Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Yunanistan’ın ‘radar kilidi’ kışkırtması F-16 satışını engelleme girişimi

Yayınlanma

Ankara ve Atina arasındaki gerilimi yumuşatmak için Almanya’nın da dahil olduğu üçlü toplantıdan üç gün sonra Yunanistan’dan kışkırtıcı bir adım geldi. Yunan jetleri NATO görevi yapan Türk F-16’larına radar kilidi attı. ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışındaki kısıtlamaları kaldırmasıyla hayal kırıklığına uğrayan Atina’nın radar kışkırtması, satışı engelleme girişimi olarak yorumlanıyor.

Ege ve Doğu Akdeniz’de sorun yaşayan Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilim, Almanya’nın devreye girmesine rağmen tırmanıyor. İki ülke arasında 2020’nin yaz aylarında zirve yapan Doğu Akdeniz’deki sondaj gerilimi Almanya’nın devreye girmesiyle yumuşamış ve iki ülke arasında istikşafi görüşmeler başlamıştı. Ancak Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçatokis’in Mayıs ayında ABD Kongresi’nde yaptığı konuşma, görüşmelerin tamamen kesilmesine yol açmıştı. ABD Kongresi’ne seslenen Miçatokis, Kıbrıs’taki bölünme için Türkiye’yi suçlamış, Türkiye’ye F-16 satışının durmasını talep etmişti. F-35 programından resmen çıkarılan Türkiye’nin ABD’den F-16 almak için başvuru yaptığı sırada gelen bu açıklama üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok” demişti. Erdoğan çıkışından sonra ikili ilişkiler iyice gerildi. Yunanistan’ın Türkiye sınırındaki adaları ve üsleri ABD’ye açması ve Türkiye’nin Yunanistan’ın anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığı adaların egemenliğini tartışmaya açacağını ilan etmesi ipleri koparma noktasına getirdi.

Üçlü görüşmede Almanya devrede

Bu süreçte geçen hafta, daha önce olduğu gibi devreye yine Almanya girdi. Türkiye, Almanya ve Yunanistan heyetleri, Belçika’da üçlü görüşme gerçekleştirdi. Almanya ve Yunanistan heyetleri, 16 Aralık’ta Belçika’da üçlü görüşmede bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Büyükelçi İbrahim Kalın, Almanya Federal Şansölyelik Dış ve Güvenlik Politikası Danışmanı Jens Plötner ve Yunanistan Başbakanı Diplomatik Ofis Direktörü Anna-Maria Boura’nın katıldığı görüşmede Türkiye ile Yunanistan arasındaki iletişim kanallarının yeniden canlandırılması ele alındı. Alman Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, görüşmeyle ilgili, ülkesinin Türkiye ile Yunanistan arasında diyaloğu kolaylaştırmak istediğini söyledi. Hebestreit, “Almanya, bu konudaki talebinde böyle bir toplantı için yardımcı olup olamayacağını sormuştu. Hem Yunan Başbakanı hem de Türkiye Cumhurbaşkanı buna çok olumlu yanıt verdi” dedi. Görüşmenin içeriğine dair bilgi vermekten kaçınan Hebestreit, üç ülke arasındaki temasın süreceğini vurguladı. Ekimde Atina’yı ziyaret eden Almanya Başbakanı Olaf Scholz, ikili sorunların çözülmesi ve Akdeniz’deki gerilimin azaltılması için NATO müttefikleri Türkiye ile Yunanistan arasında daha yakın diyalog kurulması çağrısında bulunmuştu. Scholz, Ankara ve Atina arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin sadece iki ülke için değil, aynı zamanda Avrupa ve NATO için de hayati önem taşıdığını söylemişti.

Önce engelleme sonra radar kilidi

Görüşmeden bir gün sonra 17 Aralık’ta, NATO tarafından görevlendirilen Türk Hava Kuvvetleri’ne ait AWACS uçağı, Ege Denizi’nin uluslararası hava sahasında eğitim görevi için uçtu. Uçuş sırasında Yunanistan’a ait uçakların engellemesi ile karşılaştı ancak Hava Kuvvetlerine ait uçakların karşılık vermesi üzerine eğitim uçağı görevini tamamladı.

