Avrupa
Alman parlamenter Weber: Avrupa’da düşünce tarzımızı savaş ekonomisine çevirmeliyiz

Bavyeralı Hıristiyan Demokrat (CSU) siyasetçi ve Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) en büyük grup olan “merkez sağ” Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) başkanı Manfred Weber, Die Welt’e dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
EPP’nin kendi sağındaki gruplarla kısmi işbirliği yapmasının mimarı olarak görülen Weber, yeni Avrupa Komisyonu’nun EPP’nin politik programının damgasını taşıdığını savunarak, “Avrupa Komisyonu göreve geldikten yüz gün sonra yeni yasa tekliflerine bir göz atın; hepsi EPP’nin damgasını taşıyor. Örneğin sınır dışı etme, tarıma destek, savunma ve bürokrasinin azaltılması konusunda kararlı bir politika. Yurttaşları için Avrupa’yı hayata geçiriyoruz,” diye konuştu.
EPP’nin daha önce ittifak halinde olduğu Yeşiller ve Sosyal Demokratların “solcu fanusun” içinde kalıp kalmayacağının önemli olduğunu savunan Weber, Hıristiyan Demokratlarla birlikte bu partilere, “merkez”i güçlendirerek radikal partileri zayıflatma konusunda güvendiğini kaydetti.
“Aşırı sağ”a karşı “güvenlik duvarı” siyasetine de değinen Weber, “Güvenlik duvarı, demokratik değerlerin düşmanlarına, Avrupa’nın ve özgür dünyanın düşmanlarına karşı ortak bir mücadele anlamına gelmektedir. Fakat güvenlik duvarı, solcu programlar için veto hakkı anlamına gelmez,” dedi.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin partisi gibi sağcı partilerle işbirliğine evet dediği halde, daha sağdaki Avrupa için Vatanseverler (PfE) ve Egemen Uluslar Avrupa’sı (ESN) gibi gruplara kapıları kapatan EPP liderine, “Ya bunlar Komisyon’un önerilerini desteklerken, Yeşiller ve Sosyal Demokratlar karşı çıkarsa ne yapacaksınız?” sorusu sorulduğunda şu cevabı verdi:
“Hatırlar mısınız? Son yasama döneminde parlamentodaki sol grup Macaristan Başbakanı [Viktor] Orbán’ın partisi Fidesz ve diğer radikal güçlerle birlikte tartışmalı doğa restorasyonu yasası için, AfD ile birlikte de ticaret anlaşmaları ya da göç anlaşmasına karşı oy kullandı. Sık sık ortak oy kullanmalar yaşandı.”
“Yurttaşların Avrupa’sı” hedefinde tasarıları için AP’de “radikal sağ ve sol”dan destek almayacaklarını veya onlarla çalışmayacaklarını vurgulayan Weber, bununla birlikte bu güçlerin “adı konmamış” anlaşmalarla gelirlerse bunu kabul edeceklerini söyledi.
Yeni Trump yönetiminin, Avrupa’nın artık kendi güvenliğini kendisini sağlaması gerektiğine yönelik söylemlerine şaşırmadığını ifade eden Alman siyasetçi, Trump’ın 330 milyon ABD’linin 450 milyon Avrupalıyı sonsuza kadar savunamayacağını söylemesinin “anlaşılır” olduğunu savundu.
“Bizim sorunumuz buna hazırlıklı olmamamız,” diyen Weber, son yıllarda sık sık bir “Avrupa savunmasını” savunduğuna ve Berlin ve Paris’te hiçbir şey yapmayarak uzun yılların boşa harcandığına işaret etti.
Weber, “Belli ki Avrupa’yı uyandırmak için II. Trump gerekti. Avrupa Komisyonu’nun şimdi 800 milyar avroluk bir yeniden silahlanma atağı için öneriler sunmasından memnuniyet duyuyorum,” diye konuştu.
Avrupa’nın kendisini bağımsız olarak savunması gerektiğinin altını çizen EPP lideri, AB’nin güvenliği için her zaman Washington’a bakmaktan “yorulduğunu” kaydetti.
