Diplomasi
Birleşik Krallık 30’dan fazla ülkenin Ukrayna koalisyonuna katılmasını bekliyor

Birleşik Krallık pazartesi günü yaptığı açıklamada Ukrayna’da kalıcı bir barışın sağlanmasına yardımcı olacak bir koalisyona “30’dan fazla” ülkenin katılmasını beklediğini belirtirken, İngiliz yetkililer birçoğunun sahaya asker göndermeye istekli olmayacağını itiraf etti.
İngiltere, Fransa ve Avustralya Ukrayna’da ateşkesin uygulanmasına yardımcı olmak üzere asker göndermeye hazır olduklarının sinyalini verdiler ama hepsi de herhangi bir barışın ancak ABD’nin askeri bir “geri destek” sağlaması halinde garanti altına alınabileceği uyarısında bulundular.
Danimarka ve İsveç de Ukrayna’da üzerinde mutabık kalınacak herhangi bir barışı koruma operasyonuna, olası asker konuşlandırılması da dâhil olmak üzere, bir şekilde güç katkısında bulunmaya istekli olduklarını belirttiler.
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy pazartesi günü yaptığı açıklamada, Rusya’nın ateşkesi reddetmesi halinde, G7’nin çatışmayı durdurması için Devlet Başkanı Vladimir Putin’e baskı yapmak üzere “oynayabileceğimiz daha fazla kartı olduğunu” ileri sürdü.
Lammy Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada, G7 dışişleri bakanlarının geçen hafta yaptıkları toplantının “Rusya’nın ciddi bir şekilde müzakere etmesini sağlayacak araçları hazırlamamıza yardımcı olduğunu” belirterek, daha fazla yaptırım ve dondurulmuş Rus mali varlıklarına el konulmasının bir sonraki adımlar olabileceğinin sinyalini verdi.
Lammy, “Enerji ve savunma sektörlerini hedef almak için daha da ileri gidebilir, petrol gelirlerini daha da sıkıştırabilir ve dondurulmuş Rus varlıklarını kullanabiliriz,” dedi.
Lammy bu son seçeneğin “çok taraflı bir çaba” olması gerektiğini vurguladı ve Belçika ve Almanya’nın direnişine dikkat çekti.
AB’nin dış ilişkiler temsilcisi Kaja Kallas, salı günü Londra’da Lammy ve İngiltere Savunma Bakanı John Healey ile Moskova üzerindeki ekonomik baskının artırılması konusunda görüşmelerde bulunacak.
Britanya Dışişleri, Milletler Topluluğu ve Kalkınma Ofisi’ne göre, İngiltere’nin beş yıldan uzun bir süre önce bloktan ayrılmasından bu yana AB’nin baş diplomatı tarafından Londra’ya yapılan bu ilk ziyaret, iki taraf arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin habercisi.
Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri Komutanı Amiral Sir Tony Radakin, Kallas ile Ukrayna birliklerinin Avrupa’daki askeri eğitiminin nasıl desteklenebileceğini görüşecek.
Lammy pazartesi günü ayrıca hafta sonunda Washington’da ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile özel bir görüşme gerçekleştirdiğini açıkladı.
Lammy, ABD’nin bu ayın başlarında Avrupalı müttefiklerinin Kiev ile istihbarat ve askeri yardım paylaşımını geçici olarak askıya almasının Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşma kabiliyeti üzerinde “önemli bir etkisi” olmadığını iddia etti.
Başbakan Keir Starmer’ın Ukrayna’da barışı korumak için “istekliler koalisyonu” olarak adlandırdığı oluşuma katılan ülkelerin askeri planlamacıları perşembe günü Londra yakınlarında operasyonel detayları görüşmek üzere bir araya gelecekler.
Bu ülkelerin çoğu Avrupa ülkeleri olmakla birlikte aralarında Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda da bulunuyor. Starmer Japonya’nın “destek” önerdiğini söyledi.
İngiliz yetkililer çok uluslu bir gücün 30.000’e kadar askerden oluşabileceğini söylerken, askeri yetkililer “kalıcı” bir barışın ancak ABD hava gücü ve diğer desteklerle desteklenmesi halinde sağlanabileceğini itiraf ettiler.
