Almanya Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı’nın başında duran çocuk kitabı yazarı Robert Habeck’in çıkardığı doğalgaz vergisi, tüm kamunun enerji şirketlerine ve elektrik tedarikçilerinin eline milyarlarca euro para sayacağı bir felaket anlamına geliyor.
Almanya, Rusya’yı hedef alan yaptırımlar nedeniyle mücbir sebeplerle gazın kısılmasından doğan zararı şimdi peşin peşin kamuya ödetiyor. Bu verginin milyarları enerji tekellerinin cebine akıtmak gibi bir vazifesi var ki Batı iktisadi sisteminin bilindik işleyiş biçimi bu.
Bu şirketler gerçekten iflas etme tehlikesiyle karşı karşıyaysa, kamulaştırma yöntemi şirketlere para vermekten çok daha basit bir yol olurdu. Ya da hissedarların kesenin ağzını açması da makul bir yöntem sayılabilirdi.
Fakat bunlar elbette olmayacak, zira zenginlerin en zenginleri kardan zarar etmesin diye bedel ödeyen hep düz vatandaş oldu, şimdi de öyle. Dolayısıyla Habeck’in bakanlığı, enerji şirketlerinin zararlarının tazmin edileceği bir para havuzu oluşturdu.
Önce yapay olarak gaz krizini yaratan ve ardından bedelini düz vatandaşa ödeten bu saçma sapan politika, Habeck’in tüm beceriksizliği ve yetersizliği bir yana, bilinçli bir eylemdi, 2008 mali krizindeki gibi.
Ve Federal Ekonomi Bakanlığı’ndaki uzmanların şimdi neye şaşırdığını anlamak güç; arızalanıp tamir edilen Kuzey Akım türbini şimdi yaptırımlardan dolayı Rusya’ya iade edilemiyor. Ukrayna’daki boru hatlarından gelen gazı kesen yine Moskova değil, Kiev yönetimiydi.
Aptallar Bakanlığı
Belki bu kısmı tartışmak çok önemli değil, ama Habeck’in gaz vergisine dair izahı görmeye değer. Habeck’in ağustos ayının başlarında yaptığı açıklama şöyle:
“[…] Ama bu gaz piyasasının nasıl iç içe geçtiği, şeffaf olup olmadığı, hangi şirketlerin yan kuruluşlarda hissesi olduğu vs. bilmediğimiz için dürüstçe söylemek gerekir ki, prensipte doğru olan bu karar kamuoyunda sorun yarattı”.
Ülkenin tüm enerji tüketimini denetleyen kurumun başındaki bakan, kendisi dahil o çatı altındaki kimsenin gaz piyasası hakkında hiçbir fikri olmadığını anlatıyor.
Avrupa’daki göreli refahın ucuz emtiaya, yani Rusya’ya bağlı olduğunu herkes biliyor. Şu anda Almanya’nın her şeyi tehlikede zira bu mütevazı refahın yaslandığı araç kurudu.
Bu, dünyanın en ideal iktisadi sistemleri olarak gösterilen Finlandiya, İsveç ve Danimarka gibi İskandinav ülkeleri için de geçerli.
Ülkenin her şeyi tehlikedeyken Habeck’in bu rahatlığının nereden geldiği, ana akım medyanın çalışma biçimine bakarak anlaşılabilir.
Öteden beri Alman boyalı basını yalanı sever. Yeşillerin hemen hemen istedikleri her şeyi yapmalarında, seçmenlerine tekrar tekrar yalan söylemelerinde ve hatta yetersizliklerini alenen teşhir etmelerinde bir beis gören yok.
Ama şurası unutulmamalı: Habeck her şeyin yoluna gireceğini düşünüyor. Bir şekilde…
Enerji krizinin esas gerekçeleri
“Rusya gazı kesti, “Putin enerji kartını oynadı” vs. Türkiye basınında da kasıtlı ya da değil, sıkça tekrarlanan şey.
Brüksel’in art arda açıkladığı yedi yaptırım paketi varken ve bu yaptırımlar karşılıklı sözleşme yükümlülüklerinin — Kuzey Akım türbininin Portavaya istasyonuna dönememesi gibi — yerine getirilmesine engel olurken bunu söylemek epey gülünç kalıyor.
Fakat bunun da dışında, enerji krizinin başlangıcı Ukrayna’daki askeri harekata denk gelmiyor, bu sorunların temel kaynağı Yeşil Mutabakat’tı.
“Yeşil geçiş” projesiyle rüzgar enerjisinin elektrik üretimindeki payı artırıldı. 2021 yazı son derece sıcak ve rüzgarsız geçtiği için üretim düştü ve elektrik üretiminde gaz kullanılmaya başladı. Bu yüzden Almanya kış aylarına hazır giremedi.
Bir diğer sebep, ABD’li enerji tekellerinin lehine çalışan Avrupalı politikacıların, çok daha ucuz olan boru hattı gazını terk edip LNG almaya başlama ısrarıydı. Bu Avrupa’daki gaz kıtlığının en büyük sebeplerinden biri; zira Asya’da gaz fiyatları geçen yaz Avrupa’dan çok daha yüksekti ve Amerikan tankerleri, Avrupa yerine Asya’ya sevkiyat yaptı.
Son olarak AB Komisyonu’nun gaz reformu, doğalgazı spekülasyon nesnesine dönüştürdü. Gazprom, Avrupa’ya 230 ila 300 dolar arasında uzun vadeli sözleşmelerle gaz satarken aracı şirketler bunu nihai tüketiciye 2 bin euro gibi fiyatlarla satarak vurgun yaptı.