GÖRÜŞ

Ukrayna zirvesinde ekümenik krizi

Yayınlanma

İsviçre’nin Bürgenstock kasabasında 15-16 Haziran 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen Ukrayna Zirvesi, 92 ülke ve çeşitli uluslararası kuruluşların temsilcilerini bir araya getirdi. Askeri, siyasi ve insani meseleler üzerinde yoğun tartışmalar yapılan zirvenin ana amacının Ukrayna’daki devam eden çatışmayı ele almak ve barışa giden yollar aramak olduğu belirtilmişti. 85 ülke ve Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB), NATO ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) olmak üzere dört uluslararası kuruluşun imzaladığı ve Bürgenstock Bildirgesi, Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığı vurguladı. Ancak zirvenin ardından Türkiye’de Fener-Rum Patriği I. Bartholomeos’un da zirveye katılması ve bildiriyi “Ekümenik Patrikhanesi” adına kurumsal olarak imzaladığı iddiaları Türkiye’de gündemi meşgul ediyor.

Peki Fener-Rum Patriği’nin Ankara’nın diplomasisini “ekümenik” tartışmasıyla gölgelemesi nasıl gerçekleşti?

Fener-Rum Patrikhanesi gözlemci organizasyon

İsviçre Konfederasyonu Başkanı Viola Amherd ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin organizatör olduğu Ukrayna Zirvesi’nin katılımcıları, gözlemcileri ve imzacıları, İsviçre Dışişleri Bakanlığı tarafından bakanlığın internet sitesinde duyuruldu.[1] Gözlemci katılımcılar listesinde Bartholomeos, “Ekümenik Patrik”, kurumu da “Ekümenik Patrikhanesi” kurum adıyla yer aldı. Bu liste, İsviçre Dışişleri Bakanlığı tarafından 17 Haziran 2024’te yani zirve sona erdikten sonra yayınlandı.

Zirve Bildirgesi ve İmzacılar

Ukrayna Zirvesinin kapanışında ilan edilen bildirgede nükleerin kontrolü ve güvenli kullanımı, küresel gıda güvenliği ve esir takası konularına odaklanan maddeler yer aldı. Bildirgeye göre;

  • Nükleer enerjinin ve nükleer tesislerin her türlü kullanımı güvenli, emniyetli, korunaklı ve çevreye duyarlı olmalıdır. Zaporijya Nükleer Santrali de dahil olmak üzere Ukrayna nükleer enerji santralleri ve tesisleri, Ukrayna’nın tam egemenlik kontrolü altında, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ilkelerine uygun ve onun denetimi altında emniyetli ve emniyetli bir şekilde çalışmalıdır. Ukrayna’ya karşı devam eden savaş bağlamında herhangi bir nükleer silah tehdidi veya kullanımı kabul edilemez.
  • Küresel gıda güvenliği, gıda ürünlerinin kesintisiz üretimine ve tedarikine bağlıdır. Bu bağlamda, serbest, tam ve güvenli ticari seyrüseferin yanı sıra Karadeniz ve Azak Denizi’ndeki deniz limanlarına erişim kritik öneme sahiptir. Limanlardaki ve tüm rota boyunca ticari gemilere, sivil limanlara ve sivil liman altyapısına yönelik saldırılar kabul edilemez. Gıda güvenliği hiçbir şekilde silah haline getirilmemelidir. Ukrayna tarım ürünleri ilgili üçüncü ülkelere güvenli ve serbestçe sağlanmalıdır.
  • Tüm savaş esirleri tam takas yoluyla serbest bırakılmalıdır. Sınır dışı edilen ve hukuka aykırı olarak yerlerinden edilen tüm Ukraynalı çocuklar ve hukuka aykırı olarak gözaltına alınan diğer tüm Ukraynalı siviller Ukrayna’ya iade edilmelidir.

Ancak bu bildirge Suudi Arabistan, Hindistan, Güney Afrika, Tayland, Endonezya, Meksika, Brezilya ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından onaylanmadı ve imzalanmadı. İddialara göre Rusya-Ukrayna arasında barışın yollarını bulmayı hedefleyen bu zirve için Rusya’ya davet gönderilmedi. Çin zirveye katılmadı ve Brezilya ise gözlemci statüsünde bulunmayı tercih etti.

