DÜNYA BASINI

Seymour Hersh yazdı: Zelenskiy’in ‘kötü anı’

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Ukrayna’nın haziran ayında rötarlı olarak başlattığı karşı taarruzun başarısızlığa uğradığını artık Biden yönetimi ve Amerikan basını hariç herkes kabul ediyor. Fakat Ukrayna’nın “atacak mermisi” kalmadı ve ordunun savaşı sürdürme konusundaki motivasyonunun ne düzeyde olduğu tartışmalı. Bunun yanında Zelenskiy, bu vahim tabloyu tersine çevirmek ve yardımların devam etmesini sağlamak adına tehdit ve şantajlara başvuruyor. Gazeteci Seymour Hersh, son Substack bülteninde Amerikan istihbaratından kaynağının kanaatlerine yer veriyor.


Zelenskiy’in “kötü anı”

Seymour Hersh

21 Eylül 2023

Ukrayna lideri, başarısız karşı taarruzun ardından yalan ve tehditlere başvurdu

Önümüzdeki salı günü, Biden yönetiminin Kuzey Akım 1 ve 2’nin dört boru hattından üçünü yok edişinin yıl dönümü olacak. Bu konuda söyleyeceğim daha çok şey var ama beklemek zorundayım. Neden mi? Zira Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, Beyaz Saray’ın ateşkes söylemlerini reddetmeye devam etmesiyle birlikte, bir dönüm noktasında.

Amerikan istihbarat camiasında saha raporlarına ve teknik istihbarata dayanan ciddi unsurlar, morali çöken Ukrayna ordusunun, Rusya’nın ağır mayınlı üç kademeli savunma hatlarını aşma ve savaşı Kırım’a ve Rusya tarafından ele geçirilip ilhak edilen dört bölgeye taşıma ihtimalinden vazgeçtiğine inanıyor. Gerçek şu ki Vladimir Zelenskiy’in hırpalanmış ordusunun artık zafer kazanma şansı yok.

Güncel istihbarata erişimi olan bir yetkilinin bana söylediğine göre savaş, Zelenskiy’in ısrarı yüzünden devam ediyor. Ne onun karargahında ne de Biden’ın Beyaz Saray’ında ateşkesle ilgili herhangi bir bahis söz konusu ve katliamı sona erdirecek müzakerelere de ilgi yok. Yetkili, Ukrayna ordusunun haftada metre olarak ölçtüğü birkaç dağınık bölgede toprak kazanırken, şaşırtıcı kayıplara uğrayan taarruzda aşamalı ilerleme kaydedildiği iddialarından söz ederek “Bunların hepsi yalan,” dedi.

Yetkili, “Açık olalım. Putin savaşı başlatarak aptalca ve kendine zarar veren bir hamle yaptı. Sihirli bir güce sahip olduğunu ve istediği her şeyin gerçekleşeceğini düşündü,” ifadelerini kullandı. Yetkili, Rusya’nın ilk saldırısının kötü planlandığını, personel yetersizliği olduğunu ve gereksiz kayıplara yol açtığını da sözlerine ekledi: “Generalleri tarafından kendisine yalan söylendi ve savaşa lojistikten yoksun bir şekilde, birliklerine ikmal yapamadan başladı.” Suçlu generallerin çoğu kısa sürede görevden alındı.

“Evet, Putin ne kadar kışkırtılmış olursa olsun, BM tüzüğünü ihlal ederek aptalca bir şey yaptı ve biz de öyle yaptık,” diyen yetkili, Başkan Biden’ın Zelenskiy ve ordusunu finanse ederek Rusya ile bir vekalet savaşı yürütme kararını dikkat çekti: “Şimdi de hatamızı meşrulaştırmak için medyanın da yardımıyla ona kara çalmamız gerekiyor.” Yetkili, Putin’i küçültmeyi amaçlayan ve CIA tarafından İngiliz istihbarat unsurlarıyla koordineli olarak yürütülen gizli dezenformasyon operasyonuna atıfta bulundu. Başarılı operasyon, burada ve Londra’daki büyük medya kuruluşlarının Rusya Devlet Başkanı’nın kan hastalıkları ve ciddi bir kanser dahil olmak üzere çeşitli hastalıklardan mustarip olduğunu bildirmelerini beraberinde getirdi. Sıkça alıntılanan bir habere göre Putin, yüksek dozda steroidle tedavi ediliyordu. Tabii herkes buna kanmadı. The Guardian gazetesi, Mayıs 2022’de şüpheci bir yaklaşımla “Vladimir Putin’in kanser ya da Parkinson hastası olduğuna dair doğrulanmamış ve teyit edilmemiş haberler” olduğunu yazdı. Ancak pek çok büyük haber kuruluşu zokayı yuttu. Haziran 2022’de Newsweek, Putin’in iki ay önce ileri derecede kanser tedavisi gördüğünü söyleyen isimsiz kaynaklara atıfta bulunarak büyük bir atlatma haber yaptı: “Putin’in iktidarı güçlü ama artık mutlak değil. Kremlin içindeki çekişme hiç bu kadar yoğun olmamıştı. Herkes sonun yaklaştığını hissediyor.”

