NATO ülkeleri, Ukrayna’daki barış müzakerelerini aktif bir şekilde tartışmaya başladı. Görüşmelerde güçlü bir konum elde etmesi için Ukrayna’ya yapılan silah yardımlarının önemli ölçüde artırılması planlanıyor.
Konuyla ilgili bilgi sahibi kaynakların Bloomberg‘e verdiği bilgilere göre, Ukrayna’nın müttefikleri önceliklerini yeniden belirledi.
Artık Ukrayna’nın kesin bir zafer kazanmasından ziyade, Rusya ordusunun saldırılarına karşı koyacak askeri araçların sağlanması ve müzakerelerin elverişli koşullarda başlatılması hedefleniyor.
NATO’nun bu yeni yaklaşımı, Ukrayna’nın yaklaşık yüzde 20’sinin Rus güçlerinin kontrolü altında olduğu bir senaryoda, toprak kayıplarını durdurmak için silah sevkiyatını hızlandırmayı içeriyor.
Donald Trump’ın danışmanları tarafından değerlendirilen fikirlerden biri, Kiev’e yapılacak silah sevkiyatını artırma tehdidiyle Moskova’yı müzakerelere zorlamak.
Trump’ın Ukrayna ve Rusya politikalarında danışmanı olan Keith Kellogg, ABD’nin Ukrayna’nın “güçlü bir pozisyondan müzakere edebilmesini” sağlaması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, Rusya’nın gelecekteki bir barış anlaşmasının şartlarına uymamasının sonuçları hakkında bilgilendirilmesi gerektiğini belirtti.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ise Kremlin üzerindeki baskıyı artırmak için beklemeye gerek olmadığı görüşünde. Financial Times’a konuşan Rutte, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin şu anda öncelikli olmadığını, ancak savaşın mevcut seyrinde Ukrayna’nın elini güçlendirmek adına daha fazla silah desteğinin daha önemli olduğunu söyledi. Rutte, NATO dışişleri bakanları toplantısında diğer üye ülkeleri de aynı doğrultuda harekete geçmeye çağırdı.
Bloomberg‘e göre, NATO üyeleri barış görüşmelerine zemin hazırlarken Ukrayna’yı destekleyecek ancak Rusya’yı gereksiz şekilde kışkırtmayacak güvenlik garantilerini de değerlendiriyor.
Üzerinde düşünülen seçeneklerden biri, Avrupa birliklerinin koruması altında bir askerden arındırılmış bölge oluşturulması. Bir NATO diplomatı, böyle bir bölgenin Avrupa birliklerince devriye gezileceğini ve güvenliğin sağlanacağını ifade etti.
Askerden arındırılmış bölge önerisi ilk kez eylül ayında, dönemin ABD Başkan Yardımcısı adayı J.D. Vance tarafından gündeme getirilmişti.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise çarşamba günkü NATO dışişleri bakanları toplantısında, sürdürülebilir bir ateşkesin ardından Alman birliklerinin Ukrayna’ya gönderilebileceğini belirtti.
Baerbock, sınır hattında konuşlanacak yabancı askerlerin, Ukrayna’nın NATO üyeliği dışında ek bir güvenlik garantisi sağlayabileceğini söyledi.
Aynı zamanda, AB’nin yeni dış ilişkiler temsilcisi Kaja Kallas da ateşkesin ardından Avrupa birliklerinin Ukrayna’da görev yapabileceğini, Fransa, Letonya, Litvanya ve Estonya’nın bu konuda olumlu yaklaştığını ifade etti.
Rutte ise, barış görüşmelerine yönelik tartışmaların ertelenmesi ve silah teslimatlarının artırılmasına öncelik verilmesi gerektiğini vurguladı. NATO toplantısının kapanış konuşmasında şu sözleri kullandı:
“Ukrayna’nın savaşmaya devam etmesine yardımcı olmaktan daha fazlasını yapmalıyız. Bu savaşın gidişatını kesin olarak değiştirmek için yeterli desteği sağlamalıyız. Bu da Ukrayna’nın olası müzakerelerde güçlü bir konumda olduğundan emin olmamız gerektiği anlamına geliyor.”
Batı’nın hedeflerinden biri de Ukrayna ordusunu güçlendirerek ve Rusya topraklarına uzun menzilli füze saldırıları yapma kapasitesi sağlayarak Moskova’yı müzakerelere zorlamak. Fakat Batılı analistler, şu anda Putin’in müzakereye başlamak için herhangi bir teşviki olmadığını kabul ediyor.
The Guardian’ın haberine göre kasım ayı, Rusya ordusunun günde yaklaşık 1500 asker kaybetmesiyle savaşın en kanlı aylarından biri oldu. Buna rağmen, Rus kuvvetleri Eylül 2022’den bu yana 1.202 kilometrekarelik bir alanı ele geçirdi. Bu, New York şehri büyüklüğünde bir alanın kontrol altına alındığı anlamına geliyor.
Institute for the Study of War (ISW) düşünce kuruluşunun göre, bu miktar 2023’ün tamamında ele geçirilen alanın yarısından fazlasını temsil ediyor.
Alman Savunma Bakanlığı Planlama ve Komuta Dairesi Başkanı General Christian Freuding ise mevcut durumu şu şekilde özetledi:
“Hiçbir şeyi abartmak istemiyoruz. Fakat Rusya tüm cephelerde ve tüm alanlarda inisiyatifi ele geçiriyor ve sürekli olarak toprak kazanıyor.”