2024 yılı, Lübnan için zorlu bir dönem olarak tarihe geçti. Ülke, hem İsrail ile Hizbullah arasındaki yoğun çatışmaların hem de derinleşen ekonomik ve siyasi krizlerin etkisi altında kaldı.
İsrail’in düzenlediği hava saldırıları nedeniyle birçok sivil hayatını kaybetti, altyapı büyük ölçüde zarar gördü. Özellikle eylül ve ekim aylarında İsrail’in Hizbullah’ın altyapısını hedef aldığı iddiasıyla düzenlediği hava saldırıları sivil bölgelerde de büyük hasara yol açtı.
8 Ekim 2023 yılında başlayan çatışmalar, uluslararası toplumun baskısıyla Kasım 2024’te geçici bir ateşkesle son buldu. Ancak bu ateşkes, İsrail’in ihlalleri ile sarsıldı. İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyine düzenlediği saldırılarda sivil kayıplar meydana geldi, ateşkesin sürdürülebilirliği konusunda endişeler arttı ve kalıcı bir barışın sağlanması konusunda ciddi şüpheler ortaya çıktı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararının uygulanmasını amaçlayan bu ateşkes bittiğinde Amerika Birleşik Devletleri’nde başkan koltuğunda Donald Trump oturuyor olacak. Trump’ın kayıtsız şartsız İsrail yanlısı tutumu İsrail’i cesaretlendirerek ateşkesi bozmasına sebep olabilir.
2006’da İsrail ile Hizbullah arasındaki Temmuz Savaşı da BM’nin 1701 sayılı kararının uygulanması ile sona ermişti. Bu sayede her ne kadar ara sıra küçük çaplı çatışmalar olsa da 2024 yazına dek büyük bir savaş önlenmişti.
Bu askeri gerilimlerin yanı sıra Lübnan, 2019’dan bu yana devam eden ekonomik krizle mücadele etmeye devam etti. Lübnan lirasının değer kaybı, işsizliğin artması ve temel hizmetlerin aksaması, halkın yaşam koşullarını daha da kötüleştirdi. 2024 yılında da hükümetin istikrar sağlayacak bir inisiyatif alamaması ülkede siyasi tıkanıklığın devamına yol açtı.
Mayıs 2022’de yapılan seçimlerden sonra hala bir hükümet kurulamadı ve seçim öncesi görevde olan geçici hükümet devam ediyor. Ekim 2023’te görev süresi dolan Michel Aoun’un ardından hala bir cumhurbaşkanı seçilemedi.
Hizbullah için Kara Yıl
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, 1992 yılında Abbas Musavi’nin İsrail tarafından suikastla öldürülmesinin ardından örgütün liderliğine geldi. O tarihten itibaren, özellikle İsrail ile Hizbullah arasındaki gerilim bağlamında, Nasrallah sık sık İsrail’in hedefi oldu.
İsrail, Nasrallah’ı öldürmeyi, Hizbullah’ın operasyonel ve moral açıdan büyük bir darbe alması için kritik bir hedef olarak gördü. İsrail ordusu, özellikle 2006 Lübnan Savaşı sırasında, Nasrallah’ın saklandığı yerleri tespit etmek için yoğun hava saldırıları ve insansız hava araçları kullandı. Ancak, bu çabalar başarısız oldu ve yalnızca Hizbullah’ın alt düzey liderlerine zarar verebildi. İsrail, Nasrallah’ın etkisiz hale getirilmesinin, örgütün liderlik yapısını parçalayacağını ve Lübnan’daki faaliyetlerini ciddi şekilde zayıflatacağını düşündü. İsrail istihbarat servisi Mossad ve askeri operasyon birimleri, Nasrallah’ın öldürülmesi için çeşitli girişimlerde bulundu. Nasrallah’ın hayatta kalması, sadece kişisel güvenlik önlemlerinin değil, aynı zamanda Hizbullah’ın istihbarat ve lojistik yeteneklerinin de bir kanıtı olarak görülmekteydi. Ancak İsrail, 27 Eylül tarihinde düzenlediği hava saldırısı ile Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı öldürdü. Hizbullah’ın üst düzey komutasının neredeyse tamamını suikastlerle saf dışı bırakmayı başaran İsrail, uzun zamandır planladığı çağrı cihazları ve telsizlerin patlamasını da aktive ederek örgüte büyük kayıplar verdirdi.
Ekonomik krizin yol açtığı zorluklar İsrail’in “human intelligence” kullanarak yıllardır ulaşamadığı istihbarata ulaşmasına ve Hizbullah’ı en içten defalarca vurmasına sebep oldu.
Suriye’deki rejimin yıkılması ile Tahran-Beyrut lojistik koridoru kapandı. Örgütün yeniden yapılanma sürecinde İran’ın desteğinin elzem olması düşünüldüğünde bu Hizbullah için kritik bir gelişme oldu.
2025’te Lübnan’da Ne Bekleniyor?
2025 yılı, Lübnan için belirsizliklerle dolu bir dönem olmaya aday. Ateşkesin sürdürülmesi, bölgedeki tüm tarafların önceliği. Ancak tarafların birbirine olan güvensizliği ve sürekli artan provokasyonlar, ihlaller, ateşkesin bozulma riskini artırıyor. İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmalar, hem yerel hem de bölgesel dinamiklere bağlı olarak yeniden alevlenebilir.
Lübnan ekonomisinin düzelmesi için uluslararası yardımlar ve ekonomik reformlar şart. Ancak 2024’te olduğu gibi, hükümetin siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle reformları uygulayamaması durumunda, 2025’te de ekonomik çöküş devam edebilir. Bu durum, sosyal huzursuzlukları artırabilir ve yine kitlesel protestolara neden olabilir. Özellikle, askeri olarak büyük kayıplar veren Hizbullah’ın Lübnan iç siyasetinde de baskı altında olacağı muhtemel.
Lübnan’ın içinde bulunduğu bu zorlu süreçte, kalıcı bir barışın sağlanması ve halkın refahının artırılması için yerel ve uluslararası aktörlerin işbirliği yapması kaçınılmaz bir gereklilik. Aksi takdirde, 2024 yılında yaşanan yıkım ve belirsizlik, 2025’e de damgasını vurabilir.