“İşçi sınıfının bu tiplere güvenmemesine şaşmamalı. İdeolojilerine sözüm ona nihai hedeflerinden ve kesinlikle işçi sınıfının refahına olduklarından daha fazla bağlılar.”
Çevirmenin notu: Aşağıda tercümesi verilen blog yazısı, daha önce New York Times, Washington Post ve Economist gibi önde gelen ana akım gazete ve dergilerde köşe yazan Amerikalı siyaset bilimci Ruy Teixeira’nın Substack hesabında yayımlandı. İklim değişikliği gündeminin şaibeli pek çok tarafı var. Bunun Amerikan oligarkları açısından en büyük avantajı şuydu: Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler daha az fosil yakıt tüketmeye razı olursa, bu onların iktisadi kalkınmasının altını oyacak, zira “alternatif enerji kaynakları” denilen şeyler çok daha pahalı. Diğer yandan iklim değişikliğine karşı alınan tedbirlerden doğan maliyetler, büyük sermayeden çok çalışan kesimin sırtına yükleniyor. Teixeira, kamuoyu yoklamalarına atıfta bulunarak, bu riyakarlığın işçi sınıfından büyük ölçüde destek görmediğine dikkat çekiyor.
İşçi sınıfı yeşil dönüşümden hoşnut değil
Ruy Teixeira
13 Nisan 2023
Demokratların umursamazca görmezden geldiği inatçı gerçek
Demokratların ekonomi stratejisini, Biden, diğer üst düzey Demokratlar ve Demokrat eğilimli uzmanların oluşturduğu galaksi tarafından “varoluşsal kriz” olarak adlandırılan iklim değişikliğiyle mücadeleye odaklanmaktan daha iyi tanımlayan bir şey yoktur. Pratikte bu, ekonominin “yeşil” endüstriler etrafında yeniden yapılandırılması ve rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı bir enerji sistemine hızlı bir geçiş anlamına geliyor. Demokrat seçkinler ve aktivistler, bu yaklaşıma çok ama çok bağlılar ve bunun gerçekleşmesi için yüksek maliyetler ödemeye de hazırlar. Nihayetinde, sadece varoluşsal krizin önlenmeyeceğini, aynı zamanda herkesin mutlu ve müreffeh olacağını iddia ediyorlar. Bu arada, yumurtaları kırmadan omlet yapamazsınız!
Peki işçi sınıfına iklim değişikliği ordusuna katılmak isteyip istemediklerini soran oldu mu? Kamuoyu yoklamaları, iklim değişikliği konusunun bu seçmenler nezdinde yüksek bir öneme sahip olmadığını ve bu uğurda fedakârlık yapmakla pek ilgilenmediklerini defalarca gösterdi. Son veriler bu seçmenlerin konuya pek itibar etmediklerinin altını çiziyor.
- Monmouth’un yeni bir anketinde, açık uçlu bir soruda işçi sınıfı (üniversite dışı) seçmenlerin sadece yüzde biri iklim değişikliğini ailelerinin karşı karşıya olduğu en büyük endişe olarak tanımlıyor. Öte yandan, işçi sınıfı seçmenlerin yarısı, federal hükümetin son altı aydaki eylemlerinin ailelerinin ana endişesine gerçekten zarar verdiğini söylüyor; sadece yüzde 9’u federal eylemin yardımcı olduğunu söylüyor. İşçi sınıfı seçmenlerinin yüzde 55’i ise Biden’ın politikalarının “orta sınıf ailelere” hiç yardımcı olmadığına inanıyor. Hmm…
- Biden yönetimi elektrikli araçlar için tam saha pres yapıyor. Fakat işçi sınıfı pek ilgili değil. Gallup’un yeni bir anketine katılan işçilerin sadece yüzde 2’si şu anda bir elektrikli araca sahip olduğunu söylerken, sadece yüzde 9’u bir elektrikli araç satın almayı “ciddi olarak düşündüğünü” belirtiyor.
- Chicago Üniversitesi Enerji Politikası Enstitüsü, AP-NORC ile işbirliği içinde her yıl iklim konusundaki tutumlara ilişkin bir anket düzenliyor. Bu yılki anket, iklim değişikliği konusunda daha fazla değil daha az aciliyet olduğunu ortaya koyuyor. 2018’deki en yüksek noktaya kıyasla, Amerikalıların genelinde ve lise veya daha az eğitimli olanlar arasında iklim değişikliğinin tamamen veya çoğunlukla insan faaliyetlerinden kaynaklandığını söyleyenlerin oranında 11 puanlık bir düşüş oldu.