Starmer’ın sözcüsü pazartesi günü yaptığı açıklamada ülkelerin hızlı jetler, mühendislik ve lojistik destek ve diğer bölgelerde görev yapan kuvvetlerin yerini doldurmak da dahil olmak üzere pek çok şekilde katkıda bulunabileceğini söyledi.
“Bu sadece askerlerden ibaret değil” diyen sözcü “önemli sayıda ülkeden oluşan önemli bir güç olacağını” kaydetti.
İrlanda, Lüksemburg ve Belçika’nın da aralarında bulunduğu bir grup AB ülkesi, üzerinde mutabık kalınan angajman kurallarına ve yasal dayanağına bağlı olarak bir barış gücüne katılmayı reddetmedi.
Diplomasi
Endonezya ve Fransa, savaş uçakları ve denizaltılar için savunma anlaşması imzaladı

Endonezya ve Fransa, özellikle Rafale savaş uçakları ve Scorpene denizaltılarının satın alınması da dahil olmak üzere stratejik silahların geliştirilmesinde savunma işbirliğini güçlendirmek için bir niyet mektubu imzaladı.
Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Sjamsoeddin, çarşamba günü Cakarta’da Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında yapılacak toplantı öncesinde, “Endonezya ve Fransa arasındaki savunma işbirliğini stratejik silahlara odaklanarak ilerletmek için Fransız bakanlarla niyet mektubunu imzalayacağız” dedi.
Sjamsoeddin, işbirliğinin Fransa’nın Dassault Aviation şirketinden Rafale savaş uçakları ve Avrupa ülkesinin Naval Group şirketinden Scorpene denizaltılarının satın alınmasını da içerdiğini söyledi.
Anlaşmanın yeni alımlarla mı yoksa mevcut bir satın alma anlaşmasının iyileştirilmesiyle mi ilgili olduğu konusunda ise ayrıntılı bilgi vermedi.
Cumhurbaşkanı Prabowo, göreve başlamadan önce Cumhurbaşkanı Joko Widodo’nun Savunma Bakanı olarak görev yapmış ve devletin gemi inşa şirketi PAL Indonesia ile ortaklaşa geliştirilecek iki Scorpene sınıfı denizaltının satın alınması için sözleşme imzalamıştı.
Bundan önce, Ocak 2024’te bakanlık 42 adet Rafale savaş uçağı için de anlaşma imzalamıştı. İlk partinin 2026 yılına kadar Endonezya’ya ulaşması planlanıyor.
Liderlerin toplantısında Prabowo, son yıllarda iki ülke arasında özellikle savunma sektöründe sağlanan kapsamlı işbirliğini övdü.
Prabowo çarşamba günü yaptığı ortak basın açıklamasında, “Fransa, ortak üretim ve teknoloji transferi yoluyla geliştirme dahil olmak üzere savunma teçhizatının modernizasyonunda Endonezya’nın ana ortaklarından biridir” dedi.
Şubat ayında Endonezya, Hint-Pasifik’te düzenlenen La Perouse Deniz Tatbikatı’na katıldı. Prabowo, “[Tatbikat] bölgesel istikrarın korunmasına yönelik ortak taahhüdün bir göstergesiydi” dedi.
Macron, Endonezya’da Orta Cava’daki Magelang’da bulunan askeri akademiyi ziyaret edecek ve ardından aynı bölgedeki dünyanın en büyük Budist tapınağı Borobudur’a kültürel bir ziyaret gerçekleştirecek.
Fransa, Endonezya ve ABD’nin ev sahipliğinde düzenlenen Super Garuda Shield ortak askeri tatbikatına da sık sık katılmaktadır. Endonezya ordusu, Sumatra’da düzenlenecek olan bu yılki Super Garuda Shield tatbikatına Fransa’nın katılacağını duyurdu.
İkili görüşmede, iki lider istikrarsızlığa yol açan jeopolitik ve jeoekonomik gerilimin arttığını kabul etti.
Prabowo, iki hükümet yetkililerinin toplantısının açılışında, “Jeopolitik ve jeoekonomik belirsizliğin yüksek olduğu bu dönemde, Fransa ve Endonezya istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmalıdır” dedi.
Macron, son 10 yılda iki ülke arasında artan işbirliğine dikkat çekti. Macron, ABD, Çin, Hindistan ve Japonya gibi büyük ülkeleri ve ASEAN’ı kapsayan bölgenin stratejik konumuna atıfta bulunarak, “Fransa’nın bölgede orta yol olarak Hint-Pasifik stratejisini benimsemesinin üzerinden sekiz yıl geçti” dedi.
Orta Doğu konusunda iki lider, Filistin’e barışçıl bir çözüm ve iki devletli çözümün uygulanmasını destekleyen ortak bir bildiri üzerinde anlaştı.
Prabowo, “Fransa ve Suudi Arabistan’ın iki devletli çözümün tamamlanmasını ve Orta Doğu’da barışın sağlanmasını teşvik etmek için haziran ayında bir zirve düzenleme planlarını da destekliyoruz” dedi.
Prabowo, İsrail’in egemen bir devlet olarak var olma hakkının da tanınması ve garanti altına alınmasının çok önemli olduğunu belirtti.
“Bu nedenle Endonezya, Filistin devleti İsrail tarafından tanındığı anda İsrail’i tanıyacağını ve İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmaya hazır olduğunu iletti.”
Macron, Prabowo’nun sözlerini yineledi. Macron, “Bu bölgede barış içinde yaşama hakkı ve İsrail’in tanınması hakkı vardır” dedi.
Stratejik işbirliği ve jeopolitik konuların yanı sıra, iki lider, Gizli Bilgilerin Karşılıklı Korunması Anlaşması (MPCIA) aracılığıyla istihbarat alanında işbirliği; Endonezya’nın egemen servet fonu Danantara ile Fransız pil malzemeleri üreticisi Eramet arasında kritik mineraller ve metaller; ve Prabowo’nun ücretsiz yemek programı için okul çocuklarının beslenme denetimine Fransa’nın Danone şirketinden destek sağlanması konusunda da mutabık kaldı.
Diplomasi
Modi, ABD ile ön ticaret anlaşması imzalamak için acele ediyor

Müzakerelere yakın iki kaynağa göre, Hindistan ABD ile yaptığı görüşmelerde bir dizi ürünün ithalat vergilerinde “önemli” indirimler teklif etti, ancak tahıl ve süt ürünleri gibi hassas tarım ürünlerine uygulanan yüksek vergileri korumak istiyor. Başbakan Narendra Modi hükümeti, Başkan Donald Trump’ın 9 Temmuz’dan itibaren tüm Hint mallarına yüzde 26’lık “karşılıklı gümrük vergisi” uygulamakla tehdit etmesini önlemek için ABD ile bir ön ticaret anlaşması imzalamak için acele ediyor.
Müzakerelerle ilgili Hindistan’ın tutumuna aşina olan ve kimliklerinin açıklanmamasını isteyen kaynaklardan biri, Financial Times’a verdiği demeçte, “İkili ticaret anlaşması kapsamında Hindistan’ın gümrük vergilerini çok büyük ölçüde düşürme olasılığı var” dedi. “Ancak bu, her iki taraf için de çok dengeli bir sonuca bağlı” diye ekledi.
Müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, müzakerelerin “erken aşamada” olması ve etkilenen sektörlerden gelebilecek tepkiler nedeniyle New Delhi’nin gümrük vergilerini önemli ölçüde düşürmeyi teklif ettiği ABD mallarının çeşitleri hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi reddetti.
Ancak, Hindistan’ın ticaret müzakerecileri, şu anda yüzde 120’ye varan gümrük vergilerine tabi olan badem gibi daha az hassas tarım ürünlerinde esneklik sinyali verdiklerini ve Yeni Delhi’nin ithal petrol ve gaz üzerindeki yüzde 2,5 ila 3’lük gümrük vergilerini de düşürebileceğini söylediler.
Hint ticaret yetkilileri, ABD’ye yapılacak herhangi bir açılımın büyük ölçüde diğer son ticaret anlaşmalarında görülenlere benzer olacağını özel olarak belirttiler. Bu ay İngiltere ile varılan anlaşmada Hindistan, alkollü içkiler, elektrikli araçlar ve araba parçaları dahil olmak üzere otomobiller ve mühendislik ürünlerine uygulanan gümrük vergilerini düşürmeyi kabul etti.
Hindistan’ın şu ana kadar yaptığı teklifler, Trump’ın geçen ay yaptığı açıklamadaki beklentilerin çok altında kalacağını gösteriyor. Trump, “Bize, temelde hiçbir gümrük vergisi almayacakları bir anlaşma teklif ettiler” demişti.
İki kaynak, Hindistan’ın ticaret müzakerecileri, milyonlarca Hintli’ye istihdam sağlayan buğday, pirinç ve mısır gibi temel tarım ürünleri ile süt ürünlerine uygulanan yüksek gümrük vergilerini korumakta kararlı olduğunu belirtti.
Hindistan şu anda ABD pirincine yüzde 70-80, Amerikan süt ürünlerine ise yüzde 30-60 gümrük vergisi uyguluyor.
Bu kişiler, Yeni Delhi’nin Washington’dan mücevher ve kuyumculuk, tekstil, ayakkabı, deri ve el sanatları gibi emek yoğun sektörlerde üretilen mallara uygulanan ABD gümrük vergilerini düşürmesini istediğini söyledi.
Modi hükümeti ayrıca, kısa süreli vizeyle ABD’ye gönderilen Hint işçilere sosyal güvenlik ödemelerinden muafiyet tanınması için baskı yapacak. Hindistan, Washington’dan daha önce de bu talebini dile getirmiş ve bu ay açıklanan anlaşmada İngiltere’den benzer bir taviz almıştı.
Hindistan Ticaret Bakanlığı yorum yapmaktan kaçındı. Beyaz Saray, ABD Ticaret Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilciliği’nden yorum taleplerine hemen yanıt verilmedi.
Trump, nisan ayı başında Hindistan ve diğer birçok ülkeye uyguladığı “karşılıklı gümrük vergilerini” 90 gün süreyle askıya aldı, ancak yüzde 10’luk genel ithalat vergisini korudu.
Dünyanın en yüksek ortalama gümrük vergilerine sahip ülkelerden biri olan Hindistan, şimdi ABD ile bir çerçeve anlaşması imzalamak için acele ediyor. Hindistan Ticaret Bakanı Piyush Goyal, geçen hafta Washington’da ABD’li mevkidaşı Howard Lutnick ve ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile bir araya geldi.
İkili ticaret anlaşması
İki ülke, sonbahara kadar ikili ticaret anlaşmasının ilk dilimini imzalamayı ve 2030 yılına kadar ikili ticareti iki katından fazla artırarak 500 milyar dolara çıkarmayı planladıklarını açıkladı.
Dünyanın en büyük süt üreticisi olan Hindistan, 2022’de Avustralya ile imzaladığı anlaşma da dahil olmak üzere, diğer son ticaret anlaşmalarında süt ürünleri gibi büyük ve siyasi açıdan hassas sektörleri korumak için başarılı bir şekilde baskı yaptı. Hindistan’da, çoğunluğu küçük çoban ailelerden oluşan yaklaşık 15 milyon üyeye sahip 200.000’e yakın süt ürünleri kooperatifi bulunmaktadır.
Hindistan ve ABD, dünyanın en büyük üç tarım sektöründen ikisine sahip, ancak Yeni Delhi, 1947’deki bağımsızlığından bu yana, dünyanın en kalabalık ülkesinin işgücünün neredeyse yarısını istihdam eden tarım sektörüne yüksek gümrük vergileri uyguluyor. Tarım, 2021’de kitlesel çiftçi protestoları sonrasında sektörel reformdan vazgeçmek zorunda kalan Modi hükümeti için hassas bir konu.
