DÜNYA BASINI

Seymour Hersh yazdı: Kuzey Akım’ın hayalet gemisi ve CIA’in asılsız iddiaları

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Amerikan istihbaratı son aylarda gazeteci Seymour Hersh’in Kuzey Akım sabotajının Başkan Joe Biden’ın doğrudan talimatıyla yapıldığını ispatlayan haberlerini yalancı çıkarmak için çarpıcı bir çaba gösteriyor. Hersh’in ilk haberinden bir ay sonra Alman Şansölyesi Olaf Scholz, Washington DC’ye ziyaret düzenledi ve sonra New York Times ve Die Zeit’in “boru hatlarını Ukrayna yanlısı bir grubun sabote ettiğini” iddia eden haberleri yayımlandı. İkisi dalgıç olan beş kişinin iki ton patlayıcıyı küçük bir yelkenli yatla taşıyarak 80 metre derinlikte fark edilmeden boru hatlarına bağlamaları hiç gerçekçi değildi, nitekim Hersh de ikinci haberinde bunu anlattı. Batı basını, operasyon için kiralanan Andromeda yatının masasında patlayıcı kalıntılarının bulunduğundan söz ediyor, sanki yarım tonluk patlayıcılar yatın mutfak masasında hazır edilmiş gibi. Hatta failler, yatta sahte pasaportlarını da bırakmışlar. Washington Post, 3 Nisan günü saat 17.30 civarında yayımladığı haberde “Batı’da saldırının arkasında Polonya ve/veya Ukrayna’nın olabileceğinden şüphelenildiğini”, ikinci olarak da “Batılı siyasetçilerin olayı aydınlatmaya niyetleri olmadığını, zira bunun Batı’nın birliğine zarar verebileceğini” yazdı. Hersh, Substack’inde yer verdiği son başlığında Post’un haberine yanıt veriyor.


Kuzey Akım’ın hayalet gemisi

Seymour Hersh — 5 Nisan 2023

CIA’in örtbas hikayesindeki asılsız detaylar

Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı, dünyanın dört bir yanında sürekli olarak örtülü operasyonlar yürütür ve işlerin kötüye gittiği durumlarda, ki genellikle öyle olur, hepsine birer kılıf bulmak gerekir. Geçen sonbaharda Baltık Denizi’nde olduğu gibi işler iyi gittiğinde de bir açıklama yapmak aynı derecede önemliydi. Kuzey Akım boru hatlarının tahrip edilmesi talimatını verenin Joe Biden olduğuna dair haberimden birkaç hafta sonra teşkilat bir kapak hikayesi hazırladı ve New York Times ile iki büyük Alman yayın organında istekli alıcılar buldu.

Teşkilat, derin deniz dalgıçları ve gerçekte var olmayan bir mürettebat hikayesi oluşturarak protokolü izlemişti ve bu hikâye, boru hatlarını tahrip etmeye yönelik gizli planlamanın ilk günlerinin parçası olacaktı. Temel unsur, ironik bir şekilde Andromeda adı verilen efsanevi bir yattı – efsanevi bir kralın çıplak bir şekilde bir kayaya zincirlenmiş güzel kızı gibi. Bu hikâye, Almanya’nın federal istihbarat teşkilatı BND ile paylaşıldı ve buradan da destek aldı.