Yetkili, “Haziran taarruzunun ilk günlerinde Ukrayna’nın, Rusya’nın üç zorlu beton savunma bariyerinden ağır tuzaklı olan ilkine ya da yakınına bazı erken sızmaları oldu ve Ruslar onları içeri çekmek için geri çekildi. Ve tamamı öldürüldü,” dedi. Yetkili, haftalar süren yüksek kayıplar ve son derece az ilerlemenin yanı sıra tank ve zırhlı araçlardaki korkunç kayıpların ardından Ukrayna ordusunun önemli unsurlarının, ilan etmeden, taarruzu fiilen iptal ettiğini söyledi. Ukrayna ordusunun kısa süre önce ele geçirdiğini iddia ettiği iki köy “iki Burma-Şave tabelasının arasına sığmayacak kadar küçük,” dedi (İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra her Amerikan otoyolunda bulunan reklam panolarına atıfta bulunuyor).

Biden yönetiminin Rusya ve Çin’e dönük —Ukrayna’da bir ateşkesi şu anda kabul etmeyeceğini defalarca dile getiren Dışişleri Bakanı Tony Blinken’in sözleriyle örneklenen— neocon düşmanlığının bir yan ürünü de istihbarat camiasındaki ciddi ayrışma oldu. Zaiyatlardan biri, on yıllardır Amerikan dış politikasının parametrelerini belirleyen gizli Ulusal İstihbarat Tahminleri (NIE). CIA’deki bazı kilit ofisler, yönetimin agresif dış politikasına karşı derin siyasi ihtilaflar nedeniyle pek çok kez NIE sürecine katılmayı reddetti. Yakın zamandaki kayıplardan biri, Çin’in Tayvan’a saldırısının sonuçlarını ele alan planlanmış bir NIE ile ilgiliydi.

Haftalardır CIA ile istihbarat camiasının diğer unsurları arasında Ukrayna’daki mevcut savaşın gidişatı konusunda uzun süredir devam eden ihtilaf hakkında haber yapıyorum. CIA analistleri, Ukrayna’daki savaşın başarıya ulaşma ihtimali konusunda Savunma İstihbarat Teşkilatı’ndaki (DIA) meslektaşlarına kıyasla sürekli olarak çok daha şüpheci bir tutum sergilediler. Amerikan medyası bu ihtilafı görmezden geldi, ancak Londra merkezli Economist, ki iyi bilgilendirilmiş muhabirlerine ön sayfa ayırmıyor, bunu yapmadı. Amerikan toplumu içindeki gerilimin bir işareti de derginin 9 Eylül tarihli sayısında, DIA’in analiz direktörü Trent Maul’un Economist’e verdiği ve teşkilatının Ukrayna savaşı ve sorunlu karşı taarruzu hakkındaki iyimser raporlarını savunduğu olağanüstü mülakatta ortaya çıktı. Economist’in manşetinde de belirttiği gibi bu “ender bir mülakattı”. Bu, Amerika’nın önde gelen gazeteleri tarafından da fark edilmedi.

Maul, Irak ve Afganistan’da ABD tarafından eğitilen ve finanse edilen ordular “neredeyse bir gecede çöktüğünde” DIA’in Amerika’nın müttefiklerinin “savaşma iradesi” hakkındaki raporunda “hata ettiğini” itiraf etti. Maul, CIA’in Ukrayna askeri liderliğinin beceri eksikliği ve mevcut karşı taarruzdaki taktikleriyle ilgili şikayetlerine —her ne kadar teşkilat ismen belirtilmese de— itiraz etti. Economist’e verdiği demeçte, Ukrayna’nın son askeri başarılarının “önemli” olduğunu ve kuvvetlerinin bu yılın sonuna kadar Rusya’nın üç katmanlı savunma hatlarını aşma olasılığının yüzde 40 ila 50 olduğunu dile getirdi. Fakat Economist’in haberine göre, “sınırlı mühimmat ve kötüleşen hava koşullarının bunu ‘son derece zor’ hale getireceği” uyarısında bulundu.

Zelenskiy, bir hafta sonra Economist’e verdiği mülakatta, derginin aktardığına göre “bazı ortakları arasında bir ruh hali değişikliği” olduğunu fark ettiğini —nasıl fark etmesin ki— kabul etti. Zelenskiy ayrıca ülkesinin savaş alanında yaşadığı “son zorlukların” bazıları tarafından Rusya ile ciddi savaş sonu müzakerelerine başlamak konusunda bir gerekçe olarak görüldüğünü de kabul etti. Bunu “kötü bir an” olarak nitelendirdi, zira Rusya da “aynı şeyi görüyor”. Ancak barış görüşmelerinin masada olmadığını bir kez daha açıkça ifade etti ve ülkeleri Ukraynalı mültecilere ev sahipliği yapan ve CIA’in Washington’a bildirdiği gibi savaşın sona ermesini isteyen bölgedeki liderlere yeni bir tehditte bulundu. Economist’in yazdığı üzere Zelenskiy, mülakatta şu uyarıda bulundu: “Avrupa ülkelerindeki milyonlarca Ukraynalı mültecinin ülkelerinin terk edilmesine nasıl tepki vereceklerini tahmin etmenin bir yolu yok.” Zelenskiy, Ukraynalı mültecilerin “konuk oldukları ülkelere iyi davrandıklarını ve kendilerini barındıranlara minnettar olduklarını” ama Ukrayna’nın yenilgisinin “insanları köşeye sıkıştırmasının” Avrupa açısından “hayırlı bir hikâye” olmayacağını ifade etti. Bu bir iç ayaklanma tehdidinden başka bir şey değildi.

