Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’nın Afrika hamlesi sürüyor: Berlin’de Kara Kıta zirvesi

Yayınlanma

Avrupalı liderler Pazartesi günü Berlin’de düzenlenen G20 kapsamındaki Afrika Zirvesi’nde bir araya geldiler. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Afrika ülkeleriyle daha yakın ticari bağlar kurulması çağrısında bulundu ve kıta için yeni yatırım fonları açıkladı.

Almanya’nın 2017’deki G20 dönem başkanlığında başlatılan ‘G20 Compact with Africa’ zirvesi, G20 ülkelerinden özel şirketleri Afrika’daki yatırım projeleriyle buluşturmayı amaçlıyor. Programa 13 Afrika ülkesi üye. Üye ülkeler şunlar: Fas, Tunus, Mısır, Senegal, Gine, Fildişi Sahili, Gana, Togo, Benin, Burkina Faso, Ruanda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Etiyopya.

Zirveye Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte de katıldı.

Berlin’deki zirvede Scholz, Almanya ve AB’nin kaynak zengini kıtayla özellikle sürdürülebilir enerji üretiminde işbirliğini yoğunlaştırmak istediğini bir kez daha dile getirdi. 

Gazetecilere verdiği demeçte Scholz, “Afrika, ekonomik ilişkilerimizi artırmak ve iklim açısından nötr bir geleceğe doğru ortak bir yol izlemek söz konusu olduğunda tercih ettiğimiz ortağımızdır,” dedi.

Scholz, Alman ekonomisini Afrika’ya yönlendiriyor

Scholz, Afrika kıtasına yaptığı uluslararası zirveler hariç üç özel gezinin yanı sıra Afrika Birliği’nin G20’ye katılmasının da ateşli bir savunucusu olageldi.

Hükümet kaynakları Şansölyenin Afrika ülkelerine bu yaklaşımı ‘çok taraflılığı’ savunmak olarak gördüğünü vurgularken, kıta aynı zamanda Avrupa’nın yeşil dönüşümünü desteklemek ve çok kutuplu bir dünyada yeni jeopolitik müttefikler aramak için cazip bir ortak olarak görülüyor.

Bununla birlikte AB’nin Afrika hamlesinin, özellikle Çin’in gerisinde kaldığı eleştirileri de mevcut. Nijerya’nın yeni seçilen Devlet Başkanı Bola Tinubu Berlin’de katılımcılara yaptığı konuşmada, Afrika ile yapılan bu zirvenin ‘on yıl geriden geldiğini’ söyledi.

Ne var ki Alman hükümeti, Avrupa’nın kendine özgü işbirliği yaklaşımının Çin’in etkisini gölgede bırakacağından ve daha yakın bir ortaklığın tohumlarını ekmeyi başaracağından emin.

Üst düzey bir hükümet yetkilisi zirve öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “İşbirliğine dayalı kalkınma konseptimiz sadece Almanya’da istihdamı arttırmak değil, aynı zamanda Küresel Güney’in ‘kalplerini ve zihinlerini kazanmakla’ da ilgilidir,” dedi.

Yetkili, Avrupa ülkelerinin sadece ‘kaynakları topraktan çıkarmakla’ kalmadığını, aynı zamanda yerel üretim ve işleme kabiliyetlerini de artırdığını savundu.

Scholz Berlin’de yaptığı konuşmada AB’nin ve Global Gateway yatırım girişimine aktarılan mali gücün bu konuda oynayacağı rolü vurguladı. Şansölye, Almanya’nın Afrika-Avrupa Yeşil Enerji Girişimine 4 milyar avro daha yatırım yapacağını açıkladı.

Gelişmeler genel olarak iyi karşılandı ve Afrikalı liderler zirvede kıtanın ‘iş yapmaya açık’ olduğunu vurguladı.

Afrika yeni işbirliklerine açık

Euractiv’e konuşan Afrikalı bir diplomat, Şansölyenin Afrika’nın potansiyelini övmesi ve yatırım çağrısında bulunmasının önemli bir sinyal olduğunu söyledi ve “Bence şu anda Avrupa’nın Afrika’ya, Afrika’nın Avrupa’ya olduğundan daha fazla ihtiyacı var,” iddiasında bulundu.