İlk haberim dünya çapında yankı buldu ama ABD’deki büyük gazeteler ve televizyon kanalları tarafından görmezden gelindi. Hikâye, Avrupa’da ve yurt dışında ilgi görmeye başlayınca New York Times, 7 Mart’ta ABD’li yetkililere dayandırdığı haberinde Amerikan istihbaratının boru hattı sabotajını Ukrayna taraftarı bir grubun gerçekleştirdiğine dair bilgi edindiğini iddia etti. Haberde, yeni istihbaratı “inceleyen” yetkililerin, bunun boru hattı sabotajının “sorumlusunu tespit etmeye dönük bir adım” olduğunu ifade ettikleri belirtiliyordu. Times’ın bu haberi dünya çapında ilgi gördü, ancak o zamandan beri gazeteden kimin ne yaptığına dair başka bir haber gelmedi. Times’ın bir podcast’i için yapılan röportajda, makalenin üç yazarından biri istemeden de olsa hikâyenin ölü doğduğunu izah etti. Yazara Ukrayna taraftarı olduğu iddia edilen grubun olaya dahli soruldu: “Size böyle olduğunu düşündüren ne?” O da cevap verdi: “Şunu açıkça belirtmeliyim ki gerçekten çok az şey biliyoruz. Değil mi?”

3 Nisan’da Washington Post gazetesi, bazı Avrupalı soruşturmacıların Andromeda’nın ikinci bir geminin yardımı olmadan boru hatlarını sabote etmesinden kuşku duyduklarını bildirdi. Avrupa’daki bazı kişiler, Andromeda’nın rolünün “dikkat dağıtmak için mi yoksa resmin sadece bir parçası mı” olduğunu merak ediyor. Makale, Biden yönetiminin boru hattının tahrip edilmesinde dahli olduğunu öne sürmedi, fakat adı açıklanmayan Avrupalı bir diplomatın herkesin orada bir cesedin yatmakta olduğunu görebildiğini ama her şey normalmiş gibi davrandığını söylediğini aktardı. Diplomat, “Bilmemek daha iyi” dedi. Post gazetesi, isimsiz de olsa hiçbir Amerikalı yetkilinin görüşüne başvurmadı. Biden yönetimi, Kuzey Akım’dan arındırılmış bir habercilik bölgesi haline geldi.

Dünyanın, en makul şüpheli olarak beliren ABD Başkanı dışındaki olağan şüphelilere odaklanmasını sağlama konusunda başarılı bir çaba göstererek burada ve yurt dışında medyaya düzmece hikayeler sunan CIA yetkililerini alkışlamak lazım.

Times ayrıca ülkesinin istihbarat teşkilatı tarafından bilgilendirilen Avrupalı bir milletvekilinin, teşkilatın boru hatlarının patlatıldığı bölgeden geçerken transponderleri çalışmayan yaklaşık kırk beş gemi olduğuna dair istihbarat edindiğini söylediğini bildirdi. “Hayalet gemiler” olarak nitelendirilen gemilerden biri mayınları yerleştirmiş ve daha sonra tetiği çekmiş olabilir.

Times’ın haberinin internete düşmesinin ardından Almanya’nın en büyük gazetesi Die Zeit, Kuzey Akım bombardımanıyla ilgili olarak bir kamu yayın kuruluşuyla beraber aylardır sürdürdüğü araştırma hakkında bir haber yayımladı. Haftalık gazetenin yeni bir haberi vardı; habere göre “Polonya’daki bir şirketten kiralanan ve görünüşe göre iki Ukraynalıya ait olan” bir yat tespit edilmişti. Yatı kiralayan ve boru hattının imhasını gerçekleştiren ekibin bir kaptan, iki dalgıç, iki dalış asistanı ve bir doktordan oluştuğu belirtildi. Die Zeit tarafından isimleri yayımlanmayan ya da bilinmeyen ve “suikastçılar” olarak tasvir edilen grup, sahte pasaportlar kullanmış ve gereken patlayıcıları olay mahalline götürmüştü. Yatın boru hattı sabotajının gerçekleştirildiği yere yakın olan Danimarka’nın Bornholm adası yakınlarında seyrettiği kaydedildi.