Zelenskiy’in bu hafta New York’ta düzenlenen yıllık Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na gönderdiği mesaj çok az yenilik içeriyordu ve Washington Post’un haberine göre Zelenskiy, toplantıya katılanlar tarafından zoraki bir şekilde “sıcak karşılandı”. Fakat Post’un belirttiğine göre, “konuşmasını yarı dolu bir salonda yaptı ve pek çok delegasyon ortaya çıkıp söyleyeceklerini dinlemeyi reddetti.” Habere göre bazı gelişmekte olan ülkelerin liderleri, Biden yönetimi tarafından Ukrayna savaşını finanse etmek için ciddi bir hesap verme sorumluluğu olmaksızın harcanan milyarlarca doların, “ısınan bir dünyayla başa çıkma, yoksullukla mücadele etme ve vatandaşlarına daha güvenli bir yaşam sağlama” mücadelelerine verilen desteği azalttığı için “hüsrana uğradı”.

Başkan Biden, Genel Kurul’da daha önce yaptığı konuşmada, Ukrayna’nın Rusya ile savaştaki tehlikeli konumunu ele almamış, ancak Ukrayna’ya olan desteğini yinelemiş ve “bu savaşın sorumluluğunun yalnızca Rusya’ya ait olduğu” konusunda ısrarcı olmuştu; ki bununla gelişmekte olan pek çok ülkenin liderinin yapmadığı gibi, NATO’nun otuz yıldır doğuya doğru genişlemesini ve Obama yönetiminin 2014 yılında Ukrayna’da Rusya yanlısı hükümetin devrilmesindeki görmezden müdahalesini görmezden gelmişti.

Başkan esasa ilişkin olarak haklı olabilir ama dünyanın geri kalanı, Beyaz Saray’ın unutmuş göründüğü üzere, Irak ve Afganistan’da savaşmayı seçenin Amerika olduğunu ve bunu yapmak için gerekçelerinin esasını pek dikkate almadığını hatırlıyor.

Başkan, Ukrayna tarafından kazanılması mümkün olmayan ve gezegeni saran mevcut iklim krizine neden olan kirliliğe katkıda bulunan bir savaşta acil ateşkes zaruretinden hiç bahsetmedi. Biden, Bakan Blinken ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın desteğiyle —ama Amerika’nın başka yerlerinde azalan destekle— Ukrayna savaşına verdiği amansız maddi ve manevi desteği yeniden seçilmesi konusunda bir ölüm kalım meselesine dönüştürdü.

Bu arada, acımasız Zalenskiy, bir zamanlar saldırgan Amerikan gazeteciliğinin zirvesi olan 60 Minutes’in yalaka muhabiriyle geçen hafta yaptığı mülakatta Putin’i yeni Hitler olarak tasvir etti ve hatalı bir şekilde, Ukrayna’nın Rusya ile şu anda bocalayan savaşında inisiyatifin kendisinde olduğu konusunda ısrarcı oldu.

CBS muhabiri Scott Pelley’in “nükleer savaş tehdidinin geride kaldığını” düşünüp düşünmediği sorusuna Zelenskiy, şu yanıtı verdi: “Bence tehdidi devam edecek. Amerika Birleşik Devletleri’nin daha az istikrarlı hale gelmesini bekliyor. Bunun ABD seçimleri sırasında gerçekleşeceğini düşünüyor. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde istikrarsızlık arayışında olacak. Bunu, nükleer silah kullanma riskini bunu körüklemek için kullanacak. Tehdidi sürdürecek.”

Konuştuğum Amerikalı istihbarat yetkilisi, kariyerinin ilk yıllarını Sovyet saldırganlığına karşı çalışarak ve casusluk yaparak geçirmiş biri olarak Putin’in zekasına saygı duymakla birlikte Ukrayna ile savaşa girme ve savaşın getirdiği ölüm ve yıkımı başlatma kararını hatalı sayıyor. Fakat bana söylediği üzere, “Savaş bitti. Rusya kazandı. Artık Ukrayna taarruzu yok ama Beyaz Saray ve Amerikan medyası bu yalanı sürdürmek zorunda. Gerçek şu ki Ukrayna ordusuna taarruza devam etme emri verilirse ordu isyan eder. Askerler artık ölmek istemiyor ama bu, Biden’ın Beyaz Saray’ı tarafından yazılan yalanlara uymuyor.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version