Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Eski NATO Genel Sekreteri’nden Ukrayna için ‘Batı Almanya modeli’ önerisi

Yayınlanma

Eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna’ya NATO benzeri güvenlik garantileri verilmesini, ancak bunun ülkenin tüm topraklarını kapsamayabileceğini önerdi. Stoltenberg, çözüm için Batı Almanya ve Finlandiya örneklerini gösterdi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in “zafer planında”, Batılı müttefiklerin Ukrayna’ya “NATO’ya katıldığında karşılıklı savunma anlaşmasına benzer” güvenlik garantileri vermesi önerisi yer alıyor.

On yıl boyunca İttifak’ın dümeninde olan Jens Stoltenberg, bu garantinin Ukrayna’nın uluslararası alanda tanınan topraklarının tamamını kapsamasa bile pekâlâ verilebileceğini ifade etti.

Stoltenberg, Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı yıl NATO’nun başına geçmiş ve 1 Ekim’de görevi eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye devretmişti. Moskova’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin başında İttifak’ın Ukrayna’ya modern silahlar da dahil olmak üzere daha fazla silah vermemiş olmasından üzüntü duyduğunu belirtti.

Kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinden sonra, çatışmayı çözme çabalarının yeni bir ivme kazanacağını, mevcut çıkmazdan bir çıkış yolu bulmak için “yeni bir girişim olacağını” söyleyen Stoltenberg, Financial Times‘a şu açıklamayı yaptı: “Bu, müzakere masası etrafında bir hareketle birlikte savaş alanında bir hareket başlatma girişimleri olabilir.”

Stoltenberg’e göre Batılı ülkeler, Ukraynalıların Ruslarla masaya oturmasını ve “kendileri için kabul edilebilir, bağımsız bir ulus olarak varlıklarını sürdürebilecekleri bir sonuç elde etmelerini” sağlayacak koşulları yaratmalı.

Böyle bir çıkış yolu, İttifak tüzüğünün kolektif savunmayla ilgili 5. Maddesi’nde tanımlanan NATO garantilerini içerebilir (“bir NATO üyesine yapılan saldırı bir bütün olarak NATO’ya yapılmış sayılır”); ancak bu garantiler Ukrayna topraklarının yalnızca bir kısmının savunulmasını kapsayabilir:

“Eğer bir irade varsa, her zaman bir çözüm vardır. 5. Madde’nin uygulanmasını belirleyecek bir hat gereklidir ve Ukrayna bu sınıra kadar olan tüm bölgeyi kontrol etmelidir. Bu hat, uluslararası alanda tanınan sınırla örtüşmek zorunda değildir.”

Stoltenberg, söz konusu yaklaşımın, Rusya ile bir savaşın içine çekilecekleri endişesiyle Ukrayna’yı NATO’ya kabul etmekte isteksiz davranan ABD ve Almanya’nın korkularını yatıştırabileceğine işaret etti.

Ayrıca Stoltenberg, mevcut çatışmadan Ukrayna’nın barış içinde yaşamaya devam etmesini sağlayacak bir çıkış yolu bulmak için, durumları birebir karşılaştırmamak gerektiğini belirterek tarihi örneklere atıfta bulundu.

Finlandiya, 1939-1940 yıllarında SSCB ile savaşırken Kızıl Ordu’ya kimsenin beklemediği kadar ağır hasar vermiş, ancak sonunda barış uğruna topraklarının yüzde 10’undan vazgeçmek zorunda kalmıştı.

Stoltenberg sonuç olarak “güvenli bir sınıra sahip olduğunu” ifade etti. Doğru, bu Finlandiya’nın Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından NATO’ya katılana kadar 80 yıldan fazla bir süre koruduğu tarafsızlığın bedeli oldu.

Fakat Stoltenberg’e göre, NATO’nun savunmaya başladığı savaş sonrası Almanya ile ilgili daha önemli bir örnek daha var:

“Batı Almanya, Doğu Almanya’yı tam teşekküllü Almanya’nın bir parçası olarak görüyordu. Doğu Berlin’de büyükelçilikleri yoktu. Ancak NATO elbette sadece Batı Almanya’yı savundu.”