Verimlilik ve Avrupalı şirketlere öncelik verilmesi gerektiğini düşünen Weber, ayrıca ortak bir füze ve insansız hava aracı savunma kalkanına ve müstakil Avrupa uydu gözetleme sistemine ihtiyaç duyduklarını belirtti.
Yapay zeka odaklı inovasyonların geliştirilmesi için bir mükemmeliyet merkezi olmasını ve NATO yapıları içine yerleştirilmiş ortak bir Avrupa askeri komutanlığına ihtiyaç duyulduğunu kaydeden EPP lideri, “Bu durumda bir Avrupa savunma kurmay başkanı da yenilenmiş ulusal ordulara komuta edebilmeli ve tedarik konusunda net talimatlar verebilmelidir. Bu arada, bu konu 1952 yılında Adenauer tarafından Fransa ile zaten kararlaştırılmıştı, ama ne yazık ki hiçbir zaman uygulanmadı,” diye konuştu.
Mülakatın en önemli yerlerinden birinde Weber, “Tehditleri göz önünde bulundurarak, Avrupa’da artık düşüncelerimizi savaş ekonomisine çevirmeliyiz,” dedi.
Bunun, silahlanma için onay prosedürlerinin hızlandırılması anlamına geldiğini kaydeden Alman siyasetçi, Avrupalı savunma üreticileri arasında daha fazla işbirliğinin yanı sıra, ayrıca gelecekte savunma üreticilerinin “hafta sonları vardiyalı olarak çalışacağı” ve “daha önce sivil amaçlı sanayi ürünleri üreten şirketlerin silah üretmeye başlayacağı” anlamına da gelebileceğini vurguladı.
Weber, “Yaratıcı olmak zorundayız; zaman çok önemli,” dedi.
Avrupa
AB’den Trump’ın ateşkesine benzer barış taslağı

AB ülkeleri, Rusya-Ukrayna savaşına yönelik, ABD Başkanı Donald Trump’ın 30 günlük ateşkes önerisine benzer bir ortak deklarasyon taslağı hazırladı. Almanya Başbakanı Friedrich Merz, taslağın barış görüşmeleri için zemin yaratmayı amaçladığını ve Rusya’nın daha uzun süreli bir ateşkese razı olması gerektiğini belirtti.
Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa yönelik ortak bir deklarasyon taslağı hazırladı.
Almanya, Fransa, Polonya ve diğer AB ülkelerinin öncülük ettiği bu taslağın, ABD Başkanı Donald Trump’ın önerdiği 30 günlük ateşkes teklifiyle “büyük ölçüde aynı” olduğu bildirildi.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ile düzenlediği basın toplantısında,, Trump’ın planını bir gün önce yaptığı telefon görüşmesinde kendisine anlattığını aktardı.
Merz, “Desteğimi ifade ettim ve bunun [ateşkesin] doğru olduğuna inanıyoruz,” dedi.
Avrupa ülkeleri, Rusya’yı “gerçek bir barış planı için gerekli alanı yaratacak” daha uzun süreli bir ateşkese razı olmaya çağırıyor.
Merz, Almanya ve AB’deki ortaklarının Ukrayna’yı desteklemeye devam edeceğini ve “gerekirse” ve Moskova barış görüşmelerine yanaşmazsa ABD ile birlikte Rusya üzerindeki yaptırım baskısını artırmaya hazır olduklarını belirtti.
Başbakana göre, bundan sonra her şey Rusya’ya bağlı. Merz, “Umarım ilgili tüm taraflar bunu, ateşkes halinden barış anlaşması müzakerelerine geçmek için bir fırsat olarak görür,” diye ekledi.
Rusya tarafı, 9 Mayıs şerefine üç günlük bir ateşkes ilan etmişti. Ukrayna bu ateşkese resmi olarak destek vermedi ve en az 30 günlük bir ateşkes çağrısında bulundu.
Bir gün önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, “diplomasiye şans verebilecek” teklifinin hâlâ geçerli olduğunu bildirmişti.
