GÖRÜŞ

Fetih ve Hamas’ın Ankara toplantısı: Filistin uzlaşısının gerekliliği ve örgütsel çıkarlar

Yayınlanma

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan –Anadolu Ajans’ın bildirdiği üzere- geçen Çarşamba günü Filistin Cumhurbaşkanı Mahmut Abbas ve Hamas hareketinin siyasi bürosunun başkanı İsmail Haniye ile Ankara’da kapalı bir toplantı düzenledi.

Kaynaklara göre, görüşme sırasında Abbas, Haniye’ye 30 Temmuz’da yapılan Kahire Konferansı’nda sunulacak bir politika vizyonundan söz ederek, planının uluslararası meşruiyete dayanarak herkesin Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) katılması gerektiğini vurguladı. Abbas, kendisinin “barışçıl direniş” olarak adlandırdığı seçeneğe bağlı olduğunu dile getirirken Haniye’nin, tutukluların acil olarak serbest bırakılması talebini reddederek bu talebi, Kahire’deki genel sekreterler toplantısının başarısına bağladı. Buna karşılık, Haniye, Abbas’a Hamas’ın Batı Şeria’daki işgal güçlerini hedef aldığını ve ulusal yönetimin yıkılması veya düşürülmesiyle ilgili olmadığını belirtti. Ayrıca Hamas’ın İsrail işgaline karşı direniş stratejisinin her biçimine onay verdiğini ve uluslararası meşruiyet kararlarına bağlılık temelinde Filistinli gruplar arasında bir anlaşmayı reddettiğini vurguladı.

Filistin Uzlaşısı Bağlamında Ankara’da Yapılan Toplantı

Bu toplantı, 30 Temmuz’da Kahire’de gerçekleşen Filistin örgütlerinin genel sekreterlerinin toplantısından birkaç gün önce gerçekleştirildi. İslami Cihat Hareketi gibi bazı örgütler, Kahire toplantısına katılım şartı olarak siyasi tutsakların serbest bırakılması talebinde bulundu ve Mahmut Abbas’ın başında olduğu ulusal yönetim bunu kabul etmezse toplantıya katılmayacağını belirtti.

İslami Cihad’ın, Halk Cephesi’nin Genel Komutanlığı ve Saika gibi diğer örgütlerin yanı sıra, bu pozisyonu, İslami Cihad Hareketi’nin, İran’ın desteğiyle Filistin’in üçüncü kutubu olarak Hamas ve El-Fetih üzerinde baskı uygulamayı planlayıp planlamadığı sorularını gündeme getirdi. Özellikle, Filistin’in siyasi aktivistlerinin Filistin Ulusal Yönetiminin güvenlik güçleri tarafından tutuklanmaları yeni değil, ancak toplantıdan hemen önce yeniden canlandırılması birçok soruyu gündeme getirmiştir.

Ankara’da Abbas ve Haniye arasında gerçekleşen bu müzakerenin ilk olmadığını belirtmekte fayda var; daha önce iki taraf arasında birçok toplantı düzenlenmiş ve en sonuncusu bir yıl önce Cezayir’in başkentinde gerçekleşmiştir. Ancak bu toplantıda imzalanan “Birleşme” anlaşmasına rağmen, Filistinli tarafların ulusal birliğinin yeniden tesisinde somut sonuçlara yol açmamıştır.

İsrail’in Bölme Stratejisi Sonuçsuz

İsrail, bölme stratejisi kapsamındaki araçlarını tüketmiş ve Gazze Şeridi’nde bulunan Hamas hareketinin, mevcut durumu kendi direniş programının lehine kullandığını dikkate alındığında bu stratejisinin Filistin’i engellemek için artık yeterli olmadığını fark etmiştir. Zira Hamas, bu durumda politikasını güç biriktirme, işgalin hasarını azaltma, direniş ortamını iyileştirme ve angajman kurallarını sürdürmeye dayandırmaktadır. Buna ilaveten, Hamas Gazze’de kendi ulusal kurumlarını inşa etme ve yerel meşruiyetini “İsrail” faktöründen bağımsız olarak güçlendirme amacıyla, Gazze halkının yaşam koşullarını belirli dereceye kadar iyileştirme girişimlerini sürdürmektedir.

