Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’nın ‘Leopar’ sınavı: Müttefik baskısı büyüyor

Yayınlanma

İstifa eden Christine Lambrecht’in yerine Almanya Savunma Bakanı olarak görevlendirilen Boris Pistorius, batılı müttefiklerinin Ukrayna baskısı ile karşı karşıya.

Hannover’de basın mensuplarına yaptığı açıklamada Federal Almanya’nın ‘dolayı şekilde’ de olsa bir savaşa dahil olduğunu itiraf eden Pistorius, omuzlarındaki sorumluluğun farkında olduğunu belirtti.

Alman ordusunu (Bundeswehr) güçlendirme ve yeni güvenlik meydan okumaları ile baş edebilir hale getirme konusunda çalışacağını söyleyen bakan, Savunma Bakanlığı görevinin barış zamanında bile zorlu bir görev olduğunun altını çizdi.

Pistorius’u bekleyen ilk görev: Leopar Koalisyonu

Yeni savunma bakanının önündeki en zorlu görev, Berlin’in uzun süredir ayak sürüdüğü Kiev’e Leopar tanklarını verme meselesi.

Britanya’nın Challenger 2 savaş tanklarını Ukrayna’ya vereceğini açıklamasının ardından, Almanya’nın etrafındaki çember daralıyor.

Britanya Savunma Bakanı Ben Wallace’ın, Polonya ve Baltık ülkelerindeki mevkidaşları ile yapacağı görüşmelerin ana gündem maddesi de Leopar tankları ve Almanya üzerinde uygulanacak baskı.

Yarın Almanya’da ABD’ye air Ramstein Hava Üssünde düzenlenecek Ukrayna toplantısında önce Estonya’da yapılması planlanan buluşmada, Cuma’dan önce karar verememesi durumunda Almanya’ya tank verme konusunda ‘cesaret vermek’ hedefleniyor.

Ben Wallace, Alman yapımı Leopar tanklarını Ukrayna’ya vermeye istekli ülkeleri ‘Leopar Koalisyonu’ olarak adlandırdı ve ‘Alman meslektaşlarını yeniden ihracatı kabul etmeye’ çağırdı.

Wallace, tankların ‘savunma silahı mı yoksa saldırı silahı mı’ olduğuna yönelik bir tartışma olduğunu söyledi ve ekledi: “Eğer bir tankı ülkenizi savunmak için kullanıyorsanız, bahse girerim ki savunma silahı sistemidir.”

Davos’ta konuşan Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda, Berlin’in Leopar tanklarının yeniden ihracatına onay vermesine ‘çok, çok, çok, çok ihtiyaç duyulduğunu’ söyledi.

Şu anda Avrupa çapında 2 bin 300’ün üzerinde Leopar 2 tankının kullanımda ya da depoda olduğu belirtiliyor.

Finlandiya ve Polonya, envanterlerinde bulunan Leopar tanklarını Ukrayna’ya hibe etme konusunda en istekli ülkeler. Britanya ve Litvanya da Almanya’nın ‘Leopar’ izni vermesi gerektiğini düşünen başlıca ülkeler arasında yer alıyor.

Pistorius’u bekleyen ikinci görev: Orduyu dönüştürmek

Boris Pistorius’un önündeki orta-uzun vadeli ikinci görev ise daha karmaşık: Bundeswehr’in uzun zamandır beklenen dönüşümünü tamamlaması.

Ukrayna savaşının başlamasından sonra trafik lambası koalisyonunun lideri Scholz’ün vaat ettiği yeni döneme ayak uyduran bir Alman ordusu meselesinde hâlâ yol alınmış değil.

Scholz, ordunun dönüşümü için 100 milyar avroluk bir bütçe ayırdıklarını söylese de şimdiye kadar yalnızca 10 milyar dolarlık sözleşmeler imzalandı.

Dahası, gerek tatbikatlarda gerekse de Ukrayna’daki gerçek savaş meydanında Alman askeri ekipmanları pek başarılı görünmüyor. Geçen Aralık ayında 18 Puma piyade savaş aracı bozulduğu için tatbikattan çekildi.

