Çevirmenin notu: Pakistan’da geçen yılın nisan ayından bu yana kaos hâkim. Eski Başbakan İmran Han’ın hükümeti, o tarihte mecliste yapılan güven oylamasında çoğunluğun “hayır” oyuyla düşmüştü. O zamandan beri ülkede çeşitli zaman aralıklarıyla şiddetlenen gösteriler var. Ve İmran Han, eskiye dayanan yolsuzluk iddialarıyla ilgili yargı süreçlerine tabi tutuluyor. Bunun Han’ın Çin ile olan ilişkileri ve ABD’nin Rusya’ya yaptırım uygulama yönündeki talebini reddetmesinde etkisi olduğu aşikâr, zira şu anda iktidarı elinde tutan ordu ve onun siyasi sahnedeki neferleri Amerikancı pozisyonlarıyla öne çıkıyor.
ABD’nin İmran Han’ı devirişi
Örtülü rejim değişikliği yine sahnede. Bu sefer Pakistan’da.
Jeffrey D. Sachs
Common Dreams
1 Şubat 2024
Amerikan dış politikasının başlıca araçlarından biri örtülü rejim değişikliğidir, yani ABD yönetiminin başka bir ülkenin hükümetini devirmek için gizli bir eylemde bulunmasıdır. Pakistan Başbakanı İmran Han’ın Nisan 2022’de iktidardan uzaklaştırılmasına, ardından uydurma yolsuzluk ve casusluk suçlamalarıyla tutuklanmasına ve bu hafta casusluk suçlamasıyla 10 yıl hapse mahkûm edilmesine ABD’nin neden olduğuna inanmak için güçlü nedenler var. Siyasi hedef, Pakistan’ın en popüler siyasetçisinin 8 Şubat’taki seçimlerde iktidara gelmesini engellemek.
Elbette örtülü operasyonların anahtarı gizli olmaları ve dolayısıyla ABD yönetimi tarafından inkâr edilebilir olmalarıdır. Deliller muhbirler ya da sızıntılar yoluyla gün ışığına çıksa bile, ki sıklıkla çıkıyor, ABD yönetimi delillerin gerçekliğini inkâr ediyor ve ana akım medya da resmi anlatıyla çeliştiği için genelde hikâyeyi görmezden geliyor. Bu ana akım yayın organlarındaki editörler “komplo teorileri” satmak istemediklerinden ya da resmi makamların sözcüsü olmaktan hoşnut olduklarından ABD yönetimine gerçek rejim değişikliği komploları için oldukça geniş bir alan tanıyorlar.
ABD’nin örtülü rejim değişikliği şaşırtıcı derecede rutin. Boston Üniversitesi profesörü Lindsay O’Rourke tarafından yapılan yetkin bir çalışma, Soğuk Savaş döneminde (1947 ve 1989) ABD tarafından gerçekleştirilen 64 örtülü rejim değişikliği operasyonunu sayıyor ve aslında bu sayı çok daha fazla, zira O’Rourke bir ülke içinde tekrarlanan teşebbüsleri tek bir genişletilmiş hadise olarak saymayı tercih etmiş. O zamandan bu yana ABD’nin rejim değişikliği operasyonları, Başkan Barrack Obama’nın CIA’i Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirmekle görevlendirmesi (Timber Sycamore Operasyonu) gibi, sık sık gerçekleşmeye devam etti. Bu örtülü operasyon birkaç yıl sonrasına kadar gizli kaldı ve o zaman bile ana akım medya tarafından neredeyse hiç haber yapılmadı.
Tüm bunlar bizi, delillerin ABD öncülüğündeki rejim değişikliğine güçlü bir şekilde işaret ettiği bir başka vaka olan Pakistan’a getiriyor. Bu vakada ABD, Pakistan’ın karizmatik, yetenekli ve son derece popüler bir lideri olan hem kriketteki dünya lideri ustalığı hem de halkla kurduğu iletişimle tanınan Başbakan İmran Han’ın hükümetini düşürmeye niyetlenmişti. Popülerliği, bağımsızlığı ve muazzam yetenekleri onu Amerikan politikalarına uymayan popüler liderlerden rahatsız olan ABD’nin başlıca hedefi haline getiriyor.
İmran Han’ın “günahı”, ABD ile normal ilişkiler kurmaya çalışırken Rusya ve Çin devlet başkanları Vladimir Putin ve Şi Cinping ile fazla işbirliği yapmasıydı. Amerikan dış politikasının en büyük düsturu ve CIA’in harekete geçirici ilkesi, yabancı bir liderin “ya bizdensin ya onlardan” olduğudur. ABD tarafsızlığı kabul etmediğinden, büyük güçler arasında tarafsız olmaya çalışan liderler, ABD’nin kışkırtmasıyla konumlarını ve hatta hayatlarını kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Patrice Lumumba (Zaire), Norodom Sihanouk (Kamboçya), Viktor Yanukoviç (Ukrayna) ve daha pek çok lider ABD yönetiminin pek de gizli olmayan müdahalesiyle devrilmişti.