Dışişleri Bakanı Fidan’ın “Rusya da zirvede olmalıydı” açıklaması

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, zirvede yaptığı konuşmada tam da bu tezat duruma dikkat çekerek “21. yüzyılda bu trajedinin her gün daha da kötüleşebildiğini görüyoruz. Savaş devam ettikçe bir yandan da iki riskin artarak ortaya çıktığını görüyoruz. Coğrafi olarak bu savaş Ukrayna’nın da ötesine geçebilir. Önümüzde Ukrayna barış planı var. Rusya da kısa bir süre önce kendi şartlarını, kendi koşullarını paylaştı. İçeriği ve öne sürülen koşullardan bağımsız bir şekilde bunların önemli adımlar olduğunu ve umut ışığı olduğunu düşünüyoruz. Ancak her iki taraf da diğer tarafın attığı adımların daha geniş kapsamlı savaş çabalarının bir uzantısı olduğunu düşünüyor. Bu konferans, köprüden önceki son çıkış olabilir. Çatışmanın diğer tarafı olan Rusya da salonda bulunsaydı, bu zirve daha sonuç odaklı olabilirdi.” diye konuştu.

“Ekümenik” krizi nasıl ortaya çıktı?

Zirve sonunda yayınlanan bildirge aralarında Türkiye’nin de olduğu yaklaşık 80 ülkenin imzasıyla yayınlandı. Zirve sona erdikten sonra sosyal medyadan yer alan iddialarda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, İsviçre’nin yayınladığı listede “Ekümenik Patrik” adıyla yer alan Bartholomeos ile ikili görüşme gerçekleştirdiği öne sürüldü. Bu iddianın yanı sıra Bartholomeos’ın “Ekümenik Patrik” sıfatıyla devlet adına Ukrayna Zirvesi’nin Ortak Bildirgesini imzaladığı ve bu durumun da “Dışişleri Bakanlığının gözünden kaçan bir skandal olduğu” iddia edildi. Ancak her iki iddia da Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli tarafından yalanlandı.

Yayınlanan fotoğraflara göre Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Fener-Rum Patriği Bartholomeos’un sadece zirvede çekilen aile fotoğrafı sırasında ortak bir karede olduğu görülüyor (yazının görseli).

Kaldı ki Fidan’ın Bartholomeos ile görüşmesi veya temas kurmasında devlet politikası açısından herhangi bir beis yok. Nitekim Antalya Diplomasi Forumu’nda diğer dini liderlerle beraber Fener – Rum Patriği Bartholomeos da foruma davet edilmişti.

Tartışmaya konu olan asıl iddia Dışişleri Bakanı Fidan’ın Bartholomeos’un Ekümenik Patrik sıfatıyla aynı bildirgeye imza atarak teknik olarak “Ekümenik Patrikhane”yi tanıyor konumuna düşmesi. Ancak İsviçre Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan güncellemelere bakıldığında durumun böyle olmadığı çok açık.

Bakanlığın yayınladığı ve 84 ülke ve kuruluşun yer aldığı ilk listeye göre Türkiye, 16 Haziran 2024 tarihinde saat 13.30’da bildirgeyi imzalayan taraflar arasında yer alıyor. Bu imzacılar arasında ise Bartholomeos yok.

İsviçre Dışişleri Bakanlığı, “Ortak Bildirgeye imza atmak isteyen heyetlerin İsviçre’yi bilgilendirmek için zirveden bir önceki akşama kadar süreleri vardı. Ortak Tebliğ ‘yaşayan bir belgedir’, yani diğer devletler Tebliğ’e istedikleri zaman katılabilir. Bu seçenek zirveye katılmayan devletler için de geçerlidir. Aynı şekilde devletler de bu karardan vazgeçebilir.” açıklamasıyla yapmış olduğu güncellemede bildirgeden çekilen ve bildirgeye yeni imza atan devlet ve kurum/kuruluşlar olduğunu belirterek 19 Haziran 2024 tarihinde yeni bir liste yayınladı. Bu listede “Ekümenik Patrikhane” kurum olarak imzacılar arasında yer aldı. Yani Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan 3 gün sonra Bartholomeos’un bildirgeye imzacı olduğu açıklandı.

Durum “Ekümenik komplo” mu?

