Avrupa

Merz: Demokrasi dersine ihtiyacımız yok

Yayınlanma

Almanya’nın yeni Şansölyesi Friedrich Merz, göreve başlamasının ardından Die Zeit gazetesine verdiği ilk kapsamlı mülakatta, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna meselesini ele aldığını belirterek transatlantik ittifakın önemine vurgu yaptı. Merz, Almanya’nın demokrasi konusunda kimseden ders almayacağını ifade ederken, iç politikada toplumsal bütünleşme ve göç konusunda Avrupa ile ortak hareket etme niyetinde olduklarını kaydetti.

Almanya’nın Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili yeni Şansölyesi Friedrich Merz, 15 Mayıs 2025 tarihinde Die Zeit gazetesinde yayımlanan mülakatında, göreve başlamasının ardından geçen ilk haftayı değerlendirdi ve iç ve dış politikaya dair önemli mesajlar verdi.

Merz, ikinci turda şansölye seçilmesinin icraatları açısından bir sorun teşkil etmediğini belirterek, “Koalisyon istikrarlı bir meclis çoğunluğuna sahip,” dedi.

Şansölyelik görevine hızlı bir başlangıç yapan Merz, ilk olarak Paris ve Varşova’yı ziyaret etmişti.

Yeni Şansölye, ABD Başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini açıkladı.

Merz, Trump’ın kendisini tebrik ettiğini ve Beyaz Saray’a davet ettiğini aktardı. Görüşmede Trump’ın ailesinin Bad Dürkheim yakınlarındaki Kallstadt’tan geldiğini anlatması üzerine Merz, “Ben de o yakınlarda topçu birliğinde askerlik yaptım. Sizi davet ediyorum,” dediğini ve Trump’ın bu fikri harika bulduğunu belirtti.

Ukrayna konusunun da ele alındığını ifade eden Merz, Trump’a ertesi gün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Polonya Başbakanı Donald Tusk ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile Kiev’e gideceğini ve transatlantik ittifak içinde birlikte kalmaya ve her şeyi ortak yapmaya çalışmaları gerektiğini söylediğini aktardı.

Merz, Trump’ın bu konuda kendisine güvence verdiğini ifade etti. Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı’na müzakere çağrısı yapması ve sözlerinin kısa yarı ömrü hakkındaki bir soruya Merz, “Uluslararası politikada farklı müzakere tarzları vardır ve ben bunlarla iyi başa çıkabilirim,” yanıtını verdi.

Merz, “Şu anda Avrupa’nın bir uyanışını yaşıyoruz. Bunu kendimiz için yapıyoruz, üçüncü bir tarafa karşı değil,” diye ekledi.

Angela Merkel’in 2017’de Münih’te “Kendi kaderimizi kendi ellerimize almalıyız,” dediğini hatırlatan Merz, bu sözlerin ardından uzun süre bir gelişme olmadığını belirtti.

‘Demokrasi konusunda derse ihtiyacımız yok’

ABD Başkanı Trump’ın yardımcısı J.D. Vance’in Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşmasına da değinen Merz, “Elbette ABD’den duyduğumuz gibi bir ‘tiranlığa’ doğru gitmiyoruz. Bu tür ifadeleri gerçekten reddetmemiz gerekiyor. Almanya, ABD tarafından tiranlıktan kurtarıldı; Almanya bugün istikrarlı, liberal ve demokratik. Demokrasi konusunda derse ihtiyacımız yok. Bu nedenle Vance’in Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşması, ben de dahil olmak üzere birçok kişi tarafından haddini aşan bir davranış olarak algılandı,” değerlendirmesinde bulundu.

Merz, Başkan Trump’ın da herkes gibi Ukrayna’daki ölümlerin son bulmasını istediğini ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in buna niyeti olmadığını hissettiğini düşündüğünü belirtti.

Merz ayrıca, Trump’ın bu anlaşmazlıkta Çin/Tayvan çatışmasını da göz önünde bulunduracağını ve Putin’in Avrupa’da başarılı olmasının ne anlama geleceği sorusunu kendisine soracağını ifade etti.

