Görüş

Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 4

Yayınlanma

Sergey Glazyev’in çevirisini yaptığım çok uzun makalesinin dördüncü bölümünü aşağıda paylaşıyorum.

Sergey Glazyev

Kapitalist-olmayan bir dünya sisteminin kurulmasına yönelik perspektifler

Yeni bir dünya ekonomik düzeninin ortaya çıkması dünya ekonomik düzeninin ve uluslararası ilişkilerin reforme edilmesine yol açıyor. Sosyoekonomik kalkınma planlamasının ve sermayenin yeniden üretiminin başlıca parametrelerinin devlet tarafından düzenlenmesinin yeniden doğuşu, faal bir sanayi siyaseti, sermayenin sınır ötesi akışlarının kontrol edilmesi, döviz kısıtlamaları — bütün bunlar, Washington’daki finans kuruluşlarının yasakladığı bir “menü” olmaktan çıkıp uluslararası iktisadi ilişkilerin genel kabul gören vasıtalarına dönüşüyor. “Washington konsensüsünün” aksine, bazı akademisyenler artık, insanlığın çoğunluğunun yaşadığı kalkınmakta olan ülkeler için çok daha cazip olan “Pekin konsensüsü” hakkında konuşmaya başladılar. Bu konsensüs, ayrımcılık yapmama, işbirliği içindeki devletlerin egemenlik ve milli menfaatlerine karşılıklı saygı ilkelerine yaslanıyor ve bunları uluslararası sermayenin hizmetine değil halkın refahını artırmaya yönlendiriyor. Bu konsensüs, sermayenin sınır ötesi hareketinin parasal regülasyonunda milli normların çeşitliliğine imkân veriyor; her bir ülke bu normları kendi mülahazasına uygun olarak kurmakta serbest. Bunu yaparken kalkınmakta olan ülkeler için daha elverişli fikri mülkiyet haklarının korunması ve teknoloji transferi rejimi de ortaya çıkabilir. Keza, muhtemel ki, enerji ve doğal kaynaklar alanında fiyat istikrarını ve pazara erişim şartlarında istikrarı temin eden yeni uluslararası ticaret normlarının kabul edilmesi de öyle. Zararlı salınımların sınırlandırılmasına yönelik yeni anlaşmalar da imzalanabilir, vb.

Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 1

Küresel para ve finans sisteminin yeniden yapılandırılması, yeni dünya ekonomik düzenine geçiş için kilit önem taşıyor. Uluslararası parasal ve mali ilişkilerin yeni mimarisi, sözleşmeye dayalı hukuki bir zeminde oluşturulmalı. Küresel rezerv paralarının ihracatçısı ülkeler, kamu borçlarının ve ödemeler dengesiyle ticaret açıklarının belli sınırlarda tutulması yoluyla bunların sürdürülebilirliğini garanti etmek zorunda kalacaklar. Bunların ayrıca, kendi paralarının ihracını sağlamak için kullandıkları mekanizmaların şeffaflığına ilişkin uluslararası hukuk temelinde belirlenmiş gerekliliklere uymaları ve bu para birimlerinin kendi topraklarında ticareti yapılan tüm varlıklarla engelsiz şekilde takas edilebilmesini sağlamaları gerekecek.

Yeni dünya ekonomik düzeninin çekirdeği ülkelerin uluslararası siyasete karakteristik yaklaşımları (içişlerine karışmanın, askeri müdahalenin, ticari ambargoların reddedilmesi) kalkınmakta olan ülkelerin önüne Amerikan merkezli liberal küreselleşmeye karşı eşit hak ve karşılıklı yarara dayanan ilişkilerin kurulması temelinde gerçek bir alternatif koyuyor. Bunların birçoğu çekirdek ülkeleriyle efektif bir uluslararası işbirliği sitemini oluştururken tedricen entegral dünya ekonomik düzeninin oluşumuna çekiliyor. Dünya ekonomisinin gelişimine dair bütün uzun vadeli tahminler, entegral dünya ekonomik düzeni kurumlarına dayanan ve Asyatik sistemsel sermaye birikimi döngüsünü oluşturan ülkelerin daha ileri düzeyde kalkınma yaşayacağını gösteriyor. Siyasi yapı ve ekonomik düzenleme mekanizmaları açısından büyük farklılıklara rağmen bunlar arasında çok miktarda istikrarlı işbirliği bağları oluşuyor, karşılıklı ticaret ve yatırımlar hızla büyüyor. Küresel kalkınmanın merkezi güneydoğu Asya’ya kayıyor ve bu da bir dizi araştırmacının yeni (Asyatik) bir yüzyılsal sermaye birikimi döngüsünden söz etmesine imkân veriyor.