Gazete, yatı kiralayan şirkete –bu tür yatların haftalık kirası iki bin dolar ya da daha fazla olur–  “temizlenmemiş bir halde” iade edildiğini ve bu nedenle Alman soruşturmacıların kamaradaki bir masada patlayıcı kalıntıları bulduklarını bildirdi. Daha sonraki haberlerde soruşturmacıların ayrıca yatta bırakılmış iki sahte Ukrayna pasaportu buldukları belirtildi. Daha sonra haftalık Alman dergisi Der Spiegel’de çıkan haberde söz konusu yatın adının Andromeda olduğu ifade edildi.

Ardından Alman federal polisi tarafından Die Zeit ve Der Spiegel’e verilen bilgilerin ABD istihbaratından geldiğini öne süren bir haber yayımladım. Die Zeit haberinin yazarı, on yıl kadar önce Washington’da çalıştığım zamandan beri tanıdığım tecrübeli bir gazeteci olan Holger Stark, bu iddia hakkında şikâyet belirtmek için benimle temasa geçti. Stark, bana Alman federal polisinde mükemmel kaynakları olduğunu ve yaptıklarını Alman ya da Amerikan herhangi bir istihbarat teşkilatından değil, bu bağlantılardan öğrendiğini söyledi. İkna oldum ve haberi derhal düzelttim.

Bir gazeteci için, özellikle de dostunuz olan bir gazeteci hakkında yazmanın zor olduğunu kabul ediyorum. Fakat bu mesele, sorgulanması gereken hakikatlerin kabul edilmesini de içeriyor. Mesela Stark’a yaklaşık dört bin mil ötedeki bir Amerikan gazetesinin Almanya’daki yetkililerin takip ettiklerini söylediği, Kiev’deki yönetimle bağı olmayan, adı açıklanmayan bir grup Ukraynalı hakkındaki aynı iddiayı neden yayımladığını merak edip etmediğini sormadım. Sözünü ettiği hakikati tartıştık: Almanya, İsveç ve Danimarka’daki yetkililer, boru hattı bombalamalarından kısa bir süre sonra infilak etmeyen tek mayını kurtarmak için bölgeye ekip göndermeye karar vermişlerdi. Çok geç kaldıklarını, birkaç gün için bir Amerikan gemisinin bölgeye ulaşarak mayını ve diğer malzemeleri aldığını söyledi. Ona Amerikalıların bu kadar çabuk bölgeye intikal etmesi hakkında ne düşündüğünü sordum ve elini sallayarak şöyle cevap verdi: “Amerikalıların nasıl olduğunu bilirsin. Her zaman ilk olmak isterler”. Oldukça bariz başka bir açıklama daha vardı.

İyi bir propaganda operasyonunun püf noktası, hedeflere –burada Batı medyasına– duymak istediklerini temin etmektir. Bir istihbarat uzmanı bunu bana daha kısa ve öz bir şekilde şöyle ifade etti: “Boru hatları ve benzerlerine bir operasyon düzenlediğinizde bir karşı operasyon da –gerçeklik kokan kırmızı bir ringa balığı– planlamanız gerekir. Ve inandırıcı olması için mümkün olduğunca detaylı olmalıdır”.

Uzman, “Günümüzde insanlar parodi diye bir şey olduğunu unutmuş durumda” dedi:

“Gilbert ve Sullivan’ın HMS Pinafore’u 19. yüzyıl Kraliyet Donanması tarihine ait değil. Bu bir parodi. CIA’in boru hattı meselesindeki maksadı basının inanacağı kadar iyi bir parodi üretmekti. Ama nereden başlamak lazımdı? Boru hatları uçaktan atılan bomba ya da lastik botlu denizcilerle imha edilemez. Ama neden yelkenli değil? Olayla ilgilenen ciddi bir öğrenci, 260 fit derinliğindeki –dört boru hattının tahrip edildiği derinlik– sularda bir yelkenliyi demirleyemeyeceğinizi bilirdi. Fakat hikâye onu değil, bir parodi sunulduğunda bunu anlamayan basını hedef alıyordu”.

