Bizi Takip Edin

AVRUPA

NATO, Almanya’nın Rostock kentinde donanma karargâhı açtı

Yayınlanma

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Baltık Denizi’ni sürekli gözetim altında tutmak amacıyla tasarlanan Rostock’taki yeni NATO deniz karargahının açılışını gerçekleştirdi.

Konuşmasında, bölgenin stratejik önemini vurgulayan Pistorius, Rusya’nın “amansız bir saldırganlık” içinde olduğunu ve bölgedeki istikrara yönelik tehditlerin arttığını iddia etti.

DW’nin aktardığına göre Pistorius, “Yeni karargâh, özellikle Rusya’ya coğrafi yakınlığı göz önüne alındığında, NATO’nun çıkarlarını korumak için kritik bir öneme sahip olacak,” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın saldırganlığının hibrit savaşlardan siber saldırılara kadar geniş bir yelpazede kendini gösterdiğini ve bu durumun Avrupa’nın güvenliğini tehdit ettiğini öne süren Bakan, bu saldırıların barış ve savaş arasındaki sınırları bulanıklaştırdığını ifade etti.

Pistorius, Moskova’nın nüfuzunu artırmaya yönelik bu hamlelerin Avrupa’da güven bunalımı yarattığını da sözlerine ekledi.

Bakan ayrıca, Rusya’nın güçlenmesini engellemenin zorunlu olduğunu belirtti: “(Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin’in ilerlemesini durdurmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. Kendimizi savunmak ve NATO’nun doğu kanadındaki müttefiklerimizi desteklemek zorundayız.”

Pistorius, Baltık Denizi’nin Kuzey Avrupa’daki en önemli stratejik bölgelerden biri olduğunu hatırlatarak, bölgenin sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da büyük önem taşıdığını ifade etti.

Baltık Denizi’nde geniş rüzgâr çiftlikleri, binlerce kilometre uzunluğunda kablo ve boru hatları bulunuyor, ayrıca birçok büyük liman faaliyet gösteriyor.

Almanya, bölgedeki Batılı ülkeler arasında en büyük deniz filosuna sahip olup, deniz operasyonlarında önemli bir deneyime sahip ve bu nedenle kritik bir sorumluluk üstleniyor.

Bonn Üniversitesi’nden güvenlik uzmanı Moritz Bracke, dünyanın uzun zamandır mutlak bir sükûnet içinde olmadığını belirterek, “Resmi olarak barış hali devam ediyor gibi görünse de dünya düzenine yönelik artık soyut olmayan, somut tehditlerle karşı karşıyayız,” dedi.

Bracke, Rusya’nın aktif olarak sabotaj operasyonları yürüttüğünü, casusluk faaliyetlerinde bulunduğunu ve Almanya ile diğer Avrupa ülkelerine zarar vermek amacıyla stratejik noktalar oluşturmaya çalıştığını ifade etti.

Bracke ayrıca, Baltık bölgesindeki olaylara ilişkin bilgilerin sistematik bir şekilde toplanması ve analiz edilmesinin, kritik altyapının daha etkin bir şekilde korunmasına yardımcı olacağını vurguladı.

Uzman, bu yaklaşımın, askeri güçlerin hedefe yönelik olarak kullanılmasını sağlayarak bölgedeki güvenliği artıracağını da sözlerine ekledi.

İsveç Savunma Bakanı: Rusya, Baltık Denizi’nde İsveç’e saldırabilir

AVRUPA

Fransa’da yeni hükümet kuruldu

Yayınlanma

Fransa Başbakanı François Bayrou 23 Aralık Pazartesi günü, aralarında iki eski başbakanın da bulunduğu “macroncular” ve önceki hükümetlerden bakanlardan oluşan bir ekiple son yedi yılın siyasi çizgisini koruyarak ülkenin 2024 yılındaki dördüncü hükümetini açıkladı.

Başbakan Michel Barnier hükümetinin aralık ayı başında düşmesine neden olan güvensizlik oylaması, muhalif güçlerin bir şeylerin değişmesi gerektiğine dair açık bir çağrısı gibi görünüyordu ama bu çağrının dikkate alınmadığı görülüyor.

Pazartesi günü kurulan hükümetin “Macron yanlısı tanıdık yüzler”, Bayrou’nun “sırdaşları”, eski bakanlar ve birkaç köklü muhafazakâr isimden oluştuğu görülüyor ve Macron’un siyasi çizgisinde en ufak bir değişiklik olmayacağına dair bir işaret veriyor.

Bayrou yönetimi pamuk ipliğine bağlı

Yönetim ekibinin sosyal demokratlara açılacağına dair umutlar da suya düştü. Bu haliyle hükümet, Barnier’nin iki buçuk ay görevde kaldıktan sonra düşen hükümetinden siyasi açıdan daha az çeşitliliğe sahip.