Baskın mülkiyet biçiminden bağımsız olarak (Çin’de veya Vietnam’da olduğu gibi devlet mülkiyeti veya Japonya veya Kore’de olduğu gibi özel mülkiyet), devlet planlaması kurumlarıyla piyasa öz-örgütlenmesinin, ekonominin yeniden üretiminin temel parametreleri üzerinde devlet kontrolüyle hür teşebbüsçülüğün, kamu yararı ideolojisiyle özel inisiyatifin kombinasyonu, entegral dünya ekonomik düzeni için karakteristiktir. Üstelik siyasi yapı, Hindistan demokrasisinden Çin Komünist Partisi’ne kadar (bunların her ikisi de benzerleri arasında dünyada en büyükleri) temelden farklı olabiliyor. Halkın genel menfaatlerinin özel menfaatler üzerindeki önceliği değişmiyor; bu genel menfaatler, yurttaşların vicdani davranışlarına, yükümlülüklerini sıkı bir şekilde yerine getirmelerine, kanunların gözetilmesine, milli hedeflere hizmet edilmesine yönelik katı kişisel sorumluluk mekanizmalarında ifadesini buluyor. Sosyoekonomik kalkınma idaresi sistemi toplumun refahını yükseltmek için kişisel sorumluluk mekanizmaları üzerinde inşa ediliyor.

Kamu menfaatlerinin özel menfaatlere üstünlüğü, sadece sosyalist ÇHC ve Vietnam’ın değil, entegral dünya ekonomik düzeninin çekirdeğini oluşturan diğer ülkelerin anayasalarında da güvence altına alınıyor. Kore anayasasında şöyle deniyor: “Mülkiyet haklarının gerçekleştirilmesi kamu yararı hedefleriyle tutarlı olmalıdır.” Bu bağlamda çalışma hakkı da garanti ediliyor: “Bütün yurttaşlar çalışma hakkına sahiptir. Devlet, emekçilerin istihdamını temin etmeye yönelik her tür çabayı göstermek ve optimum ücret seviyesini sosyal ve iktisadi güvenlik vasıtaları yardımıyla garanti etmekle ve kanunla belirlenen şartlarda asgari ücret sistemini cebren hayata geçirmekle yükümlüdür… Bütün yurttaşlar çalışmakla yükümlüdür. Devlet, çalışma yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin süre ve şartlarını demokratik ilkeler temelinde kanunla tespit etmekle yükümlüdür… Çalışma şartlarının normları, kanunla, insan onurunun korunmasını garanti edecek şekilde tespit edilmelidir…” Yurttaşların refahını sağlama hedefinin öncelikli olduğu da hüküm altına alınıyor: “Bütün yurttaşlar insan onuruna yakışır hayat şartlarına sahip olma hakkına sahiptir… Devlet sosyal güvenlik ve refahı sağlamak için her tür çabayı göstermekle yükümlüdür…” Devlet eğitim hakkını da garanti eder: “Bütün yurttaşlar yeteneklerine göre eğitim almak için eşit haklara sahiptir… Zorunlu eğitim ücretsiz sağlanmalıdır..”