Gelişmekte olan dünyadaki pek çok lider gibi Han da Ukrayna savaşı nedeniyle ABD ya da Rusya ile ilişkilerini bozmak istemiyor. Önceden planlanmış bir tesadüf sonucu Han, Rusya’nın özel askerî harekâtı başlattığı gün (24 Şubat 2022) Putin ile görüşmek üzere Moskova’da bulunuyordu. Başından beri Han, Ukrayna’daki çatışmanın savaş alanında değil müzakere masasında çözülmesi gerektiğini savundu. ABD ve AB, Putin’e karşı hizaya gelmesi ve Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarını desteklemesi için Han’ın da aralarında bulunduğu yabancı liderlere baskı yaptı ancak Han direndi.
Han, 6 Mart’ta Pakistan’ın kuzeyinde büyük bir miting düzenleyerek muhtemelen kaderini belirlemişti. Mitingde Batı’yı ve özellikle de Birleşmiş Milletler’deki oylamada Rusya’yı kınaması konusunda kendisine baskı yapan 22 AB temsilcisini azarlamıştı. Ayrıca NATO’nun yanı başındaki Afganistan’da teröre karşı yürüttüğü savaşın Pakistan için tamamen yıkıcı olduğunu ve ülkenin çektiği acıları kabul etmediğini, saygı duymadığını ya da takdir etmediğini ifade etti.
Han, tezahürat yapan kalabalığa, “AB temsilcileri bize mektup yazarak Rusya’yı kınamamızı ve aleyhinde oy kullanmamızı istediler… Bizim hakkımızda ne düşünüyorsunuz? Biz sizin köleniz miyiz ki siz ne derseniz onu yapacağız? Biz Rusya ile dostuz, Amerika ile de dostuz, Çin ve Avrupa ile de dostuz, herhangi bir kampta değiliz. Pakistan tarafsız kalacak ve Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeye çalışanlarla birlikte çalışacaktır,” dedi.
ABD’nin bakış açısına göre “tarafsız” kelimesi savaşla eş anlamlıdır. Han’ın korkunç akıbeti Ağustos 2023’te The Intercept’in araştırmacı gazetecileri tarafından ortaya çıkarıldı. Han’ın mitinginden sadece bir gün sonra, Güney ve Orta Asya İşleri Bürosu’ndan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Donald Lu, Pakistan’ın ABD Büyükelçisi Asad Majeed Han ile Washington’da bir araya geldi. Görüşmenin ardından Büyükelçi Han, İslamabad’a gizli bir telgraf (“cypher”) gönderdi ve bu telgraf daha sonra Pakistanlı bir askeri yetkili tarafından The Intercept’e sızdırıldı.
Telgrafta Bakan Yardımcısı Lu’nun Başbakan Han’ı tarafsız tutumu nedeniyle nasıl azarladığı anlatılıyor. Telgrafta Lu’nun şu sözleri yer alıyor: “Buradaki ve Avrupa’daki halklar Pakistan’ın (Ukrayna konusunda) neden bu kadar agresif bir şekilde tarafsız bir tutum sergilediği konusunda oldukça endişeliler, tabii böyle bir tutum mümkünse. Bu bize pek de tarafsız bir tutum gibi gelmiyor.”
Lu daha sonra Büyükelçi Han’a son noktayı iletti. “Bence Başbakan’a karşı yapılan güven oylaması başarılı olursa Washington’da her şey affedilir, zira Rusya ziyareti Başbakan’ın kendi kararı olarak görülüyor. Aksi takdirde işlerin zorlaşacağını düşünüyorum.”
Beş hafta sonra 10 Nisan’da, ABD’nin açık tehdidi güçlü Pakistan ordusunun üzerindeyken ve ordu Pakistan parlamentosunu elinde tutarken, parlamento Han’ı güven oylamasıyla görevden aldı. Birkaç hafta içinde yeni hükümet, Han’ı tutuklatmak ve iktidara dönmesini engellemek için yüzsüzce tertip edilmiş yolsuzluk suçlamaları yöneltti. Han, görevden alınmasında Amerika’nın rolünü ortaya koyan diplomatik belgenin varlığını açıkladığında, yeni hükümet tamamen Orwellvari bir şekilde Han’ı casuslukla suçladı. Han şimdi bu suçlamalardan 10 yıl gibi akıl almaz bir cezaya mahkûm edildi ve ABD yönetimi bu rezalete sessiz kaldı.
Han’ın mahkumiyeti sorulduğunda Dışişleri Bakanlığı şu açıklamayı yaptı: “Bu Pakistan mahkemelerini ilgilendiren bir konu.” Böyle bir cevap, ABD öncülüğündeki rejim değişikliğinin nasıl işlediğinin canlı bir örneği. Dışişleri Bakanlığı, Han’ın ABD’nin eylemlerini kamuoyuna ifşa etmesi nedeniyle hapsedilmesini destekliyor.
Dolayısıyla Pakistan, en popüler demokratik lideri hapisteyken ve Han’ın partisi amansız saldırılara, siyasi cinayetlere, medya karartmalarına ve diğer ağır baskılara maruz kalırken 8 Şubat’ta seçimlere gidecek. ABD yönetimi tüm bunlarda tamamen suç ortağı. Amerika’nın “demokratik” değerleri buraya kadarmış. ABD yönetimi şimdilik istediğini elde etti ve 240 milyonluk nükleer silah sahibi bir ülkeyi son derece istikrarsızlaştırdı. İstikrarı sadece Han’ın hapisten çıkması ve yaklaşan seçimlere katılması yeniden tesis edebilir.