İstihbarat uzmanı, herhangi bir kişi ya da grubun pahalı bir yat kiralayabilmesi için gereken tüm unsurları sıraladı: “Sahte pasaportla elinizi kolunuzu sallayarak tekne kiralayamazsınız. Ya kiralama acentesi ya da yatın sahibi tarafından sağlanan bir kaptanı kabul etmeniz ya da denizcilik kanununun zorunlu kıldığı şekilde yeterlilik belgesi olan bir kaptanınız olması gerekir. Bunu daha önce bir yat kiralamış olan herkes bilir”. Oksijen ve nitrojenin özel bir karışımı olan nitoks kullanımını içeren derin deniz dalışları için de dalgıçlar ve doktor tarafından benzer bir uzmanlık ve yeterlilik ispatı gerekir.

Uzmanın var olduğu iddia edilen yatla ilgili başka soruları da vardı:

“49 metrelik bir yelkenli Baltık Denizi’ndeki boru hatlarını nasıl bulabilir? Boru hatları o kadar büyük değil ve kira kontratıyla birlikte gelen haritalarda da yoklar. Belki de iki dalgıcı suya indirip –küçük bir yattan bunu yapmak pek kolay değil– dalgıçlara arama yaptırılması düşünülmüştür. Bir dalgıç, elbiseleriyle ne kadar süre aşağıda kalabilir? Belki on beş dakika. Bu da bir dalgıcın bir mil kareyi aramasının dört yıl süreceği anlamına gelir.

Bu soruların hiçbiri medya tarafından sorulmadı. Yani yatta altı kişi var – iki dalgıç, iki yardımcı, bir doktor ve tekneyi kiralayan bir kaptan. Bir şey eksik: Yatın mürettebatı kim? Ya da aşçı? Kiralama şirketinin yasal nedenlerle tutmak zorunda olduğu seyir defteri ne olacak?”

Uzman bana, “Bunların hiçbiri olmadı. Bunu gerçekle ilişkilendirmeye çalışmayı bırakın. Bu bir parodi” dedi.

New York Times ve Avrupa basınında yer alan haberlerde herhangi bir gazetecinin söz konusu yata binildiğine ve yatı fiziksel olarak inceleyebildiğine dair hiçbir işaret bulunmuyor. Ayrıca yattaki yolcuların neden sahte ya da başka türlü pasaportlarını kiraladıktan sonra bunları yatta bıraktıklarını da açıklamıyorlar. Sadece Andromeda adındaki bir yelkenlinin kızakta çekilmiş fotoğrafları yayımlandı.

İstihbarat uzmanı bana bunların hiçbirinin bu kötü örtbas hikayesini kurtaramayacağını söyledi: “Kurguyu gerçeğe dönüştürme çabası sonsuza dek sürecek. Şimdi de soruşturmanın ardından ortaya çıkan ve izi sürülemeyen bir yelkenlinin görüntüsü var, yasal olarak olması gereken yerde lisans numarası yok. Andromeda, basının Piltdown adamı(*) oldu”.

Uzmanın son bir fikri daha vardı: “Profesyonel analistlerin ve operatörlerin dünyasında herkes evrensel olarak ve doğru bir şekilde haberinizden, şeytani CIA’in gerçek amacından ziyade hakikati tahkim edecek ölçüde saçma ve çocukça bir karşı operasyon uydurduğu sonucuna varacaktır”.


(*) Piltdown Adamı: Amatör arkeolog Charles Dawson’ın, 1912 yılında Birleşik Krallık’taki Piltdown’da bulduğunu iddia ettiği kafatası ve çene kemiğine verilen ad. Uzun yıllar bilim insanları bu sözde fosilin insan evrimindeki kayıp halkalardan biri olduğunu düşünmüştü; oysa Dawson sahtekârdı ve sözde fosili fosil gibi görünmesi için kendisi demir çözeltisi ve kromik aside batırmıştı. (ç.n.)

Çok Okunanlar

Exit mobile version