Japonya anayasasında da benzer normlar tespit edilir: “Mülkiyet hakkı kamu yararına aykırı olmayacak şekilde kanunla belirlenir… Ücretler, çalışma saatleri, dinlenme ve diğer çalışma şartları kanunla belirlenir. Çocuk sömürüsü yasaktır… Herkesin, kanunda öngörülen düzende, yeteneklerine göre eğitim alma hakkı vardır… Zorunlu eğitim ücretsiz verilir…”

Sosyalist bir yapının alametleri Hindistan anayasasında daha ayrıntılı ele alınır: “Devlet, sosyal, iktisadi ve siyasi adaletin, milletin hayatının somutlaştığı bütün kurumların esasını belirlediği bir sosyal düzeni mümkün olduğunca efektif bir şekilde temin ederek ve koruyarak halkın refahını yükseltmeyi hedefler… Devlet, özellikle gelir eşitsizliğini asgariye düşürmeyi hedefler; sadece muhtelif kişiler arasında değil halkın farklı bölgelerde yaşayan veya farklı meslekler icra eden grupları arasındaki statü, şartlar ve fırsatlardaki eşitsizliği ortadan kaldırmayı hedefler… Devlet, bilhassa, şunları temin etmeye yönelik bir siyaset izler: yurttaşların, kadınların ve erkeklerin eşit temellerde yeterli geçim araçlarına sahip olmaları; toplumun maddi kaynakları üzerinde mülkiyet ve kontrolün kamu yararına en iyi hizmet edecek bölüşülmesi; iktisadi sistemin işleyişinin genel menfaatlerin aleyhine servet ve üretim araçları yoğunlaşmasına yol açmaması…; işçilerin, erkeklerin ve kadınların, keza küçük yaşta çocukların sağlık ve kuvvetlerinin kötü muameleye maruz kalmaması ve yurttaşların ekonomik zaruret yüzünden yaş ve kuvvetlerine uygun olmayan meşgalelere yönelmek zorunda kalmaması… Devlet, herhangi bir sanayi sektöründe işçilerin işletmelerin, kurumların veya diğer kuruluşların yönetimine katılmasını sağlamak için tedbirleri mevzuat çıkararak veya diğer yollarla alır… Devlet, işbu anayasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren on yıl içinde, on dört yaşına kadar bütün çocuklar için zorunlu eğitimi sağlamayı hedefler…”

Dolayısıyla, meydana gelmekte olan entegral dünya ekonomik düzeninin çekirdeğini teşkil eden bütün ülkelerde kamu menfaatleri özel menfaatlerin üzerinde tutulur. Gözlerimizin önünde meydana gelmekte olan yeni küresel ekonomik kalkınma merkezinin Çin, Hindistan, Japonya, Kore, Vietnam, Malezya ve diğer ülkelerinin kurumsal sistemleri sosyal-iktisadi kalkınma sürecinde kamu menfaatlerinin sağlanmasına odaklanır ve bu, küresel para olarak doların emisyonu sayesinde parazit hayatı süren bir mali oligarşinin menfaatlerine hizmete odaklanan Amerikan kurumsal sisteminden farklıdır. İlk gruptaki ülkeler, muhtelif sosyal grupların menfaatlerini uyumlu kılmayı, sosyal önem taşıyan hedeflere erişmek için iş dünyası ve devlet arasında ortaklık ilişkileri tesisini hedefler.

Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 2

Küresel para birimlerinin ihracatçısı, paranın önemli bir bölümünü ihraç etmek için basan ve sermayenin sınıraşırı serbest hareketinden yana olan ülkelerden farklı olarak, yeni dünya ekonomik düzeninin çekirdeği ülkelerde sermaye çıkışına, bu ülkeleri dünya mali sisteminin spazmlarından koruyan sert sınırlamalar uygulanıyor. Bunlar nipel ilkesine göre işliyor: tercihan doğrudan yabancı yatırımlarını sınırlama olmaksızın içeri alıyor, ancak milli para ve finans piyasasına spekülatif saldırıları bloke eden belli kurallara göre çıkartıyor. ABD ekonomisi son on yılda dolar hacmindeki beş kat artışa rağmen durgunlaşmaya devam ediyor ancak ÇHC ekonomide azami monetizasyon seviyesi, birikim oranları ve üretim büyüme temposunu birleştiriyor.

