Avrupa
Çekya’da sendikalar ülke tarihindeki en büyük greve gidiyor

Çekya’da yüzlerce ticari işletme bugün (27 Kasım) itibariyle ülke tarihinin en büyük grevini gerçekleştirecek.
Çekya-Moravya İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ČMKP) Başkanı Josef Strshedula, yaptığı açıklamada, kitlesel yürüyüşler ilk ve orta dereceli okullardaki personelin yaklaşık yüzde 70’i dahil olmak üzere yaklaşık bir milyon kişiyi bir araya getireceklerini belirtti.
Strshedula, “Grevin amacı, ülke hükümetinin toplumda neler olup bittiğini fark etmesini sağlamaktır. Eğer bakanlar böyle bir eylemin görmezden gelinebileceğini düşünürlerse, o zaman toplumdaki ruh hali daha da kötüleşebilir,” dedi.
Mevcut hoşnutsuzluğun ana nedeninin, kamu maliyesini rahatlatmak amacıyla ülke yetkilileri tarafından onaylanan önlem paketi olduğu kaydedildi.
Paket, devlet teşviklerinin azaltılmasını, emekli maaşlarının ödenme koşullarında değişiklik yapılmasını, bazı vergi avantajlarının iptal edilmesini, bir dizi mal ve hizmette KDV artışını ve bir dizi başka değişikliği içeriyor.
Sendikalar bu durumun sosyal bir krize ve yaşam standartlarında keskin bir düşüşe yol açabileceğine işaret ediyor.
Bugün işletmeler en az bir saat süreyle işi durdurmayı, üretim sürecinin durdurulamadığı yerlerde ise grevcilere desteklerini ifade eden afişler asmayı planlıyor.
Eylemlerin ülkenin tüm bölgelerinde yapılması planlanıyor. Başkentte protestocular Malostranska Meydanı’nda parlamento yakınlarında bir miting de düzenleyecek.
Bunun yan sıra Strshedula, ülkede hiç kimsenin bu tür etkinlikler düzenlemek istemediğini, ancak mevcut durumda ‘insanların öfkelendiğini’ ve ‘yetkililerin onları duymadığına’ inandıklarını, bu nedenle bir grevin yakın olduğunu söyledi. Ancak kabine üyeleri, sendikalarla diyaloğa girme konusunda isteksiz.
Avrupa
Merz, Kuzey Akım yasağını destekliyor

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, ABD ve Rusya’nın gaz bağlantılarını yeniden etkinleştirme çabalarını durdurmak amacıyla, Rusya ile Almanya’yı birbirine bağlayan Kuzey Akım boru hatlarının yasaklanmasına yönelik AB önerisini “aktif olarak” destekliyor.
Merz hükümeti, bu hafta başında, savaş nedeniyle AB’nin Rusya’ya uygulayacağı yeni yaptırımların bir parçası olarak yasağı onayladığını açıklamıştı.
Konuya yakın yetkililerin Financial Times’a (FT) aktardığına göre şansölye, boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesinin yararları konusunda ülkede çıkan tartışmaları bastırmak istedi.
Mart ayında FT’de yer alan, Kremlin ile bağlantılı Rus ve ABD’li iş adamlarının özel mülkiyete ait boru hatlarını yeniden faaliyete geçirmek istediğine dair haberler, Merz’i Berlin ve Brüksel’deki yetkililerle bunu nasıl önleyebileceğini görüşmeye sevk etti.
Yetkilier, Kuzey Akım’ın AB’nin yaptırım listesine eklenmesinin, Merz için potansiyel bir siyasi sorunu ortadan kaldıracağını belirtti.
Başka bir yetkili, cezai tedbirlerin Merz için, Berlin’in tek başına ABD ve Rusya’nın olası baskısıyla yüzleşmek yerine, boru hattının kaderini “Avrupalılaştırmanın” bir yolu olduğunu söyledi.
2022’de üçü sabotajlarla hasar gören dört boru hattının hiçbirinde devlet kontrolü bulunmamakla birlikte, Berlin gaz bağlantısının yeniden faaliyete geçirilmesi için sertifika vermek zorunda kalacak.
