Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İran, İsrail’in Zahedi suikastına nasıl yanıt verecek?

Yayınlanma

İran Devrim Muhafızları’nın Suriye ve Lübnan’daki Kudüs Gücü’nün komutanı Muhammed Rıza Zahedi’nin İsrail’in hava saldırısında öldürülmesi İran-İsrail gerilimini yeni bir boyuta taşıdı. Suikast, Gazze’de savaşın neredeyse altı ay önce başlamasından bu yana, düşük yoğunluklu çatışmanın yaşandığı Lübnan cephesini alevlendirebilir.

İran devlet televizyonunun haberine göre, İran’ın Şam’daki diplomatik misyonuna İsrail tarafından düzenlendiği söylenen ve 2 generalin de aralarında olduğu 7 yetkilinin hayatını kaybettiği saldırının ardından İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, dün gece acil olarak Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin başkanlığında toplandı. Toplantıda “uygun kararların” alındığı belirtildi.

Toplantıdan sonra yazılı açıklama yapan Reisi, füze saldırısını terör suçu ve uluslararası hukukun ağır ihlali olarak nitelendirdi, “Siyonist rejim, direniş cephesi savaşçılarının inanç ve iradesi karşısında aldığı yenilgiler ve başarısızlıklardan sonra kendini kurtarma mücadelesinde kör suikastları gündemine almaya başladı” ifadelerini kullandı. Tel Aviv yönetiminin bu tür eylemlerle amaçlarına ulaşamayacağını belirten Reisi, “Direniş cephesinin her geçen gün güçlendiğine ve özgür ulusların bunların gayrimeşru doğasına karşı duyduğu tiksinti ve nefrete tanık oluyoruz. Bu korkakça suç cevapsız kalmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Hizbullah da saldırıyı “aptalca” olarak niteleyerek kınadı ve suikastın cezasız kalmayacağını vurguladı.

Peki İran, İsrail’e, suikastın “bedelini” nasıl ödetecek? Analistler, bu gerilimin bölgesel bir savaşa dönüşeceğini düşünmüyor. Savaşın yayılmasını istemeyen İran’ın, vekilleri aracılığıyla İsrail’e bir yanıt verme ihtimalinin daha yüksek olduğu değerlendiriliyor. Bu noktada 7 Ekim’den bu yana İsrail’le düşük yoğunluklu çatışma yürüten Hizbullah öne çıkıyor.

7 Ekim sonrası İsrail’in Gazze’ye yönelik büyük çaplı saldırıları nedeniyle Hizbullah, İsrail’in sınır bölgelerini vurarak Tel Aviv’in sadece Gazze’ye odaklanmasını engelledi. Hizbullah’ın saldırıları sınır boyunca üç İsrail tümenini oyalamaya ve on binlerce sivilin sınır bölgelerinden tahliye edilmesine yetti. Ancak Hizbullah topyekûn bir savaştan kaçınmaya da büyük özen gösterdi.

Washington’daki Dış İlişkiler Konseyi’nde analist olan Steven Cook El Cezire’ye gerilimin hangi cephelerde tırmanabileceğine ilişkin şunları söyledi: “Devrim Muhafızları Irak ve Suriye’deki vekilleri üzerindeki kısıtlamaları gevşeterek Amerikan güçlerini yeniden tehlikeye atabilir. İranlılar ayrıca Hizbullah’ı İsrail’e yönelik saldırılarını arttırması için yönlendirebilir ki bu sayıları giderek artan saldırılar daha cesur hale geliyor.”

Haaretz’den Amos Harel’e göre Hizbullah’a ödettiği bedeli sürekli olarak yükselten İsrail’di: “Bu sadece Hizbullah’ın ve onunla birlikte çalışan Filistinli örgütlerin İsrail hava saldırılarında 300’den fazla kayıp vermesi anlamına gelmiyor. Hedefler giderek Hizbullah’ın Rıdvan Gücü, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan’daki Hamas güçlerindeki üst düzey komutanları da kapsayacak şekilde genişletildi. Seçilen hedeflerin derinliği de arttı. Savaştan önce de Şam, Hizbullah’ın gelişen silahlanmasına yönelik saldırıların hedefi haline gelmişti. Ancak geçen ay, hava saldırıları Beyrut’un doğusundaki Bekaa Vadisi’ni ve onun kuzeyindeki hedefleri de kapsadı.”

Harel, Şam’daki saldırının Iraklı milislerin İsrail’in Eilat kentindeki bir deniz üssüne insansız hava aracı fırlatmasının hemen ardından geldiğine dikkat çekti: “Suikastın İran’ın Eilat’a yönelik dolaylı saldırısıyla bağlantılı olup olmadığını bilmek zor, ancak burada hesaplanmış bir mesaj olduğu açık: İran, İsrail’e karşı vekilleri aracılığıyla gerçekleştirdiği saldırılara katılımının bedelini daha ağır ödemeye başlıyor. Karşı saldırılardan muaf değil.”

