Hükümetin Salı günü açıkladığı üzere Almanya’nın 2024 bütçesi, gelecekte artan borç beklentisiyle savunma hariç tüm alanlarda harcama kesintileri içeriyor. Fakat bütçeye muhalefet edenler, resmi bütçeye dahil edilmeyen ‘bütçe dışı özel fonlar’ konusunda endişeli.
Koalisyonun küçük ortağı liberal Hür Demokratların (FDP) lideri Maliye Bakanı Christian Lindner, mali ihtiyatlılık ve borçlanmanın azaltılmasını Alman bütçesinin önceliği haline getirdi. Maliye Bakanı Salı günü milletvekillerine yaptığı açıklamada, 2027’den sonra borç geri ödemelerindeki önemli artışın mali yükün azaltılmasını gerekli kıldığını savunarak, “Ufkun arkasında bir buzdağı var (…) ve önümüzde görünene kadar beklememekle sorumluyuz. Şimdi rotayı değiştirmeliyiz,” dedi.
Ne var ki kesintiler Almanya’nın üç partili trafik lambası koalisyonu içinde tartışmalara yol açtı. SPD’li Şansölye Olaf Scholz, bazı bakanların Savunma Bakanlığı dışındaki tüm birimler için belirlenen harcama hedeflerinin azaltılmasına direnmesi üzerine arabuluculuk yapmak zorunda kaldı.
En büyük muhalefet partisi olan merkez sağ Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) milletvekili Matthias Middelberg parlamentoda yaptığı konuşmada, “Görünüşe göre bu hükümetin değil FDP’nin taslağı,” dedi.
Bütçe 2023 yılına kıyasla nominal olarak 30 milyar avro azaltılırken, muhalefet Almanya’nın anayasal ‘borç frenine’ bağlı kalması için bütçeye dahil edilmeyen özel fonlardan oluşan ‘gölge bütçe’nin büyümesini de eleştirdi.
Gölge bütçe hükümete denetimsiz borçlanma sağlıyor
Koalisyon hükümeti kısa süre önce ‘yeşil dönüşüm’ ve Ukrayna savaşının ardından artan savunma harcamaları gibi projeleri finanse etmek için birkaç yeni fon eklemişti. Almanya’nın federal denetim ofisi Bundesrechnungshof, hükümetin gerçekte bütçede ayrılandan dört kat daha fazla borçlandığını tahmin ediyor.
Almanya için Alternatif (AfD) mensubu milletvekili Peter Boehringer, “Bu, özel fonlar aracılığıyla gizlenen devasa bir borçlanmadır,” diyerek bütçe dışı fonları eleştirdi.
Almanya geçtiğimiz yıllarda pandemi ve Ukrayna savaşını gerekçe göstererek borçlanmasını artırmıştı. Bu süre zarfında, borçlanmayı sınırlayan anayasal bir hüküm olan ‘borç freni’ de askıya alınmıştı.