New Delhi’deki üst düzey Avrupalı diplomatlar ve Hint yetkililere göre, Hindistan, AB ile ticaret müzakerelerinde süt ürünleri ve diğer hassas tarım sektörlerini korumak için benzer taleplerde bulundu. Ancak, ABD’nin Hindistan’ın en büyük ticaret ortağı olması ve Trump’ın yüksek ithalat vergilerini sık sık eleştirerek bir keresinde “gümrük vergisi kralı” olarak nitelendirmesi nedeniyle Washington ile müzakereler özellikle zorlu geçiyor.
Trump geçen hafta, iPhone üreticisi Apple’ın Hindistan’daki üretimini genişletme planlarını eleştirdi. Bu planlar, Hindistan’ın ABD’ye en büyük ihracat kalemlerinden biri olan cep telefonlarının üretiminde önemli bir rol oynamıştı.
Diplomasi
Ukrayna’nın Rusya’nın derinliklerine saldırmak için elinde hangi silahlar var?

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Almanya, Fransa, ABD ve İngiltere’nin Ukrayna’ya tedarik edilen silahların Rusya toprakları içindeki hedeflere yönelik kullanımına ilişkin menzil kısıtlamalarını kaldırdığını duyurdu.
Merz, 26 Mayıs’ta WDR Europaforum’da yaptığı konuşmada, bu kararın Ukrayna’nın Rusya içindeki askeri mevzileri vurarak kendini savunmasına olanak tanıyacağını belirtti.
Merz, “Ukrayna’nın kendini savunabilmesi, örneğin Rusya’daki askeri mevzilere saldırabilmesi anlamına geliyor. Yakın zamana kadar, çok az istisna dışında bunu yapamıyordu,” dedi.
Aynı gün Almanya Başbakanı, Ukrayna ordusuna tedarik edilen silahların menzil kısıtlamalarının kaldırılması kararının “birkaç ay önce” alındığını açıkladı; ABD, Kasım 2024’te Ukrayna’nın ATACMS uzun menzilli füzelerini Rusya topraklarındaki hedeflere karşı kullanmasına izin vermişti.
Moskova’dan sert tepki
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, kısıtlamaların kaldırılmasını “oldukça tehlikeli bir karar” olarak nitelendirdi.
Daha önce Vladimir Putin, Rusya’nın derinliklerine yönelik saldırı kısıtlamalarının kaldırılmasının “NATO ülkeleri, ABD ve Avrupa ülkeleri savaşıyor” anlamına geleceği uyarısında bulunmuştu.
Kasım ayında Rusya’nın nükleer doktrininde değişiklik yapılmıştı ve artık nükleer olmayan bir devlet tarafından, nükleer bir devletin katılımıyla veya desteğiyle gerçekleştirilen bir saldırı, ortak bir saldırı olarak kabul edilecek ve nükleer caydırıcılık önlemlerinin uygulanmasına olanak tanıyacaktı.
Almanya ve Taurus füzeleri tartışması
Berlin, bugüne kadar Kiev’e uzun menzilli silah tedariki konusunda resmi bir açıklama yapmadı.
Önceki Başbakan Olaf Scholz, çatışmanın potansiyel tırmanma riskine işaret ederek Ukrayna’ya 500 kilometre menzilli Taurus havadan karaya füzelerinin verilmesine kesin bir dille karşı çıkmıştı.
Merz, muhalefetteyken Scholz’u kararsızlığı nedeniyle defalarca eleştirmişti. Ancak kabineye başkanlık ettikten sonra Almanya’nın Kiev’e Taurus füzelerini devretmeyi planlamadığını belirtti.
Merz ayrıca, Alman hükümetinin Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlarla ilgili bilgileri kamuya açık kaynaklarda yayınlamayı durduracağını kaydetti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise Merz’in bu şekilde kamuoyunun dikkatini Taurus tedarikinden uzaklaştırmak istediğini söyledi.
Zaharova, Telegram kanalından yaptığı paylaşımda, “Başbakanın görevi, uzun menzilli füzelerin tedariki konusunu kamuoyu tartışmasından çıkarmak. Sanki onlar yokmuş gibi. Ama aslında kimse Berlin’in Kiev rejimine ne kadar ve ne zaman füze verdiğini bilmeyecek,” ifadelerini kullandı.