Scholz Davos’ta: Tankların bahsi geçmedi

Öte yandan Almanya Başbakanı Olaf Scholz’ün merakla beklenen Davos konuşması, savaş koalisyonundaki ülkeleri ve isimleri hayal kırıklığına uğrattı.

Bir saatlik konuşmasında, müttefikleri ile beraber Ukrayna’ya silah sistemleri vermeye devam ettiklerini kaydeden Scholz, savaşın sona ermesi için Rusya’nın ‘başarısız olması’ gerektiğini söyledi.

Almanya’nın şimdiye kadar Ukrayna’ya yaptığı askeri yardımları sıralayan Scholz, buna rağmen gündemdeki Leopar tankları meselesine değinmekten kaçındı.

Scholz ABD’yi mi bekliyor?

Berlin’in şu anda bir ilk adım olarak Leopar’a sahip ülkelere yeniden ihracat izni vermesi bekleniyor. Bunun yanı sıra, başka ülkelerin Leopar vermesi durumunda Almanya’nın bakım işleri için Ukrayna’ya yardım etmesi de masadakiler arasında.

Gelgelelim, Scholz’ün bizzat kendisinin Leopar’ları Ukrayna’ya sevk etmek için ABD’yi beklediği öne sürülüyor.

Berlin’deki yetkililer, Almanya’nın Ukrayna’ya Leopar vermesini, ABD’nin Ukrayna’ya M1 Abrams tanklarını göndermesine bağlamış görünüyor.

AB’nin diğer güçlü ülkesi Fransa’nın ise kendi Leclerc tanklarını Ukrayna’ya göndermeyi planladığı konuşuluyor. Bunun, Almanya’nın önünü açabileceği ve ortak bir tank sevkiyatı çerçevesinin oluşturabileceği düşünülüyor.

Avrupa Parlamentosu da dün bağlayıcılığı olmayan bir karar alarak, Olaf Scholz’ü ‘daha fazla gecikme olmadan’ Leopar tanklarının sevkiyatı için bir uluslararası koalisyon kurmaya çağırdı.

Yeşiller Leoparlar için öne çıkıyor

Öte yandan Berlin’deki trafik lambası koalisyonunun en savaşkan üyesi Yeşiller’in Leopar tanklarının Ukrayna’ya verilmesi konusundaki içeriden baskısı sürüyor.

Eski boksör ve Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko, Telegram hesabından yaptığı açıklamada, Davos’ta Alman Ekonomi Bakanı ve Şansölye Yardımcısı Robert Habeck ile görüştüğünü söyledi.

Kliçko, silah transferini konuştuklarını belirtirken, “Olumlu kararlar alındı. İyi haberler geliyor,” dedi.

Almanya’nın yeşil Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Cuma günü Ramstein’da yapılacak toplantıda, ‘Ukrayna’nın daha çok insanı özgürleştirmesine yardım edecek kararlar çıkmasını umduğunu’ söyledi.

Öte yandan koalisyonda bulunmayan Hıristiyan Demokratlar da Alman hükümetinin Leopar 2 tanklarının Ukrayna’ya verilmesi konusunda Avrupa’ya liderlik etmesi gerektiğini düşünüyor.

AVRUPA

Avrupa Komisyonu, Macaristan ve Slovakya’nın Lukoil talebini reddetti

Yayınlanma

Macaristan ve Slovakya’nın Ukrayna ile yaşadıkları son Lukoil anlaşmazlığında AB’yi devreye sokma girişimleri dün başarısızlıkla sonuçlandı.

Financial Times (FT) Avrupa Komisyonu’nun, Kiev’i Rus petrol şirketi Lukoil’e yönelik son yaptırımları kaldırmaya teşvik etme talebini durdurduğunu yazdı.

Macaristan ve Slovakya, savaşın ardından Rus petrol ithalatına AB çapında getirilen yasaktan muaf tutulmuştu. Fakat iki ülke, Kiev’in Lukoil ürünlerinin Rusya’dan Drujba boru hattı üzerinden geçişini durdurma kararının arzı azaltabileceğini söylüyor.

İkili, AB’nin ticaret politikasını yürüten Avrupa Komisyonu’na bir mektup yazarak Ukrayna ile olan ticaret anlaşması kapsamında istişarelerde bulunmasını istedi.

