Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya, Ukrayna’ya yardımı yarı yarıya azaltacak

Yayınlanma

Almanya, 2025 bütçesi ile birlikte önümüzdeki yıl Ukrayna’ya askeri yardımı yarıya indirmeye hazırlanıyor.

Reuters tarafından görülen 2025 bütçe taslağına göre, Almanya’nın Ukrayna’ya yaptığı yardım 2024 yılında yaklaşık 8 milyar avro iken 2025 yılında 4 milyar avroya (4,35 milyar dolar) düşürülecek.

Almanya, Ukrayna’nın askeri ihtiyaçlarının büyük bir kısmını G7 tarafından kabul edilen dondurulmuş Rus varlıklarının gelirlerinden elde edilen 50 milyar dolarlık krediyle karşılayabileceğini ve silahlanma için ayrılan fonların tamamen kullanılmayacağını umuyor.

Washington, Kiev’e şu anda büyük bir toplu para vermek için kredileri “önden yüklemeye” zorladı.

Yetkililer, AB liderlerinin bu fikri kısmen kabul ettiğini çünkü Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi halinde Ukrayna’nın fon sıkıntısı çekme ihtimalini azalttığını söylüyor.

Trafik lambası koalisyonu kesinti ile anlaşmaya vardı

Dün kabinenin bütçe taslağını onaylamasının ardından konuşan FDP’li Maliye Bakanı Christian Lindner, Ukrayna’nın “Avrupa kaynaklarından” gelecek fonlara ve dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilmesi umulan gelire daha fazla bel bağlamak zorunda kalacağını söyledi.

Lindner, “Amaç bu yıl 50 milyar dolar sağlamak, Ukrayna daha sonra bu parayı nasıl kullanacağına kendisi karar verebilir,“ diye ekledi.

Ukrayna’ya yardımın kesilmesi kararı, Alman koalisyonunun iki hafta önce tüm gece süren pazarlıkların ardından bütçe konusunda beklenmedik bir anlaşmaya varmasıyla ilgili gizemi de çözmüş oldu.

O dönemde Şansölye Olaf Scholz, Lindner ve Yeşil Şansölye Yardımcısı Robert Habeck, ittifaklarını çökertmekle tehdit eden önemli bir finansman açığını nasıl kapattıklarına dair sadece belirsiz açıklamalar yapmışlardı.

Üç ortak, Almanya’nın anayasal borç frenini ihlal etmeden sosyal programlardaki artışları ve iklim girişimlerini nasıl finanse edecekleri konusunda anlaşmazlık içindeydi.

“2028 yılında 38,9 milyar avro tutarında olağanüstü bir eylem ihtiyacımız var” diyen Lindner, Almanya’nın ya daha hızlı büyümesi ya da daha fazla borç alması gerektiğini sözlerine ekledi.

Alman sanayiciler memnun değil

Öte yandan Alman sanayi birliği BDI, ülkenin koalisyon hükümeti tarafından kabul edilen ve yabancı işçileri teşvik etmek için vergi teşvikleri, bürokrasinin azaltılması, ticaret anlaşmaları planları ve mevcut AB önlemlerinde ince ayarlar içeren ekonomik paketten yalnızca “marjinal” büyüme etkileri bekliyor.

Ekonomi Bakanı Habeck yaptığı açıklamada, özel yatırımlar ve kalifiye yabancı işçiler için vergi teşviklerinden bürokrasinin azaltılmasına ve dalgalanan yenilenebilir enerji için yedek kapasite oluşturma planlarına kadar toplam 49 önlem üzerinde anlaşmaya varıldığını ve bunların hepsinin “büyüme için güçlü bir ivme” sağlayacağını söyledi.

Bununla birlikte, BDI daha ölçülü bir tonda konuştu. BDI Genel Direktörü Tanja Gönner yaptığı açıklamada, “Üzerinde mutabık kalınan tedbirler Bundestag ve Bundesrat’tan geçse ve birebir uygulansa bile, sadece marjinal büyüme etkileri bekliyoruz. Tekil yapısal reformların büyümeyi ılımlı bir şekilde iyileştirmesi muhtemeldir,” dedi.

BDI bunun rakamsal olarak ne anlama geleceğini belirtmek istemezken, Habeck paketten %0,6’lık bir ek ekonomik büyüme bekliyor ve bu da gelecek yılın federal bütçesi için daha yüksek vergi geliri beklentisini beraberinde getiriyor.

Alınan tedbirlere ilişkin oldukça yüksek büyüme oranı beklentileri, hükümetin 2025 bütçesi için mali kapasitesini artırmanın yollarından biri. Bütçe uzmanlarına göre, ülkenin anayasal “borç freni” kurallarını ihlal etmemek için yapısal açıklar GSYİH’nin %0,35’i ile sınırlandırılacak.

AVRUPA

Stonehenge’in kökenine dair gizem büyüyor

Yayınlanma

Jeologların, devasa neolitik kaya dizisi Stonehenge’in İskoçya’nın en kuzeyinden Wiltshire’a yüzlerce kilometre taşınmış olduğunu sansasyonel bir şekilde ortaya çıkarmasından haftalar sonra sunak taşının gizemi daha da derinleşti.

