GÖRÜŞ

Bir türbin hikayesi: Ne olacak bu Almanya’nın hali?

Yayınlanma

Alman Uniper, Gazprom Eksport’la uzun vadeli doğalgaz tedarik sözleşmesini iptal etti.

İbretlik hikayesi şöyledir:

Uniper ile Gazprom arasındaki sözleşme 2035’e kadar (yani on bir yıl daha) gaz tedarikini kapsıyor. Toplam miktar 250 Twh (yaklaşık 24 milyar metreküp). Uniper’in iptal kararı, Stokholm tahkim mahkemesinin kararına dayanıyor; bu karar da Gazprom’un Kuzey Akım’dan kesintilerinin mücbir sebebe dayandığı iddiasını reddedip Rusya’ya Alman tarafına tazminat ödemeye mahkum ediyor.

Gazprom tarafından kesintiler ilk defa 2022 yazında Portovaya istasyonundaki Siemens türbininde arızayla başladı.

Gaz türbini anlaşmaya göre Siemens tarafından temin edilmişti ve bakım-onarımını da Siemens yapacaktı; ama Siemens’in Almanya’da bunu yapacak imkanı olmadığı için Londra’da kayıtlı bir iştirak şirketi üzerinden Kanada’da yaptırıyordu. Uluslararası kapitalist sistem böyle bir şeydir.

Gazprom 2022 haziran ortasında Siemens’in Portovaya’daki (Kuzey Akım’ın Rusya tarafındaki gaz basım istasyonu) bakımı yapılmak için sökülüp götürülmüş kompresörleri yaptırım gerekçesiyle vermemesi üzerine Almanya’ya Kuzey Akım 1’den bastığı gazda kısıntıya gitti; günlük167 milyon yerine 100 milyon metrekübe düşürdü. Bunun üzerine Siemens, kompresörleri Kanada’nın yaptırımları yüzünden vermediğini açıkladı; zira türbinler daha çatışmanın başlamasından önce tamir için Kanada’ya gönderilmişti.

Uniper ise eksiğini başka kaynaklardan kapatacağını duyurdu, ancak kaynak vermedi. Almanya’nın kafasında (eğer bu kafada bir şey vardıysa) dört alternatif olduğu anlaşılıyordu: ya Ukrayna üzerinden Gazprom gazı, ya Polonya üzerinden Yamal-Avrupa hattından Gazprom gazı, ya Amerikan kaya gazı, ya da (daha iyisi) Katar’dan uzun vadeli gaz anlaşması.

Kiev rejimi Ukrayna üzerinden geçen Soyuz hattını kendisi kapattığı halde (böylece Ukrayna topraklarında işler durumda sadece Drujba hattı kalmıştı) bu defa “Kuzey Akım’ı telafi etmek için gaz akışını artırabileceğini” açıkladı. En güvenilmez alternatif buydu; nitekim rejimin cakasıyla kaldı. Yamal-Avrupa hattı daha 12 Mayıs’ta kesilmiş ve bu da alternatif olmaktan çıkmıştı. Almanya’nın Katar’la yürüttüğü uzun vadeli gaz tedarik anlaşması daha mart ayında iflas etmişti zaten; gene de Berlin’i AB üzerinden böyle bir anlaşmaya varılabileceği umudu olabilir — o da haziran sonuna doğru batmıştı. Geriye sadece Amerikan kayagazı kalmıştı — yani en sağlam alternatif.

Tamamen çalışır durumda olduğu halde hiç çalıştırılmamış olan Kuzey Akım 2 ise Almanya’da kimsenin aklına gelmiyordu.

Haziran sonunda Kanada, Almanya’ya “yardım etmeyi çok istediğini” ama “ne yazık ki” meselenin uzayıp temmuzdaki G7 zirvesine kalabileceğini duyurdu.

Temmuz başında, Avrupa’nın en büyük savaş kışkırtıcısı partisi Yeşillerin eşbaşkanı ve Berlin hükümetinin başbakan yardımcısı, ekonomi bakanı Habeck, türbin meselesinde Kanada’ya “istemeye istemeye ricada bulunmak zorunda” kaldıklarını ve üniteleri Rusya’ya değil Almanya’ya göndermelerini istediğini söyledi. Aynı günlerde Reuters’in haberine göre Kiev rejimi de Kanada hükümeti nezdinde ünitelerin Rusya’ya verilmemesi için kulis yapıyordu.

