Asya
ABD, AB ve Japonya Güney Çin Denizi’ndeki donanma konuşlanmalarını artırıyor

Diplomatlara göre ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve Japonya, ihtilaflı sularda çatışmaların tırmandığı bir dönemde Pekin’e “mesaj” vermek amacıyla Güney Çin Denizi’ndeki savaş gemisi konuşlandırmalarını artırdı.
Hidrokarbon bakımından zengin 3,6 milyon kilometrekarelik geniş bir alana yayılan Güney Çin Denizi’nin çeşitli bölümlerinde, Çin, Vietnam, Filipinler, Tayvan, Malezya ve Brunei’nin birbiriyle çatışan hak iddiaları mevcut.
Çin ve Filipinler arasında ise çatışmaya varan gerginlikler yaşanıyor. Çin, ABD’yi Filipinler’i kendisine karşı kışkırtmakla suçlarken, Washington Manila ile karşılıklı savunma anlaşması imzaladı. Geçen ay bir Çin askeri helikopteri Filipin devriye uçağının 10 feet (3 metre) yakınından uçtu ve ABD bunu “tehlikeli manevralar” olarak kınadı.
Üst düzey bir Batılı diplomat bölgedeki durumla ilgili Nikkei Asia’ya konuştu: “2024’te burada daha fazla Avrupalı vardı… önceki yıllara göre daha fazla fırkateyn vardı. Bu bir gerçek.”
“Avrupalılar olarak yapmak istediğimiz şey, Güneydoğu Asya bölgesinde daha fazla varlık göstermek… seyrüsefer özgürlüğü, uluslararası hukuka saygı, egemenliğe saygı… (dünya) düzeninin uluslararası barışı korumanın yolu olduğu mesajını vermek” diyen diplomat, ASEAN hükümetleriyle koordinasyon içinde olduklarını vurguladı.
Diplomat, “Varlığımızla gönderdiğimiz siyasi ve stratejik mesaj budur” dedi.
Fransa’nın nükleer enerjiyle çalışan uçak gemisi Charles de Gaulle ve beraberindeki savaş gemileri ocak ortasından mart başına kadar Malezya, Endonezya ve Singapur yakınlarında çok taraflı tatbikatlar yaptı ve liman ziyaretleri gerçekleştirdi. Fransız gemileri ayrıca geçtiğimiz ay Filipinler’e yanaşmadan önce Güney Çin Denizi’nde Filipinli kuvvetlerle savaş tatbikatları gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz pazar günü Charles de Gaulle Malezya Yarımadası’nın doğu kıyısındaydı ve gemiden kalkan savaş uçakları Malezya hava kuvvetleriyle ortak bir hava muharebe tatbikatı gerçekleştirdi. Gemi en son 2019 yılında Andaman Denizi ve Singapur’u ziyaret etmişti.
Fransa’nın Malezya Büyükelçisi Axel Cruau Nikkei’ye yaptığı açıklamada bu konuşlandırmanın bölgenin Fransa için önemini gösterdiğini söyledi.
“Ortaklarımızla mutabık kalarak bölgede düzenli olarak misyonlar yürütüyoruz. Bunlar COVID döneminde azaltılmıştı, ancak şimdi yeniden başlatıldı” dedi. “Güney Çin Denizi sadece bölgenin güvenliği için değil, aynı zamanda uluslararası ticaret için de çok önemlidir. Bu nedenle uluslararası hukuka ve egemenliklere tam saygı gösterilmesini savunuyoruz” diye ekledi.
Diplomat, “[Fransa] her türlü emperyalizmi reddeder ve gerilimi tırmandırmaya çalışmaz. Bunların Fransa ve Malezya’nın paylaştığı pozisyonlar olduğuna inanıyorum,” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz yıl, en büyük Alman ve Amerikan savaş gemilerinden bazıları on yılı aşkın bir aradan sonra Malezya’yı ziyaret etti. Ayrıca Güney Çin Denizi’nde seyrüsefer serbestisi geçişleri ve ortak askeri tatbikatlar gerçekleştirdiler.