Yunanistan iki gün sonra yine NATO görevi için havalanan Türk jetlerine bu kez radar kilidi atarak kışkırtıcı bir hamlede bulundu. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, 19 Aralık’ta planlı “NATO NEXUS ACE Ege” görevi için oluşturulan paket kolda, Türk Hava Kuvvetlerine ait 14 adet F-16, bir HİK, bir KC-135 tanker ve bir CASA arama-kurtarma uçağının, NATO’ya ait bir E3-A AWACS uçağı ile uçuş görevi gerçekleştirdiği belirtildi. Bu görev için 24 saat önceden Hava Görev Emri (ATO) çekilerek NATO’daki müttefiklere gerekli bilgilendirmenin yapıldığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Yunanistan uçakları, bir kez daha NATO uçuşunu önlemeye çalıştı, Hava Kuvvetlerimiz gerekli karşılığı verdi. Paket kol, Ege’nin uluslararası hava sahasında uçuşuna devam ederken, Yunanistan’a ait 5 ayrı hava üssünden kaldırılan F-16’lar uçaklarımıza radar kilidi atmak suretiyle taciz etti. Yunanistan’a ait uçakların NATO görevini önleme çabalarına rağmen paket koldaki uçaklarımız görevin başarıyla tamamlanması için uçuşa devam etti. Dalaman’dan ve Akhisar’dan kalkan F-16 uçaklarımız da önleme görevi yaparak, Yunan uçaklarına gerekli karşılığı verdi. Paket kol uçuşundaki uçaklarımız da NATO NEXUS ACE görevini başarıyla tamamlayarak emniyetle üslerine döndü.”

F-16 satışındaki kısıtlamalar kaldırıldı

Gerilimin, ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışını şarta bağlayan hükümlerin ABD’nin 2023 mali yılı savunma bütçe tasarısından çıkarılması üzerine gelmesi dikkat çekti. Donanmasıyla tartışmasız üstünlüğü bulunan Ankara’ya karşı Atina ‘hava’da öne geçmek istiyor. Fransa’dan ve ABD’den peş peşe uçak alımları yapan ve yenileri için başvuran Yunanistan, ABD F-16’larının Türkiye’ye verilmesine karşı çıkıyor.

Milli Uçak projesi bulunan Türkiye, bu uçaklar hazır olana kadar hem elindeki mevcut F-16’ların modernizasyonunu yapmak hem de filosuna yenilerini eklemek istiyor. Bu kapsamda ABD’den 40 adet yeni F-16 jeti ve 80 adet modernizasyon kiti satın almak için başvuruda bulunmuştu. Türkiye’ye F-16 satışının da içinde yer aldığı Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) tasarısı önce Temsilciler Meclisi’nde ardından Senato’da kabul edildi. New Jersey Senatörü Bob Menendez ve Maryland Senatörü Chris van Hollen’ın sunduğu ve Türkiye’ye F-16 satışını sınırlandılan maddeler arasında; F-16’ların Yunanistan hava sahasına girmemesi, uçakların terör örgütü PKK/YPG’ye karşı kullanılmaması ve Türkiye’nin İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylaması koşulu yer alıyordu. Ankara şartlı F-16 satışına sıcak bakmadığını ve “kabul edilemez” olduğunu açıklamıştı.

Atina’nın umudu: Menendez

Yasa şuan onaylaması için ABD Başkanı Joe Biden’ın önünde. Ancak Biden’ın yasayı imzalaması Türkiye’ye F-16 satışı için yeterli değil. Yasa yürürlüğe girdikten sonra ABD Dışişleri, Kongre’ye F-16’ların satışıyla ilgili bildirimde bulunacak. Satış sürecinin sekteye uğraması Kongre’de bir senatörün itirazına bağlı. İşte bu noktada Atina’nın tek güvencesi Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez. Menendez, Türkiye’ye F-16 satışına onay vermeyeceğini bir kez daha yineledi. Yunan basınında yer alan habere göre Menendez, ABD’yi ve uluslararası toplumu, “Erdoğan’ın Vladimir Putin’le artan bağları, baskıcı ve anti-demokratik normları takip etmesi, insan hakları ihlalleri ve devam eden uluslararası hukuk ihlalleri nedeniyle hesap vermesi için somut adımlar atmaya” çağırdı.

