DİPLOMASİ

Türkiye’den Gazze için “garantörlük” diplomasisi

Yayınlanma

İsrail’in Gazze’deki saldırıları devam ederken, çatışmanın iki devletli çözüm kapsamında egemen ve bağımsız bir Filistin devleti kurulamamış olmasından kaynaklandığını düşünen Türkiye, çatışmaların başladığı 7 Ekim’den kısa bir süre sonra gündeme getirdiği “garantörlük” modeli için diplomatik girişimlerini hızlandırdı. Filistin Devlet Başkanı’nı ağırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak garantörlük mekanizması çerçevesinde sorumluluk üstlenmeye hazırız” derken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İİT Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nın karar taslağına “ihtilafın çözümü için uluslararası barış konferansı düzenlenmesi ve bu çerçevede olası bir anlaşmanın uygulanması için garanti mekanizmasına ihtiyaç duyulduğu” ifadelerini eklettirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile görüştü. İki lider görüşmenin ardından basının karşısına geçti. Erdoğan yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’deki katliamlarını hatırlattı, “İsrail, Gazze halkını sadece açlık ve susuzlukla değil, aynı zamanda masum insanların tepelerine bomba yağdırarak da vahşice katlediyor. Tam 151 gündür son asrın en büyük barbarlıklarından birine şahit oluyoruz. Batılı güçlerin de sınırsız desteğiyle Netanyahu ve gözü dönmüş yönetimi, Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır” dedi.

İsrail’in soykırım sözleşmesindeki yükümlülüklerini ihlalden Uluslararası Adalet Divanı önünde yargılandığına dikkati çeken Erdoğan, “Ancak alınan ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail yönetimi, kadın çocuk demeden kardeşlerimizi öldürmeyi, gıda sırası beklerken sivilleri katletmeyi sürdürmektedir. İsrail’in bu şımarıklığının ve hukuk tanımaz tavrının en büyük sebebi, Batılı güçlerin Holokost’taki günahlarından dolayı İsrail’e verdikleri destektir. Elbette bunda, İslam dünyasının vahdet olamamasının büyük payı vardır” dedi.

“İlgili devletlerin elini taşın altına koyması gerekiyor”

Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “İsrail-Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadığı takdirde, Orta Doğu’da barışın hakim olamayacağı artık iyice anlaşılmıştır. Kalıcı barışın tek yolu ise 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin tesisidir. Uluslararası toplumun bunun yerine süre gelen işgalin sonuçlarını yönetmeye çalışması beyhudedir, anlamsız ve faydasız bir yaklaşımdır. Bu itibarla sorunun taraflarına da yardımcı olacak şekilde tüm ilgili devletlerin elini taşın altına koyması gerekiyor.”

“Artık sadece lafta kalan barış çabaları yerine, teminatlara sahip adil bir barışa ihtiyaç duyulduğu apaçık ortadadır. Türkiye olarak bu bağlamda, garantörlük mekanizması çerçevesinde sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu açıkladık. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Yaklaşmakta olan ramazan ayı bağlamında provokasyonların önlenmesi gereğine ilişkin mesajlarımızı ilgili yerlere iletiyoruz. Radikal İsrailli siyasetçilerin, Müslümanların Harem-i Şerif’e girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır. Böyle bir adım atılmasının sonuçları şüphesiz çok ağır olacaktır. Filistinli kardeşlerimiz arasında birlik ve mutabakat sağlama gayretlerini de yakından takip ediyoruz. Gelinen aşamada İsrail’in zulmüne verilecek en güzel cevaplardan biri Filistinliler arası birliğin ve beraberliğin sağlanmasıdır. Bu alanda da üzerimize düşeni yapmaya her zaman hazırız.”

“Garantörlük” İİT karar taslağına girdi

Erdoğan, Mahmud Abbas’ı ağırlarken Dışişleri Bakanı Fidan da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’ndaydı.

AA’nın diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda İsrail’in Gazze’ye saldırılarına, ablukasına ve insani yardıma ilişkin karar taslağı hazırlandı.

Karar taslağında, Türkiye’nin önerisi üzerine ihtilafın çözümü için uluslararası barış konferansı düzenlenmesi çağrısı yapıldı ve bu çerçevede olası bir anlaşmanın uygulanması için garanti mekanizması ihtiyacının altı çizildi.

Filistinli siviller için pratik ve etkin korumaya yönelik bir mekanizma oluşturulması gerektiği vurgulanan karar taslağında, İsrail’in başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere uluslararası teşkilatlara üyeliğinin askıya alınması çağrısında bulunuldu.

Çok Okunanlar

Exit mobile version