Ocak 2024’te görevi en genç başbakan olan Gabriel Attal’a devreden eski Başbakan Elisabeth Borne hükümete Eğitim, Araştırma ve İnovasyon bakanlığı ile geri döndü.

Bir başka eski Başbakan Manuel Valls (2014-2016) da denizaşırı bölgeler görevini üstlenecek. Eski bir sosyalistken Macron’un ilk destekçilerinden biri haline gelen Valls, “siyasi oportünizmi” nedeniyle eleştirilen bir figür.

Dört yıl boyunca içişleri bakanı olarak görev yapan Gérald Darmanin adalet bakanı oldu. Muhafazakâr Bruno Retailleau, Darmanin’den devraldığı içişleri bakanlığı görevini sürdürüyor.

Eski bir banka yöneticisi olan Eric Lombard, ekonomi ve maliye bakanı olarak atandı ve eski AB bakanı ve Fransa’nın OECD’deki daimi temsilcisi Amélie de Montchalin’in desteğiyle 2025 bütçesini hazırlamak ve kabul etmek gibi karmaşık bir görevi üstlenecek.

Bunu yapmak için her iki bakanın da Macron karşıtı siyasi grupların desteğini alması gerekecek.

Savunma Bakanı Sébastien Lecornu, Kültür Bakanı Rachida Dati, Çalışma Bakanı Catherine Vautrin, Tarım Bakanı Annie Genevard, Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ve Avrupa Bakanı Benjamin Haddad da dahil olmak üzere diğer bakanların çoğu yerlerinde kalıyor.

“Sadece isim olarak yeni”

Yeni kabinedekilerin çoğu tanınmış isimler ve hepsi geçmişte bakanlık görevlerinde bulunmuş. Hepsi de farklı derecelerde Macron’la ilişkili ve muhafazakârlar dışında, Macron’un siyasi macerasının ilk destekçilerinden.

Bu haliyle liste, bu hükümetin hayatta kalma olasılığı konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bayrou hükümetinin hayatta kalma şansı bazı muhalif güçlerin desteğini alabilmesine bağlı.

Soldaki Yeni Halk Cephesi (NFP), yasal emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaran 2023 emeklilik reformu bir kerede askıya alınmadığı sürece liberal görüşlü bir 2025 bütçesine büyük olasılıkla karşı çıkacak. Bayrou, “ince ayarlara ve iyileştirmelere” açık olduğunu fakat reformu askıya almayacağını söylüyor.

RN yeni hükümete yine “bir şans verecek”

Herhangi bir şekilde koalisyon görüşmelerine girmeyi reddeden Ulusal Birlik (RN) ise, tıpkı Barnier hükümetinde olduğu gibi bu yeni hükümete de bir şans vereceklerini açıkladılar.

Dolayısıyla hükümetin ayakta kalıp kalmayacağı yine RN’nin desteğini çekme ya da solun oy vereceği bir güvensizlik oylaması yapma kararına bağlı olacak.

RN’nin yeni yürütme üzerinde kurmaya hazır olduğu etkinin ilk işareti de ortaya çıktı. Parti, muhafazakâr siyasetçi Xavier Bertrand’ın Adalet Bakanı olarak atanmasına karşı çıkarak, aday gösterilmesinin “çok yanlış bir sinyal göndereceği” uyarısında bulundu.

Bertrand ise bir basın açıklamasında, “Marine Le Pen’in onayıyla kurulan bir Fransız hükümetinde yer almayı reddediyorum,” dedi ve bunun “değerlerine sırtımı dönmek” anlamına geleceğini söyledi.

RN Başkanı Jordan Bardella ise, X’te yaptığı paylaşımda, “François Bayrou başarısız bir koalisyon kurdu,” dedi.

Bayrou, bütçe açığını kapatmaya ve şirketleri savunmaya öncelik verecek 

Pazartesi günü Bayrou, Barnier’nin bu yıl yüzde 6’dan fazla olan Fransa’nın bütçe açığını 2025 yılı sonuna kadar GSYİH’nin yüzde 5’ine düşürme hedefine mümkün olduğunca yaklaşmaya çalışmak gibi iddialı bir hedef belirledi.

BFM TV’ye verdiği demeçte Bayrou, “Bence bir anlaşmaya varmamızı ve bir denge kurmamızı sağlayacak 5 [GSYİH’nin yüzde 5’i] civarında, 5’ten biraz daha fazla bir şey bulmamız gerekiyor,” dedi.

Bayrou, “önceliğin verimsiz kamu harcamalarını kısmak olması gerektiğini” söyledi ve şirketlerden “geçici bir süre” için daha yüksek vergi ödemelerinin istenebileceğini sözlerine ekledi.

