich, “Rewiring America’nın yaptığı pek çok çalışma iklim yasa tasarısına girdi,” diyordu.
Griffith ya da Rewiring America federal yetkililere lobi yapıyor mu? Yaptıysa bile, grup bunu yapmak için kayıt yaptırmamış. ABD Temsilciler Meclisi tarafından yapılan federal lobi kayıtları araştırmasında Griffith ya da Rewiring America adına herhangi bir kayıt bulunamadı. ABD Senatosu tarafından yapılan benzer bir lobi kaydı araştırmasında da herhangi bir kayda rastlanmadı.
2015 yılında kurulan Windward Fund, “çevresel sorunlara çeşitli açılardan cesur çözümler arayan teşebbüsleri kuluçkaya yatırdığını ve onlara ev sahipliği yaptığını” söylüyor. 2018 yılına gelindiğinde grup yılda yaklaşık 19 milyon dolar gelir elde ediyordu. 2021 yılına gelindiğinde bu miktar 14 kat artarak 273 milyon dolara ulaştı. Dolayısıyla, Windward Fund tek başına Amerikan Petrol Enstitüsü’nün (API) gelirlerinden daha fazla gelire sahip (2020 yılında API’nin gelirleri toplam 214 milyon dolardı).
Windward Fund, Arabella Advisors adlı bir grupla yakından ilişkili. Windward, projelerinden birinin “Arabella Advisors’tan tecrübeli bir hibe verme ekibi tarafından yönetildiğini” ifade ediyor. Windward’ın Form 990’ına göre 2021 yılında Arabella’ya “idare, operasyon ve yönetim hizmetleri” için yaklaşık 4,2 milyon dolar ödedi.
Influence Watch’a göre Arabella, “yüksek gelirli sol eğilimli kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve şahıslar için strateji, savunuculuk, etki yatırımı ve yönetim” konularında rehberlik ediyor. Ayrıca, 2020 yılında Arabella’nın kâr amacı gütmeyen ağının “toplam gelirlerinin 1,67 milyar doları aştığını” belirtiyor. 2021 yılında New York Times, Arabella’yı eleştiren bir başlık yayımladı ve grubun “Demokratları ve ilerici amaçları destekleyen gruplardan oluşan bir papatya zincirine yüz milyonlarca dolar aktardığını” kaydetti: “Genelde bağışçıların kimliklerini gizleyen siyasi finansman sistemi kara para olarak biliniyor ve Arabella’nın ağı solda bunun için önde gelen bir araç.”
Times şöyle devam etti: “Arabella ağı Koch’lar tarafından oluşturulan operasyonla benzerlikler taşıyor. Demokratlar uzun zamandır Koch’ları ve Yüksek Mahkeme’nin 2010 yılında Citizens United davasında verdiği kararla kısmen özgü bırakılan, takibi zor siyasi harcamalar yapan diğer isimleri eleştiriyordu.”
Windward’a nakit yağmuru vakıflardan değil, çoğu süper zengin şahıslardan geliyor. Windward’ın 990’ındaki B çizelgesinde yer alan ilk liste, ismi açıklanmayan bir şahsın yaptığı 59 milyon dolarlık bağışı gösteriyor. Diğer şahıslar sırasıyla 24 milyon dolar, 20 milyon dolar, 16 milyon dolar, 14 milyon dolar, 13 milyon dolar, 10,5 milyon dolar, 10 milyon dolar, 10 milyon dolar, 9 milyon dolar, 6 milyon dolar ve 6 milyon dolar bağışta bulunmuşlar.
Yani, Windward’ın 2021 gelirinin üçte ikisinden fazlası on civarı isimsiz plütokrattan geldi. Windward’ın 990’ı ayrıca ülke çapında onlarca küçük iklim odaklı STK’ya hibe verdiğini gösteriyor. 2021 yılında, ABD’nin yalnızca yenilenebilir hava enerjisi kaynaklarıyla yönetilebileceği yönündeki çürütülmüş iddiasını yıllardır destekleyen Stanford akademisyeni Mark Z. Jacobson tarafından kurulan Oakland merkezli STK Solutions Project’e 1 milyon dolarlık bir hibe verdi. Solutions Project, internet sitesinde hedefinin “basit: insanların yüzde 100’ü için yüzde 100 yenilenebilir enerji” olduğunu söylüyor.
Rewiring America ve Windward Fund’a ilave olarak, kara para ağının diğer önde gelen üyeleri United States Energy Foundation, Energy Innovation LLC, Rocky Mountain Institute ve Climate Imperative Foundation şeklinde.
Energy Foundation yıllardır solun kara para ağının tam merkezinde yer alıyor. Influence Watch’a göre, “Energy Foundation kendisini ‘yeni bir enerji’ ekonomisi inşa etmeye odaklanan, taraf tutmayan bir ‘hibe tedarikçisi’ olarak tanımlıyor. Özünde ise hayırseverlik kisvesi altında bağışçılardan aşırı sol siyasi hedefler uğruna büyük miktarlarda para toplayan bir araç.” Energy Foundation, 2020 yılında 186 milyon dolar gelir elde etti (Guidestar, grubun 2021 Form 990’ına sahip değil.) Windward Fund ve diğer 501c3’ler gibi, bağışçılarını göstermiyor.