İlk günden itibaren Ukrayna Zirvesinde bulunmasına ve “Ekümenik Patrikhane” adına katılımcı listesinde yer almasına rağmen Bartholomeos’ın imzasını üç gün sonraya bırakması akıllarda soru işareti yaratıyor. Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu dahil kurumlar 16 Haziran’da bildirgeyi imzalamışken Fener-Rum Patriği neden imzasını erteledi? Üstelik Ukrayna-Rusya arasındaki en büyük kopuş olan iki patrikhaneyi birbirinden ayıran kararın, yani birleştiriciliğin değil ayrıştırıcılığın imzasını atan Bartholomeos’un Ukrayna’ya destek vermekte kararsız kalmış olması ihtimali olanaksızken… Hatırlayalım, Fener-Rum Patriği, 2019’da Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin Moskova’daki Rus Ortodoks Kilisesi’nden ayrılmasını kabul ederek Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ne bağımsızlığını kazandıran kararnameyi imzalamıştı.

Konu Batı’nın Türkiye’ye pek tabi “ekümenik” komplosu da olabilir. Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü “Zirve sonunda kabul edilen ve kamuoyuyla paylaşılan Ortak Bildirge’ye bilahare Fener Rum Patrikhanesi’nin isminin de imzacı olarak eklendiğine dair iddialarla ilgili olarak Zirve’nin organizatörleri İsviçre ve Ukrayna’dan izahat istenmiştir.” açıklaması yaptı.[2] İsviçre Dışişleri Bakanlığı, 19 Haziran’da Dışişleri’nden yapılan bu açıklamadan sonra internet sitesinde yeni imzacıları duyurdu.

Batı’nın Ekümenik baskısı

ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonunun Mayıs 2009 yıllık raporun Türkiye bölümünde Rum Ortodoks Kilisesi Ekümenik Patrikhanesi, Ermeni Ortodoks Kilisesi ve diğerleri gibi bazı dinî grupları tüzel kişilik olarak tanımaması hususu eleştirel olarak yer almıştı. Raporun Türkiye bölümünden bir kesit şu şekildeydi:

“Rum Ortodoks cemaatinin Ekümenik Patrikliğinin 1453 yılından itibaren Osmanlı Türklerinin yetki alanına girmiş olmasına karşın Türk Devleti Rum Ekümenik Patrikhanesini bugün hâlâ tüzel kişilik olarak tanımamaktadır. Dahası Türk Devleti sadece Türkiye’deki Rum Ortodoks cemaatinin başı olarak kabul ederek Patrik’in, Ekümenik statüsünü tanımamaktadır. Başbakan Erdoğan’ın Ocak 2008’de parlamentoda Patrik Bartolemeos’un “ekümenik” sıfatının Patrikhanenin “iç” meselesi olduğu ve devletin müdahale etmemesi gerektiğini söylediği ifade edilmişse de Türk Devleti hâlihazırda Patrikin Ekümenik statüsünü resmen tanımamaktadır. Türk Devleti ayrıca Ekümenik Patriklik makamına ve patrikhane kilise meclisine sadece Türk vatandaşlarının aday olabileceğini savunmaktadır.”

Bu analiz sonrasında raporda ABD Dışişleri Bakanlığı’na bu konuyla ilgili Türkiye’ye karşı hangi politikaları uygulaması gerektiği söylenmiş ve politika önerileri arasında şu hususlar yer almıştı:[3]

  • Başbakan Erdoğan’a Ocak 2008’de Rum Ortodoks Patrikhanesinin Ekümenik statüsünün kilisenin iç meselesi olduğuna dair beyanatını, Patrikhanenin Ekümenik statüsünü tanımak suretiyle devam ettirmesi çağrısında bulunulmalıdır.
  • Türkiye Devleti’ne Lozan Antlaşması’nda yer almayanlar da dâhil olmak üzere tüm dinî azınlıkların, din adamlarını eğitmelerine izin verme çağrısında bulunulmalıdır.
  • Halki Ruhban Okulunun Ekümenik Patrikhanenin kontrolünde ve Türk Devleti’nin gözetiminde olmaksızın yeniden açılması ve dinî eğitime izin verilmesi…

Türkiye’nin Fener-Rum Patrikhanesi’ne ilişkin tutumu

Türkiye, yakın geçmişten hatırlanan sosyal medya danışmanlarının azizliğine uğramış birkaç üst düzey siyasetçi gafı dışında “Ekümenik Patrik” ifadesini kullanmıyor ve Ortodoksların evrensel patriği sıfatını tanımıyor ancak Fener-Rum Patrikhanesini Gökçeada, Bozcaada ve İstanbul’da yaşayan azınlıkların dini temsilciliği olarak görüyor ve Bartholomeos’u da her saygın etkinliğe de diğer dini liderlerle beraber davet ediyor.