The Guardian’da yer alan habere göre ilgili bilim adamlarından biri tarafından “dudak uçuklatan” olarak tanımlanan bu keşif, altı ton ağırlığındaki megalitin uzun süredir inanıldığı gibi Galler’den getirilmediğini, Orkney ve Shetland adaları ile kuzeydoğu İskoç anakarasındaki bir kıyı şeridini kapsayan bir bölgedeki kumtaşı yataklarından geldiğini kesin olarak ortaya koymuştu.

Pek çok uzman, adaların zengin neolitik kültürüne ve anıt inşa etme geleneğine dayanarak en olası çıkış yerinin Orkney olduğunu varsaymıştı.

Fakat şimdi ayrı bir akademik çalışma, Orkney’in aslında sunak taşının kaynağı olmadığını ortaya çıkardı; bu da Stonehenge’in çıkış yeri için tartışmanın devam ettiği anlamına geliyor.

Geçen ay Avustralya’da yayımlanan makaleden ayrı olarak yürütülen fakat aynı bilim insanlarının yer aldığı yeni çalışmada, Orkney’in iki büyük taş çemberindeki (Stenness Taşları ve Brodgar Halkası) taşların kimyasal ve mineralojik yapısının yanı sıra Orkney adalarındaki kaya birikintilerinden alınan saha örnekleri de incelendi.

Taşınabilir X-ışınlarında tanımlanan anahtar işaretleri sunak taşınınkilerle karşılaştırıldığında, çarpıcı bir şekilde farklı oldukları görüldü ve bu da yazarları Orkney’in kaynak olamayacağı sonucuna götürdü.

Raporun başyazarı, Aberystwyth Üniversitesi’nde coğrafya ve yer bilimleri fahri profesörü olan Richard Bevins, birkaç yıl önce yapılan ilk araştırmanın Galler’den kuzey Britanya’da bilinmeyen bir yere işaret etmesinin ardından Orkney’in “bakılması gereken bariz yer” olarak göründüğünü söyledi.

Orkney ile Stonehenge arasında M.Ö. 3000 yıllarında uzun mesafeli iletişim kurulduğuna dair kapsamlı kanıtlar mevcut ve teknoloji ve kültür alanındaki bir dizi önemli yeniliğin takımadalardan kaynaklandığına inanılıyor.

Bevins gibi Avustralya liderliğindeki araştırmada yer alan, University College London’da fahri kıdemli araştırma görevlisi olan Dr. Rob Ixer da, “[Stonehenge hakkında] ne kadar çok şey öğrenirsek, o kadar tuhaflaşıyor,” diye yazdı.

Orkney’in bu kadar çabuk elenmesinin, eski kırmızı kumtaşının bulunduğu diğer bölgelerdeki araştırmaların daraltılmasına yardımcı olabileceğini söyleyen Bevins, kayanın kaynağının bir gün belirleneceği konusunda “iyimser” olduğunu da sözlerine ekledi.

Araştırmada yer almayan İskoçya Ulusal Müzeleri (NMS) tarihöncesi eski baş küratörü Alison Sheridan, yeni bulguların “hikayede ilgi çekici ilave bir beklenmedik gelişme” olduğunu söyledi.

Sheridan, “Stonehenge’deki pek çok şeyde olduğu gibi, hiçbir şey net değildir,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da sanayi üretimi temmuz ayında düştü

Yayınlanma

Almanya’nın sanayi üretimi temmuz ayında beklentilerin üzerinde geriledi.

Sanayi üretimi haziran ayına kıyasla %2,4 azalarak Bloomberg anketine katılan analistlerin tahmininden daha kötü gerçekleşti. İstatistik ofisi, çoğu sektörde düşüş olmasına rağmen otomotivin ana etken olduğunu söyledi.

Almanya ekonomisi ikinci çeyrekte %0,1 oranında daralarak yıllardır süren durgunluğu nihayet geride bırakabileceğine dair umutları suya düşürdü. Volkswagen’in kendi pazarında eşi benzeri görülmemiş fabrika kapatma planları yapması da karamsarlığı artırıyor.

Perşembe günü Ifo Enstitüsü bu yıl ve gelecek yıl için tahminlerini önemli ölçüde düşürdü.

Enstitü daha önce %0,4 olan büyüme oranının 2024’te sıfıra inmesini, 2025’te ise %1,5 olan büyüme oranının sadece %0,9 olmasını bekliyor.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü ise daha da karamsar bir tablo çizerek bu hafta yaptığı açıklamada gayrisafi yurtiçi hasılanın 2023’teki %0,3’lük daralmanın ardından bu yıl %0,1 küçüleceğini öngördüğünü belirtti.

Avrupa Komisyonu mayıs ayında yayınladığı son ekonomik tahmininde, Almanya’nın şubat ayındaki%0,3’lük tahminine kıyasla sadece %0,1 oranında büyüyeceğini öngörmüştü.