Rusya’nın ateşkes talebini reddetmesi durumunda devreye girecek yaptırımlar hakkında ise Merz, “Devlet ve hükümet başkanları arasında tüm imkânları sonuna kadar kullanmamız gerektiği konusunda hemfikiriz. Enerji sektöründe, bankacılık alanında daha fazla yaptırım, ayrıca mal varlıkları ve bireysel kişilere yönelik yaptırımlar hakkında konuşuyoruz. Şu anda Avrupalı ortaklarımızla bunun üzerinde çalışıyoruz,” dedi.

Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulması olasılığına ilişkin olarak ise, “Bunu şu anda inceliyoruz. Parayı temiz bir hukuki temelde harekete geçirme imkânı varsa, bunu yapacağız. Ancak böyle bir adımın Avrupa finans piyasası için içerdiği risklerin de farkında olmalıyız,” ifadelerini kullandı.

Merz, Kuzey Akım-2 boru hattının şu anda işletme izni olmadığını ve bunun değişmeyeceğini de vurguladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in olası görüşmesi hakkında Merz, “Zelenskiy ve Avrupalı ile Amerikalı ortaklarla yakın temas halindeyim. Türk tarafıyla da görüşüyoruz. Putin’in İstanbul’a gelip ateşkesi onaylama cesaretini gösterip göstermeyeceğinden emin değilim. Ancak bu hafta sonundan itibaren kimse bu savaşı bitirmek için yeterli diplomatik çaba göstermediğimiz suçlamasında bulunamaz,” dedi.

‘Silah tartışmalarını artık kamuoyu önünde yapmak istemiyoruz’

Muhalefet lideriyken sivil tesislere yönelik bombardımanın durmaması hâlinde Putin’i Taurus füzeleri tedarik etmekle tehdit eden ve önceki Şansölye Olaf Scholz’u bunu yapmadığı için eleştiren Merz, artık tekil silah sistemleri hakkında kamuoyu önünde konuşmak istememesinin nedenini şöyle açıkladı:

“Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı ile artık kamuoyu önünde silah tartışması yapmak istemediğimiz konusunda hemfikirim. Bu, Alman kamuoyunu bilgilendirmek istememekle ilgili değil. Aksine, bu tartışmalarla sadece Putin’in ekmeğine yağ sürüyor ve ona değerli bilgiler veriyoruz. Verdiğimiz sözleri tutacak ve gerekli askeri desteği sağlayacağız.”

Merz, önceki hükümetin konuyu kamuoyu önünde tartışarak kendilerini bu tartışmayı yapmaya zorladığını da sözlerine ekledi.

Berlin’in Ukrayna’ya barış güvencesi sağlanmasındaki rolüne ilişkin bir soruya Merz, “Avrupalı ortaklarla birlikte Ukrayna için güvenlik garantilerine katkıda bulunmamızı ve Avrupa olarak özel bir rol üstlenmememizi istiyorum. Ukrayna silahlı kuvvetlerinin uzun vadeli güçlendirilmesi burada kilit bir rol oynayacaktır,” yanıtını verdi.

Gelecek hafta Litvanya’daki Alman tugayını ziyaret edeceğini belirten Merz, “Avrupa ve NATO çabalarının bir parçasıyız, NATO’nun doğu kanadını güçlendiriyor ve böylece Ukrayna’yı da koruyoruz,” dedi.

İç politikaya da değinen Şansölye Merz, göç politikasının önemine işaret etti. Polonya gibi komşu ülkelerle yaşanabilecek olası anlaşmazlıklar hakkında, “Avusturya veya Fransa gibi birçok ülke uzun süredir benzer önlemler alıyor. Varşova’daki hükümet kısa bir süre önce Polonya için Avrupa iltica hukukunu askıya aldı. Polonya için durum özellikle kritik, çünkü ülke aynı zamanda Belarus ve Rusya’dan gelen göç akınları yoluyla hibrit savaşın da kurbanı. Polonya sınırlarını, ki bunlar aynı zamanda bizim dış sınırlarımızdır, korumaya yardım etmeyi açıkça teklif ettim,” dedi.

Geri gönderilecek kişilerin yıllardır Almanya’da bulunanlar değil, başka bir AB ülkesinde iltica başvurusunda bulunması gereken kişiler olduğunu vurgulayan Merz, “Avrupa’ya kimin geldiğini yeniden kontrol etmeliyiz, bu konuda Avrupalı meslektaşlarımla hemfikirim,” diye konuştu.