Harel’e göre asıl soru Nasrallah ve “İranlı destekçilerinin” farklı bir mesaj verme zamanının geldiğine karar verip tepkilerini tırmandırıp tırmandırmayacakları: “Böyle bir hareket savaşa giden yolu kısaltabilir.”

Uluslararası Kriz Grubu’nun İran Projesi Direktörü Ali Vaez ise çatışmanın genişleme riski olduğunu kabul etmekle birlikte bunun İsrail için çok fazla endişe verici olmayabileceği görüşünde: “[Bu] İsrail’i kazan-kazan durumuna sokuyor çünkü İsrail İran’ın bölgesel bir savaşa sürüklenmek istemediğini biliyor, bu nedenle Suriye’deki İran varlıklarına ve personeline yönelik saldırılarını artırırsa muhtemelen maliyetsiz olacak ve İran karşılık verir ve misilleme yaparsa, savaşı genişletmek için haklı bir bahane olacak.”

Daha önce Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nde (INSS) görev alan şimdi çalışmalarını bağımsız olarak yürüten Limor Simhony Philpott, Spectator için kaleme aldığı analizde, İsrail’e doğrudan saldırmanın İran için zor olduğunu bu yüzden İran’ın daha kolay hedeflere odaklanacağını savundu. Hizbullah’ın gerilimi tırmandırabileceğine dikkat çeken Philpott bu cephede topyekun bir savaşa girmenin İsrail için uygun bir zaman olmadığı görüşünde:

“Ancak gerçek şu ki İsrail’in yeni bir savaşa girmesi için iyi bir zamanlama değil; uluslararası kamuoyu büyük ölçüde İsrail’in aleyhine döndü ve ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında derin bir çatlak oluştu. Lübnan’daki bir savaş ve ardından gelecek kayıplar İsrail’i müttefikleri nezdinde daha da zor bir duruma düşürecek olsa da bu durum eleştirilere meydan okuyan Netanyahu’yu caydırmayabilir. Uluslararası eleştiriler ve ülke içinde büyük siyasi sorunlarla karşı karşıya olan Netanyahu’nun, dünkü suikasta verecekleri tepkiye bağlı olarak İsrail’in, İran ve Hizbullah’a karşı bir sonraki hamlesine karar vermesi gerekecek.”

ORTADOĞU

Hamas’ın Batı Şeria lideri İsrail hapishanesinde öldürüldü

Yayınlanma

Hamas’ın Batı Şeria’daki lideri Mustafa Muhammed Ebu Ara, tutuklu bulunduğu İsrail hapishanesinde hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana İsrail hapishanelerinde işkence veya ihmal nedeniyle öldürülen tutuklu sayısının 19’a yükseldi.

Filistin Esirler Cemiyeti ile Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyetinden yapılan ortak açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’nın Tubas kentine bağlı Akaba beldesi sakinlerinden Ebu Arra’nın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Rimon Hastanesinden Soroka Askeri Hastanesine sevk edilen Ebu Arra’nın yaşamını yitirdiği aktarılan açıklamada, evli ve 7 çocuk babası olan Ebu Arra’nın 1990 yılından bu yana birçok kez İsrail tarafından tutuklandığı kaydedildi.

Ebu Arra’nın İsrail hapishanelerinde toplam 12 yıl yattığı paylaşılan açıklamada, 63 yaşındaki Filistinlinin son olarak 30 Ekim 2023’te idari tutuklamaya tabi tutulduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, “Ebu Ara’nın, tüm mahkumlar gibi, Gazze’ye yönelik imha savaşının başlamasından bu yana, İsrail hapishaneleri ve kamplarındaki mahkûm ölümlerinin başlıca nedenleri olan işkence, açlık ve tıbbi ihmal de dahil benzeri görülmemiş suçlar ve prosedürlerle karşı karşıya kaldığı” vurgulandı.

Ebu Arra’nın tutuklanmadan önce ciddi sağlık problemleri yaşadığı belirtilen açıklamada, “Ebu Arra, ilaçlarından mahrum edilerek ölüme terk edildi. Bu Filistin halkına karşı devam eden soykırım suçları kapsamında yapıldı” denildi.

Filistinlinin ölümünden İsrail hapishane idaresinin sorumlu tutulduğu açıklamada, İsrail hapishanelerinde tutulan 9 bin 700’ü aşkın Filistinlinin akıbetinden de hapishane idaresinin mesul olduğu kaydedildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde ölen Filistinlilerin sayısının 19’a çıktığı aktarıldı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Mısır, IMF incelemesi öncesi akaryakıt fiyatlarını %15 artırdı

Yayınlanma

Mısır, Aralık 2025’e kadar sübvansiyonları kademeli olarak kaldırma planının bir parçası olarak akaryakıt fiyatlarını artırdı. Bu hamle, vatandaşların hoşnutsuzluğuna yol açan elektrik kesintilerinin devam ettiği bir dönemde geldi.

