ABD’de 2024 başkanlık seçimlerinden önce Cumhuriyetçi partinin adayları ilk münazaralarına çıkarken, Donald Trump zamanında ön plana çıkan serbest ticaret karşıtlığı ile neo-merkantilizm yanlılığının partinin ortak iktisadi siyaseti olmaya doğru gittiği görülüyor.
Wall Street Journal’da (WSJ) yer alan değerlendirmeye göre, başta Trump olmak üzere Cumhuriyetçi başkanlık adayları, özellikle Çin’e karşı daha korumacı bir tutum sergilemeye çalışıyorlar. Adaylar, Çin ile süreklileşmiş normal ticari ilişkilerin sona erdirilmesi ve Biden yönetiminin de savunduğu gibi devlet sübvansiyonları yoluyla bile olsa yerli üretimin artırılması çağrısında bulunuyorlar.
Fakat Trump’ın son önerileri Çin’e yönelik kısıtlamaların da ötesine geçerek, ABD’nin ithalatı için yüzde 10’luk genel bir temel gümrük vergisi çağrısında bulunuyor ve ‘para birimlerini manipüle eden veya başka şekilde adil olmayan ticaret uygulamalarında bulunan’ ülkelere karşı bu oranın artırılmasını öneriyor. Yine Trump, Kongre’ye, Amerikan yapımı mallara daha yüksek bir gümrük vergisi uygulayan herhangi bir ülkeye karşı koyması için başkana yetki vermesi çağrısını tekrarlıyor. Trump’ın politikasında, “Göze göz, gümrüğe gümrük,” ifadesi yer alıyor.
Çin karşıtlığı partide anaakım oldu
Eski başkanın Cumhuriyetçi rakipleri, sert görüşlerin parti içinde ana akım haline geldiği bir konu olan Çin’e odaklanmayı büyük ölçüde sürdürmeyi vaat ediyorlar. Fakat aynı zamanda diğer uluslararası ortaklarla yeni ticaret anlaşmaları da önermiyorlar; bu da, ‘serbest ticaret’ savunucularını tedirgin ediyor.
Örneğin güçlü adaylardan Florida Valisi Ron DeSantis, “Günün sonunda bizim üzerimizde çok fazla ekonomik güce sahipler. Bu da ulusal güvenliğimiz için iyi değil. Şu anda sahip olduğumuz tüm ticaret düzenlemesinde büyük bir mütekabiliyet eksikliği var,” diyor.
Çin ile normal ticari ilişkilere son verilmesi çağrısında bulunan birçok başkan adayı arasında yer alan DeSantis, iki ekonominin birbirinden ayrılması yönünde bir adım atılmasından yana olduğunu da söylüyor ve “Açıkçası bir düğmeyi kapatıp açamazsınız. O kadar çok entegre olduk ki, düşünceli olmanız gerekecek,” diye düşünüyor.
Vali yeni ticaret anlaşmaları yapma konusunda da tereddütlerini dile getiriyor fakat ABD’nin pazarlara erişim sağlamak ya da daha düşük gümrük vergileri için baskı yapmak üzere elindeki kozu kullanabileceğini söylüyor. DeSantis, esas yapmak istediği şeyin ‘mütekabiliyet’ olduğunun altını çiziyor.
Cumhuriyetçilerin Çin ve serbest ticaret kuşkusu
Cumhuriyetçiler büyük oranda 1980 ve 90’lardaki serbest ticaret anlaşmalarını, uluslararası serbest ticaretin galebe çalmasını ve 2001 yılında Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) kabulünü ‘tarihsel hatalar’ olarak görmeye başladı.
Bir diğer başkan adayı eski Güney Carolina Valisi Nikki Haley, Çin’i ‘Pearl Harbor’dan bu yana karşılaştığımız en büyük tehdit’ olarak nitelendiriyor ve ABD’li işletmeleri bu ülkeyi terk etmeye zorlayacağını söylüyor. Haley, Trump’ın ticaret politikalarını övüyor fakat ‘askeri tehdide’ yeterince odaklanmadığını düşünüyor.
Geçen haftaki Cumhuriyetçi başkanlık münazarasında ulusal çapta dikkat çeken iş adamı Vivek Ramaswamy ise, ABD’nin Çin’deki ticari genişlemesinin yasaklanması çağrısında bulunuyor. Ayrıca tedarik zincirini Çin’den daha uzağa taşımak için Batı Yarımküre ülkeleriyle ticareti artırmayı öneriyor.