‘Düşman olmak benim için onurdur’

Erdoğan’ın Atina’yı “vurma” tehdidine atıfta bulunan Menendez, “Bir NATO üyesi üç milyon sivilin yaşadığı Atina’yı doğrudan hedef almakla tehdit ediyor. Birleşmiş Milletler’e göre sivillere yönelik kasıtlı saldırı bir savaş suçudur. Tüm bu son davranışlar göz önüne alındığında, ABD F-16 savaş uçaklarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ellerine bırakmamalı. Bu nedenle Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı olarak, bölgedeki saldırgan kampanyasını durdurana kadar Türkiye’ye herhangi bir F-16’yı onaylamayacağım” ifadelerini kullandı.

Erdoğan tarafından Türkiye düşmanı olmakla suçlanan Senatör, tutumunun Ankara’da kendisine pek dost kazandırmayacağını söyledi ve ekledi: “Ancak insan hakları ihlallerine karşı çıkmak, Türkiye’nin Azerbaycan’ı silahlandırarak masum Ermeni sivillerin katledilmesine olanak sağlamasına karşı çıkmak, Türkiye’nin Yunanistan’ın ve Kıbrıs’ın egemenliğini tanımasını talep etmek beni düşman yapıyorsa o zaman bu benim onurla takacağım bir nişandır.”

DİPLOMASİ

Suudi Arabistan, bin Selman’ın Londra ziyaretini erteledi

Yayınlanma

Birleşik Krallık yetkililerine göre Suudi Arabistan, Rusya lideri Vladimir Putin’in Riyad’da ağırlanmasından kısa bir süre önce Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Londra’yı ziyaret etme planlarını geçtiğimiz günlerde rafa kaldırdı.

Financial Times’ın (FT) haberine göre her iki ülkeden yetkililer, İngiltere ve Suudi yetkililerin aylardır Veliaht Prens’in bu yıl içinde yapacağı bir ziyaret konusunda görüşmelerde bulunduğunu söyledi. Birleşik Krallık yetkilileri daha önce olası ziyaret tarihi olarak 3 Aralık üzerinde çalıştıklarını söylediler.

Fakat İngiliz yetkililer, geçici planın geçen hafta ertelendiğini söyledi. Putin, BAE’yi ziyaretinin ardından 6 Aralık Çarşamba günü Riyad’da veliaht prensle bir araya geldi. Ukrayna savaşının başlamasından bu yana bölgeye ilk ziyaretini gerçekleştiren Rusya Devlet Başkanının bu ziyareti dikkat çekmişti.

Üst düzey Muhafazakâr milletvekilleri veliaht prensin Londra ziyaretinin ertelenmesi ile Putin’in ziyaretinin yakınlığının, İngiltere’nin Suudi Arabistan ile ilişkilerinin gücü konusunda soru işaretleri yarattığını söyledi.

Suudi yetkililer, Suudi kraliyet ailesinin bu yıl İngiltere’yi ziyaret etme planlarının uzun süredir zamanlama sorunları nedeniyle karmaşık olduğunu belirterek, erteleme ile Putin’in Riyad’da ağırlanması arasında herhangi bir bağlantı olduğu iddiasını reddettiler.

Başbakan Rishi Sunak Ekim ayında Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiş ve Prens Muhammed ile görüşmüştü. Suudi yetkililer görüşmeyi ‘mükemmel ve verimli’ olarak nitelendirmişti.

Muhafazakâr Parti’nin eski lideri Sir Iain Duncan Smith, FT’ye verdiği demeçte Prens Muhammed’in ziyaretinin ertelenmesinin bir ‘tersleme’ olduğunu söyledi.

Komşu bir ülkenin işgali emrini verdikten sonra veliaht prensin Putin’i ağırlamasının ‘şaşırtıcı’ olduğunu belirten Smith, İngiltere ve Suudi Arabistan’ın diğer batılı müttefiklerinin ‘aptal yerine konma’ riski bulunduğunu savundu.