Mısır 2022’den bu yana, verdiği kredilere karşılık Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talep ettiği ekonomik bir “reform” programı uyguluyor. Bu program çerçevesinde para birimi dört kez devalüe edildi, gıda ve enerji sübvansiyonları önemli ölçüde azaltıldı, ancak bazıları hala yürürlükte.

The National’a konuşan mali analistler, akaryakıttaki fiyat artışlarının IMF’nin Mısır’a verdiği 820 milyon dolar tutarındaki kredinin üçüncü diliminin ödenmesi için temel bir şart olduğunu söyledi.

IMF, Mısır’ın gıda ve yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması şartını yerine getirmesini beklerken reform programının üçüncü incelemesi 10 Temmuz’dan 29 Temmuz’a ertelendi.

IMF’nin mart ayında kredi programını 5 milyar dolar genişletmesinden bu yana hükümet akaryakıt fiyatlarına ikinci kez zam yaptı. Mısır, anlaşmanın bir parçası olarak yakıt sübvansiyonlarını azaltmayı taahhüt etmişti.

Nisan ayında IMF, Mısır’ın 2024/25 yıllarında yakıt sübvansiyonları için 331 milyar Mısır lirası (6,85 milyar dolar), 2025/26 yıllarında ise 245 milyar Mısır lirası harcayacağını tahmin etmişti.

The National’ın haberine göre hükümetin sübvansiyonları kaldırma çabaları, son yıllarda yaşam maliyetlerinin arttığını söyleyen vatandaşların direnişiyle karşılaştı. Günlük yaşamı sekteye uğratan ve Mısırlılar arasında öfkeye yol açan sürekli elektrik kesintileri durumu daha da kötüleştirdi.

Hükümet elektrik kesintilerini rekor tüketim ve teknik arızalara bağlıyor ancak pek çok vatandaş bu açıklamaları bahane olarak görüyor.

Bazı uzmanlar sübvansiyonların azaltılmasının uzun vadede elektrik sektöründe yeni yatırımlar için alan açacağını ve nihayetinde elektrik kesintilerini ortadan kaldıracağını söylüyor.

Ancak hükümet kısa vadede IMF’nin şartlarını yerine getirmek ve halkın hoşnutsuzluğunu yönetmek arasında tehlikeli bir yolda ilerlemek zorunda.

Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, IMF kredilerini güvence altına almak için gerekli olsa da hükümet ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi daha da gerginleştirebilir.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ateşkes müzakerelerine “Biden” rötarı

Yayınlanma

İsrail müzakere ekibi, Hamas ile ateşkes ve esir takası müzakereleri için bugün Doha’da yapılması planlanan görüşmeleri bir hafta sonraya erteledi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili, gecikmenin nedeninin Başbakan Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki görüşmenin ertelenmesi olduğunu belirterek, Başbakan’ın nasıl ilerleneceğini değerlendirmek üzere ortaya çıkan anlaşmayı Biden’la görüşmeyi planladığını söyledi.

Kaynak ayrıca müzakere ekibinin toplantıdan sonra görüşmeler için yola çıkacağını söyledi, ancak tam zamanını belirtmedi. İsrail medyası heyetin ancak önümüzdeki hafta yola Doha’ya gidevileceğini bildirdi. Kaynak, gecikmeye rağmen müzakerecilerin Arap arabulucularla görüşmeleri uzaktan sürdürdüğünü vurguladı.

Hamas’ın elindeki rehinelerin aileleri, heyetin seyahatinin ertelendiği haberine öfke duyduklarını ifade ettiler.

Rehinelerden Matan Zangauker’in annesi Einav Zangauker, “Netanyahu Kongre önünde masadaki anlaşmayı kabul ettiğini açıklamak yerine, kişisel nedenlerle anlaşmanın ilerlemesini engelliyor” dedi.

Ayrıca aileler, İsrailli müzakere heyetiyle “acil toplantı” yapılmasını talep etti.

“Esir Aileleri Forumu” tarafından yapılan açıklamada müzakereler konusunda güven krizinin olduğuna işaret edildi. Açıklamada, “Başbakan (Binyamin Netanyahu) iki haftadır arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin taleplerine yanıt vermekten kaçınıyor” denildi.

Esir ailelerine müzakere sürecine dair sağlanan bilgilerin gerçekliği yansıtmadığı aktarılarak, “Bu ayak sürüme, sevdiklerimizi geri getirme şansının kasıtlı sabote edilmesidir. Müzakereleri etkili şekilde baltalıyor ve ciddi bir ahlaki başarısızlığa işaret ediyor” denilen açıklamada, esirlerin geri dönüşüne ilişkin “dürüst rapor” sunmanın güvenlik servislerinin sorumluluğunda olduğu vurgulandı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English