Mevcut kârını maksimize etmeye odaklanan Amerikan mali oligarşisi, iktisadi kalkınma yönetiminde efektivite açısından, piyasa mekanizmalarını üretim ve yatırımların artırılması yoluyla halkın refahını yükseltmek için kullanan Çinli komünistlerden açıkça daha geride. Kendi (demokratik siyasi bir sistemle bütünleşik) entegral iktisadi kalkınma yönetimi sistemini yaratan Hintli milliyetçilerden de geride.

Yeni dünya ekonomik düzeninin komünist ve demokratik türleri arasındaki temel rekabetin, bugün iktisadi kalkınma temposu açısından lider olan ve uydularıyla birlikte dünya ekonomisinin yarısına sahip Çin ve Hindistan arasında ortaya çıkması olası. Bu rekabet barışçıl bir nitelik taşıyacak ve uluslararası hukuk normlarına göre düzenlenecek. Bu düzenlemenin bütün veçheleri, küresel güvenliğin kontrolünden küresel paraların emisyonuna kadar, uluslararası anlaşmalar üzerinde kurulacak. Yükümlülükleri kabul etmeyi ve bunların uygulanmasına yönelik uluslararası kontrolü reddeden ülkeler uluslararası işbirliğinin ilgili alanlarında tecrit olacaklar. Dünya ekonomisi daha komplike hale gelecek; milli egemenliğin öneminin yeniden tesisi ve iktisadi faaliyette milli düzenleme sistemlerinin çeşitliliği de ulus-üstü yetkilere sahip uluslararası kuruluşların köklü önemiyle iç içe geçecek.

Entegral dünya ekonomik düzeninin komünist ve demokratik türleri arasındaki rekabet antagonistik olmayacak. Örneğin Çin’in, “insanlığın ortak kaderi” ideolojisine sahip olan “tek kuşak tek yol” inisiyatifine muhtelif siyasi sistemlere sahip birçok ülke katılıyor. AB’nin demokratik ülkeleri komünist Vietnam’la serbest ticaret bölgeleri kuruyor. Rekabet mücadelesi ortamı, milli idare sistemlerinin karşılaştırmalı efektivitesiyle belirleniyor.

SSCB’nin dağılmasıyla başlayan ve Pax Americana’nın çöküşüyle sona eren, emperyal dünya ekonomik düzeninden entegral dünya ekonomik düzenine geçiş halihazırda tamamlanıyor. ABD ve Avrupa’nın iktidardaki elitinin küresel hakimiyeti korumak için başlattığı küresel hibrit savaş, dünya ekonomik düzeninin kaçınılmaz değişim örüntüsüne tamamen uygun şekilde kendilerinin zayıflamasına ve yeni dünya-sisteminin iki kutuplu merkezini oluşturan Çin ve Hindistan’ın güçlenmesine yol açıyor. Bu dünya-sisteminin yeniden üretimi artık, batı ülkelerinin beş yüz yıllık iktisadi hakimiyeti döneminde büyümüş kapitalist oligarşinin menfaatlerine göre belirlenmeyecek. Dünya-sisteminin merkezindeki sermayenin yeniden üretimi, entegral dünya ekonomik düzeninin çekirdek ülkelerinin devletleri tarafından düzenlenecek. Bunlar, para siyasetini milli ekonominin kalkınması hedeflerine tabi kıldılar ve kambiyo kontrolü yöntemleriyle de bu siyaseti yabancı sermayeden bağımsız kıldılar. Çin ve diğer güneydoğu Asya ülkeleri, teknolojik egemenliklerini sağlayıp yeni teknolojik modun kabarış dalgasında liderliği alarak doğrudan yabancı yatırımlar karşısında bağımsızlıklarını da güvence altına aldılar. Çin, Japonya ve Kore, kalkınmakta olan ülkeler için önemli yatırım ve teknoloji temini kaynakları haline geldiler. Çin ve ASEAN ülkeleri dünyadaki en büyük bölgesel ortaklığı kurdular. Bütün tahminler, entegral dünya ekonomik düzeninin çekirdek ülkelerinin dünya ekonomisindeki üstünlüğü artarken çökmekte olan emperyal dünya ekonomik düzeninin çekirdek ülkelerinin ağırlığının görece azaldığına işaret ediyor.