Suudi Arabistan’ın Londra Büyükelçisi Prens Halid bin Bandar FT’ye verdiği demeçte, “İngiltere-Suudi Arabistan ilişkileri. İlişki her zaman olduğu kadar güçlüdür ve öyle kalacaktır. Olayları farklı yorumlamak isteyenler fena halde yanılıyorlar,” dedi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Xi’den AB’ye: İlişkilerde müdahaleyi ortadan kaldıralım

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping perşembe günü Pekin’de üst düzey Avrupa Birliği (AB) yetkilileriyle bir araya gelerek Çin ve AB’nin karşılıklı yarar sağlayan işbirliği için ortak olmaları, iki yönlü siyasi güveni güçlendirmeleri, stratejik fikir birliği inşa etmeleri, ortak çıkar bağlarını güçlendirmeleri, çeşitli türden müdahaleleri ortadan kaldırmaları ve küresel zorluklarla birlikte mücadele etmeleri gerektiğini vurguladı.

Xi bu açıklamaları 24. Çin-AB Zirvesi için Çin’de bulunan Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Pekin’deki Diaoyutai Devlet Konukevi’nde bir araya geldiği sırada yaptı.

Xi, geçen yılın sonundan bu yana Çin-AB ilişkilerinin iyi bir konsolidasyon ve büyüme ivmesi gösterdiğini ve stratejik, ekonomik ve ticari, yeşil ve dijital alanlardaki Çin-AB üst düzey diyaloglarının zengin sonuçlar ürettiğini belirterek, bunun her iki tarafın çıkarlarına hizmet ettiğini ve halklarının beklentilerini karşıladığını söyledi.

Çin ve AB’nin çok kutupluluğu ilerleten iki büyük güç, küreselleşmeyi destekleyen iki büyük pazar ve çeşitliliği savunan iki büyük medeniyet olduğunu kaydeden Xi, giderek çalkantılı hale gelen uluslararası durumun ortasında, Çin-AB ilişkilerinin stratejik bir öneme sahip olduğunu ve küresel barış, istikrar ve refah üzerinde etkileri olduğunu söyledi.

“Dünya için daha fazla istikrar ve kalkınma için daha güçlü bir ivme sağlamak her iki tarafın da görevidir” dedi.

“Çin ve AB karşılıklı yarar sağlayan işbirliği için ortak olmalıdır” diyen Xi, her iki tarafı da iki yönlü siyasi güveni sürekli olarak güçlendirmeye, stratejik fikir birliği oluşturmaya ve ortak çıkar bağlarını güçlendirmeye çağırdı. İki tarafın da “çeşitli türden müdahalelerden uzak durması, halklarımızın iyiliği için diyalog ve işbirliğini artırması ve küresel zorluklarla mücadele etmek ve dünya çapında istikrar ve refahı teşvik etmek için el ele vermesi gerektiğini” sözlerine ekledi.

‘Çin’den ayrışmak istemiyoruz’

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre AB liderleri, AB’nin Çin ile olan bağlarına büyük değer verdiğini ve Çin’den ayrışmak istemediğini söyledi. Açıklamaya göre, Çin ile uzun vadeli, istikrarlı, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir ilişki arayışında olan AB, AB-Çin Zirvesi’nin AB-Çin ilişkilerinin yeniden canlandırılmasına yardımcı olmasını umuyor.

AB tarafı ayrıca iki tarafın ekonomi ve ticaret, yeşil ve dijital alanlarda diyalog ve işbirliğini güçlendirmeye devam edeceğini, tedarik ve sanayi zincirlerini istikrarlı ve güvenli tutmak için birlikte çalışacağını ve iklim değişikliği ve yapay zekâ gibi insanlığın geleceğini ilgilendiren önemli küresel konularda diyalog ve işbirliğini güçlendireceğini umduğunu dile getirdi.

AB liderleri, Avrupa’nın Çin ile karşılıklı saygı, açıklık ve samimiyet çerçevesinde anlaşmazlık yaşadıkları konularda iletişim ve anlayışı arttırmaya hazır olduğunu belirttiler.

Açıklamada, “AB, Çin ile yakın iletişim ve koordinasyon içinde olmayı, çok taraflılığı ve BM Şartının amaç ve ilkelerini desteklemeyi ve Ukrayna ve Orta Doğu gibi bölgesel sıcak noktaların çözümü için çalışmayı istemektedir” denildi.

Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkan Yardımcısı Zhang Jian Global Times’a yaptığı açıklamada, AB’nin ticaret ve yatırım, AB’nin kendi ekonomik kalkınması ya da küresel istikrar açısından Çin ile diyalog ve işbirliğinin vazgeçilmez olduğunu kabul ettiğini söyledi.

“Tüm bunlar AB’nin Çin ile ilişkilerinde işbirliği ve karşılıklı fayda yoluna geri dönebileceğini gösteren olumlu sinyallerdir” dedi.

İkili temaslar

Bu yılki zirve, Çin-AB kapsamlı stratejik ortaklığının 20. ve Çin-AB Zirve mekanizmasının 25. yıldönümüne denk geliyor.

Çin ve AB, 2022 sonunda Kovid-19 pandemisi sonrası dönemde üst düzey görüşmelere yeniden başlamış ve yıl boyunca AB ülkelerinden lider ve yetkililerin Çin’i ziyaret etmesiyle angajman ivmesini sürdürmüştür. Çin Başbakanı Li Qiang da haziran ayında Almanya ve Fransa’yı ziyaret etti. Bu arada, çevre ve iklim, dijital, ekonomi, ticaret ve strateji alanlarında Çin-AB üst düzey diyalogları başarıyla gerçekleştirildi ve çeşitli alanlarda istişareler ilerletildi.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi Avrupa Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Feng Zhongping, zamanlamanın Çin-AB ilişkilerinin gelecekteki gelişiminin yönü açısından özel bir öneme sahip olduğunu düşünüyor.

Global Times’a konuşan Feng, her iki tarafın da zirveye büyük önem verdiğini ve toplantıların Çin-AB ilişkilerinde istikrarı teşvik etmesini, sorunları geçiştirmek yerine çözüm aramasını beklediklerini, bunun da olumlu bir atılım olduğunu söyledi.

Pekin Yabancı Çalışmalar Üniversitesi Bölgesel ve Küresel Yönetişim Akademisi profesörlerinden Cui Hongjian, her iki tarafın liderlerinin açıklamalarının Çin-AB ilişkilerinin sadece istikrara kavuşturulması değil aynı zamanda ileriye taşınması gerektiği sinyalini verdiğini söyledi.

Cui, Çin ve Avrupa liderleri arasında son yıllarda yüz yüze görüşmelerin eksik olduğu düşünüldüğünde, zirvenin “kesinlikle kritik bir zamanda kritik bir değişim” olduğunu söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin perşembe günü yaptığı açıklamada, Çin ve AB liderleri arasındaki temasın çok anlamlı olduğunu ve her iki tarafın da ortak çabalarla Çin-AB ilişkilerinin daha da geliştirilmesi yönünde olumlu bir sinyal gönderdiğini kaydetti.

Batı medyası ise, önceden açıklanan ortak bir bildirinin olmaması nedeniyle, anlaşmazlıklar devam ederken Çin-AB zirvesinin önemli sonuçlar vermesinin zor olduğunu söyledi.

AFP zirveyi “yüksek riskli ancak düşük beklentili” bir zirve olarak tanımlarken, Reuters da zirvenin “sınırlı beklentilere” sahip olduğunu ve “sonuç açısından yetersiz” olduğunu belirtti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Lula’dan Fransa’ya ‘korumacılık’ eleştirisi

Yayınlanma

Brezilya lideri Luiz Inácio Lula da Silva, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AB ile Güney Amerika ülkelerinden oluşan Mercosur bloğu arasında imzalanması beklenen ticaret anlaşmasına yönelik sert eleştirilerine cevaben perşembe günü ‘Fransız korumacılığına’ çıkıştı.

Lula, Rio de Janeiro’da düzenlenen Mercosur ülkeleri zirvesi sırasında yaptığı açıklamada, “Macron’a bu kadar korumacı olmayı bırakması için çağrıda bulundum [ama] bu sadece Macron’a özgü bir durum değil. Hepsi [Fransız cumhurbaşkanları] tarım ürünleri söz konusu olduğunda korumacı davranıyorlar,” dedi.

Hem AB hem de Brezilya, Arjantin, Uruguay, Paraguay ve yeni üye Bolivya’dan oluşan Mercosur’dan diplomatlar Rio’daki toplantıda uzun süredir ertelenen ‘arabalara karşılık inekler’ adı verilen ticaret anlaşmasının başarıyla sonuçlandığını duyurmayı umuyorlardı.