- Anket ayrıca gazla çalışan otomobillerin elektrikli araçlar lehine aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasına yönelik düzenleyici hamlelere de çok az ilgi olduğunu ortaya koyuyor. Amerikalıların sadece yüzde 27’si Kaliforniya ve diğer bazı eyaletlerde olduğu gibi 2035 yılına kadar tüm yeni araçların elektrikli araç ya da şarjlı hibrit olmasını istiyor. İşçi sınıfı seçmenleri arasındaki desteğin bu mütevazı rakamdan daha az olduğunu varsaymak makul (Yeni veriler demografik gruplara göre çok fazla dağılım sunmuyor).
- Kritik bir şekilde, Amerikalıların iklim değişikliğiyle mücadele etmek için üstlenmeye istekli olacakları maliyetler açısından anket, Amerikalıların yalnızca yüzde 38’inin iklim değişikliğiyle mücadele etmek için aylık hane halkı enerji harcamalarında 1 dolar bile fazladan ödemeye istekli olduğunu ortaya koyuyor. Bu, AP-NORC’un bu soruyu sormaya başladığı 2016 yılından bu yana en düşük rakam. Bu oran 2021’den bu yana 14 puan, 2018’deki en yüksek noktasından bu yana ise 19 puan düştü.
- Önceki anketlerden elde ettiğim mikro veriler üzerinde yaptığım analizden yola çıkarak, bugün işçi sınıfından Amerikalıların yaklaşık yüzde 30’unun iklim değişikliğiyle mücadele için ayda fazladan bir dolar ödemeye istekli olduğunu söyleyebiliriz. Ayda 10 dolar gibi cüzi bir meblağdan bahsettiğimizde ise işçi sınıfının desteği muhtemelen yüzde 18 civarında.
Bu epey düşük! Bol, ucuz, güvenilir enerji seferberlik haline gelmedikçe ve üniversite eğitimli Demokratların maliyeti ne olursa olsun rüzgâr, güneş ve elektrikli araçlar etrafında inşa edilmiş bir ekonomiye kültürel bağlılığı ile ilgili olmadıkça, işçi sınıfının temiz enerji geçişini desteklemesini nasıl sağlayabileceğinizi anlamıyorum. İşçi sınıfı ilkin belki katılsa da ikincisiyle aynı fikirde değil.
Enerji bolluğu yaklaşımı, aslında Biden’ın Alaska’daki Willow petrol sondaj projesine yeşil ışık yakarak doğru olanı yaptığını kabul edecektir. Elbette iklim aktivistleri ve uzmanlar çok öfkeli ve suçlamalar yağıyor. Ancak bu tam da işçi sınıfı seçmenlerinin istediği şey; yani fosil yakıtlar da dahil olmak üzere enerji kaynaklarının bir karışımını kullanmaya devam ederken yenilenebilir enerjileri ilerleten bir “yukarıdakilerin hepsi” stratejisi. Ve onların istediği şey, ucuz enerjinin güvenilir ve emniyetli bir şekilde tedarik edilmesini sağlarken, temiz bir enerji geçişini sürdürmek için en pratik yola karşılık geliyor. İklim aktivistlerinin Biden’a baskı yapması gibi bu yaklaşıma karşı çıkmak, sanayi sonrası metropoller ile orta Amerika arasındaki, Demokrat seçkinler ile işçi sınıfı arasındaki büyük uçurumu vurguluyor.
Bu hakikaten de çılgınlık. Biden’ın Demokrat Parti’yi yenilenebilir enerji saplantısından uzaklaştırmak için daha az değil daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. İklim aktivistleri Willow projesi hakkında öfkelerini kusmak yerine neden Nükleer Düzenleme Komisyonunun (NRC) radikal bir şekilde yeniden yapılandırılmasını talep etmiyorlar? NRC’nin yeni nesil reaktörlere yönelik yeni düzenlemeleri 1200 sayfadan oluşuyor ve yürürlükte kalmasına izin verildiği takdirde ülkede ve hatta tüm dünyada ciddi biçimde ihtiyaç duyulan nükleer rönesansı etkili bir şekilde engelleyecek. NRC merkezinin dışında neden göstericiler yok? NRC endüstriyel ekonomiyle en uyumlu temiz enerji kaynağını torpillerken arazi oluyorlar.
İşçi sınıfının bu tiplere güvenmemesine şaşmamalı. İdeolojilerine sözüm ona nihai hedeflerinden ve kesinlikle işçi sınıfının refahına olduklarından daha fazla bağlılar.