Almanya’nın Bavyera ve Hessen eyaletlerindeki bölgesel seçimlerde ikinci parti olarak büyük bir başarı elde eden Almanya için Alternatif (AfD) bu eyaletlerde bir ‘sağcı koalisyon’ için lobi yapmaya başladı. Bavyera’da CSU, Hessen’de ise CDU birinci parti. AfD Hessen’de yüzde 18,4, Bavyera’da yüzde 14,6 oy aldı.
Pazar günkü sonuçlardan cesaret alan AfD liderliği Pazartesi günü, diğer partilerin Almanya’nın faşist geçmişi nedeniyle ‘aşırı sağ’ ile herhangi bir işbirliği konusunda geleneksel olarak kategorik bir kırmızı çizgi (“güvenlik duvarı”) çizdiği için, hükümetin dışında bırakılmaya son verilmesi çağrısında bulundu.
AfD eş başkanı Alice Weidel Pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “‘Güvenlik duvarı’ tartışması son derece anti-demokratiktir ve milyonlarca seçmeni kabul edilebilir aralığın dışında bırakmaktadır,” dedi.
‘Soldan sağa kayış var’
Weidel, bölgesel seçimlerin merkez sağ ve AfD arasında sağcı bir koalisyona açık olduğunu iddia ederek ‘güvenlik duvarı’nın yakında sona ereceğini savundu. Weidel, “[AfD’nin] bu küçümsemesi ve yok sayması çok uzun sürmeyecek,” diye ekledi.
Bavyera ve Hessen’de CDU ve CSU küçük ortakları Yeşiller ve Liberallerle (FDP) koalisyonlarını sürdüreceklerini açıkladılar. Fakat AfD’nin seçim başarıları, bu partiyi daha fazla görmezden gelmenin zor olduğuna işaret olarak görülüyor.
Sonuçları ‘çifte patlama’ olarak nitelendiren Weidel, “Almanya’da seçmenlerin soldan sağa kaydığını görüyoruz,” dedi. ‘AfD’nin artık bir doğu fenomeni olmadığını’ savunan parti lideri, partisinin ‘tüm Almanya’yı kapsayan, ana akım bir parti’ haline geldiğini öne sürdü.
‘Tepki oyları’ değil
AfD’nin daha önceki başarıları, seçmenlerin Almanya’nın yeniden birleşmesinden sonra süregelen eşitsizlikten dolayı hayal kırıklığına uğradığı söylenen Doğu Almanya ile sınırlı bir olgu olarak geçiştirilmişti.
Fakat AfD’nin ‘protesto oyları’ için bir katalizör olarak yorumlanmasının aksine, Infratest Dimap anketine göre Bavyeralı AfD seçmenlerinin çoğu partiye ‘hayal kırıklığından’ ziyade ‘inançlarından’ ve parti politikalarına ikna olmalarından dolayı oy verdiklerini söyledi.
Bu sonuçlar parti içinde, özellikle 2024’te Saksonya ve Thüringen’de yapılacak bölgesel seçimlerde koalisyon görüşmelerinde göz ardı edilemeyecek kadar büyüyebileceklerine dair umutları artırıyor.
Pazar günü yapılan sandık çıkış anketleri, AfD’yi seçen seçmenlerin yüzde 38’inin bunu protesto için değil, inançları nedeniyle yaptığını gösterdi. Bavyera’da bu oran daha yüksekti: yüzde 47.
Weidel, diğer tüm partilerden seçmenlerin AfD’ye geçtiğini ve bunun da ‘seçmenlerin her kesiminde kendilerini kabul ettirdiklerini’ kanıtladığını söyledi.
Financial Times’ta yer alan habere göre partinin Hessen’deki liste başı adayı Robert Lambrou, ilk kez oy kullanacak seçmenlerin yüzde 15’inin AfD’ye geçtiğini gösteren verilere atıfta bulundu ve “Rakamlardan Batı Almanya’da bir şeylerin değişmekte olduğunu görüyorsunuz,” dedi.
Lambrou, AfD’nin Hessen’de önerdiği politikaların (“kitlesel göçün” sınırlandırılması, bir tür damga vergisi olan emlak devir vergisinin azaltılması ve nükleer enerjinin yeniden devreye sokulması) ‘çoğunluğun iradesini yansıttığını’ savundu.
AfD iktidara hazırlanıyor
CDU resmi olarak ‘güvenlik duvarını’ korumakta ısrar etse de, partinin Thüringen’deki bölge teşkilatı, kısa süre önce kritik oylamalarda AfD ile işbirliği yaparak işbirliğini artırma yönünde temkinli adımlar attı.
Lambrou da “Önümüzdeki 1-2 yıl içinde bölgesel düzeyde [AfD ile] bir koalisyon göreceğiz, ister Hessen’de ister başka bir eyalette. Daha fazlası için hazırız,” dedi.