Energy Foundation’ın internet sitesinde 100’den fazla çalışanını gösteriyor. Yönetim kurulu üyeleri arasında Başkan Biden’ın iklim danışmanı olan Gina McCarthy de yer alıyor. McCarthy bu görevinden önce, New York’taki Indian Point nükleer santralinin erken kapatılmasındaki rolünü utanmadan alkışlayan dev nükleer karşıtı STK Natural Resources Defense Council’in başındaydı.
Geçtiğimiz haziran ayında McCarthy (artık Biden yönetiminden ayrıldı) büyük teknoloji şirketlerinin iklim değişikliği ile ilgili konuşmaları sansürlemesinden yana olduğunu açıklamıştı. Axios’a verdiği mülakatta, “teknoloji şirketlerinin belirli şahısların tekrar tekrar dezenformasyon yaymasına izin vermeyi bırakması gerektiğini” söylemişti.
Ardından McCarthy, endüstri karşıtı endüstri tarafından kullanılan kara para miktarı göz önüne alındığında ironik bir ifadeyle, “Şimdi inkâr konusu değil ama kara para hala orada. Fosil yakıt şirketleri hala insanların iklim sorununu anlamaması için ellerinden geleni yapıyorlar.”
Energy Foundation, Rocky Mountain Institute’ün önemli bir fon sağlayıcısı oldu. Vakfın 2020 Form 990’ında gruba 496 bin dolarlık bir bağış yapıldığı görülüyor. Grup, 2019 yılında Rocky Mountain Institute ve Sierra Club Foundation’a da hibe verdi. Energy Foundation ayrıca Climate Imperative’i “temiz ve adil bir enerji geleceğine geçişte” ortaklarından biri olarak gösteriyor (Climate Imperative hakkında daha fazla bilgi gelecek).
Energy Foundation, STK-endüstri-şirket-iklim kompleksinin emektarlarından Hal Harvey tarafından kuruldu. Harvey şu anda San Francisco merkezli Energy Innovation LLC adlı, yenilenebilir enerjinin faydalarını anlatan ve her şeyi elektrikli hale getirme çabasını destekleyen politika belgeleri yayımlayan bir başka kuruluşun başında. Energy Innovation’ın internet sitesinde yaklaşık otuz çalışanı olduğu görülüyor. Fakat fon tedarikçilerini ya da gelir kaynaklarını göstermiyor. Energy Innovation, “tarafsız bir enerji ve iklim politikası düşünce kuruluşu” olduğunu söylüyor. Aynı zamanda amansız bir yenilenebilir enerji destekçisi. 2020 yılında, ABD’nin elektrik şebekesini 2035 yılına kadar yüzde 90 yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışacak şekilde dönüştürebileceğini iddia eden bir çalışmada California Berkeley Üniversitesi’ndeki araştırmacılarla ortaklık kurdu.
Energy Innovation, aynı zamanda doğalgazın yasaklanmasına da destek veriyor. Energy Innovation’da politika analisti olan Amanda Myers, 2019’da Forbes’ta California Berkeley’in doğalgaz kullanımını yasaklama hamlesine övgüde bulunmuştu. “Kentler Doğalgazı Yasaklamaya Başlarken, Eyaletler Akıllı Politikalarla Binaların Elektriğe Geçişini Benimsemeli” başlıklı makalesinde Berkeley’in “binaların elektriğe geçişi yoluyla doğalgaz talebini azaltacak ülke ölçeğinde bir eğilime öncülük ettiğini” yazmıştı. Sözlerine “Binaların elektriğe geçişi göz ardı edilen bir iklim mecburiyeti oldu,” diyerek devam etmişti.
Rocky Mountain Institute, gaz yasaklarını zorlayan kara para ağının bir diğer merkezi. Yukarıda da belirtildiği üzere, grup Energy Foundation’dan fon alıyor. Ayrıca gaz sobalarının sözde tehlikesini de abartıyor. 2020 yılında “gaz sobalarının hava kirliliği ve halk sağlığı üzerindeki etkisini” vurgulayan bir rapor yayımladı. Ocak ayında, Rocky Mountain Institute tarafından hazırlanan ve çocukluk çağı astımlarının yüzde 12,7’sinin gaz sobalarından kaynaklandığını iddia eden bir makale hakkında bir dizi haber yayımlandı. Bu makalenin yazarlarından biri Talor Gruenwald adlı bir Rocky Mountain Institute çalışanıydı.
Ancak bu haberlerin yayımlanmasından sadece bir ya da iki gün sonra grup iddialarını geri çekti ve STK’dan bir yetkili, Washington Examiner’a çalışmanın çocukluk çağı astımı ile doğalgaz sobaları arasında “nedensel bir ilişki kurmadığını ya da tahmin etmediğini” söyledi. Nedensel olsun ya da olmasın, kara para ağındaki örtüşen ilişkiler bir kez daha ortada. Gruenwald, Rocky Mountain Institute’de “karbonsuz binalar” üzerine çalıştığı görevlerinin yanı sıra Rewiring America’da da araştırma görevlisi olarak çalışıyor.