Ekim ayında Alman Donanmasına ait FGS Baden-Wurttemberg fırkateyni ve FGS Frankfurt am Main muharebe destek gemisi Malezya’nın Klang Limanına yanaşarak 22 yıl sonra Malezya’yı ziyaret eden ilk Alman gemisi oldu.
Kasım ayında ABD uçak gemisi USS Abraham Lincoln da Port Klang’a yanaşarak 2012’den bu yana bir Amerikan uçak gemisinin ilk ziyaretini gerçekleştirdi.
Aynı ay USS Frank E. Petersen Jr güdümlü füze destroyeri Singapur’da bir liman ziyareti gerçekleştirirken, iki ABD savaş gemisi de Tayland’da demirledi.
Bir sonraki ay ise USS Carl Vinson süper uçak gemisi ve yaklaşık 7.500 denizcinin yer aldığı Carl Vinson Strike Group One Malezya’yı ziyaret etti.
Japonya’nın Malezya Büyükelçisi Noriyuki Shikata Nikkei’ye yaptığı açıklamada, Japonya Deniz Öz Savunma Kuvvetleri’nin geçen yıl Malezya Kraliyet Donanması ile biri Güney Çin Denizi’nde olmak üzere üç ikili tatbikat gerçekleştirdiğini söyledi.
Shikata, “2025 yılı için iki ziyaret planlandı ve ortak tatbikatlar yapmak için fırsatları takip ediyoruz” dedi.
TİCARET ROTASI
Batılı ülkeler Güney Çin Denizi’ni ayrıca kritik bir ticaret rotası olarak görüyor. AB ve ASEAN ülkeleri arasındaki ticaretin 2023 yılında 255 milyar avroya ulaşarak AB ticaretinin yaklaşık %5’ine ve ASEAN ticaretinin %10’una tekabül etmesi bölgenin öneminin altını çiziyor.
Singapur merkezli Savunma ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde (IDSS) kıdemli araştırmacı olan Collin Koh, Batı’nın Güney Çin Denizi’ndeki varlığının artmasının 2021’de başladığını söyledi.
“Çin’in agresif hamleleri kesinlikle bir faktör olmuştur. Ancak Güney Çin Denizi anlaşmazlıkları gibi sıcak noktalar üzerinde artan bölgesel belirsizliklerin daha geniş bağlamında, ABD ve AB güçleri de Hint-Pasifik stratejik ve ekonomik çıkarlarını savunmaya çalışıyorlar” diye savundu.
Çin ise ABD’nin Güney Çin Denizi’ndeki anlaşmazlıkları körüklediğini, bölgenin barışına zarar verdiğini ve anlaşmazlıkları kendi çıkarları için kullandığını söylüyor. Pekin ayrıca, Washington’ın Çin’i çevreleme çabaları doğrultusunda Güney Çin Denizi’ndeki konuşlanmasını artırdığını savunurken, ABD bu iddiaları reddediyor.
Asya
Çin Başbakanı Li, ‘fırsatlar ülkesi ve küresel büyüme motoru’ olmaya devam edeceklerini söyledi

Çin Başbakanı Li Qiang, Pekin’de düzenlenen Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) Yıllık Toplantısı’nda, dünya artan jeopolitik zorluklar ve belirsizliklerle karşı karşıya olsa da Çin’in fırsatlar ülkesi ve küresel büyüme ve istikrarın motoru olmaya devam edeceğini söyledi.
Perşembe günü yaptığı açıklamada, “Çin, küresel ekonomik büyümeye en büyük ivmeyi sağlayan ülke ve dünya barışı ve kalkınması için en önemli kesinlik kaynağı olmaya devam ediyor” dedi.
Li’nin açıklamaları, Tianjin’de düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu‘nun Yeni Şampiyonlar Yıllık Toplantısı’nda Çin’in büyümesinin “nispeten hızlı bir şekilde” devam edeceğini ve ülkenin küresel ekonominin karşı karşıya olduğu zorlukları aşmak için “elinden geleni yapacağını” söylemesinden bir gün sonra geldi.
Çin Başbakanı Li, artan dış zorluklara rağmen Çin’in dayanıklılık gösterdiğini belirterek, bu yılın ilk iki çeyreğindeki sağlam performansını örnek gösterdi.