Bu hafta başında açıklanan verilere göre Almanya’da fabrika siparişleri Temmuz ayında beklenmedik bir artış gösterdi. Yine de bu artış, büyük ölçekli siparişlerden kaynaklandı ve bu siparişler olmasaydı gösterge daha da düşecekti.

Bu arada, ticaret verileri temmuz ayında hem ihracat hem de ithalatta ekonomistlerin öngördüğü yönde bir artış olduğunu gösterdi.

Ifo’nun tahminler bölümü başkanı Timo Wollmershäuser yaptığı açıklamada, “Yapısal bir kriz yaşıyoruz. Özellikle imalat sektöründe çok az yatırım yapılıyor ve verimlilik yıllardır durgun seyrediyor,” dedi.

Analist, Almanya’nın ekonomik rahatsızlığının zayıf tüketici talebiyle daha da kötüleştiğini ve ülkenin mevcut %11,3’lük tasarruf oranının COVID-19 pandemisinden önceki on yıldaki %10,1’lik ortalamanın çok üzerinde olduğunu belirtti.

Wollmershäuser ayrıca yaşlanan nüfus, yavaşlayan dış talep ve Çin’in artan rekabeti gibi Alman ekonomisinin karşı karşıya olduğu diğer uzun vadeli zorluklara da işaret etti.

Bundesbank Başkanı Joachim Nagel salı günü yaptığı açıklamada ilkbahardaki daralmanın bir “uyandırma çağrısı” olması gerektiğini ve “mevcut şirket raporlarının belirli sektörlerin baskı altında olduğunu açıkça ortaya koyduğunu” söyledi.

İmalat sektöründeki toparlanma Almanya ekonomisini canlandırmak için kilit önem taşıyor, fakat şu ana kadar gerçek bir geri dönüş belirtisi yok. Bu da sorunlarının geçici olmaktan çok yapısal olduğu endişelerini artırıyor.

Üçüncü çeyreğin başında sıkıntı yaşayan tek ülke Almanya değildi. Bugün yayınlanan Fransız sanayi üretim rakamları da ekonomistlerin beklediği %0,3’ten daha kötü bir şekilde %0,5’lik bir daralma gösterdi. Burada da otomotiv sektöründeki üretimin keskin bir şekilde azalması etkili oldu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Telegram kurucusu Durov, tutuklanmasıyla ilgili ilk kez konuştu: ‘Fransa’dan ayrılmaya hazırız’

Yayınlanma

Popüler mesajlaşma uygulaması Telegram’ın kurucusu Pavel Durov, Fransa’da yaşadığı tutuklanma olayıyla ilgili ilk kez açıklamalarda bulundu ve Telegram’ın Fransa’dan çekilmeye hazır olduğunu belirtti.

Durov, Paris’e varışının ardından dört gün boyunca polis tarafından sorgulandığını ve Fransız yetkililerin iddialarını ‘şaşırtıcı’ bulduğunu ifade etti.

Durov, Telegram’ın Avrupa Birliği (AB) yasalarına uyduğunu ve AB’deki taleplere yanıt veren bir temsilcisi bulunduğunu vurguladı.

Paris’te kendisiyle temas kurmanın pek çok yolu olduğunu belirten Durov, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) Fransız konsolosluğunu da defalarca ziyaret ettiğini söyledi.

Durov, “Bir süre önce, Fransa’daki terör tehdidiyle mücadele etmek için Telegram ile bir yardım hattı oluşturmalarına şahsen yardımcı oldum,” diye ekledi.

Bir ülkenin bir internet hizmetinden memnun olmadığı durumlarda, hizmetin CEO’sunu üçüncü şahıslar tarafından işlenen suçlarla suçlamak yerine, hizmeti hukuki yollarla dava etmesi gerektiğini savunan Durov, “Bazen bir ülkenin düzenleyici kurumu ile gizlilik ve güvenlik arasındaki doğru denge konusunda anlaşamayabiliyoruz. Böyle durumlarda o ülkeyi terk etmeye hazır oluruz,” değerlendirmesini yaptı.

Durov, daha önce de benzer durumlarla karşılaştıklarını belirterek, “Rusya, gözetimi mümkün kılmak için ‘şifreleme anahtarlarını’ teslim etmemizi talep ettiğinde, bunu reddettik ve Telegram Rusya’da yasaklandı. İran, barışçıl protestocuların kanallarını engellememizi talep ettiğinde de aynı şekilde reddettik ve Telegram İran’da yasaklandı,” ifadelerini kullandı.

Telegram’ın ilkeleriyle bağdaşmayan pazarlardan çekilmeye hazır olduğunu vurgulayan Durov, “Bunu para için yapmıyoruz,” diyerek sözlerini tamamladı.

Politico‘nun haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dahil olmak üzere ülkenin siyasi elitinin Telegram’ı aktif olarak kullandığı belirtiliyor.

Telegram’ın kurucusu Durov, gözaltına alınmadan önce Fransız istihbaratı ile temas kurmuş

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English