Bayrou, “Ben şirketleri korumaktan yanayım. Bazı kısa vadeli çabalar bulamayacağımızı söylemiyorum, fakat herkesin ulusal hazinenin nerede olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ulusal hazine şirketlerdir. Onlar zenginlik yaratır. İstihdam yaratırlar,” dedi.

Yeni Maliye Bakanı da bütçe açığına işaret etti

66 yaşında eski bir bankacı ve teknokrat olan yeni Maliye Bakanı Lombard, Macron’un 2017’de kendisini toplu konut, altyapı ve yeşil projelere yatırım yapan grubun başına seçmesinden bu yana Fransız kamu yatırım fonu Caisse des Dépôts’u yönetiyordu.

Lombard da herhangi bir bütçe anlaşması için dengenin önemine değindi.

Lombard pazartesi günü geç saatlerde maliye bakanlığında düzenlenen devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, “Büyümeyi öldürmeden açığı azaltmalıyız. Aramamız gereken bu dengedir ve 2025 bütçesinin anlamı da budur,” dedi.

Lombard, Caisse des dépôts’un başına aday gösterilmeden önce BNP Paribas’ta çalışmış ve sigorta devi Generali’yi yönetmişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Kosova, Sırp partisini seçimlere katılmaktan men etti

Yayınlanma

Kosova seçim yetkilileri 23 Aralık Pazartesi günü, Sırbistan’la olan güçlü bağlarını gerekçe göstererek bölgedeki en büyük Sırp partisinin yaklaşan ulusal seçimlere katılmasına onay vermeyi reddetti.

Merkez Seçim Komisyonu (MSK) Başkanı Kreşnik Radoniqi, 11 üyeli komisyonun partinin 9 Şubat’ta yapılacak seçimlere katılma başvurusuna ilişkin yaptığı oylamanın sonucunu açıklarken, “Sırp Listesi’nin onaylanmasına ilişkin tavsiye kararı… kabul edilmedi,” dedi.

MSK’nın iki üyesi başvurunun onaylanmasına karşı oy kullanırken, iki üye lehte oy kullandı, yedi üye ise çekimser kaldı.

Karşı oyları Başbakan Albin Kurti’nin Kendi Kaderini Tayin Hareketi’nden üyeler kullandı.

MSK üyesi Sami Kurteşi, “Kosova devletini açıkça tanımayan bir oluşum için elimi kaldırıp oy veremem,” dedi.

AB ve ABD “endişeli”, Vučić’ten karara tepki

Yerel medya, Priştine’deki ABD büyükelçiliği sözcüsünün açıklamasından alıntı yaparak, ABD’nin karardan duyduğu endişeyi dile getirdiğini bildirdi.

Açıklamada, “Bu tür eylemler özgür ve adil seçimler için temel demokratik ilkeleri baltalamakta ve seçim süreci üzerinde öznel siyasi etkiye kapı açmaktadır,” denildi

Bu arada yerel basına göre Priştine’deki Avrupa Birliği yetkilileri onay sürecinin “siyasi mülahazalara değil yasal standartlara ve prosedürlere dayanması gerektiğini” söyledi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić Kurti’yi “Sırp Listesini tek siyasi rakip olmaktan çıkarmaya” çalışmakla suçladı

Sırp lider ayrıca konuyu Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yaptığı bir telefon görüşmesinde ele aldığını söyledi. Sırbistan AB üyeliğine aday olmasına rağmen Rusya ile yakın ilişkilerini sürdürüyor.

Sırp Listesi Yüksek Mahkeme’ye başvurabilir

Sırp Listesi’nin özel bir seçim kuruluna ve ardından nihai karar için Yüksek Mahkeme’ye itiraz etme hakkı bulunuyor.

Sırp Listesi, Kosova parlamentosunda etnik Sırplar için ayrılan 10 sandalyenin tamamını elinde bulunduruyor ve veto yetkisine sahip.

Priştine, Sırp Listesi’nin Belgrad’ın Kosova’ya uzattığı bir el olduğunu ve Sırp toplumunu kontrol altında tutmak için kullanıldığını iddia ettiğinden, partinin Kosova yönetimi ile gergin bir ilişkisi var.

Kosova 2008 yılında bağımsızlığını ilan etti fakat Sırbistan bunu tanımıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB depoladığı doğalgazı hızla tüketiyor

Yayınlanma

Soğuk hava nedeniyle artan talep ve deniz yoluyla yapılan ithalatın azalması, AB gaz depolama tesislerini üç yıl önceki enerji krizinden bu yana en hızlı şekilde boşalmasına neden oluyor.

Financial Times’ın (FT) Gas Infrastructure Europe’un verilerinden aktardığına göre bloğun depolama sahalarındaki gaz hacmi, gaz piyasalarında dolum sezonunun sona erdiği eylül sonundan aralık ortasına kadar yaklaşık %19 düştü.