Li, ilk çeyrekteki yıllık %5,4’lük GSYİH büyümesine dikkat çekerek, bunu zor kazanılmış bir başarı olarak nitelendirdi. Pekin, bu yıl için yıllık GSYİH hedefi olarak yaklaşık %5 belirlemişti.
“Çin ekonomisi, önümüzdeki yıllarda küresel ekonomi için fırsatlar sunan bir merkez olmaya devam edecek” diye ekledi.
Çin, ABD ile öngörülemeyen bir ticaret savaşının içindeyken, Pekin, finansal piyasaları istikrara kavuşturmak ve tüketimi canlandırmak için teşvik tedbirleri aldı. Bu tedbirler arasında, gösterge faiz oranlarının düşürülmesi, bankaların zorunlu karşılık oranlarının azaltılması ve hane halkı harcamalarını artırmak için takas programları yer alıyor.
AIIB toplantısında Li, bankanın son on yıldaki başarılarını överek, jeopolitik gerilimler, tek taraflılık ve korumacılığın arttığı bir ortamda üyelerin büyümesini desteklemede daha büyük bir rol oynayacağını söyledi.
“Ekonomik küreselleşme, geri döndürülemez bir tarihsel eğilimdir” dedi.
Li ayrıca, bankanın Çin’in öncülüğündeki iki program olan Kuşak ve Yol Girişimi ile Küresel Kalkınma Girişimi ile uyumunu güçlendirmesini istedi.
2013 yılının sonlarında Çin tarafından önerilen Kuşak ve Yol Girişimi, Asya, Avrupa ve Afrika’da ticaret ve ekonomik entegrasyonu geliştirmeyi amaçlarken, 2021’de duyurulan Küresel Kalkınma Girişimi, BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni temel alarak yoksulluğun azaltılması, gıda güvenliği ve iklim değişikliğine odaklanıyor.
Economist Intelligence Unit’in kıdemli Çin ekonomisti Xu Tianchen, dünyanın altyapı projeleri için finansman sıkıntısı yaşadığını ve bu sıkıntının Washington’un dış yardım kesintileriyle daha da kötüleştiğini söyledi. Xu, bunun sonucunda AIIB’nin rolünün daha da önemli hale geleceğini ekledi.
South China Morning Post’a konuşan Xu, potansiyel bir zorluğun ABD ve bazı diğer ülkelerin, yardım ve finansmanı alıcı ülkelerin Çin veya Çin liderliğindeki kurumlardan kaçınmasına bağlayarak uygulayabileceği siyasi baskı olduğunu söyledi.
ESSEC Business School’da ekonomi doçenti olan Jamus Lim, Çin’in kurduğu bir banka olarak AIIB’nin, siyasi riskler nedeniyle genellikle kaçınılan projeleri finanse etme istekliliğini gösterdiğini söyledi.
“Dünya bölgesel bloklara bölünmeye devam ederken, AIIB hedefini Afrika ve Asya’ya odaklamak ve altyapı kredileri alanındaki uzmanlığını korumak isterse, Asya Kalkınma Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası ile rekabet edebilecek bir kalkınma etkisi yaratma potansiyeline sahip olacaktır” dedi.
Asya
Taliban, Çinli şirketle petrol sahası anlaşmasını iptal etti

Afganistan’da Taliban hükümeti, sözleşme yükümlülüklerinin ihlal edildiği iddiasıyla Çinli bir şirketle iki yıldır süren petrol çıkarma ve geliştirme sözleşmesini feshetti.
Maden ve Petrol Bakanlığı sözcüsü Hamayun Afghan, geçen hafta yaptığı bir X gönderisinde, “Maden ve Petrol Bakanlığı ile Afchin Şirketi arasında 25 yıl süreyle imzalanan Amu Darya Petrol Sahası Arama ve Üretim Anlaşması, yüklenicinin sözleşme yükümlülüklerini tekrar tekrar ihlal etmesi nedeniyle feshedildi” dedi.
2023 yılında Kabil, Afganistan’ın kuzeyindeki Amu Darya Havzasında petrol çıkarmak için Xinjiang Central Asia Petroleum and Gas Co. (CAPEIC) ile 540 milyon dolarlık bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, Taliban’ın Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmesinden bu yana yapılan ilk büyük yabancı yatırım anlaşması oldu.
