Alman Dış İlişkiler Konseyi araştırma görevlisi Jacob Ross, Fransız seçimlerine Almanya’daki tepkilerin karışık olduğunu söylüyor.
Euronoews’de yer alan habere göre Ross, “Almanya’nın, sol koalisyonun gerçekten hükümet sorumluluğunu üstlenmesi halinde bu koalisyonun bazı bölümleri konusunda çok endişeli olduğuna inanıyorum,“ dedi.
Yeni Halk Cephesi (NFP) içindeki Boyun Eğmeyen Fransa’nın (La France Insoumise – LFI) lideri Jean-Luc Mélenchon geçmişte Almanya’yı “emperyalist” olarak nitelendirmek de dahil olmak üzere Almanya için zorlu görüşler dile getirmişti.
Mélenchon ayrca, Ukrayna savaşı konusunda Rusya’nın NATO tarafından tehdit edildiğini söylemiş ve AB’nin Ukrayna’ya silah sevkiyatını ağır bir şekilde eleştirmişti. Mélenchon 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundan sonra da Hamas’a “terör örgütü” demeyi reddetmişti. NFP, hükümeti kurması durumunda Fransa’nın Filistin devletini tanıyacağını söylüyor. Özellikle Mélenchon’un Filistin konusundaki tutumu Avrupa ana akım siyasetinde kaşların kalkmasına neden oluyor.
Sol koalisyonun iktidara gelmesi halinde Almanya’nın ekonomik ve mali politika konusunda da önemli endişeleri var. Fransa halihazırda ağır bir borç yükü altında ve sol koalisyon, AB düzeyinde sürtüşmelere neden olabilecek “pahalı” seçim vaatlerinde bulundu.
Ross, “Geçen yıl yeni borç gayri safi yurtiçi hasılanın %5’i kadardı. Ve bu sol koalisyonun kampanya vaatlerinin çoğu çok pahalıya mal olacak. Örneğin asgari ücretin artırılması ve emeklilik yaşının 60’a indirilmesi gibi. Fransa ve Almanya’nın şimdi bu kaygılarla başa çıkması gerekiyor,” diye ekledi.
Ross, Donald Trump’ın 2016’da ilk kez seçilmesinin ardından Alman ve Fransız ilişkilerinin güçlendiğini, fakat Fransa’da “Fransız-Alman ilişkilerine çok bağlı olmayan, kısmen Avrupa şüphecisi ve NATO’ya çok eleştirel yaklaşan bir hükümet” iktidara gelirse işlerine daha zor olacağına işaret ediyor.
Şansölye Olaf Scholz pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ben ve tüm Alman hükümeti rahatladık,” demişti. Scholz, Ulusal Birlik’in muhtemel zaferini (RN) kastederek, Almanya’nın “ancak Fransa ile birlikte mümkün olan” Avrupa projesinin başarısına olan ilgisine “büyük bir meydan okuma” olacağını söylemişti.