Fener-Rum Patrikhanesi, Fatih Kaymakamlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini yürütüyor. Patrik Bartholomeos, geçmişte de pek çok kez “ekümenik” ifadesini kullanmış veya katıldığı etkinliklerde “ekümenik patrikhane” unvanıyla kriz oluşturmuştu. Fatih Kaymakamlığının konuyla ilgili 2022’de yaptığı bir açıklamada 30 Ocak 1923’te Yunanistan ile Türkiye arasında imzalanan “Türk ve Rum Ahalinin Mübadelesine Dair Mukavelename” ve 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’na atıfta bulunularak anlaşmalarda Patrikhanenin durumu ve statüsü ile ilgili bir hükme yer verilmediği ve Patrikhanenin İstanbul’da kalması karşılığında mübadele dışı tutulan Rum cemaatinin dini bir kurumu olarak kalacağına, siyasi bir faaliyetinin bulunmayacağına ilişkin katılımcı ülke delegasyonlarının sözlerinin senet olarak kabul edildiği belirtilerek, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi ile ruhanî meclisinin yetki alanı İstanbul başpiskoposluğu ile Bozcada ve Gökçeada bölgesi Rum cemaatinin dini ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutulduğu hatırlatılmıştı. Açıklamada “Lozan Antlaşmasının müzakereleri sırasında durumu uzun süren tartışmalar sonunda belirginleşen Patrikhane, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile yeni bir statüye dönüştürülmüş bulunmaktadır. Bu durum çerçevesinde Patrikhane, Türkiye’deki Rum azınlığın bir kilisesi olarak sadece dini yetkileri haiz bir kilise niteliğinde Antlaşmanın “Azınlıkların Korunması” başlıklı çerçevesinde mütalaa edilmesi gereken dini bir kurumdur. Yunanistan’ın uygulamasının tersine, Türkiye’de din görevlilerini kendilerinin seçme özgürlüğü bulunmakla birlikte Patrikhane’nin siyasi-yönetsel açıdan “ekümenik” vasfı bulunmamaktadır.” denilmişti.

Egemen bir devletin tüm hukuksal dayanaklarına rağmen Bartholomeos’un “Ekümenik Patrik” olarak Ukrayna Zirvesinin Bildirgesine, Türkiye’nin imzasından günler sonra imzacı olduğunun açıklanması; ABD’nin politika önerileri, barış isterken konunun tarafını zirveye davet etmeyen Zelenski’nin Bartholomeos’a Ukrayna Ortodoks Patrikhanesini özgürleştirdiği için büyük bir jesti ve İsviçre’nin de konunun aparatı olduğu düşünüldüğünde Türk devletini ve diplomasisini tezyif etmeyi amaçlayan bu krizin düpedüz bir tuzak olarak kurgulandığını değerlendirmek mümkün.

Nitekim, Ukrayna’nın resmen görev süresi sona ermiş olan lideri Volodimir Zelenski, 18 Haziran’da yaptığı paylaşımda “Küresel Barış Zirvesi bildirisine katıldığı için Ekümenik Patrikhane’ye teşekkür ediyorum. Ukrayna ve tüm Ukraynalılar, duaları ve ülkemize ve halkımıza gösterdiği sürekli ilgiden dolayı Kutsal Bartholomeo’ya minnettarız.” açıklaması yaptı.

Dünyadaki Ortodoks nüfusun toplamda binde 2’sini bile temsil etmeyen[4] Fener-Rum Patriğine “ekümenik patrik” demek, Türkiye’nin egemenliğini, uluslararası hukuku ve geçmişten gelen hassasiyetleri kaşımaktan başka bir anlam taşımıyor.

[1] İsviçre Dışişleri Bakanlığı Ukrayna Zirvesi Belgeleri https://www.fdfa.admin.ch/content/dam/eda/en/documents/aktuell/dossiers/summit-on-peace-in-ukraine/list-of-states-and-organizations.pdf

[2] Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli’nin konuyla ilgili açıklaması

https://x.com/SpoxTR_MFA/status/1803532529280094573

[3] 2009-05-14 Haftalık AB – Türkiye Haberleri Bülteni

https://www.ab.gov.tr/_43219.html

[4] Fener – Rum Patrikhanesi’nin Hukuki Statüsü, Avrasya İncelemeleri Merkezi

https://avim.org.tr/tr/Analiz/FENER-RUM-PATRIKHANESI-NIN-HUKUKI-STATUSU

Çok Okunanlar

Exit mobile version