Anlaşma kapsamında Taliban rejimi, %20 hisseye sahip Afganistan’ın devlet şirketi Afghan Oil and Gas Company ile %80 hisseye sahip CAPEIC arasında yeni kurulan ortak girişim Afchin’e lisans verdi. Çıkarım alanı Faryab, Jowzjan ve Sar-e Pul illerinde bulunuyor. Kabil’e göre CAPEIC, ilk yıl en az 150 milyon dolar, üç yıl içinde ise 540 milyon dolar yatırım yapmayı ve 3.000 Afgan vatandaşını istihdam etmeyi taahhüt etti.
Ocak 2023’teki imza töreninde, dönemin Maden ve Petrol Bakanı Shahabuddin Delawar, “Afganistan son 50 yılda hiçbir yabancı ülkeyle bu kadar büyük bir ekonomik anlaşma imzalamadı” dedi.
Sözcü Hamayun, Nikkei Asia‘ya “Çinli şirket anlaşmaya uygun olarak yatırımı erteledi” ve projenin “ödenmesi gereken telif ücretlerinin ödenmemesi, [yetersiz] sismik araştırmalar ve yerel altyapı projelerinin ertelenmesi” nedeniyle de aksadığını söyledi.
“Şirkete, vaatlerin yerine getirilmemesi halinde sözleşmenin sadece bir kağıt parçası olarak kalacağı açıkça bildirildi. Şirketin üç yıl içinde tüm araştırma, petrol keşfi ve üretim aşamalarını tamamlaması gerekiyordu” diye ekledi.
“Çinli yetkililere bilgi verdik. Şirket yetkililerine ekipler gönderdik. Ancak yanıt hiçbir zaman olumlu olmadı” dedi Hamayun.
Hamayun’a göre, bakanlıklar arası bir komitenin sözleşme ihlallerini soruşturmasının ve bakanlığın teknik ve hukuki değerlendirme için uluslararası danışmanlık firmalarına davetinin ardından, Başbakan Hasan Akhund sözleşmenin iptalini onayladı.
CAPEIC, Nikkei Asia’nın yayınlanma tarihine kadar sorulara yanıt vermedi.
Afganistan’ın eski bilgi, kültür ve turizm bakan yardımcısı Zardasht Shams, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Bu fesih, yalnızca sözleşmeye uygun performans gösterememe ve teslimat yapamama nedeniyle gerçekleşmiş olsa da, Taliban ile Çin arasındaki genel ilişkileri, özellikle de ekonomik bağları etkileyebilir” dedi.
Shams, “2021 yılının Ağustos ayından sonra Taliban, Çin’e benzeri görülmemiş bir sıcaklık gösterdi ve ticaret, yatırım ve muhtemel mali yardım konusunda bazı abartılı beklentiler içine girdi. Taliban, Çin’i ABD’nin alternatifi olarak gördü” dedi. “Ancak Çin, ABD ve müttefiklerinin yerini hiçbir şekilde alamaz. 2021’deki çekilmesinden sonra bile ABD, Afganistan’a milyarlarca dolarlık yardımda bulundu” diye ekledi.
Shams, Taliban rejiminin mali sıkıntısının sözleşmenin feshine karar vermede önemli bir rol oynadığına da inanıyor. “Taliban şu anda mali sorunlarla karşı karşıya ve iktidarını sürdürmek için gelirlerini artırmanın yollarını arıyor” dedi.
Öte yandan, Afgan kökenli Amerikalı akademisyen Ubaidullah Burhani, sözleşmenin feshinin “Çin-Afganistan ilişkilerinde ciddi bir kopukluğa yol açmayacağını” düşünüyor.
Burhani, Nikkei’ye verdiği demeçte, “Her iki taraf da, özellikle Afganistan’ın akut ekonomik ve altyapı ihtiyaçları karşısında, Çin’in stratejik avantajına dönüştürmeye devam ettiği kritik karşılıklı çıkarlarla bağlı olmaya devam ediyor” dedi.
