Sekiz AB ülkesinin Avrupa’nın Suriye politikasını yeniden gözden geçirme çağrısı yapmasının ardından, İtalya Suriye’ye büyükelçi atadı. Böylece Roma, Şam ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis eden ilk G7 ülkesi oldu.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani cuma günü yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye Özel Temsilcisi Stefano Ravagnan’ın Şam’da mukim büyükelçi olarak atandığını duyurdu.
Halihazırda Şam’da altı AB büyükelçiliği bulunuyor: Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan. Aralarında ABD, Japonya, İngiltere, Kanada, Fransa ve Almanya’nın da bulunduğu diğer G7 ülkeleri henüz Suriye’ye yeniden büyükelçi atamadı.
Yedi AB ülkesi “Esad’la barış olmaz” siyasetinin değişmesini istiyor
Öte yandan yedi Avrupa Birliği ülkesi tarafından imzalanan ve Al Majalla tarafından ele geçirilen mektuba göre, yeni barış girişimi meşhur “üç hayır” ilkesinin ve “Beşar Esad rejimiyle barış sağlanamaz” kırmızı çizgisinin terk edilmesine dayanıyor.
Mevcut AB stratejisi “üç hayır” üzerine kurulu. Bunlar; Şam ile normalleşme olmayacak, yaptırımlar kaldırılmayacak ve BM’nin 2254 sayılı kararında belirtildiği üzere siyasi süreçte “önemli bir ilerleme” kaydedilmedikçe Suriye’nin yeniden inşasına dahil olunmayacak.
İtalya, Avusturya, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, Hırvatistan ve Slovenya Dışişleri Bakanları tarafından AB diplomasi şefi Josep Borrell’e gönderilen iki belgede, yeni Avrupa diplomasisinin ana hedefi “gerçekçi, proaktif ve etkili bir Avrupa Suriye politikası” oluşturmak olarak tanımlanıyor.
Brüksel’e “Suriye’de gerçekçi ve sürdürülebilir yaklaşım” çağrısı
Bakanlar “non-paper”ı Borrell ve Siyasi ve Güvenlik Komitesi’ne resmi tartışma için sundu ve bu “non-paper” açık analizler ve öneriler içeriyor. Diplomaside “non-paper”, yabancı bir hükümete ya da kuruma yapılan sözlü bir sunumun yazılı özeti anlamına geliyor.
Belge, sahadaki ve bölgedeki gelişmeler ışığında AB’nin “gerçekçi ve sürdürülebilir bir yaklaşım” benimsemesi gerektiğini belirtiyor.
Avrupa ülkeleri, geniş insani muafiyetlerin getirilmesinin son derece faydalı olmasına rağmen, uluslararası yaptırımların karar alıcılar üzerinde çok az baskı oluştururken daha geniş bir nüfusu olumsuz etkilediği sonucuna varıyor.