Amerikan ve Asyatik sermaye birikim döngülerinin “çekirdeğine” dair bir dizi göstergenin karşılaştırması (% dünya)
2010 2020 2030
Amerikan sermaye birikim döngüsünün “çekirdeği” (ABD, AB, Kanada)
GSYH 36,5 32,4 18,2
İhracattaki payı 24,1 24,0 21,0
İthalattaki payı 47,5 40,5 34,5
Yüksek teknoloji ürünleri ihracatındaki payı 26,5 20,0 16,0
Asyatik sermaye birikim döngüsünün “çekirdeği” (Çin, Japonya, Hindistan, Güney Kore, Singapur, Malezya, Ortadoğu ülkeleri, Avrasya Ekonomik Birliği)
GSYH 33,1 45,5 55,2
İhracattaki payı 16,9 25,4 33,0
İthalattaki payı 15,7 27,5 37,3
Yüksek teknoloji ürünleri ihracatındaki payı 28,0 33,0 38,0

 

Entegral dünya ekonomik sisteminin sosyalist alametleri dünya-sisteminin merkez ve periferisi arasındaki ilişkileri kaçınılmaz olarak değiştirecektir. Si Tsinpin’in ifadesiyle: “… büyük devletler arasında ‘temelinde işbirliği ve ortak kazanç ilkesinin olduğu’, keza bütün dünyada barışın korunması ve ortak kalkınmanın ilerletilmesini öngören yeni bir uluslararası ilişkiler sisteminin kurulması gerekiyor… Bu ilişkiler dünya ülkelerinin egemenliğinin dokunulmazlığı ilkesine dayanmalıdır; ‘ülkeler büyük, güçlü ve zayıf, zengin ve fakir şeklinde bölünmeyecektir’…”

Bu işbirliğine katılan ülkelerin kamu refahının yükseltilmesi amacıyla ortak yatırımlar, uluslararası iktisadi işbirliğinin omurgası haline geliyor. Si Tsinpin’in ifadesiyle: “Çin, daha fazla ülke ve insanın kalkınma fırsatlarını paylaşması ve gerçek bir yarar elde etmesi için tek kuşak, tek yol’un yüksek kalitede ortak inşasını ilerletecektir…” SSCB’nin Sovyet modeli sosyalizmin genişlemesi için kalkınmakta olan ülkelere karşılıksız yardım uygulamasından farklı olarak entegral dünya ekonomik düzeninde uluslararası işbirliği karşılıklı yarar temelinde inşa ediliyor. Bu şekilde uluslararası iktisadi mübadelenin belirli bir eşdeğerliliği de korunuyor: entegral dünya ekonomik düzeninin teknolojik üstünlüğe sahip çekirdek ülkeleri entelektüel rantı doğal rant ve teknolojik olarak geri kalmış ülkelerin emeğiyle mübadele ediyorlar. Ancak bu geri kalmış ülkelerin iktisadi kalkınmada bir sıçrama yapma ve entegral dünya ekonomik düzeninin karakteristik idare kurumları ve üretim ilişkilerini benimseyerek bu düzenin çekirdeğine katılma şansı da var.

Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 3

SONUÇ

Entegral olarak adlandırdığımız yeni dünya ekonomik düzeni oluşurken ve oluştuğu ölçüde sosyalist ideoloji de gene baskın hale geliyor. Bu ideoloji, devlet tarafından kamu refahını yükseltme kriterine göre düzenlenen piyasa mekanizmalarıyla birleşiyor. Proletarya enternasyonalizmi fikrinden farklı olarak, sosyalist oryantasyonlu ülkelerin milli-kültürel hususiyetlerinin büyük önem taşıdığı kabul ediliyor, milli egemenliğin önemi yeniden tesis ediliyor.

