Avrupa

Berlin polisi faşizmden kurtuluş gününde Sovyet sembollerini yasakladı

Yayınlanma

Nazi Almanyası’nın koşulsuz teslim olmasından tam 80 yıl sonra, Berlin polisi zafer günü anmalarında Sovyet sembollerini yasakladı.

Kentteki İkinci Dünya Savaşı anıtlarına koşan ziyaretçilerin Aziz George kurdelesi takması, Belarus ve Rusya bayrak ve flamalarının yanı sıra SSCB bayrağı kullanması engellendi.

Öte yandan Junge Welt için bir izlenim yazısı yazan Nico Popp’a göre, 8 Mayıs günü “gülümseyen figürler Berlin’deki Sovyet anıtlarında NATO bayraklarıyla ziyaretçileri kışkırtmaya çalıştı.”

Berliner Zeitung muhabiri de Sovyet anıtlarının çevresinde Ukrayna bayraklı bazı grupların toplandığını bildirdi.

Ayrıca yine Berlin polisi, 8 Mayıs tarihli kapağında Sovyet bayrağı bulunduğu için Berlin’deki Sovyet Anıtı’nda Junge Welt gazetesinin dağıtımını yasakladı.

Polis, bu kararını 8 ve 9 Mayıs tarihlerinde başkentin üç Sovyet Anıtı çevresinde Sovyet bayrakları ve sembollerinin gösterilmesini yasaklayan genel bir kararla gerekçelendirdi.

Faşizmden kurtuluşun 80. yıldönümüne ilişkin Junge Welt gazetesinin manşetinde, “Hitler kaputt” (Hitler yok oldu) başlığı altında, Moskova’da savaşın sona ermesini kutlayan insanların fotoğrafının arkasında, çekiç ve orak sembolleri bulunan kızıl bir afiş yer alıyor.

jW genel yayın yönetmeni Nick Brauns, polisin Nazi faşizmini yenilgiye uğratan Sovyet sembollerinin yasaklanmasıyla ilgili genel kararını, Junge Welt’i Treptow’daki Sovyet Anıtı’ndan uzak tutmak için kullanmasını “sansür ve basın özgürlüğüne saldırı” olarak eleştirdi.

Brauns şöyle devam etti:

“Marksist ve antifaşist bir günlük gazete olarak Junge Welt, tarihsel gerçeğe bağlıdır. 8 Mayıs tarihli sayımızın kapağında çekiç ve orak sembollü kızıl bayrağı yayınlayarak, Kızıl Ordu’nun Almanya’nın faşizmden kurtuluşundaki belirleyici rolünü onurlandırıyoruz. Polisin 8 ve 9 Mayıs tarihlerinde Sovyet anıtlarında Sovyet kurtarıcılarının sembollerinin gösterilmesini yasaklaması ise tarihi yeniden yazma girişimi olarak görünüyor.”

Treptow’daki Sovyet Anıtı’nı ziyaret eden Yunanistan Komünist Partisi (KKE) üyeleri de, orak-çekiçli bayrakları nedeniyle engellenmek istendi.

Nazilerin kayıtsız şartsız teslimiyetinin 80. yıl dönümü

Öte yandan Berlin’de bu yıl 8 Mayıs, Avrupa’da savaşın sona ermesinin ve Nazi faşizminden kurtuluşun 80. yıldönümünü anmak için tatil günü ilan edildi. Binlerce insan bu tatil gününü Treptower Park, Tiergarten ve Schönholzer Heide’deki Sovyet anıtlarını ziyaret etmek için değerlendirdi. Burada, savaşın son haftalarında Berlin Savaşı’nda hayatını kaybeden on binlerce Kızıl Ordu askeri gömülü.

Federal Meclis’te (Bundestag) de Belarus ve Rusya temsilcilerinin davet edilmediği bir anma töreni düzenlendi. Konuşmaları Federal Meclis Başkanı Julia Klöckner (CDU) ve Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier (SPD) yaptı.

jW’den Popp’a göre her iki konuşmanın da ortak özelliği, 8 Mayıs 1945 tarihini –daha doğrusu, bu tarihin güncel siyasi gündeme hizmet eden bir yorumunu– kullanma arzusunun neredeyse hiç gizlenmemesiydi.

Klöckner, Moskova’nın Nazi Almanyası’na karşı savaşı gerekçe göstererek Ukrayna’daki savaşı meşrulaştırmaya çalıştığı için “tarihi kötüye kullandığını” iddia etti.

“Kızıl Ordu askerlerinin sadece Rusya’dan gelmediğini” savunan Klöckner, “Barış ve özgürlüğü kendimizi askeri olarak savunabilmeliyiz,” dedi.

Steinmeier ise bir adım daha ileri giderek Sovyetler Birliği’ni Doğu Almanya’da “yeni bir diktatörlük”ün yolunu açmakla suçladı. Federal Cumhurbaşkanı, 8 Mayıs 1945’in bir kurtuluş günü olduğunu ve bugün “tüm Alman kimliğinin özünde” yer aldığını garanti etti; kurtuluş için “Amerikalılara, İngilizlere ve Fransızlara” teşekkür etti ve Kızıl Ordu’nun “katkısını” da bildiklerini söyledi. 

Cumhurbaşkanı, “Tam da bu nedenle. Kremlin’in şu anki tarihsel yalanlarına kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Yarın Moskova’daki zafer kutlamalarında bu iddia tekrar dile getirilse bile: Ukrayna’ya karşı savaş, faşizme karşı mücadelenin devamı değildir,” dedi.

Öte yandan yine Junge Welt‘ten Arnold Schölzel’in hatırlattığı üzere, 2014 yılında dışişleri bakanı olarak, selefi Guido Westerwelle’nin fotoğrafta görünmek istemediği Maidan’da faşist gruplarla birlikte Kiev’deki rejim değişikliğini başlatan kişi de Steinmeier’di.

Çok Okunanlar

Exit mobile version