DÜNYA BASINI

Ukrayna adına savaşan futbol holiganları

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Ukrayna’da 2014’te gerçekleşen Maydan darbesinin başarıya ulaşmasında neo-Nazi sokak örgütlerinin payı azımsanmayacak düzeydeydi. Azak Taburu ve C14 gibi önde gelen grupların kökeni de taraftar gruplarına dayanıyordu. 20’lerinin başında taraftar gruplarında olanlar, sonrasında örgütlerin birer militanı haline geldi ve son yıllarda ön cephelerde savaşıyorlar. Aşağıda Ukraynalı holigan ve internet ünlüsü Vitaliy Ovçarenko ile yapılmış bir söyleşi var. Ovçarenko’nun anlattıkları, bahsi geçen gruplara neden resmi üniforma giydirildiğine ve neden ön mevzilerde konuşlandırıldıklarına dair fikir sunabilir.


Ukrayna adına savaşan futbol holiganları

David Patrikarakos — Unherd

19 Nisan 2023

“Tottenham çetin cevizdi. İyi mücadele ettiler,” Vitaliy Ovçarenko duraksıyor ve çayını yudumluyor, daha önce bira teklifimi reddetmişti. “Çok net hatırlıyorum. Çok kalabalık değillerdi ve polis tarafından yoğun bir şekilde izleniyorlardı. Ama yine de polisi atlatıp şehre girmeyi başardılar, biz de zaten onları avlıyorduk. Donetsk’e gelen yabancı taraftarlarla her zaman mücadele etmeye çalıştık. Sonunda gözcülerimiz bize nerede olduklarını bildirdi; merkezde yaklaşık 10-15 holigan görülmüştü ve biz de saldırdık. Onların hakkını vermeliyim… Tottenham taraftarları Celtic ve Manchester United’dan daha sertti, özellikle de ahlaki açıdan.”

“Ahlak” derken neyi kastediyor? “Etkili bir holigan olmak pek çok şeyle ilgilidir ama sonuçta ne kadar cesur olduğunuza bağlıdır ve bu içsel güçten —biz buna ‘ahlaki’ güç diyoruz— fiziksel başarınız gelir. Bu açıdan futbol holiganlığı bir savaşta mücadele etmeye çok benzer.”

Vitaliy, Ukrayna’yı takip ettiğim neredeyse on yıl boyunca tanıştığım çok çeşitli karakterler arasında bile eşsiz biri. Bir özel kuvvetler askeri, Ruslara ulaşmaktan sorumlu bir sosyal medya gurusu ve “Ukrayna ile İskandinavya arasındaki siyasi, iktisadi ve sosyal ilişkiler” üzerine doktora yapmış bir entelektüel olan Vitaliy, aynı zamanda Şahtar Donetsk holiganı “Sever-8”in eski lider üyelerinden.

Vitaliy, sıradan Ukraynalı piyadelere ya da herhangi bir futbol çetesi üyesine benzemiyor. Uzun boylu, zayıf, narin yapılı ve siyah rulo yaka giyen Vitaliy, daha çok bir Fransız varoluşçusuna benziyor. Ama garip de olsa o şimdi asker.

İlk olarak 2014 yılında bir yıllığına katılmış ve geçen yılki topyekûn işgalin başlangıcında, Ruslar Kiev’e sadece birkaç kilometre uzaklıktayken geri dönmüş. Küçük bir grupla beraber keşif yapmak için ormanlardan geçerek işgal altındaki toprakların derinliklerine gitmiş. İlk günlerde bu bilhassa tehlikeliydi; kimse nerede ya da tam olarak kaç Rus askeri olduğunu bilmiyordu. Fakat Ukrayna vatandaşlarının yardımıyla sonunda koordinatlarını almayı başardı ve üsleri Ukrayna topçusu tarafından imha edildi. “Evet, ben sadece bir bilgi aktarıcısıydım. Ama daha sonra çalışmalarım neticesinde kaç Rus işgalcinin öldürüldüğünü öğrenmek çok güzeldi,” diyor.

Ancak çok geçmeden işgalci güçleri vurmaktan çok daha fazlasını yapabildiği ortaya çıktı. Vitaliy, Donetsk oblastında doğmuş ve 2014’te Rus işgalinin başlamasından hemen öncesine kadar orada yaşamıştı. Savaştan önce, çocukken yaşadığınız yerlerde savaşmanın “ahlaki” açıdan zor olduğunu anlatıyor. Ama şimdi bu bir güç; diğer bölgelerden gelen pek çok silah arkadaşının aksine Donetsk’in yerel tarihi ve nüanslarının farkında: “Bir asker ve aktivist olarak ne için savaştığımı biliyorum zira her gün bölgemdeki yıkık köyleri ve şehirleri görüyorum. Vatanseverlik ya da vatan sevgisini anlatmama gerek yok. Ruslar tarafından yıkılan her ev, vatanseverlikle ilgili tüm cümlelerin söyleyebileceğinden daha fazlasını ifade ediyor.”