Ayrıca, Çin’in yatırımlarındaki yavaş ilerlemenin Amu Darya petrol sahası projesiyle sınırlı olmadığını da belirtti.
“Çin yıllardır Afganistan’da bu projeleri hayata geçirme taahhüdünde bulunmadan münhasır anlaşmalar yapma politikası izliyor. Bu eğilimin en iyi örneği, büyük ölçüde atıl durumda olan Mes Aynak bakır madeni sözleşmesi” diyen Burhani, 2007 yılında bir Çinli şirkete verilen Kabil yakınlarındaki Logar eyaletindeki projeyi örnek gösterdi.
Burhani, “Somut ilerleme olmamasına ek olarak, bu projeler karmaşık jeopolitik dinamikler, çelişen Batı çıkarları, çevre uyum talepleri, bölgesel baskılar ve tekrarlanan saldırıların oluşturduğu sürekli güvenlik tehditleri nedeniyle engellenmiştir” diye ekledi.
Afchin sözleşmesinin iptal edilmesine rağmen, Taliban diplomatik olarak Çin’e karşı sıcak tutumunu sürdürüyor.
Taliban hükümetinin farklı dillerde yaptığı açıklamalara göre, Taliban’ın Başbakan Yardımcısı Mawlvi Abdul Salam Hanafi, bu ayın başlarında Çin’in Kunming kentinde düzenlenen Çin-Güney Asya Fuarı’na katıldı ve Kabil’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne desteğini yineledi ve iki ülke arasında işbirliğinin güçlenmesini umduğunu ifade etti.
Açıklamalardan birinde, “Hanafi, Çin ile Afganistan arasındaki güçlü bağları vurgulayarak, Çin’in Afganistan’daki projelerini son derece önemli ve karşılıklı yarar sağlayan projeler olarak nitelendirdi” denildi. Açıklamada, Çinli yatırımcılarla bir araya gelen başbakan yardımcısının, Taliban’ın yerli ve yabancı yatırımcıların, özellikle Çinli şirketlerin yatırımlarını kolaylaştırma taahhüdünü yinelediği ve Afganistan’daki yatırımların büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu vurguladığı da belirtildi.
Asya
Çin Başbakanı Li: Küreselleşme geri döndürülemez

Çin Başbakanı Li Qiang, ticaret gerilimleri nedeniyle küresel tedarik zincirlerinin “parçalanma” riski olduğuna dikkat çekerek, ülkesinin “dünyaya kapılarını daha da açacağını” söyledi.
Pekin’in en yüksek ikinci yetkilisi olan Li, Çin’in teknolojik ilerlemelerini diğer ülkelerin de yararlanabileceğini belirterek, ülkesinin bir üretim gücü olmaktan “mega tüketici pazarı”na geçiş sürecini özetledi.
Li, çarşamba günü Çin’in kuzeyindeki Tianjin kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık yaz etkinliğinde, “Ekonomik küreselleşme tersine dönmeyecek, sadece yeni bir yol açacak” dedi. “Küresel pazara daha fazla entegre olacağız ve bağlantımızı güçlendireceğiz” diye ekledi.
“Kapalı ve izole adalara geri dönmeyeceğiz” vurgusu yaptı.
Pekin, küresel tedarik zincirlerini altüst etme tehdidi oluşturan Washington ile tam anlamıyla bir ticaret savaşı içindeyken, uluslararası ticaret ve kalkınma için istikrar sağlayıcı bir güç olarak konumlanmaya çalışıyor.
ABD ve Çin bu ay Londra’da bir araya geldi ve tarifelerdeki keskin artışları azaltmak için kırılgan bir ateşkes imzaladı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın diğer ülkelere uyguladığı “karşılıklı” gümrük vergilerine ilişkin 90 günlük moratoryum temmuz ayında sona erecek ve bu durum küresel ticarette yeni aksaklıkların yaşanabileceği endişesini artırıyor.
Geçen hafta, Çin Halk Bankası Başkanı Pan Gongsheng, renminbi’nin rolünün artacağı “çok kutuplu” bir para sistemi savunurken, ABD dolarının hakimiyetine dolaylı bir eleştiri getirdi.