Kiev’in girişimi Trump tarafından onaylandı. Trump, Zelenskiy ile yaptığı görüşmenin ardından, “Bu ateşkes nihayetinde bir barış anlaşmasının imzalanmasına yol açmalı,” diye yazdı ve rejime uyulmaması halinde ABD ve ortaklarının yaptırımlarıyla karşı karşıya kalınacağını ekledi.
ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance ise Beyaz Saray’ın uzun vadeli bir çözüm arayışında olduğunu söylemişti.
Kremlin, anlaşmaya varmanın çaba, zaman ve Kiev’in Moskova ile doğrudan müzakerelere katılımını gerektirdiğini, “Ukrayna krizinin anında çözülemeyecek kadar karmaşık” olduğunu belirtmişti.
Rus yetkililer daha önce 30 günlük ateşkese “genel olarak evet” dediklerini, ancak “incelikler” olduğunu, özellikle de Ukrayna’nın bu süreyi nasıl kullanacağının Moskova’yı ilgilendirdiğini ifade etmişlerdi.
Avrupa
AB, Çinli şirketlerin liman satın almasından rahatsız

Avrupa Birliği (AB), limanlarının kime ait olduğu konusunda tedirginlik yaşıyor.
Blokun denize çıkış kapılarında Çinli şirketlerin izinin büyümesi de endişeyi artırıyor.
POLITICO’nun haberine göre Ulaştırma Komiseri Apostolos Tzitzikostas perşembe günü sektör liderlerine, Avrupa limanlarının “güvenliği yeniden gözden geçirmesi ve yabancı varlığını daha dikkatli incelemesi” gerektiğini söyledi.
Brüksel açısından bir zamanlar zararsız bir yatırım olarak görülen şey, artık bir güvenlik riski olarak değerlendirilmeye başlıyor.
Komisyonun yakın zamanda yayınladığı savunma beyaz kitabı, “kritik ulaşım altyapısı”nın yabancıların mülkiyetine daha sıkı kontroller getirilmesi fikrini ortaya atarak bu endişeyi yineledi.
Bu tedirginlik, POLITICO’nun elde ettiği, Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) Sosyalist ve Demokratlar (S&D) tarafından hazırlanan ve AB’nin yabancı yatırım tarama yönetmeliğinin yaklaşan revizyonunda daha sıkı kurallar getirilmesini talep eden taslak belgede de yansıtılıyor.
Ne Tzitzikostas ne de S&D, Çin’in adını açıkça anmadı, fakat alt metin şüpheye yer bırakmıyor. Belçika Kraliyet Savunma Enstitüsü araştırmacısı Simon Van Hoeymissen, bu ifadenin Pekin’in Antwerp-Bruges ve Rotterdam’dan Yunanistan’ın Pire limanına kadar Avrupa’nın önemli limanları üzerindeki etkisinin genişlemesine atıfta bulunduğunu söyledi.
Çinli devler COSCO ve China Merchants ile Hong Kong merkezli Hutchison, şu anda AB genelinde 30’dan fazla terminalde hisselere sahip.
“Gerçek ortada,” diyen Portekizli merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) milletvekili Ana Miguel Pedro, AP’nin “Denizler, Nehirler, Adalar ve Kıyı Bölgeleri Grubu” üyesi.
Pedro, “Pekin gibi yabancı devletlerin yönlendirdiği aktörler, tek tek ülkelerin parçalı tepkilerinin çok ötesinde bir koordinasyon ve niyetle hareket ediyor,” uyarısında bulundu.
Pedro, COSCO’nun tipik bir piyasa aktörü gibi davranmadığını, Çin Komünist Partisi’nden emir aldığını savundu ve “Limanlardaki artan varlığı sadece iktisadi bir endişe değil. Bu stratejik bir zayıflık,” diye konuştu.
POLITICO’ya göre artık AB de bu durumu aynı şekilde görmeye başlıyor. Varşova merkezli Doğu Çalışmaları Merkezi düşünce kuruluşunun son raporunda, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Çin’in Rusya’ya verdiği gayri resmi destek, AB limanlarının güvenliği konusundaki endişeleri daha da artırdı,” deniyor.