Almanya Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Lars Klingbeil, Merz’in açıklamasına ilişkin yorumunda, Ukrayna’nın Alman silahlarıyla Rusya topraklarına yönelik saldırılarının menzili konusundaki kısıtlamalarla ilgili politikanın değiştiğini yalanladı.
Klingbeil, 26 Mayıs’ta, “Ukrayna’ya tedarik edilen silahların menzili konusunda, önceki hükümetin yaptıklarının ötesine geçen yeni bir anlaşma olmadığını söylemek istiyorum,” açıklamasını yaptı.
Öte yandan Tagesspiegel gazetesi, askeri tedarik verilerinin yayınlanmasının yasaklanması nedeniyle Berlin’in Ukrayna’ya Taurus füzelerini verip vermediğinin “ancak füzelerden ilkinin Rusya topraklarına düşmesinden sonra” anlaşılabileceğini belirtiyor.
Gazete, federal hükümetin askeri tedarikler konusunda Federal Meclis’in ilgili komitesine rapor vermekle yükümlü olduğunu, ancak parlamenterlerin bu bilgiyi ifşa etmelerinin yasaklanma olasılığının bulunduğunu da ekliyor.
Spiegel ve Süddeutsche Zeitung dahil olmak üzere Alman basını, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin 28 Mayıs’ta Berlin’i ziyaret edeceğini bildirdi.
Bazı uzmanlar, bu görüşme sırasında Merz’in Taurus tedariki konusunda bir açıklama yapabileceğini öne sürdü.
Almanya’nın envanterinde toplam 600 adet Taurus seyir füzesi bulunuyor ve bunların yaklaşık yarısı şu anda operasyonel durumda. Üretici MBDA’ya göre, geri kalanı yakın gelecekte yeniden hizmete alınabilir.
Geçen yılın ekim ayında Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, daha da uzun menzile sahip olabilecek 600 adet modernize edilmiş Taurus Neo füzesinin üretilmesi kararını duyurmuştu.
Bu füzelerin Alman ordusuna teslimatları ancak 2029’da başlayacak.
Bugün Ukrayna ordusunun elinde Alman yapımı Mars II çok namlulu roketatar sistemi (Amerikan M270 MLRS’nin Alman versiyonu) bulunuyor. Alman ordusunun web sitesinde yayınlanan özelliklere göre, hedeflerin maksimum imha bölgesi 84 kilometre.
Almanya Savunma Bakanlığı’nın internet sitesindeki son güncellemelere göre, Berlin Kiev’e beş adet Mars II tedarik etti.
Mayıs ayında The New York Times (NYT), ABD Kongresi’nden bir temsilciye dayandırdığı haberinde, Washington’un Ukrayna’ya çok namlulu roketatar sistemleri (Mars II, M142 HIMARS) için 125 adet uzun menzilli füze ile daha önce Almanya’nın envanterinde bulunan 100 adet Patriot uçaksavar füzesinin transferini onayladığını bildirdi.
ABD’nin ATACMS kararı ve diğer yardımlar
ABD, Ukrayna’nın Amerikan yapımı ATACMS (menzili 165 ila 300 kilometre) uzun menzilli füzelerini Rusya’nın iç kesimlerine yönelik saldırılar için kullanmasına daha Kasım 2024’ün ortalarında, Joe Biden yönetimi sırasında izin vermişti.
Amerikan makamları o dönemde bu kararlarını Kursk oblastındaki savaş bölgesinde Kuzey Koreli askerlerin ortaya çıkmasıyla açıklamıştı.
Aralık ayında Donald Trump bu adımı aptalca olarak nitelendirmiş ve başkanlık görevine başladıktan sonra önceki yönetimin kararını gözden geçirebileceğini duyurmuştu.
Beyaz Saray’a yerleştikten sonra, en azından kamuoyuna açık bir şekilde bu konuya geri dönmedi.
Merz’in açıklamasının arifesinde Trump, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik son saldırılarıyla ilgili hayal kırıklığını dile getirdi.