Kara para ağındaki diğer önemli aktör Climate Imperative (2021 geliri 221 milyon dolar). “Gaz Yasaklarının Arkasındaki Milyarderler” başlıklı 26 Ocak tarihli yazımda dikkat çektiğim bu San Francisco merkezli kâr amacı gütmeyen kuruluş, fon tedarikçilerini veya fon sağladığı grupları göstermiyor. “Yenilenebilir enerjinin hızla yaygınlaştırılmasını” ve “binaların elektriğe geçişinin yaygınlaştırılmasını” talep ettiğini söylüyor. Ocak ayında izah ettiğim üzere Climate Imperative, adını hiç duymadığınız en yeni ve en zengin STK. Ve grubun liderleri bu şekilde kalmasını istiyor. Linklerdeki görsellerde görülebileceği üzere, Climate Imperative’in üst düzey yöneticilerinden üçü —Mary Anne Hitt, Bruce Nilles ve Hal Harvey— Twitter profillerinde grupla olan ilişkilerini açıklamıyorlar.
Nilles ve Hitt, Climate Imperative’de çalışmaya başlamadan önce on yıldan uzun bir süre Sierra Club’ın Beyond Coal kampanyasını yönettiler. Nilles, Climate Imperative’in yönetici direktörü. Hitt ise grupta kıdemli direktör olarak görev yapıyor. Harvey ise Energy Innovation LLC’deki görevinin yanı sıra Climate Imperative’in başkanı.
Hitt, Nilles ve Harvey neden Climate Imperative ile olan ilişkilerini Twitter’da belirtmiyorlar? Ocak ayında belirttiğim üzere, Hitt ekibi hakkındaki e-postalarıma cevap vermedi. Dolayısıyla bu makale için kendisine ulaşamadım.
Endüstri karşıtı endüstriyi yönlendiren kara para, binlerce avukat, stratejist, anketör ve bağış toplayan asalak güç hakkında yazılacak daha çok şey var ve bunlar doğalgaz yasakları gibi politikaları zorluyorlar. Bu yazıyı Abrams’ın geçtiğimiz salı günü Rewiring America tarafından yayımlanan basın açıklamasında dile getirdiği bir iddiayı aktararak bitireceğim. Ülke genelinde hanelerin “yoksulluk sınırına çok yakın” yaşadığını ve “çok az kişinin evlerini ve araçlarını yenilemek için küçük bir yardımla ne kadar tasarruf edebileceklerini anladığını” söyledi.
Saçmalık.
Doğalgazın yasaklanması ve tüketicilerin elektrikli araç satın almaya zorlanması, tüketicilere regresif enerji vergileri uygulayacak. Mevcut araçları elektrikli olanlarla değiştirmenin yüksek maliyetli olmasının yanında, tamamen elektrikli bir evi geçindirmenin maliyeti, doğalgaz kullanan bir eve göre daha yüksek. Elektrikli araçlara gelince, varoşlarda bir Tesla bulma konusunda onlara iyi şanslar. Ortalama bir elektrikli araç şu anda yaklaşık 66 bin dolara satılıyor. Buralar Benz ve Beemer bölgesi.
Geçtiğimiz mart ayında Enerji Bakanlığı, Federal Kaydı’nda konut enerji maliyetlerine ilişkin yıllık tahminini yayımladı. Şuradaki grafikte de görebileceğiniz gibi Btu başına elektrik, doğalgazdan yaklaşık 3,5 kat daha pahalı. Gazyağı, propan ve kalorifer yakıtı gibi yakıtların yarısından daha azına mal olan doğalgaz, açık ara en ucuz ev içi enerji türü. Geçtiğimiz ekim ayında Enerji Bakanlığı, bu kış elektrikle ısınmanın doğalgazla ısınmaya göre yaklaşık yüzde 46 daha pahalıya mal olacağını öngören Kış Yakıtları Genel Görünümünü yayımladığında bu nokta bir kez daha desteklendi.
Bakanlığın sunduğu rakamlar, Rewiring America’nın mecburi elektriğe geçiş gündeminin tüketiciler açısından daha yüksek enerji faturalarıyla sonuçlanacağını bariz biçimde ortaya koyuyor. En büyük bedeli de düşük ve orta gelirli Amerikalılar ödeyecek, zira varlıklı tüketicilere kıyasla harcanabilir gelirlerinin daha büyük bir yüzdesini enerjiye harcamak zorunda kalacaklar.
Abrams, Rewiring America’da yeni bir iş bulmuş olabilir. Aferin ona. Ancak teşvik edeceği şeyin ekonomisini sahiden anlıyor mu? Gerçekler açık: her şeyi elektrikli hale getirmeye çalışmak yoksullara yeni ve geriletici vergiler getirecektir. Ve hiçbir dümen ya da kara para bu gerçeği değiştiremez.