Trump hükümetinin en etkili isimlerinden, eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve NATO eski Genel Sekreter Yardımcısı Guy B. Roberts Harici’ye konuştu: “Washington’da hükümetin en yüksek seviyelerine erişimi olan çok güçlü bir Yahudi lobisi var. Sonuç olarak, Gazze’deki İsrail vahşetlerine dair iddialara rağmen İsrail’e güçlü bir destek devam ediyor.”
Önceki Başkan Donald Trump döneminde ABD’nin Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Programları’ndan sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yürüten Guy B. Roberts, ayrıca NATO’nun kitle imha silahları politikasından sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Nükleer Politika Planlama Direktörlüğü görevlerini de yürüttü.
Guy B. Roberts, yaklaşan ABD Başkanlık seçimleri, Orta Doğu’daki çatışmalar ve ABD dış politikası üzerine Dr. Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı.
Öncelikle Hamas lideri İsmail Haniye’nin öldürülmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Netanyahu’nun Biden’ı ziyareti sonrasında bu suikastin gerçekleştiğine ve Biden’ın buna izin vermiş olabileceğine dair tartışmalar var. Böyle bir eylemin ateşkes, anlaşma veya barış olasılıklarını ortadan kaldıracağını düşünürsek, bu suikastin izni veya mutabakatı yapılmış olabilir mi? Hizbullah liderlerine ve Hamas liderine yönelik saldırıdan sonra, Türkiye şimdi daha geniş bölgesel savaşla ilgili endişelerini dile getiriyor. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Bunun tehlikeli bir tırmanış olduğunu ve büyük bir tepki doğurabileceğini düşünüyorum. Bu saldırı ve karşı saldırı döngüsünün durdurulması zaruri. Aksi takdirde, gelecek nesillere yayılacak olan bu şiddetin sonu gelmeyecek.
Birini öldürdüğünüzde onunla müzakere etmek zordur! İran’daki saldırıyı kimin yaptığı henüz net değil. Bu saldırının arkasında ateşkes veya anlaşma görüşmeleri istemeyen Hamas veya Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) içinde bir grup olabilir. Ancak, ben (faillerin) İsrailliler olduğunu varsayıyorum. Her an bir kinetik tepki bekliyorum ve Gazze trajedisini çözmeye bir adım bile yaklaşmış olmayacağız.
Başbakan Netanyahu’nun Kongre’ye hitabı, Kongre üyelerinin çoğunluğunun desteğinin yanı sıra önemli protestolara da yol açtı. Özellikle de İsrail’in Gazze’deki sivillere yönelik orantısız eylemleri göz önüne alındığında konuşmasının ABD-İsrail ilişkileri ve Orta Doğu jeopolitik manzarası üzerindeki etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? İsrail’in Lübnan’a yönelik son saldırısının tetiklediği mevcut bölgesel krizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Orta Doğu için ilk etapta jeopolitik sonuçlar neler olur? İsrail ve Lübnan arasındaki tarihsel gerginlikler göz önüne alındığında, bu son tırmanış komşu ülkelerin ve daha geniş bölgenin istikrarını nasıl etkileyebilir?
Washington’da hükümetin en yüksek seviyelerine erişimi olan çok güçlü bir Yahudi lobisi var. Sonuç olarak, Gazze’deki İsrail vahşetlerine dair iddialara rağmen İsrail’e güçlü bir destek devam ediyor. Sivil kayıplar meselesi zor bir konu. Bir yandan, silahlı çatışma yasalarına göre savaşçılar, askeri hedeflerine ulaşmak için sadece orantılı güç kullanabilirler. Öte yandan, ayrım ilkesi savaşçıların sivillerden ayrılmasını gerektirir. Gördüğüm kadarıyla, İsrail orantılı güç kullanıyor, Hamas ise savaşırken sivillerin arasına saklanıyor. Bunu ayırt etmek zor olacaktır.
Hamas ve FKÖ ile diğerleri İsrail’in tamamen yok edilmesini savunmaya devam ettikçe, adil bir barış asla olmayacak. İsrail olduğu yerde kalacak. Eğer (Filistinliler) her şeyin mümkün olduğunu kabul ederlerse, İsrail’in neredeyse her şeyi kabul edeceğine inanıyorum.
Ulusal güvenlik konusundaki deneyiminize dayanarak; yaklaşan ABD seçimlerinden beklentileriniz nelerdir ve sonuçların ABD dış politikası ve savunma stratejilerini nasıl etkileyeceğini öngörüyorsunuz?
Dış politikanın seçimde öncelikli olacağını sanmıyorum. NATO müttefiklerimize desteğin azaltılması hakkında bir tartışma olabilir, özellikle James David Vance’in Ukrayna’ya desteğimizi eleştiren açıklamalarından sonra. Amerikan halkı, Ukrayna’ya devam eden destek konusunda bölünmüş durumda ve NATO müttefiklerimiz de öyle. Çin’in hegemonik emelleri ana dış politika sorunu olacak. Kampanyadaki kilit konular yasadışı göç, kürtaj ve enflasyon olacak. Mevcut savunma bütçesi, ABD bütçesinin yaklaşık %7’sini oluşturan iki partinin de desteklediği bir bütçe. Savunma bütçesinin artırılması seçimin sonrasına kalacak bir mesele.
Eski Başkan Trump’a yönelik suikast girişimi hakkındaki son haberler ışığında konuşmak gerekirse, bu tür olaylar ulusal güvenliği ve halkın güvenlik mekanizmasına olan güvenini nasıl etkiler? Gizli Servis ciddi eleştirilere maruz kaldı, kamuoyu algısı nedir? Demokratlar bu saldırının Biden’ın kampanyasıyla ve Trump’ı şeytanlaştırmasıyla ilgisi olmadığını düşünüyor. Bu konudaki siz ne dersiniz?
Dün Kongre’de Gizli Servis’in sert bir şekilde eleştirildiği bir oturum vardı. Bazıları bir örtbas ve komplo görüyor. FBI’ın tam soruşturmasını tamamlamasını tercih ederim. Bu arada, Trump bu girişimi kasımda oy toplamak için kullanacak.
Mevcut ABD-Türkiye ilişkilerini özellikle NATO ve bölgesel güvenlik bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz? Yine Ankara’nın ‘denge politikası’nı bu bağlamda nasıl yorumluyorsunuz?
Bu sorunun iki yönü var. Çalışma düzeyinde, Türk yetkililer ile NATO ve özellikle ABD arasındaki profesyonellik ve iştiyaklı işbirliğinden başka bir şey görmedim. Ancak siyasi düzeyde, Türkiye’nin ilişkilerini zorlayan birçok gerilim noktası var. Bunlar arasında Kıbrıs, Ermenistan, Kürtlerle ilgili durumlar ve Suriye’den gelen 2 milyon mülteci bulunuyor. Bunlar kolay cevapları olmayan büyük sorunlar. Kıyı açıklarındaki su ve petrol ve gaz rezervleri ek çatışma noktaları. ABD, Türkiye ile ilgili endişelerine ve meselelerine daha fazla dikkat göstermelidir. Başkan Erdoğan’ın Suriye ile yakınlaşma arayışı ve Rusya’ya sempati göstermesi bu duruma yardımcı olmuyor.
Yaklaşan ABD seçimlerinde hangi potansiyel senaryoları öngörüyorsunuz ve sonuçlar Amerika’nın savunma ve uluslararası ittifaklar konusundaki stratejik önceliklerini nasıl etkileyebilir?
Dediğim gibi, dış politika meseleleri, İsrail ve Hizbullah arasında tam ölçekli bir savaş çıkmadıkça, Amerikalıları en çok ilgilendiren konuların gerisinde kalacak. Bunlar yasadışı göç, kürtaj, enflasyon ve muhtemelen iklim değişikliği olacak. Çin muhtemelen tek geniş çaplı dış politika meselesi olacak ve NATO müttefiklerinin kendi savunmaları için daha fazlasını yapmaları gerektiği gibi küçük bir yan mesele olacak.
Bir sonraki yönetimin nükleer, kimyasal ve biyolojik savunma programlarına yönelik öncelikleri neler olmalı? ABD, modern güvenlik tehditlerine karşı hazırlıklı kalmayı nasıl sağlayabilir?
Ana zorluk, İran’ın nükleer silah programını bir silaha sahip olmadan önce durdurmak. Birkaç ülke (Türkiye, Suudi Arabistan) bu durumda böyle bir kapasiteyi ciddi şekilde takip edeceklerini açıkladılar. ABD, müttefiklerine, entegre caydırıcılık duruşunun onları bir NBC (Nükleer, Biyolojik, Kimyasal) saldırısından korumak için yeterli olduğunu daha fazla güvence vermeli. Rusya’nın Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ni ihlal ederek Ukrayna’ya karşı isyan kontrol ajanları kullanması, Suriye’nin hardal gazı ve klor bombaları kullanması bu yasaklamaların ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor. Biyolojik ajanların (COVID) potansiyel kullanımı ve bunun büyük sonuçları konusunda çok endişeliyim. Ülkelerin biyolojik gözetim ağları kurmak için birlikte çalışması önümüzdeki on yılın önemli bir zorluğu olacak.
Seçim sonuçlarından bağımsız olarak Amerikan politikasında sürdürülecek politikalar nelerdir?
Kürtaj, büyüyen izolasyonist görüşler, ekonomik meseleler, nükleer modernizasyon ve savunma bütçeleri…
Mevcut jeopolitik manzara göz önüne alındığında, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki stratejik baskı ve askeri varlığını sürdürmeye devam edeceğini öngörüyor musunuz? Bu politikanın ABD ve bölgedeki ülkeler için temel hedefleri ve potansiyel sonuçları nelerdir?
1950’lerde, bölgede kolektif güvenlik sağlamak için SEATO (Güneydoğu Asya Antlaşması Örgütü) adlı bir savunma örgütümüz vardı. Bu başarılı olmadı ve feshedildi. ABD’nin benzer bir düzenleme oluşturma çabasına öncülük ettiğini görüyorum. Japonya, Güney Kore, Filipinler, Avustralya, Yeni Zelanda ve Singapur ile savunma anlaşmalarımız zaten var. Tayland ve Brunei ile ortak ilişkilerimiz ve Vietnam ile iyi işbirliği düzenlemelerimiz var. ABD, Çin’in bölgedeki toprak iddialarına ve etkisine karşı Guam, Marianas ve Solomon Adaları’ndaki askeri varlığını artırmaya devam ediyor. ABD’nin bu bölgedeki varlığını ve etkisini artırıp artırmayacağı, gelecek yılki ABD savunma bütçesi tartışmaları ışığında henüz belli değil. Yakın zamanda yapılan iki partili bir Kongre Komisyonu, ABD’nin iki eşzamanlı savaşı savunamayacağını ve bunu yapabilmek için bütçede büyük bir artışa ihtiyaç olduğunu belirtti.