Öte yandan, Filistin Ulusal Yönetimi Batı Şeria’da Filistin devlet kurumlarının inşası için doğru yolda ilerlediğini bölgesel ve uluslararası tarafları ikna etmeye çalışıyor. Bu bağlamda, Filistin Ulusal Yönetimi, ekonomisinin büyük oranda “İsrail” tarafından izin verilen sınırlı uluslararası hibelere dayanmasına ve işgale karşı yürütmesi gereken diplomatik mücadelesinde ihmalkâr olmasına ve varlığını güvenlik koordinasyonu politikasının devamına bağlamasına rağmen hâlâ Filistin kimliğini koruyor ve Filistinlileri bölgesel ve uluslararası denklemden çıkarma çabalarını uluslararası standartlara ve hukuka bağlılığı aracılığıyla engelliyor.

İsrail’in Filistin Bölünmüşlüğünü Yönetme Stratejisinde Değişiklik

Bu durum İsrail’i bölme politikasını yönetme maliyetinin yüksekliğini fark etmeye itti; çünkü tüm yararlarına rağmen Hamas ve El Fetih’in Gazze ve Batı Şeria’daki durumu kontrol etme ve programlarını koruma yeteneği nedeniyle bölme politikasının sürdürülmesi çıkmaza girdi. Dolayısıyla, bu zorluk İsrail’in Filistinlileri kontrolsüz tüketme sürecine sürükleme stratejisini geliştirme yönünde yaklaşım sergilemesine neden oldu. İsrail’in bu yeni yaklaşımının temelini Ulusal Yönetim ve Hamas hareketi başta olmak üzere Filistinlilerin merkezi iradesini yok etmek oluşturuyor. Bu temelde, İsrail iki tarafı kaotik ve kontrolsüz faktörlerin lehine güvensizleştirme çabası içerisinde.

Tüm Filistin’i Kapsayan Ulusal Strateji Oluşturma Fırsatı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayesinde Hamas ve El-Fetih liderlikleri arasında gerçekleşen toplantı önem taşıyor. Filistin Başkanı Mahmud Abbas’ın, Filistin kararında bireysel bir yaklaşım benimsemesi, iki kutubun ulusal ortaklık sağlayacak bir anlaşmaya varmasında zorluk yaratıyor. Ancak, Filistin politikasının iki kutubunun siyasi programlarında taviz vermelerini gerektirmeksizin başarılı bir şekilde anlaşmaları bu hassas dönemde gerekli bir adım ve Filistinliler bunu hayata geçirecek gerekli siyasi beceriye sahip. Bu adım, bölme stratejisinin maliyetini işgalci aleyhine artırır ve Filistin üzerindeki zararlarını azaltır.

Sonuç olarak, defalarca tekrarlanan ve birleşme konusunda bir sonuca varılamayan bu tür toplantılara bel bağlamak mümkün olmasa da yaşanan ortak zorluklar, iki tarafı işgalcilerin Filistin liderliğini ve meşruiyetini yok etmeye yönelik girişimlerini engelleyecek şekilde yönetmeye teşvik etmeli. Ayrıca, işgalcinin kontrolü altındaki bölgelerde kaos çıkarma çabalarına rağmen elde edilen ulusal kazanımlar korunmalı.

Bunun olabilmesi için iki tarafın dışlama olmaksızın herkesin katılımına izin veren bir işgal karşıtı strateji kapsamında çalışması ve potansiyele dayalı geçici bir liderlik üzerinde anlaşması gerekiyor. Bunun yanı sıra STK, bağımsız kuruluşlar ve partilerin tüm Filistin güçlerinin katımı için çağrıda bulunulmalı.

Çok Okunanlar

Exit mobile version