Önceki iki yılda aynı dönemde sadece tek haneli düşüşler yaşanmış, normalden yüksek sıcaklıklar kış ısıtma sezonu boyunca depoların nispeten dolu kalmasını sağlamış ve endüstriler yüksek fiyatlar nedeniyle talebi azaltmıştı.

Fiyatlandırma kuruluşu Argus Media’nın Avrupa gaz fiyatlandırması başkanı Natasha Fielding, “Avrupa, sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatındaki düşüşü telafi etmek ve daha güçlü talebi karşılamak için bu kış yeraltı depolarına son iki yıla kıyasla çok daha fazla güvenmek zorunda kaldı,” dedi.

Depolama seviyesi %75’e geriledi

Avrupa ayrıca son yıllara kıyasla daha düşük olan fiyatların cazibesine kapılan Asyalı alıcıların LNG ithalatı için daha fazla rekabetiyle karşı karşıya kaldı. Bu da ithalatın yavaşlamasına ve depolanan rezervlerden daha fazla yararlanma ihtiyacına yol açtı.

AB’nin depolama seviyeleri şu anda %75 seviyesinde ve Batı Avrupa hükümetlerinin Rusya’dan ithalata olan bağımlılıklarını azaltmaya çalışmasından önceki 10 yılın ortalamasının çok az üzerinde. Depolama seviyeleri geçen yıl aralık ayı ortalarında %90’a yakındı.

Avrupa’da gaz fiyatları 2022 yazındaki enerji krizi sırasında görülen megavat saat başına 300 avronun üzerindeki fiyatların yaklaşık %90 altında seyrediyor. Fakat kış aylarında depolama tesislerinin boşaltılması, gelecek yıl yeniden dolumu daha zor ve daha pahalı hale getirebilir.

Tüccarlar şimdiden önümüzdeki yaz teslim edilecek gazı, bir sonraki kış teslim edilecek olandan daha yüksek bir fiyattan satmaya başladılar ki bu da stokları yenilemenin maliyetinin giderek artığının bir işareti.

AB ülkelerinin, Avrupa Komisyonu’nun zorunlu dolum hedefi kapsamında kasım ayı başına kadar depolarını kapasitenin %90’ına kadar doldurmaları gerekiyor, fakat bazı ülkelerin daha düşük hedefleri var.

ABD ve Katar AB’nin en büyük LNG tedarikçileri arasında

Gaz arzının önemli bir kısmı artık LNG şeklinde geliyor ve bu da son haftalarda giderek daha politik bir hal aldı. ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarda ABD petrolü ve doğalgazı satın almayı taahhüt etmesi ya da gümrük vergileriyle karşı karşıya kalması gerektiği konusunda uyarırken Katar, üye devletlerin karbon emisyonları, insan ve işçi hakları konusunda belirlenen kriterleri karşılamayan şirketleri cezalandıracak yeni mevzuatı sıkı bir şekilde uygulaması halinde LNG sevkiyatlarını durdurmakla tehdit etti.

ABD, AB’nin en büyük, Katar ise üçüncü büyük LNG tedarikçisi konumunda.

Hızlı azalmanın bir diğer nedeni de Avrupa’nın daha soğuk havalar yaşaması ve Dunkelflaute (güneş panelleri ya da rüzgar türbinlerinin hiç enerji üretmediği günler) olarak adlandırılan ve enerji üretimi için gaz talebini artıran günlerin yaşanmasıydı.

Ukrayna’nın Rusya gazını kesmesi AB’ye ne kadar etkileyecek?

Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikası Merkezinden küresel araştırma uzmanı Anne-Sophie Corbeau’ya göre bu yıl dokuz kuzeybatı Avrupa ülkesinde endüstriyel gaz talebi “2023’ün en düşük seviyelerinden toparlandı” ve Ocak-Kasım döneminde yıllık %6 artış gösterdi.

Bazı ülkeler stoklarını diğerlerinden daha hızlı tüketti. Hollanda’da kış başlangıcından bu yana depolanan gaz miktarında %33’lük bir düşüş yaşanırken, Fransa’da %28’lik bir düşüş görüldü.

Ukrayna üzerinden Avrupa’ya akan Rus gazının da bir transit anlaşmasının süresinin dolması nedeniyle önümüzdeki yılın sonunda durması bekleniyor. Bu güzergah AB’nin gaz ithalatının yaklaşık %5’ini oluşturuyor.

Endüstri kuruluşu Eurogas’ın genel sekreteri Andreas Guth, Rus gazının Ukrayna üzerinden geçişinin durma olasılığı konusunda “büyük bir endişe yok gibi göründüğünü” savundu ve “Bununla birlikte her marjinal hacim [gaz] elbette dolum sezonunda bir fark yaratacaktır,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English