Bir başka örnek de ABD’nin güvenlik garantisi verdiği Japonya. Fakat ABD, Japonya’nın kendi toprağı olarak gördüğü ve Rusya’nın da kendi toprağı olarak iddia ettiği Kuril Adaları’nı bu garantiye dahil etmemişti.

Stoltenberg, Putin’in 1945’ten bu yana Avrupa’daki en büyük savaşı 2021 sonbaharı ortasında, ABD’nin istihbaratına dayanarak kamuoyuna duyurmasından yaklaşık bir ay önce başlatacağını anladığını söyledi.

Bazı Avrupalı liderlerin -Olaf Scholz, Emmanuel Macron- buna inanmak istemediğini kaydeden Stoltenberg, “Onlara dedim ki, ‘İster yüzde 90, ister yüzde 10 ihtimal olduğunu düşünün, fark etmez. Bunun gerçekleşmesi için hazırlık yapmalıyız’,” diye kaydetti.

Avrupa ülkeleri savaşa hazırlıksızdı. Financial Times, bir istatistikçi ve ekonomist olan eski Norveç Başbakanı Stoltenberg’in bu kötü verileri ezbere bildiğini belirtiyor: Avrupa’nın çok az silahı, askeri donanımı ve teyakkuzda olan birlikleri var.

Stoltenberg, GSYİH’nin hedeflenen yüzde 2’sini savunmaya harcayan NATO ülkelerinin sayısı (ABD dışında) 2018’de 4 iken bu yıl 23’e yükselmiş olsa da “Rusya’nın gerisinde kaldığımızı biliyoruz,” dedi. Taslak bütçesine göre ekonomisini savaş temeline oturtan Rusya, önümüzdeki yıl GSYH’sinin yüzde 6,2’sini savaşa harcamaya hazırlanıyor.

Stoltenberg, Ukrayna için gerekli askeri destek de dahil olmak üzere savunma kabiliyetlerini doğru seviyeye çıkarmanın tam olarak neye mal olacağını söyleyemeyeceğini belirtti:

“Ancak size kesin olarak söyleyebilirim ki eğer [NATO] müttefikleri verdikleri sözleri yerine getireceklerse… İster yüzde 2,5 ister yüzde 3 olsun, bu yüzde 2’den çok daha fazlasına mal olacaktır.”

Financial Times muhabiri Rusya’nın bunu bilip bilmediğini sorduğunda ise, Stoltenberg “Evet. Biliyorlar,” yanıtını verdi.

NATO, Ramstein toplantısında Ukrayna’ya üyelik için ‘somut adımlar’ önerecek

DİPLOMASİ

Tayvan’ın önceki lideri Tsai, 8 günlük Avrupa turuna çıkıyor

Yayınlanma

Tayvan’ın eski lideri Tsai Ing-wen, Pekin’in olası itirazlarına rağmen adanın Avrupa ile bağlarını güçlendirmek amacıyla sekiz günlük bir ziyaret kapsamında bu hafta Çek Cumhuriyeti ve diğer iki Avrupa ülkesine gidecek.

Tsai, görevden ayrılmasından bu yana ilk yurtdışı gezisi için cumartesi günü yola çıkacak. Ziyaret, Pekin’in Tayvan Boğazı’nda çatışma riskini artıran “inatçı bir ayrılıkçı ” olarak gördüğü halefi William Lai Ching-te tarafından onaylandı.

Lai’nin ofisinden yapılan açıklamaya göre Lai ve Tsai pazar günü yaklaşık bir saat boyunca bir araya gelerek geziyi ve siyasi iklimi görüştü.

Pazartesi günü Lai’nin ofisinden yapılan açıklamada Tayvan Ulusal Güvenlik Konseyi ve Dışişleri Bakanlığı’na Tsai için “ziyareti dikkatle planlamaları ve güvenlik ve diğer ilgili konularda gerekli yardımı sağlamaları” talimatı verildiği belirtildi.

Lai, Tsai’nin gezisinin Tayvan’ın Avrupa ülkeleriyle olan dostluk ve ilişkilerini daha da güçlendireceğini umduğunu söyledi ve ofise göre Tsai’nin “Tayvan’ın küresel sahnedeki konumunu dile getirmesi için en iyi temsilci” olduğunu vurguladı.