10 Temmuz’da Kanada hükümeti türbinleri Almanya’ya göndermeye karar verdiklerini açıkladı. “Türbinler” derken yanlış anlaşılmasın; gönderecekleri türbin bir taneydi, ama ellerinde 5 türbin daha vardı ve bunların tamirinin 2024 sonunu bulacağını söylüyorlardı.

15 Temmuz’a kadar Portovaya’ya yerleştirilecek türbin hâlâ Kanada’dan yola çıkmış değildi.

Temmuz ayının ikinci yarısı boyunca Gazprom, Siemens’ten türbin ünitelerinin Portovaya’ya ulaştırılacağına dair hiçbir bildirim almadığını açıklayıp durdu. Bu arada Komisyon’un patronu Alman barones (ABD’nin Avrupa’daki Reichkomissar’ı demek mümkündür) Kuzey Akım 2’nin “lisanssız” olduğunu ve “hiçbir şart altında kullanılamayacağını” söyledi.

Komisyon belki de Alman hükümetinin az-yeşil kanadında gevşeklik sezmiş ve ön almaya çalışıyordu; ama sanırım tamamen gereksiz bir endişeydi bu.

Bir Kafka kahramanı olma yolundaki şansöliye 21 Temmuz’da Moskova’nın gaz sevkiyatını “teknik nedenlerle kıstığına inanmadığını”, “beş kere imzalanmış bir sözleşme yerine getirilmiyorsa hiçbir şeye güvenilemeyeceğini” açıkladı. Uniper de 23 Temmuz’da, Gazprom’un arzı kısmaya yönelik “mücbir sebepler” açıklamasını “sözleşme şartlarının ihlali” gördüklerini ve uğradıkları zarar yüzünden atacakları hukuki adımları incelediklerini açıkladı.

Uniper yönetimi ayrıca ilk defa o gün Gazprom’la uzun vadeli sözleşmeleri iptal edebileceklerini de söyledi.

Bu sırada Uniper iflasın eşiğindeydi; ama şirketi Berlin’in çok şık bir hamlesi kurtardı: yeşilin farklı tonlarından kurulan hükümet Uniper’de 267 milyon avro sermaye artışından başka 7,7 milyar avro dönüştürülebilir tahvil çıkardı, şirketin yüzde 30 hissesini satın aldı, Finli Fortum’un payını da yüzde 56’ya düşürdü.

Siemens ancak 25 Temmuz’da Gazprom’a Kanada’nın türbinlerle ilgili, bunların bakım ve onarımını 2022 sonuna kadar garanti eden ihracat lisansını iletti. Gazprom ertesi gün lisans belgelerini aldığını, ancak bunların “yeni sorunlar” ortaya koyduğunu açıkladı; Portovaya türbin üniteleri üzerindeki yaptırımların tamamen kaldırılmasını ve bu konuda Komisyon’dan açıklama yapılmasını talep etti; ayrıca bir türbinde daha arıza çıktığını iddia edip günlük gaz sevkiyatını 33 milyon metrekübe düşürdü. Siemens ise kompresör ünitelerine erişimi olmadığı ve arıza bildirimi gelmediğini, dolayısıyla arızayı teyit edemedikleri ve bu nedenle kompresörleri çalışır kabul ettiklerini söyledi — yalnız kompresörlere erişimi kesen Gazprom değil AB (yani aynı zamanda Almanya) yaptırımlarıydı.

Kanada’dan yola çıkan türbin 3 Ağustos’ta Almanya’ya ulaştı; Kafka kahramanı şansöliye ertesi gün gidip türbinin önünde hatıra fotoğrafı çektirdi; aynı yerde türbinlerin “harika hazırlandığını” söyledi ve “Rusya’nın türbine ihtiyacı olduğunu bildirmesi durumunda” bunu Portovaya’ya gönderebileceklerini söyledi.

Aynı gün Gazprom ise Siemens fabrikasında bekleyen türbinin Portova’ya naklinin yaptırımlar yüzünden mümkün olmadığını açıkladı. Gazprom açıklamasında sadece AB değil Kanada ve Britanya’nın yaptırımlarından da söz ediliyordu.

Ağustos başında Siemens ilk defa bir gazete röportajında (resmi açıklama değil) türbinlerin yaptırım altında olmadığını ileri sürdü. Oysa, böyle idiyse eğer, meselenin çözülmesi için bunun Komisyon ve Berlin hükümeti tarafından açıklanması yeterliydi.

Ertesi gün (4 Ağustos) Gazprom şu açıklamayı yaptı — en kritik metin budur, dolayısıyla uzun bir alıntıyı hak ediyor:

“Kanada’nın yaptırımlarıyla ilişkili olarak ve Gazprom’un rızası olmaksızın türbinin Rusya yerine Almanya’ya gönderilmesi sözleşme şartlarına uymuyor. Kanada yetkilileri türbin motorunun ülke dışına çıkması için sözleşmenin tarafı olmayan Siemens Energy Canada Ltd’ye mevcut sözleşmeyle hiçbir ilişkisi olmayan belgeler vermişler. Motorun Rusya’ya nakli halinde Kanadalı yetkililerin bunu verilen izin şartlarının ihlali veya etrafından dolaşılması sayması mümkündür. Bu da Portovaya gaz basım istasyonunun diğer türbin motorlarının Kanada’da tamiri izninin geri çekilmesine ve böylece imkânsız hale gelmesine yol açabilir. Türbin motorunun Kanada’dan Almanya’ya nakli de AB yaptırımlarının uygulanmasıyla ilgili riskler ortaya çıkarıyor. AB ve Britanya’nın yaptırımların uygulanması meselesiyle ilgili resmi bir izahatı yok; bu da Portovaya gaz basım istasyonu için türbin motorlarının tamir ve nakliyesinin ihracat sınırlamalarına girmediği hususunda belirsizlik doğuruyor.”

Ağustos ayı boyunca Siemens, türbinin Almanya’da ve kullanıma hazır olduğunu birkaç defa tekrar etti. Ay sonunda Siemens Energy sosyal medya kullanıcılarından Spotify’da Kuzey Akım türbini için bir playlist yapmalarını bile istedi, kendisi şu şarkıları önerdi: The Police — So Lonely, Sabaton — The Final Solution, The Clash — Should I stay or should I go, Bob Marley & The Wailers — Waiting in Vain. Gazprom da başka bir öneriyle karşılık verdi: Judas Priest’ten Breaking the Law.

En nihayet 1 Eylül’de Gazprom Kuzey Akım’da çalışır durumdaki tek türbinde meydana gelen “düzeltilemez bir arıza” nedeniyle gaz akışını süresiz olarak kestiğini açıkladı; Siemens’e bir bildirimle de onarımın yapılmasını istedi. Ertesi gün yeni bir açıklamayla, Siemens’in sözleşmelere uygun olarak arıza tespitinde bulunduğunu, yağ sızıntısına dair belgeyi imzaladığını, arızaları düzeltmeye hazır olduğunu, açıkladı, ama ekledi: “Yalnız tamiratın yapılabileceği bir yer yok.”

Üstelik bu arızayı Almanya tarafı da reddetmedi; BNetzA 3 Eylül’de, mealen “tamam arıza var ama kapatmasanız da olurdu,” anlamına gelen karşı açıklamayla cevap verdi: “BNetzA’nın verilerine göre Rusya tarafından duyurulan arızalar tesisin kullanımına son vermek için teknik bir neden değil.”

Eylül ortasına kadar sessizlik hakimdi. 17 Eylül’de Rusya, türbin meselesine çözüm şartını bu defa Putin’in ağzından dile getirdi: “[Gazprom’un sözleşmesi Siemens’in Britanya’daki bağlı şirketiyle; bu şirket] Türbindeki yaptırımın kaldırıldığını, teknik olarak işler durumda olduğunu yazan belgeyi versin.”

