Avrupa

Almanya, nükleer enerjiye karşı tutumunu değiştirdi

Yayınlanma

Almanya, Şansölye Friedrich Merz liderliğindeki yeni hükümetin Fransa ile yakınlaşma yönündeki ilk somut adım olarak, uzun süredir sürdürdüğü nükleer enerji karşıtı tutumundan vazgeçti.

Alman ve Fransız yetkililere göre, Berlin, Paris’e, AB mevzuatında nükleer enerjinin yenilenebilir enerjiyle eşit muamele görmesini sağlama çabalarını artık engellemeyeceğini bildirdi.

Bu adım, AB enerji politikasına ilişkin kararları geciktiren iki ülke arasındaki büyük anlaşmazlığı çözüme kavuşturdu. Görüşmelere katılan üst düzey bir Fransız diplomatın Financial Times’a verdiği demece göre, Almanlar Fransızlara nükleer enerji konusunda “çok pragmatik olacaklarını” söyledi.

Bu, AB mevzuatında hâlâ yer alan nükleer enerjiye karşı tüm önyargıların ortadan kaldırılacağı anlamına geliyor. Bir Alman yetkili, “Bu, politikada köklü bir değişiklik olacak,” dedi.

Bu geri adım, Merz’in “gelecekteki Rus saldırganlığına” karşı caydırıcı bir önlem olarak Fransa’nın nükleer kalkanına katılmanın yollarını araması sırasında geldi. Alman yetkili, “Artık Avrupa’nın nükleer caydırıcılığı konusunda Fransa ile görüşmeye nihayet hazırız. Geç olsun, güç olmasın,” dedi.

Berlin’in nükleer enerji konusundaki U dönüşü, eski Şansölye Olaf Scholz döneminde durma noktasına gelen AB düzeyindeki önemli kararların ön koşulu olan Fransız-Alman işbirliğini canlandırma çabalarının bir parçası.

Eski Şansölye Angela Merkel’in baş ekonomi danışmanı Lars-Hendrik Röller FT’ye verdiği demeçte, “Fransa ve Almanya anlaşırsa, Avrupa’nın ilerlemesi çok daha kolay olur. Hâlâ bazı zorluklar var, fakat bu sorunun çözüleceğine inanıyorum,” dedi.

Şubat ayında seçimleri kazanan Merz, Merkel’in 2011 yılında aldığı nükleer enerjiden çıkma kararını, Almanya’yı ucuz ve güvenilir elektrikten mahrum bıraktığı gerekçesiyle eleştirmişti. Merz, ülkesinin yüksek enerji fiyatlarıyla boğuşurken Almanya’nın son üç nükleer santralini kapatması nedeniyle selefi Scholz’u da eleştirmişti.

Yeni şansölye geleneksel nükleer santralleri yeniden açmayı planlamasa da, fisyonun aksine uzun ömürlü nükleer atık üretmeyen küçük modüler reaktörler ve nükleer füzyon gibi yeni teknolojilere yatırım yapma sözü verdi.

Bu anlaşma ile Avusturya, nükleer enerjiye kesinlikle karşı çıkan tek AB ülkesi olarak kaldı. Hollanda ve Belçika gibi ülkeler, daha önce reaktörleri kapatma sözü vermiş olsalar da, atom enerjisine yeniden bağlılıklarını açıkladı.

FT’nin gördüğü ve Cuma günü Avrupa Komisyonu’na gönderilen bir mektupta, nükleer reaktörleri olan 12 AB üye ülkesinin bakanları, AB’nin “nükleer ve yenilenebilir enerji kaynaklarının birbirini tamamlayıcı niteliğini” tanımasının “zorunlu” olduğunu belirtti.

Bakanlar, hükümetlerin nükleer projelere devlet yardımı yapabilmesi ve iş dünyasına ve yatırımcılara atom enerjisinin faydalarını “net bir şekilde” gösterebilmesi için, bloğun nükleer sektörüne ilişkin mevcut anketin güncellenmesini talep etti.

Geçen yıl elektrik tüketiminin yüzde 60’ından fazlasını yenilenebilir enerjiyle karşılayan Almanya, Paris’in atom enerjisini “yeşil” olarak nitelendirme girişimine uzun süredir karşı çıkıyor. Fransa, elektriğinin yaklaşık yüzde 70’ini nükleer enerjiden elde ediyor.

Berlin’in endişeleri kısmen, Fransız sanayisinin 56 reaktörlük filosu sayesinde rekabet avantajı elde edeceği, Alman sanayisinin ise ucuz Rus enerjisinin kesilmesinin ardından yüksek gaz fiyatlarının etkisinden hâlâ kurtulamamış olmasından kaynaklanıyordu.

Ayrıca bu, Scholz hükümetinde yer alan nükleer karşıtı Yeşiller’in de bulunduğu Almanya’da ideolojik bir mesele haline gelmişti. Bu anlaşmazlık, AB yasal metinlerinde, özellikle de Berlin’in Alman sanayisinin karbondan arındırılması için kritik bir enerji taşıyıcısı olarak gördüğü yenilenebilir enerji ve hidrojen üretimiyle ilgili metinlerde, nükleer enerjinin eşanlamlısı olarak görülen “düşük karbon” ifadesinin kullanılması konusunda uzun tartışmalara yol açmıştı.

7 Mayıs’ta Merz’in Paris ziyareti sırasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Ulusal tercihleri saygı göstererek enerji egemenliğimizi sağlamak için, nükleer veya yenilenebilir olsun, düşük karbonlu enerjilere yönelik Avrupa düzeyindeki tüm ayrımcılığın sona ermesini talep ediyoruz,” demişti.

Fransız yetkili, Almanya’nın yeni tutumunun, nükleer enerjiden üretilen hidrojenin artık rüzgar veya güneş enerjisinden üretilen hidrojenle eşit muamele görmesi gerektiği anlamına geldiğini söyledi.

Çok Okunanlar

Exit mobile version