İki dönem görev yaptıktan sonra mayıs ayında istifa eden Tsai, seyahatin detaylarını açıklamadı ve ofisi seyahat planları onaylandıktan sonra bir duyuru yapılacağını söyledi.

Yerel medya, Tsai’ye yakın kaynaklara dayandırdığı haberlerinde, güvenlik ve Pekin’den gelebilecek olası tepkiler konusundaki endişeler nedeniyle ziyaretin ayrıntılarının gizli tutulduğunu bildirdi.

ABD, ‘tek Çin’ ilkesine bağlı olduğunu defalarca dile getirip, Tayvan’ı bağımsız bir devlet olarak tanımazken, yine de adayı silahlandırmaya ve savunma bağlarını güçlendirmeye devam ediyor.

Tsai’nin ikinci döneminde Pekin, Tayvan çevresinde iki kapsamlı askeri tatbikat gerçekleştirdi. İlk tatbikat Ağustos 2022’de dönemin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Taipei ziyaretinden sonra yapıldı. İkinci tatbikat ise 2023 yılında Tsai’nin Pelosi’nin halefi Kevin McCarthy ile ABD gezisi sırasında bir araya gelmesinin ardından düzenlendi.

Tayvan’ın Çek Cumhuriyeti ile ilişkileri

Basında çıkan haberlere göre Tsai’nin Avrupa turu Fransa ve Belçika’yı da içerecek.

Prag’da bulunduğu sırada Tsai’nin 13-15 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan Forum 2000 konferansında bir konuşma yapması bekleniyor.

Daha önce görevdeyken konferansa önceden kaydedilmiş konuşmalar yapan Tsai’nin gezi sırasında üst düzey Çek ve diğer Avrupalı yetkililerle bir araya gelmesi bekleniyor.

Tayvan ve Çek Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, Tayvan’ın Doğu ve Orta Avrupa da dahil olmak üzere uluslararası profilini yükseltmeye çalışmasıyla son yıllarda güçlendi.

Covid-19 salgını sırasında Tayvan, Çek Cumhuriyeti’ne bir milyondan fazla maskenin yanı sıra maske yapım ekipmanı bağışlarken Prag da Taipei’ye 30.000 Moderna koronavirüs aşısı bağışlayarak karşılık verdi.

Ocak 2023’te dönemin Çek Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Tsai ile yaptığı telefon görüşmesinde iki taraf arasındaki ortaklığı güçlendirme sözü verdi. Bu görüşme, Prag’ı tek Çin politikasını ihlal etmekle suçlayan Pekin’in sert tepkisine neden oldu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Polonya yıl sonuna kadar Rusya ve Belarus sınırına çit inşa etmeye başlayacak

Yayınlanma

Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Cezary Tomczyk, ülkesinin bu yılın sonuna kadar Rusya ve Belarus sınırlarında tahkimat inşasına başlayacağını açıkladı.

Reuters’in aktardığına göre basın toplantısında konuşan Tomczyk, “Önümüzdeki üç hafta içinde Polonya askeri eğitim alanlarında ‘Doğu Kalkanı’ sisteminin ilk testlerini gerçekleştireceğiz. Bu yıl içinde de kuzey ve doğu sınırlarımızda ilk unsurları inşa etmeye başlayacağız,” dedi.

Tomczyk, projenin Litvanya, Letonya ve Estonya’nın yanı sıra İngiliz ve Amerikan askeri güçlerini de kapsayacağını belirtti.

Ukrayna’daki savaş, Polonya’nın savunma harcamalarında ciddi bir artışa neden oldu. Bu harcamaların 2024 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 4,2’sine, 2025 yılında ise yüzde 4,7’sine ulaşması öngörülüyor.

Polonya Savunma Bakanı Władysław Kosiniak-Kamysz, bu artış eğiliminin önümüzdeki yıllarda da süreceğini vurguladı.

Bakan ayrıca, Orta Doğu’daki gerginliğin tırmanmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Bu durumun, ABD de dahil olmak üzere uluslararası toplumun dikkatini Ukrayna’dan başka yöne çekmesinden kaygı duyduğunu ifade ederek, “Bu bizim için olumlu bir gelişme değil,” diye ekledi.