Afrika ülkeleri uzun zamandır ‘Avrupa yatırımdan bahsederken Çin’in ahlaki bir öğüt vermeden finansman sağladığından’ şikayet ediyor. Bununla birlikte Çin’in Afrika’ya verdiği krediler azalırken, tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye çalışan Avrupa’nın ilgisi artıyor.

Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Moussa Faki, “Belki Çin daha cüretkârdı, belki daha fazla vizyona sahipti ve belki de Afrika’daki potansiyele güveniyorlardı. Afrika kıtası farklı ortaklıklara açıktır. Bize güvenmenizi, daha az koşul dayatmanızı ve koşulları birlikte yaratmanızı diliyoruz,” dedi.

KPMG ve Alman-Afrika İş Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Alman şirketlerinin yaklaşık üçte ikisi Afrika’daki işlerini büyütmek istiyor.

Almanya-Afrika ilişkileri gelişiyor

Alman şirketleri kıtada daha aktif olmak istediklerinden, Almanya Afrika ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir açılımın peşinde. Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin ile artan gerilimin ardından Alman şirketleri yeni ekonomik potansiyel arayışıyla dikkatlerini giderek daha fazla Afrika ülkelerine çeviriyor.

Almanya’nın Afrika’yla ticareti geçen yıl 60 milyar avro (65,4 milyar dolar) olarak gerçekleşti; bu rakam Asya’yla olan ticaretinin çok altında ancak 2021’e göre %21,7 artış gösterdi.

Scholz Mayıs ayındaki yaptığı Afrika gezisinde, “Kuzey-Güney ilişkileri açısından yeni bir başlangıç yapmamızın zamanı geldi, bu da güneydeki birçok ülkeyle eşit düzeyde ortak perspektifler geliştirmemizi mümkün kılacaktır,” demişti.

Ekim ayında Scholz Nijerya’ya gitmişti. Geçtiğimiz yıl Almanya Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) küçük ve orta ölçekli işletmeleri desteklemek, tarıma yardımcı olmak, yenilenebilir enerji sektörünü genişletmek ve kadın istihdamını teşvik etmek için Nijerya’ya iki yıl içinde 100 milyon avro taahhüt etmişti.

Gana da Scholz’un ‘diplomatik atağının’ odağında. Gana’daki Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Burkhardt Hellemann, Gana’nın ‘istikrarlı bir demokrasi’ olduğunu ve Batı Afrika’da güvenli bir iş yeri olarak görüldüğünü söyledi.

Hellemann DW’ye verdiği demeçte, “Birçok Alman şirketi bu nedenle Gana’yı seçti, çünkü aynı zamanda bölgede ya da ,” dedi.

Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier da Ekim ayında Tanzanya ve Zambiya’ya gitmişti. Steinmeier ilk durağı Tanzanya’da Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan ile görüşmüştü. Hassan, selefi John Magufuli’nin aksine ‘pragmatik ve daha ticaret dostu’ bir yol izliyor gibi görünüyor.

Kenya’daki Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Maren Diale-Schellschmidt, “Devlet Başkanı Samia Suluhu Hassan’ın iktidara gelmesinden bu yana geçen iki yıl içinde Alman şirketleri için yatırım çerçevesi önemli ölçüde iyileşti,” diyordu.

Diale-Schellschmidt’e göre Tanzanya altyapı, enerji ve çevre teknolojileri gibi Almanya’nın özellikle ilgi duyduğu sektörlerde ilerleme kaydediyor. Alman şirketleri kuzey ve güney Afrika’nın ötesine bakıyor ve kıtanın batısında ve doğusunda giderek daha fazla yeni yer açıyor.

AVRUPA

Avrupa Komisyonu, Macaristan ve Slovakya’nın Lukoil talebini reddetti

Yayınlanma

Macaristan ve Slovakya’nın Ukrayna ile yaşadıkları son Lukoil anlaşmazlığında AB’yi devreye sokma girişimleri dün başarısızlıkla sonuçlandı.

Financial Times (FT) Avrupa Komisyonu’nun, Kiev’i Rus petrol şirketi Lukoil’e yönelik son yaptırımları kaldırmaya teşvik etme talebini durdurduğunu yazdı.

Macaristan ve Slovakya, savaşın ardından Rus petrol ithalatına AB çapında getirilen yasaktan muaf tutulmuştu. Fakat iki ülke, Kiev’in Lukoil ürünlerinin Rusya’dan Drujba boru hattı üzerinden geçişini durdurma kararının arzı azaltabileceğini söylüyor.

İkili, AB’nin ticaret politikasını yürüten Avrupa Komisyonu’na bir mektup yazarak Ukrayna ile olan ticaret anlaşması kapsamında istişarelerde bulunmasını istedi.

Fakat AB Ticaret Komiseri Valdis Dombrovskis FT’ye, “Brüksel’in kanıt toplamak ve hukuki durumu değerlendirmek” için daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.

FT’ye konuşan üç diplomat, dün üye devletlerin ticaret yetkililerinin katıldığı bir toplantıda 11 ülkenin Dombrovskis’in görüşünü desteklemek üzere araya girdiğini ve hiçbirinin Budapeşte ve Bratislava’nın tarafını tutmadığını söyledi.

Diplomatlardan biri Ukrayna ticaret anlaşmasının, tedarikin kesilmesine izin verebilecek bir güvenlik maddesi içerdiğini söyledi.

Kiev, diğer Rus şirketleri sayesinde boru hattından eskisi gibi aynı miktarda petrol aktığı konusunda ısrar ediyor.

Slovakya’nın tek rafinerisindeki girdilerin yüzde 35-40’ını Rus petrolü oluşturuyor. Bu petrolden üretilen ürünler de 5 Aralık’a kadar tanınan bir başka muafiyet kapsamında Ukrayna’ya ve Çek Cumhuriyeti’ne ihraç ediliyor.

Bir AB diplomatı Slovakya’nın Rusya’dan ithalat yapamaması halinde bunun “etkisinin çok büyük olacağını” söyledi.

Slovakya Cumhurbaşkanı Peter Pellegrini, Ukrayna’nın Lukoil konusundaki tutumunu değiştirmemesi halinde “tepki vermek zorunda kalacaklarını” söyledi.

Pellegrini, Slovakya’nın Ukrayna’ya gaz rezervleri ve elektrik tedariki konusunda yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi.

Macaristan konu hakkında henüz yorum yapmadı. Ukrayna üzerinden geçen Lukoil tedarikleri ülkenin petrol ithalatının yaklaşık %25-30’unu oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Romanya: Topraklarımızda Rusya’ya ait İHA parçaları bulduk

Yayınlanma

Romanya 25 Temmuz Perşembe günü topraklarında Rusya’ya ait insansız hava aracı parçaları bulduğunu açıklarken NATO da Moskova birliklerinin gece boyunca Ukrayna’ya 38 uzun menzilli insansız hava aracı fırlatmasının ardından ittifak topraklarına yönelik “kasıtlı bir saldırıya” dair herhangi bir işaret görmediğini açıkladı.

Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanı Telegram’dan yaptığı açıklamada 25 Rus insansız hava aracını imha ettiklerini söyledi. Üç insansız hava aracının “Romanya sınırını geçtikten sonra kaybolduğunu” da sözlerine ekledi.

Romanya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın güney liman kenti İzmail’den Tuna Nehri’nin karşısındaki Plauru köyü yakınlarında, üst üste ikinci gece saldırıya uğrayan bir Rus Geran 1/2 insansız hava aracının parçalarını bulduğunu söyledi.

Enkaz haberlerini yorumlayan bir NATO sözcüsü, ittifak topraklarına yönelik kasıtlı bir saldırı olduğuna dair herhangi bir belirti olmadığını söyledi.

Sözcü yaptığı açıklamada, “NATO’nun elinde Rusya’nın Müttefik topraklarına yönelik kasıtlı bir saldırıda bulunduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte, bu eylemler sorumsuzca ve potansiyel olarak tehlikelidir,” dedi.

Bakanlık, Romanya’daki NATO hava polisliği görevlerinin bir parçası olan iki Fin F-18 savaş uçağının saldırıyı izlemek üzere görevlendirildiğini de sözlerine ekledi.

Diğer parçaların aranmasına devam edildiği ve insansız hava araçlarının düşmüş olabileceği tüm yerlerin “yerleşim alanlarının dışında olduğu ve hiçbir altyapı unsurunun zarar görmediği” belirtildi.

Odesa bölge valisi Oleh Kiper, drone enkazının İzmail bölgesindeki özel bir eve isabet etmesi sonucu iki kişinin yaralandığını söyledi.

Jitomir bölge valisine göre ise, hava savunma sistemleri gece boyunca 10 hava hedefinin çoğunu vurdu, ancak drone enkazı 10 özel eve ve bir altyapı tesisine zarar verdi.