Trump, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile her zaman çok iyi ilişkilerim oldu ama ona bir şeyler oldu,” dedi ve Vladimir Zelenskiy’nin barışçıl çözümü zorlaştıran açıklamalarından da yakındı. Kremlin’den yapılan açıklamada ise Kiev’in “sosyal ve sivil altyapı tesisleri vurduğu”, Moskova’nın ise “askeri hedeflere misilleme yaptığı” belirtildi.
Mart ayında Associated Press (AP) ajansı, ABD’nin Ukrayna’ya 40’tan az ATACMS füzesi sağladığını ve bunların Ocak ayı sonunda tükendiğini bildirdi.
Aynı zamanda Washington’un, 150 kilometreye kadar menzile sahip Karadan Fırlatılan Küçük Çaplı Bomba (GLSDB) tedarikine yeniden başlayacağı da öğrenildi. Reuters‘ın haberine göre, bu mühimmatlar Rus elektronik harp sistemlerine karşı daha etkili mücadele için modernize edildi.
Mayıs 2024’te Ukrayna, Rusya topraklarına yönelik saldırılar için 80 kilometreye kadar menzile sahip GMLRS mühimmatlarını kullanma izni aldı.
ATACMS füzeleri gibi bunlar da HIMARS çok namlulu roketatar sistemi kullanılarak fırlatılabiliyor.
Pentagon, Trump’ın göreve başlama töreninden önce, 8 Ocak 2025’te Ukrayna’ya yapılan silah sevkiyatlarıyla ilgili verileri son kez açıklamıştı.
Amerikan askeri kurumunun bültenine göre, askeri yardım paketleri arasında özellikle 40’tan fazla HIMARS sistemi ve bunlara ait belirtilmemiş miktarda mühimmat yer alıyordu. GLSDB füzelerinin ve fırlatma rampalarının sayısı da belirtilmedi.
İngiltere’nin Storm Shadow katkısı ve mevcut tutumu
Londra, Ukrayna’nın uzun menzilli saldırı hakkına sahip olduğunu ilk kez Mayıs 2024’te açıklamıştı. Dönemin Başbakanı Rishi Sunak, The Times‘a verdiği mülakatta, “Ukrayna silahlı kuvvetlerinin nasıl hareket edeceği onların kendi meselesi. Ancak Ukrayna’ya daha uzun menzilli silahlar sağlayan ilk ülke olmamızdan gurur duyuyorum,” demişti.
Sunak’ın kabinesinin yerini geçen yılın temmuz ayında Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi hükümeti aldı. Londra’nın Ukrayna’daki çatışmaya ilişkin tutumu değişmedi.
Bununla birlikte, The Guardian‘ın haberine göre, İşçi Partisi’nin iktidara gelmesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler kötüleşti: Ukraynalı yetkililere göre bunun nedeni, Starmer’ın Sunak’ın aksine Ukrayna’ya uzun menzilli silah vermemesi.
The Times‘a konuşan İngiliz yetkililer birkaç olası nedene işaret ediyor: Ya Londra’nın yeterli füzesi yok ya da ABD’nin füzelerin uzak hedeflere karşı kullanılmasına izin vermesini beklemek gerektiğini düşünüyorlar; bu olmadan füzelerin kullanımı yeterince etkili olmayacak.
İngiltere Savunma Bakanlığı’ndan yapılan resmi açıklamada, “Birleşik Krallık’ın Ukrayna’ya desteği sarsılmazdır ve Başbakan [Starmer], hükümetinin Ukrayna’yı gerektiği sürece destekleyeceğini her zaman açıkça belirtmiştir,” denildi.
Londra, Kiev’e maksimum 250 kilometre menzilli Storm Shadow havadan karaya seyir füzeleri teslim etti. İngiltere bunu ilk kez Mayıs 2023’te duyurmuştu; Ukrayna ordusunun tam olarak kaç füze aldığı bilinmiyor ancak
The Guardian‘ın tahminine göre o dönemde krallığın envanterinde 700 ila 1000 adet bulunuyordu. Bir yıl sonra Kiev, Rusya topraklarına yönelik saldırılar için Batı silahlarını kullandığını açıkladı.