Fakat AB Ticaret Komiseri Valdis Dombrovskis FT’ye, “Brüksel’in kanıt toplamak ve hukuki durumu değerlendirmek” için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.

FT’ye konuşan üç diplomat, dün üye devletlerin ticaret yetkililerinin katıldığı bir toplantıda 11 ülkenin Dombrovskis’in görüşünü desteklemek üzere araya girdiğini ve hiçbirinin Budapeşte ve Bratislava’nın tarafını tutmadığını söyledi.

Diplomatlardan biri Ukrayna ticaret anlaşmasının, tedarikin kesilmesine izin verebilecek bir güvenlik maddesi içerdiğini söyledi.

Kiev, diğer Rus şirketleri sayesinde boru hattından eskisi gibi aynı miktarda petrol aktığı konusunda ısrar ediyor.

Slovakya’nın tek rafinerisindeki girdilerin yüzde 35-40’ını Rus petrolü oluşturuyor. Bu petrolden üretilen ürünler de 5 Aralık’a kadar tanınan bir başka muafiyet kapsamında Ukrayna’ya ve Çek Cumhuriyeti’ne ihraç ediliyor.

Bir AB diplomatı Slovakya’nın Rusya’dan ithalat yapamaması halinde bunun “etkisinin çok büyük olacağını” söyledi.

Slovakya Cumhurbaşkanı Peter Pellegrini, Ukrayna’nın Lukoil konusundaki tutumunu değiştirmemesi halinde “tepki vermek zorunda kalacaklarını” söyledi.

Pellegrini, Slovakya’nın Ukrayna’ya gaz rezervleri ve elektrik tedariki konusunda yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi.

Macaristan konu hakkında henüz yorum yapmadı. Ukrayna üzerinden geçen Lukoil tedarikleri ülkenin petrol ithalatının yaklaşık %25-30’unu oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Romanya: Topraklarımızda Rusya’ya ait İHA parçaları bulduk

Yayınlanma

Romanya 25 Temmuz Perşembe günü topraklarında Rusya’ya ait insansız hava aracı parçaları bulduğunu açıklarken NATO da Moskova birliklerinin gece boyunca Ukrayna’ya 38 uzun menzilli insansız hava aracı fırlatmasının ardından ittifak topraklarına yönelik “kasıtlı bir saldırıya” dair herhangi bir işaret görmediğini açıkladı.

Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanı Telegram’dan yaptığı açıklamada 25 Rus insansız hava aracını imha ettiklerini söyledi. Üç insansız hava aracının “Romanya sınırını geçtikten sonra kaybolduğunu” da sözlerine ekledi.

Romanya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın güney liman kenti İzmail’den Tuna Nehri’nin karşısındaki Plauru köyü yakınlarında, üst üste ikinci gece saldırıya uğrayan bir Rus Geran 1/2 insansız hava aracının parçalarını bulduğunu söyledi.

Enkaz haberlerini yorumlayan bir NATO sözcüsü, ittifak topraklarına yönelik kasıtlı bir saldırı olduğuna dair herhangi bir belirti olmadığını söyledi.

Sözcü yaptığı açıklamada, “NATO’nun elinde Rusya’nın Müttefik topraklarına yönelik kasıtlı bir saldırıda bulunduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte, bu eylemler sorumsuzca ve potansiyel olarak tehlikelidir,” dedi.

Bakanlık, Romanya’daki NATO hava polisliği görevlerinin bir parçası olan iki Fin F-18 savaş uçağının saldırıyı izlemek üzere görevlendirildiğini de sözlerine ekledi.

Diğer parçaların aranmasına devam edildiği ve insansız hava araçlarının düşmüş olabileceği tüm yerlerin “yerleşim alanlarının dışında olduğu ve hiçbir altyapı unsurunun zarar görmediği” belirtildi.

Odesa bölge valisi Oleh Kiper, drone enkazının İzmail bölgesindeki özel bir eve isabet etmesi sonucu iki kişinin yaralandığını söyledi.

Jitomir bölge valisine göre ise, hava savunma sistemleri gece boyunca 10 hava hedefinin çoğunu vurdu, ancak drone enkazı 10 özel eve ve bir altyapı tesisine zarar verdi.