AB kısıtlamaları, boru hatlarının sahibi olan İsviçre merkezli Kuzey Akım 2 ve boru hattının yeniden başlatılması ve işletilmesi için gerekli olan diğer tüm şirketleri (Rusya’ya ait olsun ya da olmasın) hedef alacak.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen geçen hafta, ekibinin üzerinde çalıştığı “yeni yaptırım paketi”nin bir parçası olarak Kuzey Akım’dan bahsetmişti.
Tartışmalara yakın bir kaynağa göre, von der Leyen bu açıklamayı önce Merz ile istişare ettikten sonra yaptı ve Merz bu adıma destek verdi.
Kaynaklar, komisyonun bu hafta sonu AB hükümetleriyle resmi görüşmelere başlayacağını da ekledi. Yaptırımlar, tüm başkentlerin oybirliğiyle kabul edilebilir.
Eski Şansölye Gerhard Schröder’in fikri olan Kuzey Akım, bir zamanlar Rusya ile Almanya arasındaki derin iktisadi bağların sembolüydü. Ukrayna savaşından önce bile, bu bağlantı Berlin ve Washington arasında bir anlaşmazlık konusuydu ve ilk Trump yönetimi, dönemin Şansölyesi Angela Merkel’den ülkesinin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmasını istemişti.
Görüşmelerden haberdar olan kişiler, eski Stasi casusu ve Putin’in yakın arkadaşı Matthias Warnig’in, ABD’li yatırımcıların desteğiyle boru hattının yeniden başlatılmasını görüştüğünü söyledi. Warnig, ABD Başkanı Donald Trump’ın Moskova ile iktisadi yakınlaşma arzusunu kullanmaya çalışıyordu.
Bir hükümet sözcüsü, “Şansölyenin Kuzey Akım 2’ye yönelik yaptırımları aktif olarak desteklediği doğru. Yaptırımlarımızın amaçlarından biri, Rusya’nın uluslararası hukuku ihlal ederek Ukrayna’ya karşı yürüttüğü saldırı savaşını finanse etmek için kullanabileceği gelirleri kesmek. Buna fosil yakıt ihracatından elde edilen gelirler de dahil,” dedi.
Trump’ın Ukrayna konusunda Rusya ile bir anlaşma müzakere etme çabaları, 2022’den önce Almanya’nın gaz ithalatının yarısından fazlasını oluşturan Kuzey Akım ve Rusya gazı konusunda Almanya’da tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Forsa tarafından yapılan bir ankete göre, boru hattının son durağı Lubmin’in bulunduğu Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde yaşayanların yüzde 49’u Rus doğalgaz tedarikinin yeniden başlamasından yana.
Şubat seçimlerinde ülke genelinde oyların yüzde 20’sinden fazlasını alan sağcı Almanya için Alternatif (AfD), Avro bölgesinin en büyük ekonomisi yüksek enerji fiyatları ve durgunlukla boğuşurken boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini istedi.
Bu görüş, Merz’in merkez sağdaki Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve merkez sol koalisyon ortağı Sosyal Demokratlar’dan bazı iş adamları ve politikacılar tarafından da paylaşılıyor.
Mart ayında, Doğu Almanya’nın Saksonya eyaletinin CDU’lu Başbakanı Michael Kretschmer, Moskova’ya karşı cezai önlemlerin sürdürülmesinin “tamamen modası geçmiş ve Amerikalıların şu anda yaptıklarına hiç uymadığını” söylemişti.
FT ve diğer yayınların Kuzey Akım ile ilgili haberlerine yanıt olarak, CDU milletvekili Thomas Bareiß LinkedIn’de yaptığı bir paylaşımda, “Amerikalı dostlarının ne kadar iş odaklı olduğunu” övdü.
Doğu Almanya’nın Brandenburg eyaletinin SPD’li Başbakanı Dietmar Woidke ise, olası bir barış anlaşmasının ardından Almanya’nın Rusya ile ticari ilişkilerinin normalleşmesi çağrısında bulundu.