Ukrayna Stratejik Endüstriler Bakanı Danışmanı Yuriy Sak, Bloomberg‘e yaptığı açıklamada, “İngiliz makamları daha önce Ukrayna’nın tedarik ettikleri Storm Shadow uzun menzilli füzelerini kullanmasına izin vermişti ve biz bunları zaten başarıyla kullanıyoruz,” dedi.
Fransa’nın SCALP ve Mirage hamlesi
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, uzun zamandır Rusya topraklarına yönelik saldırılardan bahsediyordu.
Haziran 2024’te TF1 ve France 2 televizyon kanallarına verdiği mülakatta tutumunu net bir şekilde ifade etti.
Macron, “Eğer Ukraynalılara ‘Bu potansiyeli, yani Rusların size saldırmak için kullandığı silahları etkisiz hale getiremezsiniz’ dersek, bu onlara artık kendilerini savunamayacaklarını söylediğimiz anlamına gelir,” dedi ve ekledi:
“Silahlarımızın sivil halka saldırmak, Rusya’nın şu ya da bu noktasına darbe indirmek için kullanılmasına izin vermediğimizi söylüyoruz. Ancak saldırının geldiği yerleri etkisiz hale getirmek için izin veriyoruz.”
Kasım ayında Le Figaro gazetesi, NYT‘nin ardından Fransa ve İngiltere’nin Rusya’ya yönelik uzak menzilli saldırı kısıtlamalarını kaldırmaya karar verdiğini bildirdi. Fakat kısa süre sonra makalede düzeltmeler yapıldı.
Daha önce “Fransızlar ve İngilizler, ABD’nin ardından Ukrayna’nın SCALP/Storm Shadow uzun menzilli füzeleriyle Rusya topraklarını vurmasına izin verdi,” iddiasında bulunulurken, güncellenmiş versiyonda sadece ABD Başkanı Joe Biden’in ATACMS füzeleri için böyle bir izin verdiği bilgisi kaldı.
Fransa, 2023 yazından bu yana Ukrayna’ya SCALP (Système de Croisière Autonome à Longue Portée — Uzun Menzilli Otonom Seyir Sistemi) füzeleri tedarik ediyor; bu, Storm Shadow’un Fransız versiyonu.
2024 yılı başlarında düzenlediği basın toplantısında Macron, Paris’in bu türden 40 füze teslim edeceğini bildirdi.
Macron, Fransız televizyon kanallarına verdiği mülakatta ayrıca Kiev’e “Ukrayna’nın kendi topraklarını, hava sahasını korumasına olanak tanıyacak” Fransız yapımı Mirage 2000-5 çok amaçlı savaş uçaklarının verileceğini duyurdu. Bu uçaklar SCALP füzelerini de taşıyabiliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı, Kiev’in bu türden kaç uçak alacağını ve ne zaman alacağını belirtmedi.
Defense News‘e göre, Dassault Aviation şirketi toplam 600 adet Mirage 2000 üretti ve Fransa bunların yarısını sekiz ülkeye ihraç etti. Mirage 2000-5 versiyonu, geliştirilmiş radara sahip güncellenmiş bir model.
-
Dünya Basını4 gün önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Amerika6 gün önce
İki İsrail elçiliği çalışanını öldüren Elias Rodriguez manifesto yazmış
-
Görüş5 gün önce
Çin-Afrika enerji işbirliği: Kurak bölgelerin temiz enerji vahalarına dönüşümü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Fas, Batı Afrika’da imparatorluk inşa ediyor
-
Görüş1 hafta önce
Trump’ın Orta Doğu’daki ‘hasat turu’ dolu dolu sona erdi
-
Ortadoğu2 hafta önce
Eski ABD Büyükelçisi Jeffrey: Şaraa’yı Esad’a karşı koruduk
-
Ortadoğu1 hafta önce
Robert Ford: Ahmed Şara ile 2023’te İdlib’de görüştüm
-
Ortadoğu2 hafta önce
Trump-Şara görüşmesi: Beş şart masaya kondu