Çin, Rusya’nın Batılı yaptırımlarla nasıl başa çıktığını detaylı şekilde inceleyerek, olası bir Tayvan krizinde kendi ekonomisini korumaya yönelik stratejiler geliştiriyor. Bu süreçte özellikle rezervlerin korunması ve teknoloji bağımsızlığı ön plana çıkıyor.
Çin, yalnızca Rusya’nın yaptırımları atlatarak tüm sektörlerini ayakta tutmasına yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda bu süreçten önemli dersler de çıkarıyor.
Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin edindiği bilgilere göre Pekin, Ukrayna’daki savaşın başlamasından hemen sonra kurumlar arası bir çalışma grubu kurdu.
Bu grup, Rusya’ya uygulanan yaptırımların etkilerini analiz ederek Çin yönetimine düzenli raporlar sunuyor.
Amaç, özellikle Tayvan ile ilgili bir krizde ABD ve müttefiklerinin benzer yaptırımları Çin’e uygulaması halinde bu yaptırımların etkilerini hafifletmenin yollarını bulmak.
Bu kapsamda Çinli yetkililer, Rusya Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı gibi önemli kurumlarla düzenli olarak görüşmeler yapmak üzere Moskova’yı ziyaret ediyor.
Konuya aşina bir kaynağa göre Pekin, “yaptırımları aşma yöntemlerinden, yerli üretimin geliştirilmesine yönelik teşviklere kadar her ayrıntıyla yakından ilgileniyor.”
Çalışma grubuna ekonomik ve mali işlerden sorumlu Başbakan Yardımcısı He Lifeng başkanlık ediyor.
He Lifeng, Xi Jinping ile doğrudan iletişim halinde ve Çin ekonomisini Batı yaptırımlarından koruma planlarının arkasındaki kilit isim olarak görülüyor.
Carnegie Berlin Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi Direktörü Aleksandr Gabuyev, gazeteye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Rusya, Çin için yaptırımların işleyişini ve onlarla başa çıkma yollarını öğrenebileceği gerçek bir test sahası. Tayvan ile ilgili bir kriz çıkarsa, Çin benzer bir yaptırım dalgasına maruz kalacağını biliyor.”
WSJ’nin haberine göre, Pekin’in bu çalışmaları Tayvan’a askeri müdahaleye hazırlandığı anlamına gelmiyor. Fakat Çin yönetimi, silahlı bir çatışma ve bunun ekonomik sonuçlarını içeren en kötü senaryolara hazırlık yapıyor.
Tayvan meselesi, Ukrayna bağlamında sık sık tartışılıyor. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Ekim 2022’de gerçekleştirilen 20. Komünist Parti Kongresi’nde, ABD ile artan rekabet ve Tayvan çevresindeki gerilim nedeniyle milliyetçiliği dış politikanın önceliklerinden biri olarak ilan etmişti.
Savaşın başında Rusya’nın aldığı en büyük darbelerden biri, döviz rezervlerinin Batılı ülkeler tarafından dondurulmasıydı. Daha sonra bu rezervlerin bir kısmı, Ukrayna’ya yardımlarda kullanılmak üzere yönlendirildi.
Çin’in 3,3 trilyon doları aşan döviz rezervlerini korumak, Pekin için öncelikli bir endişe kaynağı. Gazetenin kaynaklarına göre, Xi Jinping, 2023 sonbaharında Devlet Döviz İdaresi’ni ziyaret ederek rezervlerin korunmasına dair kapsamlı bir inceleme yaptı.
Rusya ile Çin arasındaki ticaret, savaş sırasında ciddi şekilde artarak 2023’te 240 milyar dolara ulaştı. Fakat bu ticaret büyük ölçüde dengesiz.
Çin, Rusya’nın dış ticaretinde üçte bir pay alırken; Rusya, Çin’in ticaretinde çok daha küçük bir yüzdeye sahip. Üstelik Rusya, Çin’e neredeyse yalnızca hammadde sağlarken, Çin Rusya’ya teknoloji, makine ve ekipman dahil olmak üzere çok çeşitli ürünler satıyor.
Rusya’nın savaştan önce ekonomisini dolara bağımlılıktan kurtarma çabaları ve altın rezervlerini artırma stratejisi, Çin için de kritik bir ders niteliğinde.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın eski yaptırım uzmanlarından Edward Fishman, yaptırımların küresel tedarik zincirine entegre olan tüm üretim sektörlerini ciddi şekilde etkileyebileceğine dikkat çekti.
Bu durum, özellikle Çin’in teknoloji sektöründeki bağımsızlık ihtiyacını artırıyor. Pekin’in son dönemde ekonominin kendi kendine yeterliliği ve teknoloji bağımsızlığına yaptığı vurgu da bu bağlamda önem taşıyor.