Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

ABD hava saldırıları caydırıcı olmadı: “Onları her gün vuramayız”

Yayınlanma

ABD’nin hafta sonu İran’ın müttefiki milis güçlerini vurmasına karşılık dün Suriye’deki El Ömer petrol sahasına saldırı düzenlendi. Saldırıda ABD’nin müttefiki, PYD’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) 6 üyesi öldü. Saldırıyı Irak İslami Direnişi üstlenirken SDG’nin de misilleme tehdidinde bulunması Orta Doğu’daki çatışmayı kontrol altında tutmayı hedeflediğini söyleyen ABD’nin attığı adımların, çatışmayı yayma riskini nasıl artırdığını gösteriyor.

ABD’ye göre Irak ve Suriye’deki İran’a bağlı milisler son aylarda Amerikan üslerine roket, füze, insansız hava aracı ya da havan toplarıyla 165’ten fazla saldırı düzenleyerek İsrail’e verdiği destek nedeniyle Washington üzerinde baskı kurmaya ve Amerikan ordusunu bölgeden ayrılmaya zorlamaya çalışıyor.

İran’a yakın gruplarla yaşanan gerilim, 28 Ocak’ta Ürdün’deki bir Amerikan üssüne düzenlenen insansız hava aracı saldırısında üç ABD askerinin ölmesiyle tırmandı. Buna karşılık Washington cuma günü Suriye ve Irak’ta Tahran destekli milislere 85 hava saldırısı düzenledi. Hafta sonu boyunca ABD ve Birleşik Krallık güçleri, İran destekli grubun ticari gemilere ve ABD donanma gemilerine saldırılar düzenlediği Yemen’deki Husilerin mevzilerine onlarca saldırı düzenledi. Husilere bağlı SABA ajansında yer alan habere göre, son saldırı bu sabah yapıldı. ABD ve İngiltere’ye ait savaş uçakları Sada’nın doğusuna 3 hava saldırısı düzenledi. Yemen’in kuzeybatısında Suudi Arabistan sınırında yer alan Sada, Husilerin “kalesi” olarak biliniyor. Husiler yılmadıklarını ve İsrail’in Gazze Şeridi’nde Hamas’la yürüttüğü savaş sona erene kadar saldırılara devam edeceklerini söyledi.

ABD, söz konusu saldırıları caydırıcılığını artırmak için düzenlediğini ilan ediyor. Ancak bazı Orta Doğu uzmanları, İsrail Hamas’a karşı savaşını sürdürürken ABD’nin İran’ın Orta Doğu’da birçok ülkeyi kapsayan “direniş ekseni”ni oluşturan çeşitli milisleri başarılı bir şekilde kontrol altına alıp alamayacağını sorguluyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nin eski Ortadoğu direktörlerinden Andrew Tabler, Wall Street Journal’a yaptığı açıklamada “Bu milislerin yapması gereken tek şey, caydırılmadıklarını göstermek için ABD’yi her gün bir şeyle vurmaya devam etmek ve saldırıların temposunu Gazze çatışmasına bağlamak” dedi. Tabler’a göre sadece mali yükü bile ABD’yi İran destekli milisleri her gün vurmaktan alıkoyabilir. Tabler, “ABD için sorun bunun sürdürülebilir olması. Onları her gün vuramayız” dedi.

“ABD İsrail’in Gazze’de insanlık dışı operasyonunu sürdürmesine izin veriyor”

Öte yandan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) bazı üyeler ABD’nin Suriye ve Irak’a yönelik saldırılarını eleştirdi.

Rusya’nın talebi üzerine ABD’nin Irak ve Suriye’ye yönelik saldırılarını ele almak üzere toplanan BMGK’da Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vassily Nebenzia, ABD ve müttefiklerinin kurallara dayalı uluslararası sisteme kasıtlı olarak zarar verdiğini ve yeni oluşturulan düzenin “çete gibi” hareket etmeyi kolaylaştırdığını savundu.