Rus propagandasının oradaki insanlar üzerinde telkin edici bir etkisi oldu; nihayetinde 2014’te 8 yaşında olan çocuklar şimdi neredeyse 18 yaşında. Ama aradan zaman geçtikçe insanlar neler olduğunu daha iyi anlıyor ve etraflarındaki değişimin farkına varıyor. Lig şampiyonlukları kazanan bir futbol takımının olduğu mutlu bir şehri hatırlayabiliyorlar. Fakat şimdi şehrin büyük bir kısmı harap olmuş durumda; turistlerle dolup taşan pahalı oteller sadece birer anı.

Holiganlığının yanı sıra savaştan önce aktivist olan Vitaliy’i harekete geçiren Donetsk’in akıbetine dair bu anıları; bir parkta yeni bir belediye binası inşa edilmesini protesto ettiğini hatırlıyor. Her zaman aktifti, her zaman gözü açıktı. Yani savaşın başından beri hiçbir zaman basit bir asker olmadı. Derhal videolar çekmeye ve bunları YouTube’a koymaya, işgal altındaki Donetsk’te yaşayan insanlarla konuşmaya başladı. Yerel bilgisi ve kuvvetli Donetsk aksanı sayesinde başarılı oldular. Oradakilerle anladıkları dilde konuşabiliyor, askeri irtibatı kendi kişisel aktivizm çizgisiyle birleştirebiliyordu: “Durum ne kadar kötü olursa olsun, her zaman online olarak tavrınızı yazın ve gösterin. Fikrinizi gösterin. Çünkü tek bir tweet bile çok şeyi değiştirebilir. Ayrıca, insanların benim sadece bir hesap değil, her şeyden önce normal bir insan olduğumu görebilmeleri için kişisel hayatımı daha fazla çevrimiçi hale getirmeye başladım.”

Donetsk’teki öğrencilerin Ukrayna’nın kontrolündeki bölgede üniversiteye gitmelerine yardımcı olmak için geçen yılın şubat ayından hemen önce —kendi deyimiyle fazla “stratejik düşünmeden”— bir YouTube videosu hazırladığını hatırlıyor. Onlardan ilgileniyorlarsa yazmalarını istemiş, çok fazla yanıt beklemiyordu. Ancak Ruslar işgal altındaki bölgelerde YouTube’u engellemeye çalışsa da yerli halk bunu aşabiliyor, videolarını indirebiliyor ve Telegram gibi diğer kanallarda paylaşabiliyor. Ve sonra yazmaya başladılar. Şaşkınlık yaşadı ama işe koyuldu, sitesini Ukrayna’nın orta kesimindeki Vinnitsya’ya taşımış olan eski üniversitesindeki arkadaşlarıyla temasa geçti. On çocuğu dışarı çıkarmayı başardı ve onları orada okumaya gönderdi. “Gerçeküstüydü. Hayatları boyunca sokağa çıkma yasağı ile yaşamışlar ve akşamları hiçbir şey yapmamışlar; Apple Pay’in ne olduğunu bile bilmiyorlardı. Gençlerin çoğu işgal altındaki bölgeleri terk etmek, Rusya’ya ya da Ukrayna’ya gitmek istiyorlar. Artık canlarına tak etmiş durumda,” diye hatırlıyor.

Bir de askeri irtibat çalışmaları var ki bunlar neredeyse her zaman Rusya’nın egemenliği altındaki topraklarda yaşayanları hedef alıyor. Bir Facebook gönderisinde “İşgal bölgesinde yaşayan dostlar ve Ukraynalılar. Rus işgal birliklerinin yerleri hakkında bilginiz varsa; üs teçhizatlarının konumları, askerlerin konuşlandırılması ve benzeri; Twitter, Facebook veya Telegram’ıma yazın. Gizlilik ve işbirliği garanti!”

Elbette Rusya işgal altındaki Ukrayna’da mutlak bir enformasyon kontrolü sağlamak için elinden geleni yapıyor. Özellikle Ukrayna direnişi açısından içeride olup bitenlerin çoğu yayılmıyor. İletişim hususundaki en büyük zaferlerinden biri, Donetsk’teki Rus enformasyon kuşatmasının kırılmasına yardımcı olmaktı. Bana anlattığına göre içerideki insanlar protesto gösterileri düzenliyordu ve sahada olup bitenlere ilişkin enformasyonel sessizliği bozan tek şey onun tweetleri oldu.

