DÜNYA BASINI

Giorgia Meloni radikal filan değil

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Aşağıda çevirisini verdiğimiz makale 27 Eylül 2022 tarihinde Unherd’de yayımlanmıştır. 2017 yılında kurulan Unherd, İngiltere’de muhafazakârlara yakın ama genel olarak “antiküreselci” eğilimleri bir araya getiren bir yayın olarak göze çarpıyor. İtalyan seçimlerinde sağcı Giorgia Meloni’nin iktidara gelmesi, Avrupa’daki liberal çevrelerde endişe yaratmış görünürken, yazar Thomas Fazi, Meloni’nin programının Avro-Atlantik çerçevesinden pek de dışarı çıkmadığına dikkat çekiyor ve mealen “Boşuna endişelenmeyin,” diyor. Yazar, İtalyan halkındaki düzen karşıtı eğilimleri şu anda herhangi bir siyasi partinin taşımadığını da ekliyor.

Giorgia Meloni radikal filan değil

Thomas Fazi
27 Eylül 2022

Giorgia Meloni’nin pazar günkü İtalyan seçimlerindeki[1] (fazlasıyla tahmin edilmiş) zaferine uluslararası tepki iki kampa ayrılabilir: liberal Solda olanlar Meloni’nin liderliğindeki merkez sağ hükümetin İtalya’yı Macaristan stili bir ‘illiberal demokrasi’ye saplayacağından korkarken, Sağdakiler onun iktidara yükselişini AB’nin “küreselci” rejimine ölümcül bir tehdit olarak selamlıyor. Her iki taraf da bir diğeri kadar yanlış.

Seçimlere belki de en çarpıcı tepki finans piyasalarından geldi: kayıtsızlık. Milano Menkul Kıymetler Borsası aslında pazartesi sabahı yükseliyordu, İtalyan ve Alman 10 yıllık devlet tahvili arasındaki fark, daha öncekinden daha yüksek olmayan, küçük bir artış yaşadı. Piyasalar, Meloni’nin, bırakın AB’yi bir bütün olarak kuşatmayı, Brüksel ve Frankfurt’taki teknokratlar tarafından ülke için çizilen ve Mario Draghi tarafından güvence altına alınan makroekonomik yoldan pek fazla sapmasını açıkçası beklemiyor.

Ve haklılar da. Meloni, Avrupa Birliği’ne, Avro-Atlantik ortaklığına ve NATO’ya, Ukrayna’ya silah gönderilmesine yönelik oylama da dahil olmak üzere, yürekten desteğini ifade etmek için elinden geleni yaptı. Piyasalar, Meloni’nin günümüzün tüm önemli meselelerinde müesses nizamın çizgisine ayak uyduracağına inanmakta haklılar. Bu nedenle – o zamanlar hâlâ  Avrupa’ya karşı şüpheci görüşlere sahip olan (AB müesses nizamı tarafından boyun eğdirilmeden önce) Beş Yıldız Hareketi’ni[2] ve Lega’yı[3] iktidara getiren 2018 seçimlerini takip eden çalkantının aksine – nispeten sakinler.

Meloni’nin iktisat politikasında müesses nizam yanlısı yaklaşımı, konu hakkında her zaman oldukça ana akım görüşlere sahip olmasına rağmen, sadece onun kendi hesabına hayal gücü eksikliğinden kaynaklanmıyor. Bunun sebebi, her şeyden önce Meloni’nin, İtalya’nın tek para birimine bağlılığı nedeniyle artık egemen bir ülke olmadığının ve bu nedenle iktidarda kalmak için AB müesses nizamının desteğine ihtiyacı olduğunun tamamen farkında olmasıdır. Aslında, o (Meloni) Avrupa makamlarının statükodan sapma girişimlerini ezmek için mali ve siyasi baskı da dahil olmak üzere çok çeşitli araçlara başvurduğu 2018 ‘popülist’ Beş Yıldız-Lega hükümetinden dersini aldı.

AB Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen, Princeton Üniversitesi’nde yakın zamanda yaptığı bir konuşmada bu konsepti dile getirdi. Yaklaşan İtalya seçimleri hakkında endişeli olup olmadığı sorulduğunda şu cevabı verdi: “İşler ‘zorlu bir yöne’ giderse, (durumla baş etmek için) elimizde araçlar var.” Bunu yaparken, AB’nin yönetici elitlerinin üye devletleri nasıl gördüğünü ortaya koydu: egemen ülkeler olarak değil, protektoralar[4] olarak.

Meloni bunu anlıyor. Fakat çok sayıda İtalyan da bunu anlıyor ve finansal piyasaların değerlendirmesini paylaşıyor: İtalyan demokrasisi o kadar sınırlı hale geldi ki, artık seçimleri kimin kazandığı önemli değil. Feryat eden manşetlerden farklı olarak, seçimin aslında en çarpıcı yönü düşük katılım oranıydı: %64, İtalya tarihinin en düşük oranı. Bunun anlamı İtalyanların üçte birinin seçime katılmadığıdır; demokrasiden vazgeçtiler.  Bu sayı, kesinlikle büyüyecektir, AB’nin İtalyan demokrasisinin içini nasıl boşalttığına dair yıkıcı bir suç duyurusu.

