ABD, askerlerinin öldüğü saldırılara nasıl yanıt vereceğini tartışıyor. Neden Kule 22 hedef alındı? ABD, İran’ı doğrudan vurabilir mi? Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin’le ABD’nin vurulan üssü ve savaşın bölgeye yayılma riskini konuştuk.
Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, vurulan Kule 22’nin de içinde yer aldığı Suriye-Ürdün-Irak sınırından bölgenin önemini şöyle anlattı: “Tanf üssünün şöyle bir özelliği var, Amerikalılar orada genelde Arap aşiretlerini eğitiyorlar. Amaç da işte oradaki bir Irak Suriye Ürdün üçgeninde Suriye tarafında kalan bir yer burası ve geçiş noktası aynı zamanda. Buradan Ürdün’e Ürdün üzerinden de İsrail’e geçişi engellemek için kuruldu. Bir amaç da eğitim. Suriye Özgür Ordusu (ÖSO) adı altında bir kısmı daha önce IŞİD’e katılmış sonradan ayrılmış kişileri eğitiyorlar.”
“Tesadüfi değil”
“İkinci olarak ABD Ürdün’de sınıra yakın bir yerde 10 bin kişiyi eğitiyor. Bunlardan 5 bin tanesi Dera’dan. Dera’nın özelliği şu, çoğunluğu Haşimi soyundan gelen Arap aşiretlerinin olması. Diğer 5 bin kişi de Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda’dan. Bu 10 bin kişiyi üçgen bölgede kullanacaklar. Bunları SGD’ye katıp Kürtler, Araplar ve Dürziler bir federasyon meydana getirecekler. Hesapları o şekilde.”
“Bu bölge aynı zamanda İranlı milis grupların da geçiş alanların biri. Dolayısıyla ABD’nin buradaki faaliyetleri İran’ın, İran parlamenter güçlerin aleyhine, onları durdurmaya yönelik. Yani bu bölgenin hedef alınmış olması tesadüfi değil.”
Saldırılardan sonra ABD’li yetkililer askeri karşılık vereceklerini duyurdular. Cumhuriyetçiler doğrudan İran’a yönelik bir yanıt beklerken bazıları İran’ın sınırları dışındaki vekilli üzerinden bir yanıt verilmesi gerektiği görüşünde.
Ürdün’ün kuzeydoğusunda, Suriye sınırına yakın konuşlanmış ABD güçlerine yönelik insansız hava aracıyla (İHA) düzenlenen saldırıda 3 ABD askerinin öldüğü bildirildi. ( Elmurod Usubaliev – Anadolu Ajansı )
Nükleer tesisler hedef olabilir mi?
Pekin ABD’nin İran sınırları içerisinde bir misilleme olasılığını dışlamıyor: “Bunu en çok isteyenlerden biri İsrail. Yani bir biran evvel savaşa sokup hazır Amerika bölgedeyken İran’ı devreden çıkarmaya çalışıyor. Yani böyle bir hesapları var.”
“Tabii savaş büyürse ne olur? ABD İran’ı bombalarsa ne olur? ABD zaten Husileri Yemen’de bombalıyor. Tahran’a yönelik böyle bir şey yapacaksa hedefini iyi seçmesi gerekecek. Ağır bir yanıt verecekse İran’ın nükleer santralleri ya da nükleer çalışmaları hedef olabilir. Tabii o nükleer tesislere saldırmak için özel hazırlığa ihtiyaç var. Böyle bir hazırlıklar var mıdır, yok mudur bilmiyorum.”
“ABD’nin İran’a misillemesinin Lübnan üzerinden olacağını düşünmüyorum. Yani önümüzdeki birkaç hafta içerisinde İsrail’in o bölgeye yönelik bir harekâta girişmesi kuvvetle muhtemel. İsrail, Hizbullah unsurlarını İsrail sınırına 30 km mesafedeki Litani nehrinin kuzeyine çekilmeye zorluyor. Burada bir tampon bölge oluşturmak için harekete geçecek gibi görünüyor. İran müdahale eder mi? Zor. Lübnan’ın ekonomik durumu da ortada. İsrail bu durumdan fayda sağlamaya çalışacak.”
“ABD Husilere saldırmaya devam edebilir. Suriye’deki İranlı milisleri hedef alabilir.”
“Zor denklem”
“Dediğim gibi, ABD eğer savaşın yayılmasını istiyorsa o zaman İran’ın nükleer tesislerini vurmaya kalkışabilirler. Bunu yapacak kadar mühimmat getirdiler bölgeye. Ama savaşın yayılmasını istemiyorlarsa işte Kasım Süleymani gibi sembolik bir isim ya da nükleer çalışan bilim adamları gibi hedeflere yönelebilirler.”
“Yani işinden çıkılması zor bir denklem aslında. Gerçekten kolay değil, bir de tabii ABD seçimi var, yani dış politika da oradan iç politikayı etkiliyor, bu süreçte halkın desteğini kazanmak ya da kendi aleyhine dönen havayı değiştirmek için savaşın yayılma ihtimali gibi bir riski göze alabilirler.”