Sadece 9 gün sonra Kuzey Akım 2 tamamen (iki hat), Kuzey Akım 1’de de iki hattan biri havaya uçuruldu.

Uniper kasım ayında Stokholm tahkim mahkemesine gitti ve Gazprom Eksport’tan 11,6 milyar avro tazminat istedi. Bu mahkeme 7 Haziran’da sonuçlandı; tahkim Gazprom Eksport’la sözleşmenin tek taraflı iptal edilebileceğine hükmetti ve karşı tarafın 13 milyar avrodan çok tazminat ödemesine karar verdi.

Yalnız bu olay örgüsünün içinde bir başka şey daha var.

Bu yılın mart ayında Leningrad oblasti St. Petersburg tahkim mahkemesi, Gazprom Eksport’un, Uniper’in Stokholm mahkemesinde tahkim işlemlerine devam etmesinin yasaklanması talebini yerinde bulmuş, aksi takdirde 14,3 milyar avro ceza ödemesine hükmetmişti. Başka deyişle Rusya, Stokholm tahkiminden aleyhte bir karar çıkacağını öngörmüş ve kendi atacağı adımlar için hukuki çerçeve oluşturmaya girişmişti.

Karardan sonra Uniper Rusya’da kararı temyize götürdü, başvurusu reddedildi; bu reddi de temyiz etti. İlgili duruşma 4 Temmuz’da yapılacak.

Bundan sonra olacağı şudur: Uniper, Gazprom’dan talep ettiği tazminatı tahsil edemeyeceği gibi (zira Berlin hükümeti yapabileceğini zaten yaptı; daha 14 Kasım 2022’de Gazprom Germania’ya — daha sonra SEFE adını almıştı — el koydu) Rusya’da 4 Temmuz’daki temyiz duruşmasını kaybedecek ve Uniper’den başka muhtemelen Siemens’in de Rusya’daki mal varlıklarına el konulacak.

Siemens hakında verilecek karar Uniper’le ilişkilendirilebilir, ama ilişkilendirilmeyebilir de; zira zaten yürüyen bir süreç var.

Bu da şöyle:

Siemens Mobility geçen yılın martında Rusya demiryolları RJD karşısındaki yükümlülüklerini “mücbir şartlar yüzünden” yerine getiremeyeceğini bildirdi, bundan bir ay sonra da sözleşmeyi tek taraflı feshetti. Bu yılın mayıs ayında Luga istasyonundaki trenlerin teknik bakım ve onarımını kesti ve bu kararını Rusya’ya karşı AB yaptırımlarıyla açıkladı. RJD ise St. Petersburg tahkim mahkemesine gitti ve mahkeme, Siemens’in sözleşmeyi iptal edemeyeceğine, yükümlülüklerinin devamına karar verdi. Siemens bu kararı Viyana’daki tahkim mahkemesine götürmeye kalktı. Moskova tahkim mahkemesi ise Siemens’in Rusya yargı kararını yurtdışına taşımasını yasakladı. Şirketin Moskova tahkim mahkemesine itirazı da başarısız oldu.

* * *

Stokholm tahkim mahkemesinin kararı hakkaniyetsizdir, bu karar Rusya’ya karşı siyasi nedenlerle alınmıştır…

Hayır, bu yazıdan çıkartılacak sonuç bu değildir.

Kapitalizmde sermaye ilişkileri üzerine hüküm vermekle yetkilendirilmiş herhangi bir kuruluştan hakkaniyet beklenemez, ama hakkaniyetsizlik de beklenemez; bunlar siyasileşmekle eleştirilemez (çünkü sermaye ilişkilerinde her şey siyasidir), aldıkları hiçbir karara da mukaddes adaletin tecellisi gözüyle bakılamaz. Burada hak hukuk değil formaliteler ve kurnazlıklar işler, taraflar da bunu bilir; bunlar neyse odur ve siz de bu suya girdiyseniz ya yıkanırsınız ya da yeterince kurnaz davranıp başkalarını da yıkanmak zorunda bırakırsınız.

Çok Okunanlar

Exit mobile version