Fakat Arjantinli diplomatlar, Buenos Aires’te yeni Javier Milei yönetiminin seçilmesiyle müzakerelere devam etme yetkilerini kaybettiklerini söyleyerek görüşmelerden çekildiler.

Macron, tarım ve hayvancılık sektörünü kolluyor

Ardından Macron bu ayın başlarında anlaşmaya karşı çıktığını ve anlaşmanın ‘[Lula’nın] Brezilya’da yaptıklarıyla ve bizim yaptıklarımızla tamamen çelişkili’ olduğunu ileri sürdü.

“Bu anlaşma 20 yıl önce müzakere edilmiş, onarmaya çalıştığımız ve kötü bir şekilde onarılmış bir anlaşmadır,” diyen Macron, çevresel hedeflerin eksikliğinden endişe duyduğunu da sözlerine eklemişti. Financial Times’a (FT) göre bu yorumlar AB ve Mercosur diplomatlarını hayal kırıklığına uğrattı.

Arjantin anlaşmaya hevesli

Bununla birlikte, Fransa’nın muhalefetine rağmen, müzakerelere katılan diplomatlar anlaşmanın ölmediğini ve yeni Arjantin yönetiminin 10 Aralık’ta göreve geldikten sonra anlaşmayı tamamlamak istediğinin sinyalini verdiğini söylüyor.

Konuyla ilgili üst düzey bir diplomat, “Bu sadece Arjantin’deki yeni hükümete durumu değerlendirmesi için zaman verme meselesi. Arjantin’in yeni dışişleri bakanı Brezilya’ya geldi ve yeni hükümetin şu anda bile anlaşmanın tamamlanmasını destekleyeceğini açıkça belirtti,” dedi.

‘Macron’un sözleri iç kamuoyuna yönelik’

Diplomata göre, insanlar Macron’un açıklamalarının müzakereler üzerinde doğrudan bir etkisi olduğu sonucuna vardıdığını ama gerçekte durumun öyle olmadığını savundu. Diplomata göre Macron’un bu açıklamaları kendi iç kamuoyu için hazırlanmıştı ve bu anlaşmaları müzakere etme yetkisi Paris’e değil, Avrupa Komisyonuna ait.

Lula perşembe günü yaptığı açıklamada bu yorumları yineleyerek, “Bu anlaşmayı yapmak için uğraşmaya devam etmeliyiz. Benim ve [İspanya lideri] Pedro Sánchez’in başkanlığında, Avrupa Birliği’nde müzakereleri sonuçlandırabileceğimize dair bir hayalim vardı,” dedi.

Lular, selefi Jair Bolsonaro tarafından müzakere edilen ticaret anlaşmasının geçici 2019 versiyonunu da eleştirdi. Lula, o zamandan beri önemli ölçüde değiştirilen bu anlaşmanın Brezilya’ya ‘aşağı, hatta sömürgeleştirilmiş bir halkmış gibi davrandığını’ savundu.

Bu yılki müzakerelerde, AB’nin Güney Amerika’dan ek çevresel taahhütler talep etmesi işleri karıştırmıştı. Mercosur ülkeleri, tarım ve şarap ihracatından kaynaklanan rekabetten korkarak bunu Avrupa’nın korumacılığı olarak reddediyor.

Lula yine de umutlu

Geçen ay, görüşmelere katılan diplomatlar, her iki taraf arasında bir uzlaşmayı temsil edecek bir ‘orta yol aracı’ hazırlayarak sorunun üstesinden gelmeyi umduklarını söylediler.

Perşembe günü yayınlanan AB-Mercosur ortak açıklamasında, “Geçtiğimiz aylarda kayda değer bir ilerleme kaydedilmiştir. Müzakereler süreci sonuçlandırma ve bir anlaşmaya varma azmiyle devam etmektedir,” denildi.

AB ile yaşanan aksaklıklara rağmen Lula, Bolivya’nın Perşembe günü Mercosur’a resmen katılmasını ve bloğun Singapur ile bir ticaret anlaşması imzalamasını ‘işlerin yürümeye devam ettiğinin bir işareti’ olarak nitelendirdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English