Avrupa
Merkel, Merz’i yine göç siyaseti nedeniyle eleştirdi

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, yeni Şansölye Friedrich Merz’in göç politikasını “AB’deki serbest dolaşım özgürlüğüne tehdit” olarak eleştirdi.
Merz’in yeni sınır politikası hakkında konuşan Merkel, “Dış [AB] sınırlarının korunmasına odaklanmalıyız, aksi takdirde kalıcı hale gelirse, Avrupa Birliği içindeki serbest dolaşım özgürlüğü bedelini eninde sonunda biz ödeyeceğiz,” dedi.
Yeni politika, Almanya’nın AB sınırlarında göçmenleri geri çevirmeyi öngörüyor.
Eski Alman lider, bir etkinlikte yaptığı konuşmada, “Avrupa çözümlerini savunuyorum, çünkü aksi takdirde Avrupa’nın mahvolduğunu görebiliriz ve ben bunu istemiyorum, umarım yeni federal hükümet de istemez. Öyle olmadığını varsayıyorum,” dedi.
Almanya’da 23 Şubat’ta yapılan erken seçimler öncesinde Merz, göreve başladığı “ilk gün” göçü durdurma sözü vermişti. Yemin töreninden 24 saat geçmeden, İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, sığınmacılar da dahil olmak üzere daha fazla göçmenin Almanya’ya girişinin engelleneceği daha sıkı sınır kontrolleri uygulayacağını duyurdu.
Hukukçular, Almanya’nın sol eğilimli muhalefet partileri ve komşu ülkeler, yeni politikanın Avrupa hukukuna aykırı olduğunu söylüyor.
Merkel, “Almanya-Avusturya veya Almanya-Polonya sınırında yasadışı göçle mücadele edebileceğimizi sanmıyorum. Her zaman Avrupa çözümlerini savundum ve gerçek şu ki, bu çok uzun zaman alacak,” diye konuştu.
Merkel, her ikisi de merkez sağdaki iktidar partisi Hıristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) üyesi olmasına rağmen, bu yıl Merz’i ikinci kez kamuoyuna açık bir şekilde eleştirdi.
Seçmenlerin sandık başına gitmesinden üç hafta önce Merkel, Merz’in parlamentoda göçmen karşıtı bir önergeyi geçirmek için AfD’li politikacıların oylarına güvenme kararını sert bir şekilde eleştirmişti.
Merz ise Merkel’i 2015 yılında Almanya’ya yüz binlerce Suriyeli mülteciyi kabul ettiği için sık sık eleştirmiş ve o zamandan beri partisini, özellikle göç konusunda “sağa” kaydırmıştı.
İkili arasındaki ilişkiler uzun süredir gergin. Merz’in yıldızı, 2000’lerin başında daha Merkel ile yaşadığı iktidar mücadelesini kaybettikten sonra sönmüştü.
Merz bunun ardından on yıl boyunca özel sektörde çalıştı ve Merkel’in 2018’e CDU liderliğinden istifa etmesinin ardından siyasete geri döndü.
Avrupa
Almanya, Litvanya’ya kalıcı olarak asker konuşlandırmaya başladı

Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Litvanya’daki ilk kalıcı askeri varlığını başlattı.
Törene Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Litvanya Savunma Bakanı Dovilė Šakalienė ve Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nausėda katıldı.
Şansölye Friedrich Merz, bunu “yeni bir dönemin başlangıcı” olarak nitelendirdi.
Vilnius’un eski kentindeki Gediminas Tepesi’nin eteklerinde, askeri bando eşliğinde ve yüzlerce askerin düzenli bir şekilde dizilmiş olduğu törende, “Berlin Baltık’a geri döndü ve burada kalacak,” mesajı verildi.
‘Vilnius’un savunması, Berlin’in savunmasıdır’
Merz, perşembe günü Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nausėda ile birlikte yaptığı açılış konuşmasında, “NATO’nun doğu kanadının savunmasını kendi ellerimize alıyoruz,” dedi.
Şansölye, “yeni bir dönemin başlangıcını” ilan ederken, bu konuşmayı Berlin ve Vilnius’un “Avrupa’nın özgürlüğünü her türlü saldırgana karşı korumak için ortak taahhüdü” olarak nitelendirdi.
Merz, “Litvanya’nın güvenliği bizim güvenliğimizdir. Vilnius’un savunması Berlin’in savunmasıdır. Ortak barışımız coğrafi sınırlar tanımaz; onu savunmayı bıraktığımız yerde sona erer,” iddiasında bulundu.
Nausėda, tugayın konuşlandırılmasının ülke tarihinde “olağanüstü bir olay” olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı, “Onların gelişi, Litvanya ve Almanya’nın ortak değerlerini, zaman içinde kanıtlanmış dostluğumuzu ve nihayetinde son yıllarda stratejik ortaklığımızın kaydettiği olağanüstü ilerlemeyi yansıtıyor,” diye ekledi.
Nausėda daha sonra Alman askerlerine Almanca hitap ederek Litvanya’da bulunmalarından dolayı teşekkür etti.
Almanya, Nazilerin Yahudi kıyımı yaptığı bölgeye asker konuşlandırıyor
Alman askerlerinin aileleri ile birlikte 10 bin kişiye ulaşması bekleniyor
Litvanya ziyareti, Merz’in Alman ordusunu Avrupa’nın en güçlü ordusu haline getireceğine dair söz vermesinin ardından gerçekleşti.
5.000 kişilik Litvanya Tugayı, Vilnius’un sadece 30 km güneyindeki Rūdninkai’de karargahını kurdu ve Rokantiškės ve Nemenčinė’da destek unsurları konuşlandırıldı.
Euractiv’e verilen bilgilere göre, Litvanya’da nihayetinde 10.000 kadar Alman askeri ve aile üyeleri konuşlandırılabilir.
Tugayın tam operasyonel kapasiteye 2027 yılına kadar ulaşması bekleniyor.
Tugay, Kaliningrad ile Belarus arasındaki dar koridor olan ve NATO ile Rusya arasında olası bir çatışmada kilit nokta olarak görülen Suwalki Boğazında konuşlandırılacak.
Almanya’nın bu hamlesi, sırasıyla Estonya, Letonya ve Litvanya’da NATO muharebe gruplarına liderlik eden Fransa, Birleşik Krallık ve Kanada’nın taahhütlerini yansıtıyor.
Alman ordusunun konuşlandırılması, Vilnius’u da yeniden şekillendiriyor: Almanca okullar ve konut projeleri halihazırda devam ediyor ve ülkede bir Almanca radyo istasyonunun açılacağı konuşuluyor.
Alman savunma sanayii Baltık’ta büyüyor
Almanya’nın iki savaşın ardından bir kez daha Baltık’a yönelmesi, Berlin ve Vilnius arasındaki endüstriyel bağların derinleşmesiyle aynı zamana denk geliyor.
Leopard tanklarının ve top mermilerinin önemli tedarikçisi olan Alman savunma devi Rheinmetall, Litvanya, Romanya ve Macaristan’da yeni fabrikalar açarak Doğu Avrupa’daki varlığını genişletiyor.
Litvanya’nın Radviliškis bölgesinde 155 mm’lik büyük bir top mermisi fabrikası inşa ediliyor.
Litvanya ise Leopard 2 tanklarından Boxer zırhlı araçlara kadar Alman ekipman ve teknolojisine yatırımını ikiye katlıyor.
-
Görüş2 hafta önce
“Ölüm denir mi hiç öylesine?”
-
Amerika2 hafta önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan-Pakistan gerilimi: Geleneksel ve sınırlı bir askerî güç gösterisi oyunu
-
Dünya Basını2 hafta önce
Batı’nın Gazze sessizliği
-
Söyleşi1 hafta önce
‘Alman medyası hükümetin halkla ilişkiler departmanı gibidir’
-
Rusya2 hafta önce
Putin’in tarihi 9 Mayıs konuşması: “Muzaffer halka şan olsun!”
-
Asya2 hafta önce
Güney Kore cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasını başlattı
-
Asya2 hafta önce
Taliban Afganistan’da satrancı yasakladı