Örneğin Hutchison, 20 yılı aşkın süredir Polonya’nın Gdynia Konteyner Terminali’nde hisse sahibi.
Bu durum değişebilir. Çin bağlantılı şirketlerin Panama Kanalı’ndan çıkmasını isteyen ABD Başkanı Donald Trump’ın baskısı altında Hutchison, BlackRock liderliğindeki ve Mediterranean Shipping Company’nin de dahil olduğu bir konsorsiyuma, Avrupa’daki 14 liman dahil olmak üzere dünya çapında 23 milyar dolarlık liman varlıklarını satmak için görüşüyor.
Ne var ki bu anlaşma, Pekin’in müdahalesi üzerine Mart ayında duvara çarptı.
Gdynia’yı özellikle dikkat çekici kılan, sadece ticaret hacmi değil, hemen yanında bulunan deniz üssü, tersane ve Polonya’nın seçkin deniz özel kuvvetlerinin karargahı.
Bu, terminali işleten grubun Avrupa ve NATO’nun askeri lojistik ve savunma operasyonlarını en ön sıradan izleyebileceği anlamına gelebilir.
Polonya hükümeti, terminalin stratejik öneminin farkında olarak, onu kritik altyapı olarak listeledi. Bu, işletmecinin güvenlik konusunda hükümetle yakın işbirliği içinde çalışması gerektiği anlamına geliyor.
Avrupa
Kuzey Akım-2’nin borç yapılandırma anlaşmasına onay

İsviçre’nin Zug kantonu mahkemesi, Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattının işletmecisi Nord Stream 2 AG ile alacaklıları arasındaki borç yapılandırma anlaşmasını onayladı. 30 Nisan’da varılan anlaşma, şirketin iflastan kaçınmasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Kararın henüz yürürlüğe girmediği ve itiraz yolunun açık olduğu belirtildi.
İsviçre’nin Zug kantonu mahkemesi, Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattının işletmecisi Nord Stream 2 AG ile alacaklıları arasında varılan uzlaşma anlaşmasını onayladı.
Anlaşma 30 Nisan tarihinde imzalanmıştı. TASS haber ajansının mahkeme belgelerine dayandırdığı haberine göre mahkemenin açıklamasında, onay kararının belirlenen usullere göre temyiz edilebileceği belirtildi.
Kararın henüz yürürlüğe girmediği ve bu nedenle mahkemenin Nord Stream 2 AG’nin borç yapılandırmasına ilişkin moratoryum prosedürü hakkında bilgi vermediği aktarıldı.
Daha önce, 9 Ocak’ta mahkeme, Nord Stream 2 AG’yi küçük alacaklılara olan borçlarını 60 gün içinde tamamen ödemeye zorunlu tutmuştu.
Aynı tarihte mahkeme, Nord Stream 2 AG’nin borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin nihai moratoryumun 9 Mayıs 2025 tarihine kadar uzatıldığını duyurmuştu.
Aralık ayında Zug kantonu mahkemesinde yapılan bir duruşmada, Nord Stream 2 AG’nin iflasını önlemek amacıyla 10 Ocak 2025 tarihine kadar borç yapılandırma anlaşmasına varması gerektiğine karar verilmişti.
Kuzey Akım ve Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hatları, 26 Eylül 2022 tarihinde bir sabotaj sonucu hasar görmüştü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, olaydan Batı’yı sorumlu tutmuştu. İsveç, Danimarka ve Almanya olayı soruşturmaya başlamış, ancak ilk iki ülke failleri belirlemeden soruşturmalarını sonlandırmıştı.
-
Görüş1 hafta önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
-
Rusya3 gün önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Dünya Basını2 hafta önce
Bender Abbas patlaması: Sabotaj mı kaza mı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
The Ekonomist: Afrika’dan Göç Dünyayı Değiştirecek
-
Görüş3 gün önce
Kim kazandı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD’nin eski Asya çarı Kurt Campbell: Çin’le hesapsız bir çatışmaya girmekten kaçınılmalı