GÖRÜŞ

New York Times’ın kışkırtılmış savaşı, küçük Napolyon ve Batı’nın ‘blöfle’ imtihanı

Yayınlanma

ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, bir yıl önce şu sıralarda “Rusya stratejik, operasyonel ve taktik açıdan kaybetti” diye buyurmuştu. Kendisi şimdi emekli. Halefi Charles Q. Brown ise geçenlerde “Rusya’nın kışkırtılmamış ve yasadışı savaşı üçüncü yılına girerken Ukrayna’nın bugün ve gelecekte başarısını garanti altına almak için müttefiklerimizle uyumlu hareket ediyoruz” buyurdu.

Halefin ve selefin sözleri bir yıl arayla boşa düşüyor. Batı medyası bile artık Kiev’in kaybetmekte olduğunu, silah, mühimmat ve insan kaynağının kalmadığını, Rusya’ya karşı ise ne diplomatik tecridin ne de ekonomik yaptırım savaşının işe yaradığını yazıyor.

Batı’nın 24 Şubat 2022 anlatısı, ‘Putin’in bir sabah uyanıp işgale karar verdiği’ yalanı üzerine kurulmuşken, kendimizi New York Times’ta ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna üzerinden 10 yıldır yürüttüğü savaşı okurken bulduk.

ABD’de başkanlık seçimi yılında iç siyasi rekabet, Kiev’e savaş fonlarını kesmişken, 5 Kasım’a kadar çatışmayı sürdürme misyonunu üstlenen Avrupalılar ‘Napolyon ve Hitler ruhunu’ canlandıran bir çaresizliği sergiliyor.

ABD’nin 2014’teki Kiev darbesiyle yol açtığı Ukrayna iç savaşına Rusya Federasyonu’nun müdahalesinin ikinci yıldönümünde; Moskova’nın bütün tezleri Batı’da panik havası eşliğinde doğrulanıyor. Diplomasinin önü kesilerek kışkırtılmış bir çatışmanın jeopolitik sonuçlarını öngörmeye çalışıyoruz. Eteklerdeki taşlar dökülürken, rasyonel akıl yitimi nedeniyle insanlık için kaygılanmamak mümkün değil.

NEW YORK TIMES VE KIŞKIRTILMIŞ SAVAŞ

Bu iki yılda Batı’nın en başta cahil liberal kamuoyuna yutturduğu anlatı ‘NATO 2022’ye kadar Ukrayna’ya dahil olmadı’ temasıydı. New York Times’ın 25 Şubat’taki uzun haberinde ise Rusya’ya karşı örtülü savaşının 10 yıllık geçmişi anlatılıyor. Aslında ABD’nin CIA eliyle Ukraynalı aşırı milliyetçilik üzerinden yürüttüğü kirli savaşı teşhir etmekten ziyade kontrollü bir bilgi yayımı.

Ukrayna dosyasını azıcık bilenler, yani Soroscu 2004 renkli devrimlerini anımsayanlar veya İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1950’lerden başlayarak Sovyet Ukraynası’nda Nazilere yatırımın ayırdındaki ‘mürekkep yalamışlar’ açısından 2014 anlatısı da yalan ya, geçelim. (CIA’nın Ukraynalı BanderacıNnazilerle 1950’lerden itibaren yürütülen AERODYNAMIC operasyonu veya Prolog Research Corporation vakası gizliliği kaldırılmış belgelerle sabit.)

NYT yazarları Adam Entous ve Michael Schwirtz’in ‘Casus savaşı: CIA gizlice Ukrayna’nın Putin’le savaşmasına nasıl yardım ediyor?’ başlıklı haberinin girişi casus/savaş filmi kurgulu:

“Sık bir ormanın içinde yer alan Ukrayna askeri üssü terk edilmiş ve yıkılmış gibi görünüyor; komuta merkezi ise savaşın başlarında bir Rus füze saldırısının kurbanı olmuş. Ama bu yer üstünde. Çok uzakta olmayan gizli bir geçit, Ukraynalı askerlerden oluşan ekiplerin Rus casus uydularını izlediği ve Rus komutanlar arasındaki konuşmaları gizlice dinlediği yeraltı sığınağına iniyor…”

Haber özetle ne diyor?

2014 Meydan darbesinin akşamı Ukrayna casusluk şefi Valentyn Nalyvaichenko ilk raporunu CIA ve MI6’ya veriyor, ‘istihbarat ortaklığı istiyor’. CIA darbe rejimine yüksek teknolojili komuta ve kontrol merkezleri kurup finanse etmekle kalmıyor. Doğu Ukrayna, Kırım ve Rusya’nın diğer yerlerindeki Ruslara karşı suikastlar ve diğer provokasyonları gerçekleştiren Ukrayna istihbaratını ve paramiliter güçleri oluşturuyor, eğitiyor ve silahlandırıyor. Rusya ordusunun iletişimlerini tarayıp casus uydularının izlendiği ileri teknolojili yeraltı sığınakları inşa ediyor, 12 üs kuruyor. Finansman tamamen CIA’nın. Birim 2245’de yetişenlerden biri de bugünkü askeri istihbarat şefi Kirill Budanov.

NYT, CIA’nın Moskova’ya saldırısını genişletmenin yollarını aradığı, Lahey’de gizli bir toplantı düzenleyip Britanya’nın MI6’sı ve Hollanda istihbaratıyla gizli koalisyon kurduğunu belirtiyor. Bunlar daha özel harekat yokken yapılıyor. NYT yazarları Putin’in defalarca ABD-NATO’yu askeri ve istihbarat altyapısını Ukrayna’ya genişletmekle suçladığını anımsatırken, adeta onu doğruluyor.

Haber Ukrayna’nın ABD iç siyasetindeki kullanımını da sergiliyor. 2016 seçiminde Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle düğmesine basılan Rusyagate komplosunun izini sürmek bakımından da faydalı. ‘Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesini önlemek’ temalı anlatı, açılan soruşturmalar ve son olarak Twitter ifşaatlarıyla gömülmüştü.

NYT’ın haberi, son iki yılda bizzat kendi yayınlarındaki anlatının sahteliğini göstermek bakımından da faydalı. Hedefinin ise Ukrayna rejiminin ABD askeri-istihbarat aygıtı tarafından kontrol edildiğini bildirerek, Cumhuriyetçilere savaş finansmanını desteklemeleri için baskı yapmak olduğu anlaşılıyor.

Ukrayna projesinin 5 Kasım seçimine kadar sancıları, Avrupa kanadındaki gelişmelerle birleştiğinde daha dikkat çekici.

NAPOLYON KIYAFETİ KUŞANAN MACRON VE İFŞACI SCHOLZ

Avrupa’nın paniği Batı medyasında da artık açıkça görünüyor. Ukrayna ordusunun geçen yıl yaz taarruzunun ağır mağlubiyetini ‘basit bir başarısızlık’ gibi sunma çabaları, Rusya ordusunun 10 yıldır Donetsk’i vuran Avdeyevka’yı kontrol altına alıp bütün cephelerde inisiyatifi ele geçirmesiyle tamamen çöktü. Kiev rejiminin mart-haziran aylarında top mermisi ve hava savunma füzelerinin bitişi kaygıları hakim.

İlk hamle son iki yılda tuhaf biçimde ara ara ‘arabuluculuk’ vasfı da yüklenen Fransa’dan geldi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 26 Şubat’ta 20 Avrupa liderini Elysee Sarayı’nda topladı. Kiev’e para ve mühimmat bulma paniğiyle ‘beyin fırtınası’ yapıldı. Durumu ilk izah eden Slovakya’nın sosyal demokrat lideri Robert Fico oldu. Fico, ‘bazı Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya asker göndermekten söz ettiğini’ söyledi, asla böyle bir şey yapmayacağını belirtti. ‘Barış ve diplomasi’ sözcüklerini duymamaktan yakındı.

Ardından Macron çıkıp asker göndermek için görüş birliğine varılamadığını ancak bunun ‘göz ardı edilemeyeceğini’ söyledi. Macron “Rusya bu savaşı kazanmasını engellemek için elimizden geleni yapacağız” dedi. Pek çok ülkeden itirazlar yükseldi. En başta şahin Britanya, Polonya ve Almanya’dan… En çarpıcı olanı Almanya Başbakanı Olaf Scholz. “Ukrayna’da hiçbir Alman askeri veya NATO askeri olmayacak. Askerlerimizi Ukrayna’ya göndermeyeceğim” dedi.

Son iki yılda ne dediyse 180 derece zıttını yapan Scholz, bir süredir Rusya başkenti Moskova’yı vurabilecek 500 km menzilli Taurus füzelerini verme baskısı altında. Almanya’nın bu füzeleri göndermesinin onları kullanabilecek askerleri de göndermesi anlamına geleceğini belirtip Britanya ve Fransa gibi yapamayacaklarını söyledi. İki müttefiki deşifre ediverdi.

Britanya’nın, Rusya’da ve Donbass’ta sivil katliamlara yol açan Storm Shadow füzeleri, Fransa’nın ise SCALP’lar için Ukrayna’da askeri personel bulundurduğunu söylemiş oldu. Britanyalılar öfkelendi, Scholz’ü ‘Ruslara yardım edebilecek istihbaratın suiistimali, sahadaki personeli tehlikeye atma’ eleştirisi yöneltildi.

Aslında Scholz bu çatışmanın ‘en kötü saklanan’ sırrını Batı kamuoyuna ifşa etmiş oldu. Şimdiye kadar ya ‘paralı asker’ diye geçiştirilmiş yahut ‘Rus komplo teorisi’ denmişti. Rusya başından beri farkındaydı. Yeni yıldaki Belgorod katliamının ardından 16 Ocak’ta Harkov’da Fransız askerlerin geçici konuşlanma yeri nokta atışıyla vurulmuş, 60’dan fazlası öldürülmüştü. Paris telaşla ‘askerimiz yok’ demişti.

Şimdi Macron müttefiklerinin tepkilerine rağmen asker göndererek Rusya ile doğrudan savaşa girmeye hevesli görünüyor. 7 Mart’ta Ukrayna’da siyasi parti liderleriyle ‘birlik gönderme’ temalı toplantı yapacak. Ukrayna’nın ‘bazı bölgelerini koruyabileceği’ sıvıyla Moskova için ‘stratejik bir ikilem’ yaratmanın hedeflendiği söyleniyor

‘Küçük Napolyon’a gülüp geçmeden önce ‘Bakın, zaten oradayız ve Ruslar bize nükleer bomba atmadı!’ mesajıyla Avrupa halkını NATO müdahalesine sinsice hazırlama hesabı yabana atılacak gibi değil.

ALMAN HAVACILARIN SAVAŞ HEYECANI

Üstelik ifşacı Scholz’un Almanya ayağı da karışık. Naifliğinden mi müttefiklerini resmen ifşa etti, yoksa Taurus gönderme baskılarına yanıtı mıydı, bilmiyoruz. Ne ki Alman Şansölyesi’nin kendi ordusunun arkasından çevirdiği işlerden haberi varmış gibi görünmüyor.

Rossiya Segodnya ve RT genel yayın yönetmeni Margarita Simonyan, cuma günü Rusya’nın Kırım Köprüsü’nün yani sivil altyapının nasıl bombalanacağını tartışan üst düzey Bundeswehr subaylarının sızdırılmış ses kaydını yayınladı. Scholz’a ‘makul inkâr edilebilirlik’ marjını bırakacak şekilde…

19 Şubat tarihli kayıtta, Alman Hava Kuvvetleri Komutanlığı Operasyon ve Tatbikat Daire Başkanı Graefe, Müfettiş Gerhartz ve Hava Harekât Merkezi yetkilileri Fenske ve Frostedt, Rusya’nın Kerç (Kırım) Köprüsünü Taurus’larla nasıl vuracaklarını, idareyi Britanyalılara verip veremeyeceklerini tartışıyor. İçlerinden biri ‘ya çocuk parkını vurursak’ derken işitiliyor.

Alman parlamentosu onayı olmadan yasadışı olan bu savaş hali Bundeswehr’in bazı seçkin üyelerinin heveslerini sergiliyor.

Bu arada da Kerç köprüsü daha önce Britanya tarafından vurulmuşken, iki yıl sonra bir kez daha vurulmasının stratejik etkisi tartışmalı. Zira mesele cephede gidişatsa eğer, karadan yol bağlantısı zaten tesis edildi.