Kiev’in askeri yönetim başkanı Serhiy Popko, insansız hava araçlarının başkente farklı yönlerden saldırdığını, fakat hepsinin yaklaşırken imha edildiğini söyledi. Popko, Kiev’de herhangi bir hasar ya da can kaybı rapor edilmediğini söyledi.

Dün bazı sosyal medya hesapları, Rumen hava savunma sistemlerinin Rusya’ya air İHA’ları Gepard tipi kundağı motorlu hava savunma silahları tarafından Ukrayna hava sahasında düşürüldüğünü öne sürmüştü.

Rusya sık sık Ukrayna’nın Tuna Nehri üzerindeki yerleşim bölgesi İzmail’i hedef alıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna temerrütten kurtuldu, sıra vergi yükünün artırılmasında

Yayınlanma

Ukrayna hükümetinin temerrüde düşme riski ortadan kalıktı. Kiev’in borcunun yüzde 37’si ya da 8 milyar dolardan fazlası silinecek.

Ancak Oakland Enstitüsü’nde ekonomist olan Frederic Mousseau, Ukrayna’nın hala dünyanın Uluslararası Para Fonu’na (IMF) en borçlu üçüncü ülkesi olduğunu anımsattı.

Mousseau, Berliner Zeitung gazetesine verdiği demeçte, Kiev’in vergi artışları gibi halk için acı verici sonuçları olan ‘yapısal reformlar’ yapmaya devam etmek zorunda kalacağına dikkat çekti.

Kiev, alacaklılarla aylarca süren müzakerelerin ardından temerrüde düşmekten kurtulmayı başardı.

Ukrayna borçlarına yatırım yapan Amundi, Blackrock, Fidelity ve Pimco fonları, Ukrayna’ya 23,3 milyar dolarlık orijinal kredi tutarı üzerinden ‘yüzde 37 indirim’ yapmayı kabul etti.

Sonuç olarak alacaklılar 8,67 milyar dolar açıkta kaldı. Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko da faiz oranının düşürülmesi ve vadenin uzatılması anlaşması sayesinde Kiev’in önümüzdeki üç yıl içinde 11,4 milyar dolar tasarruf edeceğini bildirdi.

Ancak devlet borçlarının iktisadi kalkınma üzerindeki etkisini inceleyen ekonomistler anlaşmanın ‘nispeten mütevazı’ olduğunu söyledi. Mousseau, anlaşmayı ‘kızgın bir kayanın üzerine düşen bir damlaya’ benzeterek “Bu anlaşmayla bile Ukrayna, IMF’ye en fazla borcu olan üçüncü ekonomi olmaya devam ediyor,” değerlendirmesini yaptı.

Mousseau, 143 milyar dolarlık toplam borçla karşılaştırıldığında 8,67 milyar doların ‘önemsiz’ olduğuna işaret etti.

Öte yandan Mousseau, “Ukrayna hükümeti anlaşma sayesinde iflastan kurtulmuş olsa da bu halk açısından önemsiz bir haber,” dedi.

Bu tür anlaşmalara her zaman ‘Ukraynalılar için çok maliyetli tedbirler içeren yapısal uyum’ taleplerinin eşlik ettiğini vurgulayan Mousseau, bariz tedbirler arasında halka yönelik doğalgaz ve elektrik sübvansiyonlarının azaltılmasını, emeklilik reformunu, tarım arazilerinin ve devlete ait işletmelerin özelleştirilmesini saydı.

Ekonomist, “Sanki önemli kamu mallarının ve sosyal güvenlik sistemlerinin kaybı yetmiyormuş gibi, bu kez bu listede halk için vergilerin artırılması da yer alacak,” ifadelerini kullandı.

Halk için bunun bir ‘felaket’ olduğuna işaret eden Mousseau, Kiev yönetiminin müzakerelerde hedefine ulaşamadığını, Kiev’in talep ettiği yüzde 60’lık indirim yerine alacaklıların yalnızca yüzde 37’de anlaştığını anımsattı.

Alacaklılar, Ukrayna’nın borcunu yapılandırmayı ‘ülke halkının yararına ülkenin gelecekte yeniden inşasına katkıda bulunabilmeyi’ bekledikleri için kabul ettiklerini iddia etmişti.

Ukrayna, alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını erteledi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English