ABD’nin saldırılarının mevcut ateşi alevlendirmeyi amaçladığını kaydeden Nebenzia, bunun da temel amacının ABD’nin dünyadaki hâkim konumunu ne pahasına olursa olsun korumak olduğunu dile getirdi. Nebenzia, “Kararlı bir şekilde ABD’nin egemen bir devlete karşı saldırı eylemini kınıyor, istikrarsızlığı artırma riski barındırdığını ifade ediyoruz” dedi. Bunun Gazze’de eşi benzeri görülmemiş şiddeti de körükleyen bir adım olduğunu kaydeden Nebenzia, “ABD ve uşakları İsrail’in Gazze’de insanlık dışı ve kanlı operasyonunu sürdürmesine izin veriyor, buna BMGK’de ateşkes çabalarını engellemek de dahil” açıklamasını yaptı. Nebenzia, tüm uluslararası topluma söz konusu anlamsız saldırıları kınama çağrısında bulundu.

“ABD’nin askeri faaliyetleri bölgede yeni çatışmaya yol açıyor”

Çin’in BM Daimi Temsilcisi Zhang Jun ise ülkesinin mevcut durumdan ciddi endişe duyduğunun altını çizdi. Jun, “Çin, BM Şartı ile ülkelerin toprak bütünlüğü ve egemenliğini ihlal eden tüm faaliyetlere karşı çıkıyor” dedi. ABD’nin Orta Doğu’da çatışma ortamı yaratmadığını savunduğunu anımsatan Jun, “Ancak gerçekte tam tersini yapıyor. ABD’nin askeri faaliyetleri bölgede yeni çatışmaya yol açıyor ve gerginliği artırıyor” ifadelerini kullandı. Jun, tarihin askeri yolların çözüm olmadığını birçok kez gösterdiğini belirterek, şiddet kullanımının sadece daha fazla krize yol açtığını kaydetti

“Bölgedeki temel sorun ABD tarafından desteklenen soykırımdır”

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Koussay Aldahhak ise ABD’nin saldırılarını meşru göstermek için her zamanki asılsız bahanelerini tekrar ettiğini söyledi. ABD’nin BMGK’de daimi üye konumunu kötüye kullandığını ve Suriye dahil başka ülkelerin iç işlerine karıştığını savunan Aldahhak, “Suriye, ABD’nin bölgede ajanlarını korumak için gerçekleştirdiği saldırıları meşru göstermek adına ortaya attığı bahane ve yalanlarını tümüyle reddediyor” dedi.

İran’ın BM Daimi Temsilcisi Amir Saeid İravani de ABD ve İngiltere’nin asılsız bir şekilde İran’ı suçlayarak Orta Doğu’daki mevcut durumun gerçek sorumlusundan dikkati uzaklaştırmayı amaçladığını kaydetti. İran’ın bölgede gerginliği artırmayı amaçlamadığını ve Irak’ta hiçbir askeri mevcudiyeti bulunmadığını söyleyen İravani, Suriye’de ise sadece askeri danışmalarının bulunduğunu ifade etti. İravani, “Herkes biliyor ki bölgedeki temel sorun İsrail rejimi tarafından yürütülen ve ABD tarafından desteklenen masum Filistinlilere yönelik işgal, şiddet ve soykırımdır” diye konuştu.

Irak’ın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Abbas Kadhom Obaid El-Fatlawi ise ABD saldırılarının “ikili ilişkilerinin” doğasına uygun olmadığını söyledi. Kendi topraklarına yönelik her türlü saldırıyı kınayan El-Fatlawi, söz konusu saldırıların Irak’ın egemenliği ve güvenliğini ihlal ettiğinin altını çizdi. El-Fatlawi, “BMGK, tüm ülkelerin toprak bütünlüğünü korumak zorundadır” dedi.

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English