Almanya Savunma Bakanlığı, soruşturma açıldığını duyurdu. Almanya, Ukrayna’yı ABD’den sonra en çok fonlayan ülke. Bedeli ülkenin sanayisizleşmesi. Dolayısıyla Scholz, sorumlu bir tutum mu sergileyecek? Yoksa tıpkı Leopard tanklarının enkaza dönüp namını söndüren tank koalisyonundaki gibi oldu-bittiyi mi kabullenecek?

NATO TEHDİDİ

İki yıllık Batı anlatısı, Ukrayna-Rusya savaşı. Halbuki NATO istihbarat uçakları Kiev için hedef belirleyip saldırı koordine ediyor, seyir füzeleri ateşliyor. Fransız ve Britanya özel birlikleri sahada cirit atıyor. ABD’li komutanlar komuta merkezlerini yönetiyor.

Ne ki askeri çabalar sonuç vermedi. Son dönemde Avrupa ülkeleri Kiev ile ikili güvenlik anlaşmalarını devreye soktu. Macron’un çıkışıyla Ukrayna’nın askeri çöküşünden kaygılı Batı’nın müdahale düğmesine bastığı anlaşılıyor. Avrupa halkının doğrudan çatışmaya hazırlanması yani… ABD Kongresi yüzünden sıkışan Biden yönetimi bu hafta cebinde aniden Kiev’e harcanacak 4 milyar dolar daha buldu. Uzun menzilli ATACMS gönderileceği açıkça söyleniyor. Kanada Savunma Bakanı Bill Blair de ‘doğru koşullar altında muharebe dışı birlikler göndermeye’ açık olduklarını söyledi.

Şimdiden Polonya üzerinden senaryolar gündemde. Polonya-Litvanya sınırı yakınında (Sulaweki boşluğu) geniş NATO tatbikatları (birlik yığınağı) yapılıyor. Beyaz Rusya lideri Lukaşenko’nun Batı’nın Polonya üzerinden bir ‘yanıltma operasyonuna’ girişebileceği ikazlarını bir kenara not etmeli.

Batı’nın tırmandırmaktan vazgeçecek gibi görünmediği bu çatışmada tek sorunu, resmen müdahaleye Rusya’nın yanıtını kestirememeleri.

PUTİN’İN UYARISI, BATI’NIN BLÖF ALGISI

Rusya lideri Putin yanıtı şimdiden Federasyon Konseyi konuşmasında verdi. Batı’nın, Ukrayna’da yaşananları ‘çizgi film zannettiğini’ söyledi. “Birçok ülkede çatışmaları kışkırtan Batı şimdi de Rusya’nın Avrupa’ya saldırma niyetinde olduğunu iddia ediyor. Bu bir saçmalık. İnanabiliyor musunuz? Yalan söylüyorlar” dedi. Macron’un asker gönderme çıkışı içinse “Biz, bir zamanlar ülkemizin topraklarına asker gönderenlerin akıbetini unutmadık. Artık olası müdahaleciler için bunun sonuçları çok daha trajik olacak. Topraklarındaki hedefleri vurabilecek silahlarımızın da olduğunu anlamalılar” diye ekledi. Misilleme kapasitelerine atıfla Ukrayna sahasında hipersonik Zircon’ların kullanımını ilk kez doğruladı.

Batı medyası ‘kışkırtılmamış’ diye sunduğu bu çatışmada Putin’in mesajlarını da iki temel başlıkla sundu: Tehdit ve blöf. Açıkçası bu sözler ne tehdit ne blöf içeriyor. Klasik caydırıcılık.

ABD yapımı bu eşi benzeri görülmemiş güvenlik ikilemi iki yılda; Rusya’nın Batı destekli saldırılarda kışkırtmalara gelmemesi ve özel askerî harekâtı kendi çizdiği çerçevede yürütmeye devam etmesiyle yönetilebildi. Bir nevi gayrı resmi ‘angajman kurallarıyla’. Ancak Rusya’yı ‘stratejik yenilgiye uğratma’ saplantısı artık Batı’nın pervasız asabiyetiyle birleşiyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version