Kosiniak-Kamysz daha önce de Varşova’nın, Ukrayna’daki savaş sona erse bile Rusya’dan gelebilecek olası bir saldırıyı göz ardı etmediğini belirtmişti.

Bakana göre, Polonya Savunma Bakanlığı bu konuda şimdiden somut adımlar atarak ordunun donanımındaki eksiklikleri gideriyor. Bu kapsamda, 4 milyar avroyu aşan değerde silah tedariki için sözleşmeler imzalandı.

Geçtiğimiz mayıs ayında Polonyalı yetkililer, kuzey ve doğu sınırlarını güçlendirmek için yaklaşık 2,3 milyar avro yatırım yapma niyetinde olduklarını açıklamışlardı.

Bu arada, Litvanya İçişleri Bakanı Agne Bilotaite, Rusya sınırında bir “insansız hava aracı duvarı” oluşturma planlarını duyurdu. Proje, Baltık Ülkeleri, Norveç, Finlandiya ve Polonya’yı kapsayacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Rusya’nın nükleer doktrinini değiştirmesi sonrası Avrupa’da füze kapasitesini artırıyor

Yayınlanma

ABD, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ülkesinin nükleer doktrinini değiştirme kararının ardından Avrupa’daki füze savunma sistemini güçlendirmeye devam ediyor.

Military Times‘ın haberine göre, ABD Donanması beşinci füze savunma destroyeri USS Oscar Austin’i İspanya’nın Rota kentindeki üsse kalıcı olarak konuşlandırmak üzere gönderdi.

Haberde, ABD Donanması’nın 2026 yılında altıncı füze savunma destroyerini de İspanya’ya göndereceği belirtiliyor. Şu anda Avrupa’da daimî olarak görev yapan USS Arleigh Burke, USS Roosevelt, USS Paul Ignatius ve USS Bulkeley olmak üzere dört Amerikan Aegis destroyeri bulunuyor.

Bu gemiler, Polonya ve Romanya’daki kara konuşlu Aegis füze savunma üsleriyle birlikte, NATO’nun Avrupa’daki füze savunma sisteminin omurgasını oluşturuyor.

Bu hamle, 25 Eylül’de Putin’in Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler yapıldığını açıklamasının ardından geldi. Yeni doktrine göre, bir nükleer güç tarafından desteklenen herhangi bir devletin “saldırganlığı”, Rusya’ya karşı ortak bir saldırı olarak kabul edilecek.

Ayrıca, Rus hedeflerine karşı seyir füzeleri ve insansız hava araçlarının fırlatılacağına dair “güvenilir bilgi” olması halinde nükleer silahların kullanılmasına izin veren bir madde de eklendi.

Bu değişiklikler, Ukrayna’nın Batılı füzeleri kullanarak Rusya topraklarına saldırma olasılığı üzerine geldi. Kremlin, bu adımın Kiev’in müttefiklerine, Rusya Federasyonu’na yönelik bir “saldırıya” katılmalarının olası sonuçlarını gösterdiğini, ancak bunun için nükleer silah kullanmalarının gerekmediğini vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, doktrin değişikliklerini “sorumsuzluk” olarak nitelendirerek Putin’in “nükleer retoriğini” kınama çağrısında bulundu. AB dış politika sözcüsü Peter Stano da Blinken’ı destekleyerek, sık sık nükleer tehditlere başvuran Rusya Devlet Başkanı’nın eylemlerinin “tüm dünyaya onun gerçek yüzünü gösterdiğini” ifade etti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 29 Eylül’de yaptığı açıklamada, Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtiyacının Savunma Bakanlığı tarafından değerlendirileceğini belirtti. Peskov, nükleer caydırıcılık alanında güncellenen devlet politikasına göre, bu tür eylemler için koşulların oluşup oluşmadığına bu kurumun karar vermesi gerektiğini söyledi.

Lavrov: Batı’nın Rusya’yı yenme girişimleri, 1945’in ‘Düşünülemez Harekâtını’ hatırlatıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English