Japonya Başbakanı Fumio Kishida ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky, Kiev’de sürpriz bir toplantı düzenledi. Kishida Kiev’de, Ukrayna’nın savunmasını desteklemeye, ülkenin savaş sonrası yeniden inşasına yardım sözü vermeye ve ikili ilişkileri ilerletmeye odaklanan bir dizi müzakere gerçekleştirdi. Zirve ardından Kishida ve Zelensky Japonya-Ukrayna işbirliği için yol haritası sağlayan ortak bir bildiri yayınladı. Bu durumun ikili ilişkileri Özel Küresel Ortaklığa yükseltme kararı olduğunun altı çizildi.
Söz konusu bildiride Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra Çin, Tayvan ve Kuzey Kore “Japonya’nın Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Hint-Pasifik’teki Durumu” çerçevesinde ele alındı.
“Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığına karşı dayanışma” adlı başlıkta Japon siyasi tarihinde bir ilk olacak ziyaretin asıl amacı açıkça şu şekilde belirtildi:
“Liderler Rusya’nın Ukrayna’ya karşı haksız ve sebepsiz saldırısını kınadılar. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığının, hukukun üstünlüğüne dayalı uluslararası düzenin temelini baltaladığı, Birleşmiş Milletler Şartı’nda yer alan temel ilkelerin, özellikle de egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerinin ağır bir ihlalini oluşturduğu görüşünü paylaştılar. Saldırganlık sadece Avrupa-Atlantik bölgesinde değil, aynı zamanda Hint-Pasifik bölgesinde ve ötesinde güvenlik, barış ve istikrar için doğrudan bir tehdit oluşturmaktadır.”
Bu sadece uluslararası toplumun Ukrayna’daki savaşa tepkisinde dikkate değer bir gelişme değil, aynı zamanda Japon dış politikası tarihinde de anlamlı bir ziyaretti. Bu ziyaretin önemini incelemek için üç anahtar açı var. Birincisi, bu angajmanın kutuplaşma döneminde gelişmiş olması. İkincisi, bu ziyaretin kurallara dayalı uluslararası düzen karşısında Çin-Japonya rekabetini ön plana çıkarması. Son olarak, Japonya-Ukrayna bağlarının geliştirilmesi ve bunun gerçekte ne anlama geldiği.
Geleneklere bağlı Japon siyaseti için “ilklerin” başarılmasının son derece zor olduğunu ancak bir kez başarıldığında, bu tür eylemleri tekrarlamanın halefler tarafından çok daha kolay hale geldiği biliniyor. Kishida’nın, gelecekteki Japon liderlerinin okyanus ötesinde Japon liderliğini sergilemek için bu emsal üzerine inşa etmelerinin yolunu etkili bir şekilde açtığı aşikâr. Bir zamanlar “çek defteri diplomasisi” nedeniyle alay edilen bir ülke için sahada destek gösterisi yapması Japonya’nın güvenlik ve dış politika uygulamalarında önemli bir gelişme olarak yorumlanabilir.
Ukrayna’ya ağır silahlar sağlanması konusunda 2014’te Shinzo Abe tarafından anayasaya kazandırılan “Ağır Silahların İhracında Üç Temel ilke” yasasının yeniden şekillenmesini isteyen Kishida yönetimi Ukrayna’ya silah sağlama konusunda yakın ilişkileri bahane edecek bir anayasal süreç başlatabilir.
Ziyaret, savaşın başlamasından bu yana bir Asya ülkesinin Kiev’e yaptığı ilk zirve düzeyindeki ziyareti temsil ettiği için uluslararası açıdan da önemlidir. Şimdiye kadar Kiev’e seyahat eden liderlerin çoğunluğu Avrupa ülkelerinden ve NATO müttefiklerinden gelmişti.
Kishida’nın Kiev’de olduğu sırada Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Putin ile “tarihi bir sayfa açacak” görüşmeler için Moskova’daydı. Xi ve Kishida sırasıyla dünyanın iki ve üç numaralı ekonomilerini temsil ediyor. İki ülke arasında artan rekabetin ekonomik ve jeopolitik açıdan bölgede yeni mekanizmalar oluşumunu ortaya çıkarması bekleniyor.
Kishida ve Zelensky, Moskova’dan gelecek kapsamlı ortaklık haberlerine yanıt olarak Güney Çin Denizi ve Tayvan konusunda açıklama yapmayı unutmadı. Bildiride konuya ilişkin madde şu şekilde paylaşıldı:
“Güney Çin Denizlerinde statükoyu zorla değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimler konusunda ciddi endişeleri paylaştılar. Tayvan Boğazı boyunca barış ve istikrarın önemi üzerinde anlaştılar. Ayrıca iki lider, Kuzey Kore’nin artan nükleer ve füze faaliyetleriyle ilgili ciddi endişelerini paylaştı ve Kuzey Kore ile ilişkilerinde yakın koordinasyon içinde olacaklarını doğruladı.”
Bu açıklama, önümüzdeki yıllarda görmeyi beklememiz gereken bir rekabete işaret ediyor. Bu ziyaretle Japon hükümeti, bu rekabeti kenardan izleme niyetinde olmadığını açıkça göstermiş oldu.
Ziyaret başlı başına önemliydi, ancak oluşturduğu yol haritası, Japon güvenlik ve diplomasisinde şahin duruşun giderek artacağını gösteriyor. Şimdi soru, Japonya’nın ne kadar ileri ve ne kadar hızlı gideceği olmalı.