Bu bakımdan Meloni’nin zaferi abartılmamalıdır. %26 oyla (2018’daki %4,4’ün ilerisinde) İtalya’nın Kardeşleri’nin açık ara ülkenin en büyük partisi olduğu doğrudur –Demokratik Parti (%19) ve Beş Yıldız Hareketi (%15,6) tarafından takip ediliyor–  ama aynı zamanda Beş Yıldız’ın 2018 seçimlerinde elde ettiği %32,6’dan da çok uzaktır. Ayrıca, genel rakamlara bakacak olursak, merkez sağ koalisyonun üç partisi –İtalya’nın Kardeşleri, Lega ve Berlusconi’nin Forza Italia’sı[5]– toplu olarak 2018’deki ile hemen hemen aynı sayıda oy aldı: 12 milyonun biraz üstü. Dolayısıyla, birçok analistin ima ettiği gibi, İtalyan seçmenlerinde büyük bir “sağa kayma” olmadı; aslında tanık olduğumuz şey daha çok merkez sağ partiler arasında oyların yeniden dağıtılması.

Aynı şey  2018’de aldığı 7,5 milyon oydan sadece biraz daha az, 7,2 milyon oy alan merkez sol koalisyon –Demokratik Parti[6] artı bir grup küçük parti– için de geçerli. Genel olarak bakıldığında, iki koalisyonun, son dört yılda büyük ölçüde değişmeden kalan oldukça konsolide bir tabana sahip olduğu görülüyor.

Esas sapma, şaşırtıcı bir şekilde, 2018’deki 10,7 milyon oydan 4,2 milyona çekilen Beş Yıldız Hareketi’dir – sersemletici bir şekilde 6,5 milyon düşüş. İlginç bir şekilde, 2018’e kıyasla bu sefer oy kullanmayanların sayısı da 6 milyon. Çıkarımlar oldukça açıktır: Beş Yıldız Hareketi’nde statükodan radikal bir kopuş umudunu –sonradan partinin tüm vaatlerine ihanet ettiğini ve sadece bir yıllık bir süreç boyunca müesses nizam ile ittifak kurduğunu öğrenmek pahasına– besleyen milyonlarca marjinal, işsiz, güvencesiz ve düşük gelirli seçmen için mevcut partilerin hiçbirinin, hatta İtalya’nın Kardeşleri’nin bile sunabileceği bir şey yok gibi görünüyor.

Bu nedenle, son haftalarda Beş Yıldız lideri Giuseppe Conte, büyük ölçüde Beş Yıldız’ın gelir destek programını daha sert bir şekilde savunarak ve İtalya’nın Ukrayna’ya verdiği askeri desteği eleştirerek, seçmenlerinin oylarından birkaçını geri kazanmayı başarsa da çoğu seçmen için iş işten geçmişti. İtalyan toplumundaki müesses nizam karşıtı duyguların çoğu fazlasıyla canlı kalmayı sürdürüyor; sadece kendini ifade edeceği bir siyasi kanal yok.

Bu nedenle Meloni’nin zaferini açıklayabilecek derin sosyolojik çıkarımlar aramak zaman kaybıdır. Ona oy verenlerin çoğu aslında ona oy vermedi; en azından, onun ülkeyi anlamlı bir şekilde değiştirmesini beklemiyorlar. Meloni’yi destekleyen gerçek bir tabandan gelen halk hareketi veya toplumsal taban yok. Basitçe söylemek gerekirse, çoğu merkez sağ seçmen için “sıra onda” idi.

Bunun için ne göstermesi gerekecek? Meloni’nin AB’nin iktisadi çerçevesine meydan okuma olasılığının düşük olduğu ve Brüksel’in nedimesi İtalyan cumhurbaşkanı ile birlikte “hukukun üstünlüğü” konularını çok yakından takip edeceği gerçeği göz önüne alındığında, pek fazla bir şey değil. Bazıları bunu rahatlatıcı bulabilir. Fakat İtalya (ve bir bütün olarak Avrupa), Meloni’nin sahip olmadığı iktisadi müdahale araçlarını gerektirecek çok çalkantılı bir kışa yaklaşırken, birçokları kendilerini Avrupa’nın “kısıtlı demokrasisi”nin erdemlerini yeniden düşünürken bulabilir. Ve unutmayalım: İtalya’da yeni bir teknokratik hükümet sadece uzaktaki bir başka krizdir…

Çeviren: Erman Çete

Dipnotlar

[1] İtalyan erken genel seçimleri, Mario Draghi’nin teknokrat hükümetinin düşmesi üzerine 25 Eylül 2022 tarihinde yapıldı. (ç.n.)

[2] Beş Yıldız Hareketi: Komedyen Beppe Grillo tarafından 2009 yılında kurulan ve 2018-2021 yılları arasında iktidar olan popülist parti. Karmakarışık bir ideolojik pozisyona sahip olan parti, çevrecilikten dijital ütopyacılığa kadar bir dizi uyumsuz görüşü bünyesinde barındırıyor ve zaman zaman bölünüyor. (ç.n.)

[3] Lega: Eski Kuzey Ligi’nin devamcısı sağcı parti. İtalyan ulusal birliğinin sağlanmasından bu yana ülke siyasetinde hayli belirgin olan kuzey-güney ayrımında, sanayileşmiş ve zengin kuzey bölgelerini daha yoksul ve kırsal güney aleyhine savunan, bazı örneklerde Kuzey İtalya’nın ayrılmasını savunan akımın günümüzdeki temsilcisi. Matteo Salvini liderliğindeki parti, 2021 yılında Mario Draghi’nin “ulusal birlik” hükümetine katılmıştı. Bölgeselci ve federalist bir anlayışa sahip olan Lega, mülteci karşıtı tutumunun yanı sıra Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasını savunmasıyla da biliniyor. (ç.n.)

[4] Protektora: Bir devletin başka bir devleti tek taraflı olarak koruma altına alması, himaye. (ç.n.)

[5] Forza Italia: Eski Başbakan Silvio Berlusconi’nin sağcı partisi. (ç.n.)

[6] Demokratik Parti: İtalya’nın sosyal demokrat-merkez sol partisi. (ç.n.)

Çok Okunanlar

Exit mobile version