Rusya için, yeni dünya ekonomik düzeninin çekirdeğine entegrasyon için en uygun ideolojik platform, geleneksel değerleri piyasa ekonomisinin düzenlenmesinde kamu refahının yükseltilmesi şeklindeki yol gösterici ilkeyle birleştiren halk sosyalizmi olabilir. Pratikte bunların uygulamaya sokulması devlet yönetimi sisteminde şu önemli değişikliklerin yapılmasını gerektirir:

  1. Makroekonomik siyasetin mal ve hizmet üretimini artırma hedefine tabi kılınması; bu da şunları öngörür:

— Para siyasetinin, yatırım faaliyetlerinin büyümesi için azami ölçüde uygun şartların yaratılması hedefiyle uyumlu kılınması. Bu, bankaların, hususi refinansman enstrümanlarının geniş bir şekilde kullanılmasına geçişi anlamına gelir; bu durumda performansları, reel sektörde sermaye yatırımları için verdikleri kredilerin hacmine göre değerlendirilecektir.

— Milli ekonominin rekabet gücünü yükseltmek için sınıraşırı döviz işlemlerinin sınırlanması.

— Doğal rantların toplanması ve imalat sanayisi için uygun fiyat oranlarının desteklenmesi amacıyla hammadde mallarının ve enerji kaynaklarının ihracatına getirilen ihracat resimlerinin tesis edilmesi.

— Ruble döviz kurunun istikrarlılaştırılması.

— Ultra yüksek gelirlerin, lüks mallarının ve ihtiyaç fazlası gayrimenkullerin artan kademeli vergilendirilmesi.

— Spekülatif işlemlere ve sermaye çıkışına vergi getirilmesi.

  1. Sağlık harcamalarının GSYH’nın yüzde 10’una, eğitim harcamalarının yüzde 15’ine, ar-ge harcamalarının yüzde 5’ine çıkarılması da dahil, sosyoekonomik kalkınmanın modern ihtiyaçlarından yola çıkarak bütçe harcamalarının normatif planlamasına geçiş.
  2. Toprağı iyi niyetli kullanıcılara uzun vadeli kiralamaya açarken, toprak, ormanlar, su kaynakları, hidroelektrik santralleri, ana şebekeler ve ulaştırma arterleri üzerinde devlet mülkiyetinin yeniden tesis edilmesi.
  3. Yerel yönetim organlarının ve mahkemelerin yöneticilerinin seçimle gelmesi dahil, halk demokrasisi kurumlarının yeniden tesis edilmesi.
  4. Federal ve bölgesel hükümetlerin halkın hayat seviyesi ve kalitesi konusundaki siyasi sorumluluğu da dahil, devlet iktidarı organlarının ve yetkili kişilerin faaliyetlerinin sonuçları konusunda doğrudan hesap verebilirliğinin ve sorumluluğunun getirilmesi.
  5. Devlet mülkiyetinin idaresinde düzenin sağlanması, devlet işletmelerinin ve devlet tarafından kontrol edilen bankaların devlet stratejilerinin ve planlarının hayata geçirilmesine dahil edilmesi.
  6. Her tür mülkiyet biçimindeki işletmelerin yönetim organlarında emek kolektiflerinin temsilinin sağlanması. Kooperatiflerin ve halk işletmelerinin gelişmesinin teşvik edilmesi.
  7. Resmi olarak ilan edilmiş geleneksel değerlerin devlet yönetimi sisteminde pratikte de uygulanmasını temin eden normların getirilmesi.
  8. İktisadi faaliyetler için, Dünya Rus Halk Konseyi tarafından onaylanmış İktisadi Faaliyette Ahlaki İlkeler Kodu da dahil, geleneksel dini inançlar tarafından tespit edilmiş ahlaki normların pratikte uygulanması şartlarının yaratılması.

Çok Okunanlar

Exit mobile version