Çin Başbakanı Li, “Bazı ülkeler ve bölgeler, riskten kaçınma adı altında piyasa faaliyetlerine müdahale etti” diyerek, Batılı hükümetlerin ekonomilerini Çin’den izole etme çabalarına atıfta bulundu ve iki yıl önce, Covid-19 salgını nedeniyle kapanmaların ardından düzenlenen aynı forumda yaptığı açıklamaları yineledi.
‘Küresel Güney güçleniyor’
Li çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Dünyanın ekonomik ve ticari sistemi daha çeşitlilik kazanıyor. Küresel güney hızla güçleniyor” dedi.
Genel eğilime paralel olarak gelişmiş ülkelerin ticaret hacmi zayıflarken Küresel Güney ülkelerinin ticaretinin son 20 yılda 4,6 kat arttığının altını çizen Li, bu ülkelerin küresel ticaret içindeki payının, 2000 yılında yüzde 30 iken yüzde 45’e kadar çıktığını belirtti.
Li ayrıca, “Çin’in inovasyonu açık ve açık kaynaklıdır” dedi. Ülkenin önde gelen yapay zeka grupları DeepSeek ve Alibaba, büyük dil modellerini dünyanın dört bir yanındaki geliştiricilerin kullanımına sundu. Li, “Yerli teknolojileri paylaşmaya hazırız” diye ekledi.
Dünya Ekonomik Forumu’nun “Yaz Davosu” olarak da bilinen Yeni Şampiyonlar Yıllık Toplantısı, son yıllarda Çin liderliğine, Batı ile gergin ilişkiler, yurt içinde zayıflayan ekonomik ivme ve iç ekonomiye daha fazla yabancı yatırım çekme çabaları arasında uluslararası iş dünyasına samimi bir tavır sergilemek için bir platform sunuyor.
Bu yılki konuklar arasında eski İngiltere başbakanı Sir Tony Blair ve Harvard siyaset bilimci Graham Allison yer alıyor.
Küresel ekonomik entegrasyon vurgusu
The Asia Group düşünce kuruluşunun Çin ülke direktörü Han Shen Lin, “Çin’in ‘Yaz Davos’una ev sahipliği yapması, giderek daha istikrarsız hale gelen bu dönemde uluslararası toplum tarafından sorumlu bir küresel paydaş olarak nasıl görülmek istediğini ortaya koyuyor” dedi.
Çin’deki AB Ticaret Odası’nın son anketine göre, rekor sayıda katılımcı ülkede iş yapmanın daha zor hale geldiğini belirtti.
Çin Başbakanı Li, “ülkelerin ekonomik ve ticari ilişkilerinde farklılıklar ve anlaşmazlıklar olması normal” dedi. Ancak Çin’in “tüm ülkelerle azami konsensüs sağlamak için ısrarlı çabalar göstermeye hazır” olduğunu da ekledi.
“Küresel ekonomi derin bir entegrasyon içindedir; hiçbir ülke dünyadan izole olarak refahını sürdüremez” dedi.
‘Çin, mega ölçekli bir tüketim gücü haline gelecek’
Li, küresel ekonomik büyümenin yüzde 30’unu sağlayan Çin ekonomisinin, dünya ekonomisinin motoru haline geldiğini belirterek, sürekli gelişen ve güncellenen Çin pazarının küresel ekonomi ve ticarete ihtiyaç duyduğu yeni büyüme alanlarını ve ivmesini sağlayacağına inandıklarını dile getirdi.
Çin’in halihazırda dünyanın ikinci büyük ithalatçı ülkesi ve tüketici pazarı olduğunun, yüksek gelirli bir ülke olma yolunda ilerlediğinin altını çizen Li, şunları kaydetti:
“Son yıllarda iç talebi genişletme stratejisi çerçevesinde tüketimi canlandırmaya yönelik özel teşvikler uyguluyoruz. Bu, Çin’i, bir imalat gücü olmanın yanı sıra mega ölçekli bir tüketim gücü haline getirecek.”
Li, Çin pazarının gelişiminin dünyanın her yerinden girişimcilere daha fazla pazar alanı sağlayacağını vurguladı.
-
Görüş2 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını4 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor