Bizi Takip Edin

AMERİKA

Trump yanlısı düşünce kuruluşu, ‘Önce Amerika’ dış siyasetini açıkladı

Yayınlanma

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın kasım ayında tekrar kazanması halinde ikinci bir Trump yönetimi için zemin hazırlamaya çalışan bir düşünce kuruluşu, “Önce Amerika” adı verilen ulusal güvenlik siyasetini detaylandırmayı amaçlayan, An America First Approach to U.S. National Security [ABD Ulusal Güvenliğine Önce Amerika Yaklaşımı] başlıklı yeni bir kitap yayımladı.

Kitap, aralarında ABD ticaret temsilcisi olarak görev yapan Robert Lighthizer, Florida Cumhuriyetçisi ve eski Yeşil Bereli Temsilciler Meclisi üyesi Michael Waltz ve Trump’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’nde özel kalem müdürü olarak görev yapan Fred Fleitz gibi eski Trump danışmanları tarafından yazıldı.

Bu isimlerin hepsinin, Trump’ın Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerini kazanması halinde üst düzey pozisyonlar için seçileceği konuşuluyor.

Düşünce kuruluşları ‘Trump’ın 2016’daki hatalarından kaçınması’ için çalışıyor

Kitap, America First Policy Institute (Önce Amerika Politika Enstitüsü – AFPI) isimli düşünce kuruluşu tarafından hazırlandı. Associated Press’e göre bu grup, bir başka Trump yanlısı think-tank Heritage Foundation’ın hazırladığı “Project 2025” gibi, Trump’ın Beyaz Saray’a büyük ölçüde hazırlıksız girdiği 2016’daki hatalardan kaçınmasına yardımcı olmaya çalışıyor.

Kitapta, Ukrayna’ya gelecekte yapılacak askeri yardımların bu ülkenin Rusya ile barış görüşmelerine katılması koşuluna bağlanması; Çin vatandaşlarının ABD hükümet binalarının 50 mil (yaklaşık 80 km) yarıçapı içinde mülk satın almalarının yasaklanması; ulusal güvenlik sektörünün Donald Trump’ın yardımcıları ile doldurulması gibi öneriler yer alıyor.

Enstitü, aynı zamanda onlarca başkanlık emri taslağı üzerinde çalışıyor ve gelecekteki siyasi atamalar için bir eğitim programı geliştiriyor. Heritage Foundation ise kapsamlı bir personel veritabanı oluşturuyor ve kendi politika kılavuzlarını hazırlıyor.

Kitabın yazarları Trump ile temas halinde

Her iki grup da Trump’ın seçim kampanyasından bağımsız olduklarını vurguluyor ve Trump’ın desteklediği tek politikanın adayın kendisinin ifade ettiği politikalar olduğunda ısrar ediyor.

Bununla birlikte kitabın editörü Fred Fleitz, kendisinin ve bir süre Trump’ın ulusal güvenlik danışman vekili olarak görev yapan ve kitabın bazı bölümlerini yazan emekli Korgeneral Keith Kellogg’un eski başkanla sık sık temas halinde olduklarını, geri bildirim istediklerini ve Ukrayna gibi konuları uzun uzun tartıştıklarını belirtti.

“Umarız bunlar onun da düşündüğü şeylerdir. Onun adına konuşmuyoruz ama onaylayacağını düşünüyorum,” diyen Fleitz, daha önce Ulusal Güvenlik Konseyi’nin özel kalem müdürü olarak görev yapmıştı.

Fleitz, kitabın ulusal güvenliğe yönelik “Önce Amerika yaklaşımı için entelektüel bir temel oluşturacak” ve “kullanımı kolay” bir rehber kitap olmasını umduğunu söyledi.

Kellogg ise, “Bu büyük bir strateji. Önce politikalarla başlamazsınız. Önce stratejilerle başlarsınız. Ve biz de bunu yaptık,” diye ekledi.

‘Küreselci’ stratejilere eleştiriler

Kitap, Amerika’nın “ulusal çıkarları” pahasına müdahaleci ve “küreselci” bir yaklaşımı benimsemekle suçladığı dış politika kurumu nedeniyle, ABD ulusal güvenliğinin mevcut gidişatını bir başarısızlık olarak nitelendiriyor.

Kitap, gelecekteki bir Trump yönetiminin Ukrayna savaşı gibi dış politika konularına nasıl yaklaşabileceğine dair bazı öncüller sunuyor.

Trump, seçilmesi halinde ocak ayındaki Göreve Başlama Gününden önce bu sorunu çözeceğini söylemişti.

Kitabın savaşla ilgili bölümünde çatışmanın nasıl sona erdirileceğinden çok nasıl geliştiği tartışılıyor. Fakat ABD’nin gelecekteki askeri yardımlarını Ukrayna’nın Rusya ile barış görüşmelerine katılması koşuluna bağlaması gerektiğini söylüyor.

‘Barış’ tesis edilince Ukrayna’yı silahlandırmaya devam

Ukrayna ordusunun zaman içinde zemin kaybedeceğini öngören rapor, ABD’nin “Ukrayna’nın eninde sonunda kazanmakta zorlanacağı bir çıkmaza silah göndermeye” devam etmemesini tavsiye ediyor.

Fakat bir barış anlaşması olduğunda, ABD’nin Rusya’ya karşı caydırıcı bir unsur olarak Ukrayna’yı silahlandırmaya devam edeceği belirtiliyor.

Yazarlar, Ukrayna’dan “tüm topraklarını geri alma hedefinden vazgeçmesinin istenmeyeceği” ama “bunun gelecekte diplomatik bir atılım gerektireceği ve muhtemelen (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin görevden ayrılmadan önce gerçekleşmeyeceği anlayışıyla” diplomasiyi kabul edeceği bir çerçeveyi öne sürüyor.

Kitap, Ukraynalıların “topraklarının tamamını geri vermeyen ya da en azından şimdilik Rusya’yı Ukrayna’da yarattığı katliamdan sorumlu tutmayan müzakere edilmiş bir barışı kabul etmekte zorlanacaklarını” da kabul ediyor.

Bununla birlikte yazarlar, Donald Trump’ın 2023’te CNN’de söylediği “Herkesin ölmeyi bırakmasını istiyorum,” sözlerine katıldıklarını beyan ediyor ve “Bu iyi bir ilk adımdır,” diyor.

Ukrayna için ‘ikili güvenlik savunmasına odaklanmış’ bir mimari

Kitap savaş için Başkan Joe Biden’ı suçluyor ve Trump’ın, kendisi görevde olsaydı “Putin’in Ukrayna’yı asla işgal etmeyeceği” iddiasını tekrarlıyor.

Kitabın bu iddiayı savunmak için öne sürdüğü ana argüman ise Putin’in “Trump’ı güçlü ve kararlı gördüğü.”

Kitap, ileriye dönük olarak, Biden ve diğer NATO liderlerinin Ukrayna’nın NATO üyeliğini uzun bir süre için ertelemeyi teklif etmeleri halinde, Putin’in barış görüşmelerine katılmaya ikna edilebileceğini öne sürüyor.

Bunun yerine ABD’nin “Ukrayna’nın savunması için ikili güvenlik savunmasına odaklanan uzun vadeli bir güvenlik mimarisi” kurması öneriliyor.

Ayrıca Ukrayna’nın yeniden inşası için Rusya’nın enerji satışlarına vergi konulması çağrısında bulunuyor.

Öte yandan kitaba göre, Ukrayna’daki savaşın uzaması, düşünce kuruluşunun yeni bir “Amerikan karşıtı eksen” olarak adlandırdığı Rusya, Çin, İran ve Kore Demokratik Cumhuriyeti arasındaki ittifakı derinleştirme riski taşıyor.

Çin ‘en ivedi ulusal güvenlik tehdidi’

Yazarlar kitapta, “Ukrayna’daki savaş ne kadar ciddi olursa olsun, ülkemize yönelik en büyük ulusal güvenlik tehdidi değildir. Bu tehdit Çin’dir,” diye yazıyor.

Kitap Çin’i, ABD’yi dünyanın önde gelen gücü olmaktan çıkarmaya hevesli, ülkenin “en ivedi ulusal güvenlik tehdidi” olarak tanımlıyor. Yazarlar, Pekin’in politikalarını “Amerikan yaşamıyla büyük ölçüde ilgisiz” hale getirmek amacıyla, hem Trump yıllarının hem de Biden yönetiminin yaklaşımlarını temel alan “şahin bir politika” öneriyor.

Çin’le ilgili ekonomik kaygıları ulusal güvenlik kaygılarının üzerine çıkaran kitap, Amerikan şirketlerinin Çin’de engellendiği gibi Pekin’in de ABD pazarlarına erişimini engelleyecek karşılıklı bir yaklaşım öneriyor.

Kitap ayrıca ABD’nin düşmanlarının, özellikle de Çin’in sahip olduğu siber ve teknoloji şirketlerinin hassas bilgileri toplamadıklarından emin olmak için daha titiz bir şekilde taranmasını öneriyor.

Ayrıca Çin vatandaşlarının herhangi bir ABD devlet mülkünün 50 mil (80 km) yarıçapında mülk satın almalarının yasaklanmasını tavsiye ediyor.

AFPI, ABD eyaletleriyle birlikte çalışarak tarım arazilerinde yabancı mülkiyetin yasaklanmasına yönelik yasalar çıkarılmasını sağlıyor. Şimdiye kadar Arizona, Florida, Mississippi, Montana, Kuzey ve Güney Dakota, Tennessee, Virginia ve Utah gibi eyaletlerde bu tür yasalar çıkarıldı.

Bunun yanı sıra, ABD’de eğitim görmek isteyen Çinli öğrencilere vize kısıtlamaları getirilmesini ve veri gizliliğine ilişkin endişeler nedeniyle TikTok ve diğer Çin uygulamalarının yasaklanmasını talep ediyor.

Bununla birlikte Trump, TikTok’un satışını zorlayacak ya da ABD erişimini engelleyecek bir yasaya karşı olduğunu açıklamıştı. Trump, geçen hafta sosyal medya uygulaması TikTok’un yasaklanması önerisi nedeniyle Biden’a yönelik eleştirilerini artırarak, mevcut başkanın “Facebook’taki arkadaşlarının daha zengin ve daha baskın olmasına yardımcı olmak” için yasağı desteklediğini iddia etti.

Amerikan yatırımları Halk Kurtuluş Ordusu’nu güçlendiriyor

Waltz kitabın bir bölümünde, “Önce Amerika yönetimi altında, ABD askeri gücünü, siyasi, ekonomik ve askeri gücün tüm yelpazesini kullanarak, Çin’in eş düzeydeki tehdidini caydırmaya odaklamalıdır” diye yazıyor.

Kitap, ABD’nin Çin’i küresel sahnede sorumlu bir ortağa dönüştürmek için onlarca yıldır sürdürdüğü çabaların “kendi kendini yok eden bir politika” olduğunu iddia ediyor.

Yazarlar, Çin’deki Amerikan yatırımlarının Pekin’in yüksek teknoloji projelerine likidite sağladığını ve bu projelerin askeri-sivil kaynaşmasını güçlendirerek Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nu güçlendirdiğini ileri sürüyor.

Çin’e karşı gümrük vergilerine devam 

Kitap, Trump yönetimi sırasında Çin’e uygulanan tüm gümrük vergilerinin sürdürülmesi çağrısında bulunurken, ABD’yi “yalnızca Amerikalı işçilere, müttefiklerimize ya da Amerika kıtasındaki dost komşularımıza dayanan” tedarik zincirleri geliştirmeye davet etti.

Biden yönetimine yapay zeka gibi hassas Çin sektörlerine ABD yatırımlarını kısıtladığı için teşekkür eden yazarlar, Çin Komünist Partisi ile ilişkili kuruluşlarla Amerikan yatırım bağlarını koparmak için daha fazla önlem alınması çağrısında bulundu.

Tayvan’ın ‘savunması’ öncelikli, Japonya ile ortaklık kritik

ABD’de Tayvan’a yönelik olası bir Çin müdahalesinde verielcek tepki tartışılırken, kitabın yazarları bu konuya da değiniyor.

Kitap, “adanın savunulması gerektiğini” açık bir şekilde belirtiyor. Yazarlar, Tayvan’ın güvenliğinin korunmasının ABD’nin hem ekonomik hem de ulusal güvenlik çıkarlarına uygun olduğunu savunuyor. 

Fakat yazarlar ABD’nin müttefiklerinden daha fazlasını talep etmesi konusunda ısrarcı.

Kitapta, “Müttefik ülkelerin kendi yöntemleriyle katkıda bulunmalarına izin verilirse, ABD üzerindeki stratejik yükü önemli ölçüde azaltabilirler,” deniyor.

ABD-Japonya ittifakının başarılı “Önce Amerika” dış politikası için “standardı belirlediğini” yazan yazarlar, Tokyo’nun savunma harcamalarını artırma ve stand-off füzeleri edinme kararını övüyor. 

ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya arasında dört yönlü gayrı resmi bir ortaklık olan Quad ile ilgili olarak yazarlar, Çin’in yükselişine karşı koymak için “daha yakın bir askeri entegrasyonu” teşvik ediyorlar.

İsrail’e askeri desteği artırma çağrısı

Trump’ın ‘antisemitizmi izlemek ve bununla mücadele etmekle’ görevli eski Dışişleri Bakanı yardımcısı Ellie Cohanim, “Önce Amerika” stratejisinin İsrail ordusu için ne anlama geldiğini açıkladı.

Cohanim, ABD’nin İsrail’e 25 adet Lockheed Martin F-35, bir adet Boeing F-15 EX ve bir adet Apache E saldırı helikopteri filosu göndermesi gerektiğini yazdı.

Cohanim, ABD’nin İsrail’e verdiği milyarlarca dolarlık askeri fonun bir kısmını İsrail’in kendi ülkesinde harcayabilmesi için İsrail para birimi cinsinden vermesi ve Washington’un Arap devletlerini, İsrail’in Filistinlilerle siyasi görüşmeleri rafa kaldırmasını kabul etmeleri için zorlaması ve “Filistin halkının süresiz olarak zorunlu radikallikten arındırılmaya” tabi tutulması gerektiğini yazdı.

Cohanim’e göre “Ortadoğu barışı, ancak Amerikan gücünün yeniden ortaya konulmasıyla sağlanacak.”

AMERİKA

LinkedIn kurucusu Hoffman, Harris’ten FTC şefi Khan’ı kovmasını istedi

Yayınlanma

LinkedIn’in kurucusu milyarder Reid Hoffman birkaç gün önce Kamala Harris’in seçim kampanyasına 10 milyon dolar bağışladı ve çok daha fazlasını vaat etti.

Dün CNN’e konuşan Hoffman Harris’ten istediklerini sıraladı. Milyarder, Harris’in Biden’ın gümrük vergisi ve antitröst rejimlerini sona erdirmesi ve Federal Ticaret Komisyonu (FTC) Başkanı Lina Khan’ı kovması gerektiğini söyledi.

Bu görüntünün ardından Reid Hoffman’ın Harris için bir “Silikon Vadisi bağış toplama turu” planlandığı haberi geldi.

Lever’ın haberine göre Hoffman, şu anda FTC tarafından dava edilen ve soruşturulan Microsoft’un yönetim kurulunda yer alıyor.

Öte yandan Hoffman siyasette belirleyici bir isim olmak istiyor. Hoffman Harris’in, büyük şirketlerin istediklerini yapabilmeleri için ticaret ve antitröst yoluyla işçileri koruyan Biden politikalarından kurtulmasını istiyor. Harris’in bu talepleri karşılayacağını vaat etmesi halinde kampanyasına finansman sağlayacak.

Dün New York Times’ta (NYT) yayınlanan bir yazıya göre, Başkan yardımcısı olarak Harris yapay zekanın düzenlenmesine destek verdiğini dile getirdi.

Fakat başkan yardımcısı ile özel olarak görüşen bir bağışçıya göre, Khan’ın antitröst yetkilerini genişletme konusundaki görüşüne şüpheyle yaklaştığını ifade etti.

Hoffman Uber, Google, Microsoft, AirBNB, Amazon, Apple ve benzeri şirketlerin yükselişini analiz ettiği kitabında, ucuz sermaye ve yasaları çiğneme yoluyla tekelleşmenin “sosyal açıdan faydalı olduğunu” ve bu tür firmaların birleşme ve satın alma stratejileri ve rakipleri engelleyen etkileri nedeniyle “takdir edilmesi” gerektiğini savunmuştu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Barack ve Michelle Obama’dan Kamala Harris’e destek

Yayınlanma

Barack ve Michelle Obama, Demokratların başkan adaylığı için Kamala Harris’i destekleyerek başkan yardımcısının Donald Trump’a karşı Beyaz Saray için yürüttüğü yeni kampanyada partiyi birleştirme çabalarını tamamlamış oldu.

Eski başkan ve first lady cuma günü Harris’i telefonla arayarak desteklerini ifade ettikleri bir video ile tartışmaları sona erdirdiler.

Barack Obama videoda, “Michelle ve ben seni desteklemekten ve bu seçimlerde seni Oval Ofis’e taşımak için elimizden gelen her şeyi yapmaktan daha fazla gurur duyamayacağımızı söylemek için aradık,” dedi.

Kamala Harris’in adaylığı garanti değil

Michelle Obama ise Harris ile “gurur duyduğunu” söyledi ve kasım ayındaki seçimlerin “tarihi bir seçim olacağını” belirtti.

Obamaların desteği önemli çünkü Biden’ın çekilmesinin ardından eski başkan ve ailesinin aday olarak Michelle Obama’yı göstermek istediği konuşuluyordu.

Obamalar Harris’in kampanyası konusunda cuma gününe kadar sessiz kalmışlardı. Harris’i desteklemek için daha fazla beklemiş olsalardı, başkan yardımcısının kampanyasına duydukları güven konusunda şüphe uyandırmaya başlayabilirlerdi.

Axios: Biden, Harris’in Trump’ı yenebileceğine inanmıyor

Perşembe günü Trump’ın kampanyası, aralarında eski başkan Obama’nın da bulunduğu bazı Demokratların “daha ‘iyi’ birini beklediklerini” iddia eden bir açıklama yayınladı.

Barack Obama, Başkan Joe Biden’ın haziran ayında Trump’la girdiği ve birçok Demokrat açısından “felaketle sonuçlanan” münazaranın hemen ardından Biden’ı açıkça desteklemiş olsa da daha sonra sessizliğe büründü.

Bu sessizlik pek çok Demokrat tarafından Başkanın Cumhuriyetçi rakibini yenebileceğine dair güvenini kaybettiği şeklinde değerlendirildi.

Biden çekilecek mi?

Bunun yanı sıra Michelle Obama’nın Biden ailesi ile olan ilişkisinin bozulduğu, Başkana yönelik “çekil” baskısında da Barack Obama’nın payının bulunduğu öne sürülüyordu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD ekonomisi ikinci çeyrekte %2,8 büyüdü

Yayınlanma

ABD Ticaret Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD ekonomisinin ikinci çeyrekte yıllık %2,8 oranında büyüdüğünü, bu oranın tüketici harcamalarının artması ve işletmelerin stoklarını artırmasıyla ekonomistlerin beklediğinden daha yüksek olduğunu söyledi.

Ekonomistler geçtiğimiz çeyrekte yıllık bazda %1,9’luk bir büyüme bekliyorlardı. Ekonomi yılın ilk üç ayında %1,4 oranında büyümüştü.

Perşembe günkü verilerde yakından izlenen ve stoklar, ticaret ve hükümet harcamalarını dışarıda bırakan bir talep göstergesi, yani özel yurtiçi alıcılara nihai hizmetler, %2,6 arttı.

Tüketici harcamaları %2,3 artarak ilk çeyrekteki %1,5’lik büyümeyi geride bıraktı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English