Kiev’in askeri yönetim başkanı Serhiy Popko, insansız hava araçlarının başkente farklı yönlerden saldırdığını, fakat hepsinin yaklaşırken imha edildiğini söyledi. Popko, Kiev’de herhangi bir hasar ya da can kaybı rapor edilmediğini söyledi.

Dün bazı sosyal medya hesapları, Rumen hava savunma sistemlerinin Rusya’ya air İHA’ları Gepard tipi kundağı motorlu hava savunma silahları tarafından Ukrayna hava sahasında düşürüldüğünü öne sürmüştü.

Rusya sık sık Ukrayna’nın Tuna Nehri üzerindeki yerleşim bölgesi İzmail’i hedef alıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna temerrütten kurtuldu, sıra vergi yükünün artırılmasında

Yayınlanma

Ukrayna hükümetinin temerrüde düşme riski ortadan kalıktı. Kiev’in borcunun yüzde 37’si ya da 8 milyar dolardan fazlası silinecek.

Ancak Oakland Enstitüsü’nde ekonomist olan Frederic Mousseau, Ukrayna’nın hala dünyanın Uluslararası Para Fonu’na (IMF) en borçlu üçüncü ülkesi olduğunu anımsattı.

Mousseau, Berliner Zeitung gazetesine verdiği demeçte, Kiev’in vergi artışları gibi halk için acı verici sonuçları olan ‘yapısal reformlar’ yapmaya devam etmek zorunda kalacağına dikkat çekti.

Kiev, alacaklılarla aylarca süren müzakerelerin ardından temerrüde düşmekten kurtulmayı başardı.

Ukrayna borçlarına yatırım yapan Amundi, Blackrock, Fidelity ve Pimco fonları, Ukrayna’ya 23,3 milyar dolarlık orijinal kredi tutarı üzerinden ‘yüzde 37 indirim’ yapmayı kabul etti.

Sonuç olarak alacaklılar 8,67 milyar dolar açıkta kaldı. Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko da faiz oranının düşürülmesi ve vadenin uzatılması anlaşması sayesinde Kiev’in önümüzdeki üç yıl içinde 11,4 milyar dolar tasarruf edeceğini bildirdi.

Ancak devlet borçlarının iktisadi kalkınma üzerindeki etkisini inceleyen ekonomistler anlaşmanın ‘nispeten mütevazı’ olduğunu söyledi. Mousseau, anlaşmayı ‘kızgın bir kayanın üzerine düşen bir damlaya’ benzeterek “Bu anlaşmayla bile Ukrayna, IMF’ye en fazla borcu olan üçüncü ekonomi olmaya devam ediyor,” değerlendirmesini yaptı.

Mousseau, 143 milyar dolarlık toplam borçla karşılaştırıldığında 8,67 milyar doların ‘önemsiz’ olduğuna işaret etti.

Öte yandan Mousseau, “Ukrayna hükümeti anlaşma sayesinde iflastan kurtulmuş olsa da bu halk açısından önemsiz bir haber,” dedi.

Bu tür anlaşmalara her zaman ‘Ukraynalılar için çok maliyetli tedbirler içeren yapısal uyum’ taleplerinin eşlik ettiğini vurgulayan Mousseau, bariz tedbirler arasında halka yönelik doğalgaz ve elektrik sübvansiyonlarının azaltılmasını, emeklilik reformunu, tarım arazilerinin ve devlete ait işletmelerin özelleştirilmesini saydı.

Ekonomist, “Sanki önemli kamu mallarının ve sosyal güvenlik sistemlerinin kaybı yetmiyormuş gibi, bu kez bu listede halk için vergilerin artırılması da yer alacak,” ifadelerini kullandı.

Halk için bunun bir ‘felaket’ olduğuna işaret eden Mousseau, Kiev yönetiminin müzakerelerde hedefine ulaşamadığını, Kiev’in talep ettiği yüzde 60’lık indirim yerine alacaklıların yalnızca yüzde 37’de anlaştığını anımsattı.

Alacaklılar, Ukrayna’nın borcunu yapılandırmayı ‘ülke halkının yararına ülkenin gelecekte yeniden inşasına katkıda bulunabilmeyi’ bekledikleri için kabul ettiklerini iddia etmişti.

Ukrayna, alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını erteledi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English