Aynı şekilde içerideki eski bağlantılarıyla ilişkilerini sürdürmeye çalışıyor ama bu her zaman başarılı olmuyor. Bir dostunun her zamanki Rus propagandasına kandıktan sonra Rusya taraftarı bir ayrılıkçı olduğunu söylüyor: “İkinci Dünya Savaşı’nda savaşan dedelerin anısının 2014 Euromaidan Devrimi’nin ardından Kiev tarafından marjinalleştirileceği, Rus dilinin Ukrayna’da saygı görmemesi. Ona ulaşmak imkânsız hale gelmişti.”

Ancak ilk HIMARS roketleri Donetsk’i vurduktan sonra işler değişti. Vitaliy, daha önce Rusların bu bölgelerde kendilerini “dokunulmaz” hissettiklerini söylüyor: “Kimsenin onlara dokunamayacağına inanıyorlardı.” Fakat Ukrayna’nın roketlerinin düşmeye başlamasından bir gün sonra eski bir arkadaşı onu aramış: “Bana ‘tamam’ dedi. Sana ara ara bazı bilgiler vereceğim, böylece gelip bizi kurtardığında benim için iyi şeyler söyleyeceksin ve ben de ağır bir şekilde cezalandırılmayacağım, tamam mı?” Kim olduklarını söyleyemiyor ama kendisine yardım edenlerden bazılarının etkili pozisyonlarda olduğunu iddia ediyor.

Bu daha ziyade askeri kariyeri ve ona holigan olarak geçirdiği günlerin bunu nasıl etkilediğini soruyorum, “Futbol holiganlığı bana savaşa nasıl hazırlanılacağı ve savaşta ne yapılacağı konusunda çok şey öğretti,” diye yanıtlıyor: “En önemlisi de savaştan önce açık ara farkla kendimizi hazırlamak. Savaştan önce korkmak normaldir ve holiganlık sayesinde korkuyu nasıl anlayacağımı ve yöneteceğimi öğrendim. Çünkü bir kavgadan önceki duygularla bir çatışmadan önceki duygular epey benzer. Operasyona giden otobüste ya da maça giden arabadayken geri dönüş yoktur. Her seferinde kendinize halihazırda orada olduğunuzu açıklamanız gerekir; cephede üç ya da dört gün ya da maçta üç ya da dört saat hayatta kalmanız ve mümkün olduğunca organize olmanız gerekir. Sonra da döndüğünüzde ne yapacağınızı düşünmeniz gerekir. Bu çok önemli.”

İnsanları yönetebilmenin, özellikle de saniyeler için karar alınması gereken olağanüstü durumlarda ne yapıp ne yapamayacaklarını doğru bir şekilde değerlendirebilmenin her iki disiplin için de hayati önem taşıdığını sözlerine ekledi; büyük grupları organize ve motive etme becerisi de aynı şekilde, bazı insanların kenara çekilip konuşulması, bazılarına ise bağırılması gerekiyor.

Vitaliy’e göre holiganlık bira ve kavgadan ibaret değil, başka bir şey. Ukraynalı futbol holiganlarının birbirlerini öldürmeye çalışmadıklarını söylüyor. Önemli olan adil bir dövüşte kazanan olmak. Silah kullanılmıyor ve eğer biri silah kullanırsa kendi taraftarları tarafından “cezalandırılıyor”. Maç günlerinde olmasa da rakip kulüplerin temsilcileriyle sık sık arkadaş olurmuş: “Donetsk holiganlarının Donetsk’teki Euromaidan’ı hükümet taraftarı haydutlardan korumaya gelmesiyle gurur duyuyorum, Şahtar holiganlarının Kiev’deki Euromaidan olaylarına katılmasıyla gurur duyuyorum, Şahtar holiganlarının Rusya’ya karşı Ukrayna’yı müdafaa etmeye giden ilk kişiler arasında olmasından gurur duyuyorum. Toplum bizim sadece bira ve kavgadan ibaret olduğumuzu düşünürken biz Ukrayna’yı ve uğruna ölmeye hazır olduğumuz özgürlük değerlerine sevdalı olduğumuzu gösterdik. Savaşta Şahtar holiganları arasında ölen 10 çocuk var,” diyor.

Mülakatımız sona ererken son bir sorum oldu.

“Peki Arsenal?” Düşünceli bir şekilde cevap veriyor: “Hayır, onlarla hiç dövüşmedik. Ortaya çıktıklarını hiç hatırlamıyorum.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version