ASYA

Kishida’nın Körfez gezisinin Japonya’ya sunduğu fırsatlar

Yayınlanma

Japonya Başbakanı Fumio Kishida’nın Körfez ülkelerine yaptığı ilk ziyaret birçok açıdan çarpıcıydı. Ancak bir Japon başbakanının 3 yıl sonra Arap ülkelerine yaptığı ilk ziyaret ülke basınında yeterince ilgi görmedi.

Konuyu gündemine alan The Japan Times yazarı Kuni Miyake, “İlginç bir şekilde, Japonya’da sadece bir büyük gazete, Başbakan Fumio Kishida’nın yakın zamanda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’a yaptığı ziyaret hakkında bir başyazı yayınladı. Bu, Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan eski bir Ortadoğu görevlisi olarak beni biraz şaşırttı. Gazeteciler cahil mi? Hala Japonya’nın Körfez’e yönelik politikalarının aynı kaldığına, sadece enerjiyi güvence altına almak istediklerine inanıyorlar mı?” sorularını yöneltti.

Tokyo’da özel bir düşünce kuruluşu olan Dış Politika Enstitüsü’nün Başkanı, Canon Küresel Araştırmalar Enstitüsü’nde Dış ve Ulusal Güvenlik İşleri Araştırma Direktörü ve Ritsumeikan Üniversitesi’nde Misafir Profesör olan Miyake, ziyaretin önemine ilişkin kendi görüşünü ise şöyle paylaşıyor:

“Özetle, Abe’nin 2020’de Suudi Arabistan, BAE ve Umman’a yaptığı ziyaretten bu yana Körfez bölgesinin siyasi manzarası değişiyor. Tetikleyici, ABD kuvvetlerinin Ağustos 2021’in sonunda Afganistan’dan çekilmesiydi. O sıralarda İsrail, Türkiye, İran ve Orta Doğu’daki Arap ülkeleri içgüdüsel olarak ABD’nin önceliğinin Hint-Pasifik bölgesine doğru kaymaya başlayacağını fark etti.

ABD’nin siyasi-askeri müdahalesinin azalmaya başlayacağı varsayımıyla ulusal çıkarlarını en üst düzeye çıkarmak için kendi dış politikalarında küçük ayarlamalar yapmak ve yeni sigorta poliçeleri yaptırmak da dahil olmak üzere daha avantajlı konumlar elde etmek için adımlar atmaya başladılar. Bunun örnekleri, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Arap ülkeleri arasındaki bağların normalleşmesi – İbrahim Anlaşmaları – ve Suudi veliaht prensin iddialı iç ekonomi politikası ve ülkesinin İran, Suriye ve Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmesidir.

Bu gözlemleri daha iyi açıklamak için iki uyarıya ihtiyaç vardır. Birincisi, ABD’nin Orta Doğu’dan çekilmesi bir yanılgıdır. Aslında Körfez’deki ABD kuvvetleri geri çekilmiyor, takviye ediliyor. İkincisi, Çin’in Orta Doğu’da, özellikle Suudi Arabistan’da sözde artan nüfuzu, yalnızca ABD ile ilişkiler gerginleştiğinde Orta Doğu ülkelerinin aldığı önlemlerin bir sonucudur. Soğuk Savaş sırasındaki Sovyetler Birliği gibi, Suudiler ve İranlılar da Çin’i Washington’ı dengelemek için diplomatik bir araç olarak kullanıyorlar.

O halde bu durum Japonya için mükemmel bir fırsat. Körfez bölgesindeki uluslararası ilişkiler ne kadar akıcı hale gelirse, Japonya’nın daha büyük bir siyasi rol oynaması için o kadar çok fırsatı olacaktır. Kishida’nın ziyaretine bu açıdan bakıldığında, Japonya’nın dikkatli ve bilinçli bir şekilde uygun siyasi hamleler yapmaya başladığı görülmektedir.

Bunun bir örneği, Japonya ile Suudi Arabistan arasında dışişleri bakanları düzeyinde stratejik bir diyalog kurulması için yapılan anlaşmadır. İki ülkenin dışişleri bakanları arasında stratejik diyaloğun oluşturulması, güvenlik ve ekonomi de dahil olmak üzere orta ve uzun vadede daha önce mümkün olandan daha geniş bir yelpazedeki konuların tartışılmasını mümkün kılacaktır.

Suudi Arabistan’daki zirve toplantısından sonra Kishida, “petrol üreten ve petrol tüketen ülkeler arasındaki ilişkiden uzaklaşmak ve bunu dekarbonizasyon çağında yeni bir küresel ortaklığa dönüştürmek” arzusunu dile getirdi. Bu ifade, Japonya’nın Orta Doğu’ya yönelik politikasının, gelecekte bölgede daha fazla siyasi rol oynamak amacıyla geleneksel enerji güvenliği sağlayan ekonomik diplomasiden daha stratejik bir dış politikaya kaydığını sembolize ediyor.

Japonya’nın Körfez bölgesindeki rolünü genişletmesi zaman alabilir, ancak şimdi yeni bir yaklaşımı başlatmanın tam zamanı.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version