Hükümette kendisi de dahil olmak üzere birçok bakanın deneyimsiz olmasıyla ilgili bir soruyu Merz, “Yeni bir politika yapıyoruz. Bu doğru. Hepimizin yeterli deneyimi —siyasi, girişimci ve yaşam deneyimi— var. Ayrıca iyi işleyen bir hükümet aygıtımız ve çalışan yapılarımız var. Bunun neresi riskli olabilir?” şeklinde yanıtladı.

‘Avrupa iyi olursa Almanya da iyi olur’

Ekonomi politikalarına da değinen Merz, savunma sanayii ve sağlık sektörünün bir yük olarak değil, bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini belirtti.

“Savunma kabiliyetimizi güçlendirmek istiyorsak, örneğin ABD’ye olan bağımlılığımızı adım adım ve hızla azaltmalıyız. Paramızın sürekli olarak üçte ikisinin Amerikan savunma şirketlerine akması kabul edilemez. Bu katma değerin daha güçlü bir şekilde bize geri dönmesi gerekiyor; sadece Almanya’ya değil, Avrupa’ya,” dedi.

Sağlık sektörünün en hızlı büyüyen sektör olduğunu ifade eden Merz, BioNTech ve CureVac gibi firmaların New York borsasına gitmesinin büyük bir hata olduğunu söyledi.

Başbakan, “Devletin aktif olması gerekirdi. Bu tür şirketlerin Almanya’da kalıp büyüyebilmelerine dikkat edeceğim,” diye ekledi.

Avrupa düzeyinde bir çıkar çatışması olması durumunda “Önce Almanya” deyip demeyeceği sorusuna Merz, “Hayır, karar kriterim verimlilik ve gerekli katma değer olacak. Kim daha iyi? Avrupa içinde de bir rekabet içindeyiz. Muhtemelen Fransızlar bizden daha iyi uçak yapabilirler. Ama biz Fransızlardan kesinlikle daha iyi tanklar yapabiliriz. Ben öncelikle Alman çıkarlarına bağlıyım, ancak Alman çıkarları büyük ölçüde Avrupa çıkarlarıyla örtüşüyor. Avrupa iyi olursa Almanya da iyi olur,” yanıtını verdi.

‘Parlamentoda pragmatik çözümlere ulaşmalıyız’

Demokrasiyi güçlendirmek için güçlü ve başarılı bir şekilde yöneteceklerini belirten Merz, Almanya için Alternatif (AfD) ve Sol Parti’yi “sistem karşıtı” olarak nitelendirdi.

AfD’nin son sekiz yılda küçültülemediğini kabul eden Merz, “Artık sürekli AfD’ye bakmayı bırakalım. Kendi işimizi düzgün yapmaya bakalım,” diye konuştu.

Yeşiller ve Sol Parti’nin ikinci turda kendisine verdiği desteğe ilişkin olarak ise, “Öncelikle seçmenlerin 23 Şubat 2025’te bu parlamentoyu seçtiğine saygı duymalıyız. Bunların hepsi demokratik olarak meşrulaştırılmış milletvekilleridir. Ve parlamentoda pragmatik çözümlere ulaşmalıyız,” ifadelerini kullandı.

CDU’nun hem Sol Parti hem de AfD ile işbirliğini reddeden parti kararının geçerliliğini koruduğunu vurgulayan Merz, AfD’nin Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından aşırılıkçı sınıflandırılması sürecinden mutsuz olduğunu ve İçişleri Bakanlığı’nın değerlendirmesini bekleyeceğini söyledi. Siyasi partilerin yasaklanmasına her zaman şüpheyle yaklaştığını da ekledi.

Şansölye olarak kendisini “Landesvater” (ülkenin babası) olarak görüp görmediği sorusuna Merz, “Landesvater; kulağa sakinleştirici geliyor ama aynı zamanda biraz da hantallık içeriyor. Bu benim vizyonum değil. Bu federal hükümet, Almanya Federal Cumhuriyeti’ndeki 84 milyon insanın tamamı için çalışıyor, mesajım budur. Siyasi görüşümü Şansölyelik vestiyerine bırakmayacağım. Ama ben öncelikle arada sırada Şansölyeliğe uğrayan CDU Genel Başkanı değilim, bilakis arada sırada parti merkezine de uğrayan Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesiyim,” yanıtını verdi.

Çok Okunanlar

Exit mobile version